Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Kasım 2012 Cumartesi

YAĞMURLU ŞARKILAR...

YAĞMURLU BİR GÜNDÜ,TIPKI BUGÜN GİBİ...

Madem yağmurlu havalar başladı, o halde geleneği bozmayıp ben de postdaşlarıma benim yağmurlu şarkılarım listemi yapayım. Yağmurla bağım çok başka benim. Şemsiye kullanmaya son verdiğim ortaokul yıllarımdan beri yağmur altında dolaşmayı, yağmurun saçlarımı ıslatmasını, sonrasında eve gelip sıcak bir duş alıp yağmurun devamını pencereden izlemeyi hep çok rahatlatıcı ve romantik bulmuşumdur. Yağmur bereket, yağmuru izlemek ise ruha şifadır benim için. Herkese başka başka duygular yaşatır ya yağmur, ben de bu yazının konusu, önceki sonbahar yazısının devamı niteliğinde, yağmura eşlik eden yağmurlu şarkılar olsun istedim. Zira zaman zaman ruhun ıslanması da iyidir, temizler, arındırır, insanı yaşadığına şükrettirir. O halde başlayalım efendim.

1) İLHAN İREM – YAZIK OLDU YARINLARA
İlhan İrem! En içe işleyen şarkıların muhteşem yorumcusu… Ben çocukken İlhan İrem TV’de çıktığında, TV’nin sesin belli belirsiz kısıp kulaklarımızı TV’ye dayardık, böylece sesinin da buğulu çıktığına dair saçma bir inancımız vardı, ama her defasında yapardık. 1974 yılından bugüne kadar hep aynı vuruculuğuyla dinlenen,  bu şarkı ilk kez yağmurlu bir akşamda sevdiğine kalbini açan bir adamın gene bir yağmurda sevgiyi yitirişini anlatır. “Yarınlar bizim demiştin” derkenki hayalkırıklığı, sizi bilmem ama sayın postdaş benim her defasında içime işler… Ne hayallerle başlanan ve ömür boyu sürece sanılan bir sevdanın bitmesinden daha acı olan da bu hayalkırıklığı ve çaresizliktir. Beklemedik anda biten bir aşk, derin izler bırakır. Gözlerimi dolduran nadir şarkılardandır bu şarkı… Yağmur dendiğinde ilk sırada olması da bundandır… İlhan İrem yıllar yılı bir görünür bir kaybolur ama şüphesiz görünmediği zamanlarda bile hep konuşulur, üstelik her sanatçıya nasip olmayacak şekilde sadece şarkılarıyla konuşulur. Daha nice şarkılar olacak… İyi ki varsın İlhan İrem, şarkıların ve sen!

Hatırlar mısın bilmem,
Yıllar geçti üstünden,
Yağmurlu bir akşamdı,
Söyledim sevgimi ben.

Belki yağmurdu bilmem,

Süzülen gözlerinden,
Utanmış kızarmıştın,
Kaçmıştın gözlerimden.

Yarınlar yarınlar bizim demiştin,
Yarınlar yarınlar bizim demiştin,

Yazık oldu yarınlara,
Avunurum anılarla,
Hani nerde ümitlerim,
Hepsi sanki bir rüya.

Hani biz bir bütündük
Su ile toprak gibi,
Döküldük dile düştük,
Bir solmuş yaprak gibi.

Tanrıdan dileğim bu,
Sevenler sevilenler,
Yarını bekleyenler,
Olmasın bizim gibi.

