Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Nisan 2013 Çarşamba

BİR ÖDÜL TÖRENİNİN ARDINDAN...

TÜRKİYE MÜZİK ÖDÜLLERİ

Pek değerli postdaşlarım,

Uuu epey olmuş son yazıdan beri, ama sorun niye? bu kardeşiniz bu sürede boş durmadı ve yzı yazamadığı süreye bir ödül töreni, iki konser, bir de Adana gezisi sıkıştırıverdi. Adana gezisi bana kalsın, ama diğer etkinlikleri bildirmek size boynumun borcu :)

Efendim, yazının ilk durağı, 18 senedir müzik piyasasını iyi mi etkiliyor, kötü mü etkiliyor karar veremediğim ama bir şekilde her sene çok konuşulan ödül törenlerinden olan Kral Tv -bu seneki adıyla Türkiye Müzik Ödülleri ödül töreniydi. Kral Tv Ödüllerini kimlerin aldığını biliyorsunuzdur diye bir daha bir daha anlatıp tekerleği baştan icat etmeyeceğim, bu yazıda sadece gözlemlerim ve izlenimlerim yer alacak. Efenim, tabisi kambersiz düğün olmaz, diyerekten, ben de ordaydım, lakin içeri girişim biraz olaylı oldu, anlatayım da gülün. Şimdi bu fakir bulduğu davetiye ile iş çıkışı atar kendini Haliç Kongre Merkezi'ne… Hobaa ödül törenleri orda değildi ki, demeden önce yazacaklarımı okuyun sayın postdaş, ben fakir kongre merkezlerini karıştırmışım :) ve tabisi ödül törenlerinin Haliç değil İstanbul Kongre Merkezi’nde olduğunu teeee Eyüp’teki Haliç Kongre Merkezi’ne gittiğimde öğrendim. Soransı ordan otobüs bul, taksim’e geç, gezi parkının survivor alanı misali parkurlarını aş ve İstanbul Kongre Merkezi’ne ulaş… saat 22.00’de kapıdaydım. Ne için? Bir gittim ki kapılar kapanmış, içeri kimseyi almıyorlar! Ayy ben nasıl oldum, zaten bi fasıl kilometreler aşıp gelmişim, bir de almadılar mı beni içeri? Resmen "yassah hemşerim” muamelesi çektiler. Dil döktüm, müzik yazarıyım dedim, araya tanıdıkları sokmaya çalıştım, ııh, ben oralarda dolanırken, bir grup daha vardı giremeyen, neyse allem ettiler kalem ettiler, beni de yanlarına katıp içeri soktular sağ olsunlar :)
  
























Bundan sonrası benim konserlerdeki en öne geçme uzmanlığımın konuştuğu andı, ben, beni içeri alan çocukları da yanıma kattığım gibi yandan yandan gittim sanatçılar için ayrılan bölümün hemen arkasındaki platformda ilk sıraya attım kendimi ve en önden izleme imkanı buldum. Tabi ki, program çoktaaaaaan başlamıştı, ben içeri girdiğimde en iyi düet ödülü veriliyordu. Ben bi yandan sahneye bakınırken, bir yandan da aşağı platformda tanıdık kimi görürüm diye bakındım. Pek fazla ilgimi çeken şarkıcı yoktu açıkçası. Gözüm beyazlar içindeki Göksel’i seçti, en önde oturuyordu ve çok şıktı. Yan tarafından Mustafa Ceceli, Murat Boz, Emre Aydın'lı DMC grubu vardı. Demet Akalın ile eşinin sürekli kulise girip çıktıklarını gördüm. Demet Akalın'ın üzerinde yırtık bir kot üzeri böyle tüylü tüylü -D.Akalın'ı kocaman beyaz bir kuş gibi gösteren- bir şey vardı.


İlk izlenimim salonun ağzına kadar dolu olmasıydı ama seyirci pek havaya girememiş gibiydi, ben o coşkuyu ve elektriği alamadım açıkçası.



Benim için en heyecanlı anlardan biri Nilüfer’in canlı performansına yetişmek oldu. Nilüfer önce Gripin ile Hatıralar Hayal Oldu'yu, sonra Model ile -benim de albümdeki favorim olan- Şov Yapma ve en son Gece ile Başıma Gelenler'i seslendirdi. Albüm beni hiç tatmin etmemesine rağmen –ki yazısını da yazmıştım, okuduysanız-, canlı performansları keyif verdi. Model’den Fatma Turgut’un Latin sarısı saçları beni mutsuz etti. O siyah saçlarıyla müzik dünyasının en güzel çıkışını yapmış ve yepyeni bir soluk getirmişti. Piyasanın talep ve ısrar ettiği sarı saç imajının tam tersiydi ve naifti. Bu saçları ise fena göz alıcıydı, lakin sarıya boyatması ile piyasanın istediği imaja bürünmesi yeni çıkan grubun masumiyetinin kaybolması gibi geldi bana, ben öyle adlandırıyorum daha doğrusu. Nilüfer ise canım benim, gelip güzel bir konuşma yaptı. “Geçen sene hastalığım nedeniyle burada olamadım ama bu sene buradayım ve sizlere çok teşekkür ediyorum” derken, geçen sene onun yerine ödülünü alan Şebnem Ferah’ı da anmayı ihmal etmedi. Beni düşündüren çok geçmeden ödül vermek üzere sahneye gelen Kayahan’la karşılaşıp karşılaşmadığı, karşılaştığında nasıl davrandığı filandı. Tabi ki bunu öğrenemeyeceğim hiçbir zaman. Bir yandan içim de diyor ki, bir mucize olsa da barışsalar.