Yarınlar yarınlar bizim demiştin,
Yarınlar yarınlar bizim demiştin,

Yazık oldu yarınlara,
Avunurum anılarla,
Hani nerde ümitlerim,
Hepsi sanki bir rüya

2) ASYA – YOKSUN SEN
Bu şarkı sonbahar şarkıları listesine girecekti aslında, ama yazının yayına girmiş olduğu günlerde bu fakirin sonradan aklına gelmesi neticesinde (hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan) bu listede yer almaması kaçınılmazdı. 1994 yılının güzide albümlerinden Asya’nın sözü Aysel Gürel’e Müziği Sinan Bökesoy’e ait bu şarkısı hala ilk demdeki etkisini sürdürür. Slov şarkının hasıdır… Bunda Aysel Gürel’in kaleminin sahiciliğine bir kez daha şapka çıkartmak lazım. Ama Asya da Asya hani, nasıl yorumlamaksa bu, kırar geçirir… Çeşitli çağrışımlar yaptırır bana bu şarkı. Bir dinlemede ayrılık şarkısı olarak görürüm, zaman zaman da bu hayattan göçmüş bir sevgiliyi yad eder gibi gelir. Her halükarda bu şarkı yağmurda şarapla iyi gider, ama bence henüz yeni bitmiş bir ilişkiden çıkmışsanız, bu şarkıdan uzak durun derim ben, fena çarpar çünkü. (sorumluluk kabul etmem :) )

Yine sonbahar

Yine yağmurlu akşamlar
Yine sensiz o parklar
Yine bomboş ıslak sokaklar
Ardımızda yıllar
Düne sarılmış düne bağlanmış arzular
Bize küskün anılar
Yine aramızda çaresiz
Tükenmez yasaklar

Yoksun sen
Esen rüzgarlarda
Ezilmiş çiçekler kaldırımlarda
Yalnızlık şimdi kollarımda
Sensiz yürüyoruz biz bulutlara

Belki biz seneler sonra
Belki de ömür boyunca
Yazık çok zaman geçti
Başka sonbahar yok asla ...

  
3) ŞEBNEM FERAH – YAĞMURLAR
Şebo benim için modern zaman ozanı ve erkek egemen rock dünyasında sadece şarkılarıyla var olmuş tek kadın rock sanatçısı. Şebo’nun büyüklüğünü uzun uzun anlatmayacağım, zira ne bu blog yeter bana ne de kelimeler… ah bi kelimeler yetse… Şebnem’in sain bir tonda kulak okşayıcı bir yorumla söylediği bu şarkıda, bir terk edişin ardından terk edene bir serzeniş anlatır. Ne kadar üzülse de isyan etmez, zira terk edeni kendi mutluluğunun önünde görüyor. Üzülerek ağlayarak ve yağmurlar yüzünü yıkayarak kabul ediyor biten aşkı ama asla modern zamanların kindar şarkı sözleri gibi intikam amacı gütmeden… Gitmek bu şarkının ana teması. Yüzünü yıkayan yağmurlar onları buluşturacak, buna inanıyor… Siz en iyisi kaptırıp gidin Yağmurlara, ruhunuz yıkansın…

Sokaklar sakin geceler karabasan

Ellerim titrer
Kim bu ben kim bu susan
Ne soran var ne bilen sebebim yok
Bana kıyan erkeğim sen gül
Vazgeçtim rüyalardan
Beni sevmezsen yağmurları sev

Bulutlar ağlasın sen gül güneş doğsun yeniden
Gidiyorum gözüm yaşlı
Hatıran har yüreğime
Sen sev yağmurları
Yağmurlar yağsın üzerime
Gidiyorum gözüm yaşlı
Ah yine yol yol üstüne
Sen sev yağmurları
Yağmurlar yağsın yüzüme...

4) TEOMAN – YAĞMUR
1998 çıkışlı şapşahane Teoman albümü “O”nun (ki bence Teoman’ın tartışmasız tepe noktası albümüdür hem şarkılar hem de yorum olarak) en gaza getirici şarkılarından. Teoman henüz terli, sevişmeli, vıcık vıcık şarkı sözlerine gömülmeden ve kaleminden gerçekten bir ozan gibi satırlar dökülen önceki enfes zamanlarından… Bu şarkının bence en vurucu kısmı “Oysa ki özgürlüğü seçmek, başka vücutlar sevmek, bir şehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek var aklımda” kısmı. Şarkı bu hayatla başa çıkamayan bir metropol adamın karmaşık iç dünyasını anlatıyor, sürekli içinde yaşadığı kaosu terk etmek isteyen ama uzaklardan çağıran sesin peşinden gidemeyen mutsuz, bezgin, kararsız, sevgisiz, çelişkiler içinde bir adam bu. Teoman bu duyguyu çok güzel veriyor şarkıda. Hep isteyip isteyip bir türlü gerçekleştirememek, gerçekleştiremedikçe kendinden nefret etmek sonra gene başa dönmek teması… Çok sağlam şarkı…

Dayanmak zormuş meğer
Sonu belli oyunlara
Reddetmeye gücün yoksa eğer


Oysaki özgürlüğü seçmek
Başka vücütlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden
Beyninden vurup gitmek
Var aklımda bir yağmur
Çok uzaklardan çağırıyor
Gelirsen severim diyor

Yağmur yağmur çok uzaklardan
Çağırıyor gelirsen severim diyor

Her maske birşey söyler
Nefretler sevgiler
Bırak artık sevmiyorsan eğer

Oysaki özgürlüğü seçmek
Başka vücutlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden
Beyninden vurup gitmek
Var aklımda bir yağmur
Çok uzaklardan çağırıyor
Gelirsen severim diyor

Yağmur yağmur çok uzaklardan
Çağırıyor gelirsen severim diyor

5) KAYAHAN – YAĞMUR
1987 yılından bir şarkı bu ve Kayahan’ın baş yapıt şarkılarından biri. Kayahan’ın “Bu kara bulutlar kan kardeşi gözlerimin” gibi gayet vurucu ve yerinde teşbihler yaptığı zamanlardan bu şarkı da perdesiz gitarda Erkan Oğur’un olduğunu belirtmeli. Her kelimesi her notası duygusunun hakkını sonuna kadar veren bu şarkıyı dinledikçe, Kayahan neydin sen, diyesim geliyor. bu şarkılar başka bir evrenin Kayahan’ının yazdığı şarkılar gibi duruyor. Kayahan’ın tırmandığı ego dağlarında yazdığı samimiyetsiz şarkılar nerde, bu yalnızlık acısını iliklerine kadar hissettiren şarkı nerde. Kayahan iticilikte tavan yaptığı son yıllarda, neyse ki böyle şarkılar da yapmış diye avutuyorum kendimi. Bu şarkılar da olmasa…

Yıldızsız ıssız gece
Yalnızız caddelerde
Bir yağmur bir de ben

Uykularda korular
Bir ipek mendil gibi
Islandı sessizce

Yağmurda ellerim
Üşüyor yüreğim
Şu kara bulutlar
Kan kardeşi gözlerimin
Sebebim sen sensin

Yıldızsız ıssız gece
Yalnızız caddelerde
Bir yağmur bir de ben

Rüzgar aldı beni
Savurdu yerden yere
Düştüm hüzünlere

Yağmurda ellerim
Üşüyor yüreğim
Şu kara bulutlar
Kan kardeşi gözlerimin
Sebebim sen sensin

6) NEŞE KARABÖCEK – YAĞMUR AĞLIYOR
Neşe Karaböcek bu şarkının öyküsünü geçenlerde yaptığı bir konserde şöyle anlattı: Bir gün Amerika’da mutfakta iş yaparken, birden yağmur başladı, bakarken birden aklımdan sözler geçme başladı ve işi gücü bırakıp elime ne geçerse, peçete, kağıt parçası yazmaya başladım bir anda… İlham bu, ne zaman geleceği belli olmuyor işte. O gün o yağmur yağmasa belki böyle bir şarkımız olmayacaktı. Beni en çok etkileyen satırı ise “Son bir buse ver hatıra kalsın; Sen yokken gönlüm yanımda sansın”. Ayrılıktan sonra terk edeni hatırlatacak küçük bir anı, bir teselli arıyor, o kadar samimi gelir ki bu söz bana. Sen gidiyorsun ama gittiğini kalbim bilmesin diye bana bir öpücük hediye et diyor. Elinde kalan bu son anı olacak çünkü.

Yağmur ağlıyor ikimiz için, Hem ağlıyor hem siliyor maziyi
Kaderimdin, hayâl oldun şimdi, Aşkımız bitti masallar gibi
Kıymetini bilemedim, Seni nasıl çözemedim
Bugün resmini indirdim duvardan, Duvar ağladı ben ağladım

Kar çiçekleri gibisin temiz, Sende bulmuştum aşkı ben henüz
Son bir buse ver hatıra kalsın; Sen yokken gönlüm yanımda sansın
Kıymetini bilemedim, Seni nasıl çözemedim
Bugün resmini indirdim duvardan,duvar ağladı ben ağladım

Not: Dileyen bu şarkıyı Mustafa Ceceli’den de dinleyebilir. Çok başarılı bir yorum ve müzisyen adamın hali başka oluyor dedirtiyor. Öte yandan ben her zaman sahibinin sesine önem verdiğim ve Neşe Karaböcek’in bendeki yeri ayrı olduğu için bu yazıya onu ekledim.

7) AJDA PEKKAN – OYUN ETTİ GÖZLERİM
Bu ülkede bir Ajda Pekkan gerçeği var. Kadın ne yapsa yakıştırıyor, ne yapsa konuşuluyor, ne yapsa moda oluyor. Bu çok büyük başarı, özellikle 40 yıldır kendini sürekli yenileyebilmek ve –giderek güçlendirerek – her devre ayak uydurabilmek hiç de azımsanacak bir başarı değil. Üç beş yıllık şarkıcılar bile müzik arşivinin tozlu raflarında çürümeye bırakılırken Ajda’nın hala yeniyetme popçulara taş çıkaran performansı alkışlanmaz da ne yapılır sayın postdaş. Zaman zaman gereksiz “duygu fışkırmaları lakırdıları” olsa da, bu ülke Ajda Pekkan’a müzik adına çok şeyler borçlu. Gelelim bu şarkının bende uyandırdıklarına. 1991 yılı denilince akla ilk gelen albüm “Seni Seçtim” Şehrazat ve Garo Mafyan’ın en tepe performanslarını birleştirerek yarattıkları bu albüm, sadece 90ların değil, bu yüzyılın en sağlam albümlerinden biri bence. Bu şarkı bir Şehrazat şarkısı, daha doğrusu sözleri Şehrazat’a müziği Garo Mafyan’a ait. Bu şarkının klibinde Ajda Star televizyonu için (o zamanki adı Magic Box) palyaço kılığına girmiş, o zaman bile fark yaratmıştı. (Ajda star kumaşıyla doğmuş yapacak bi şey yok :)) Bu şarkının teması için ayrılıktan sonra yağmurlu bir günde camdan bakarken beliren sevgilinin hayalinin yarattığı hüzün duygusu diyebiliriz. “Bir yağmur damlasına daldı gözlerim, kuru toprak ıslanırken seçti gözlerim, ve sen duruyordun, sanki geliyordun, o an seni dilerken oyun etti gözlerim” derkenki beklenti ve hayal kırıklığı beni çok etkiler her seferinde. Empati kurabildiğim şarkıları daha bir benimserim, bu şarkı benim için o şarkılardandır. Çok özeldir.

Bir yağmur damlasında dondu gözlerim

Yavaşça cam ıslanırken doldu gözlerim
Her yer buğulandı
Gökyüzü karardı
Yine hüzünlere yenik düştüm
Bir yağmur damlasına daldı gözlerim
Kuru toprak ıslanırken seçti gözlerim
Ve sen duruyordun sanki geliyordun
O an seni dilerken oyun etti gözlerim
Acımdan sustu yağmur gözyaşlarımda.

Aldı da hüzünler yandı gözlerim
Dursan da ne farkeder gönlüm sel oldu
Taştı da kederler öldü gözlerim
Ben sevdalıyım hüzün benim adım
Yaş yerine dert olup da aktı gözlerim
Yangınlardayım su serpin gönlüme
Ardından boynu bükük bakakaldı gözlerim.

Not: Bu listeye Ajda’dan Sensiz Yıllarda’