Salon konusunda ise her şey incelikle düşünülmüştü bu sefer. Görsel şölen, 3B yazılar, dönen ışıklar, inip kalkan perdelerle çok özenilmiş belli ki.

Gecenin benim açımdan sürprizi gecenin sponsoru olan Albeni yarışmasının düzenlediği ses yarışmasının finalistleri arasında, canım arkadaşım Gamze Sargın’ı görmek oldu. Önce barkovizyondan görüntüler gösterdiler, lakin ben önce aymadım ve ilgilenmedim, sonra barkovizyonda Gamze'yi gösterdiler ve üzerine sahneye de çıkmasın mı? Hobaaa, müthiş güzel bir sürpriz oldu benim için. Bu kıza dikkat edin sayın postdaşım, daha öncesinde O Ses Türkiye’de kılpayı arabeske kaptırmıştı birinciliği yarı finale çıkamamıştı, ancak söz-beste-yorum birincilikleri kazanmış bir sesten bahsediyoruz burada ve o gece Aşk Her Şeyi Affeder Mi şarkısıyla bütün salonun ağzını açık bıraktı.
Gamze sağ baştaki
Gecede ödüller açısından sürpriz yoktu, kim hangi dalda alacak denildiyse o gerçekleşti üç aşağı beş yukarı. Benim açımdan Göksel’in en iyi kadın şarkıcı ödülünü alması ise ayrıca sevindiriciydi, zira Göksel'i zaten severken, bir de tanıyınca hepten en yakın hayranlarından biri olmuştum. Gerçi bu durum Demet Akalın’ın pek hoşuna gitmedi. Aday olduğu 4 daldan sadece birini, o da kendisine ait olmayan en iyi şarkı ödülünü “Türkan” ile alırken “Aslında dört dalda da birinciyiz" demesi, sonuçtan pek memnun kalmadığını hissettirdi bana. Mustafa Ceceli ve Emre Aydın da beklenen ödülleri aldılar.






  

Gecede Sertab’ın performansı da vardı ve yeni şarkı "İyileşiyorum"u çok ama çok sevdim. Bir mizansen yapıp, çöp kutusuyla gelip o ayrılıktan sonraki iyileşme sürecine atıfta bulunurcasına bütün kıyafetleri çıkarıp teker teker çöp kutusuna atması etkileyiciydi. Keşke playback yapmasaydı. Sonrasında yeni albümünden “Öyle de Güzel, Böyle de Güzel” performansı ile birlikte, eski şarkılarından bir potbori yaptı. Gecenin en keyifli anlarındandı. Rengarenk, Açık Adres, Kumsalda ve Yanarım'la geceyi bitirdi.






Kayahan’ın ödül vermeye çıktığında teşekkürü Atatürk'e etmesi ise salonda alkış kıyamet kopmasına yol açtı. Biraz popülist bir yaklaşımdı ve ben nedense Kayahan’ı samimi bulamıyorum…
Gece birkaç ödülün daha verilmesi ile son buldu. Kazananların listesi de aşağıda. Bence keyifli bir geceydi, ama en coşkulu gecelerden değildi. Sonuçta kazanma, kaybetme tartışılır ve kimseyi mutlu etmek mümkün olmaz bu gecelerde. Söz konusu Kral Tv olunca, gene sonuçların doğruluğu tartışılır vs vs. Kazanan sevinir, kaybeden çemkirir ama biz bunları bir ay içinde unuturuz.


Son olarak bu ödüller 18 senedir veriliyor ve adının Türkiye Müzik Ödülleri olarak değiştirilmesi ise Kral TV’nin kendini iyiden iyiye müzik tekeli zannetmeye başlamasının göstergesi. Bir kanalın neye dayanarak kendi düzenlediği ödül törenini Türkiye’ye mal ettiğini ve bu hakkı/gücü kendinde nasıl bulduğu konusuna ise hiç girmiyorum. Bu konuda ustam olan müzik yazarları yazıp çizdiler zaten. Bir Kral TV ödül töreni daha böylece biterken, oradan çıkıp ikinci yazı konum olan Dört x Dört konserine geçiyorum. O da yarın :)

•          EN İYİ ALBÜM: MUSTAFA CECELİ (Es)
•          EN İYİ ŞARKI: DEMET AKALIN (TÜRKAN)
•          EN İYİ KADIN SANATÇI: GÖKSEL
•          EN İYİ ERKEK SANATÇI: MUSTAFA CECELİ
•          EN İYİ GRUP: SEKSENDÖRT
•          EN İYİ KLİP: ZİYNET SALİ (HERŞEY GÜZEL OLACAK)
•          EN İYİ PROJE: ORHAN GENCEBAY İLE BİR ÖMÜR
•          EN İYİ REMIX ŞARKI: ERDEM KINAY (Geri Dönüş Olsa-Murat Boz)
•          EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN SANATÇI: MEHMET ERDEM
•          EN İYİ DİZİ MÜZİĞİ; MUHTEŞEM YÜZYIL (STAR)
•          EN İYİ FİLM MÜZİĞİ: EVİM SENSİN
•          EN İYİ DÜET: EMRE AYDIN&GÜLDEN MUTLU (SOĞUK ODALAR)
•          EN İYİ ENSTRÜMENTAL ALBÜM: ERKAN OĞUR (DÖNMEZ YOL)
•          EN İYİ SINGLE: EMRE AYDIN (BENİ BİRAZ BÖYLE HATIRLA)
* ONUR ÖDÜLÜ : FERDİ TAYFUR









Hiç yorum yok: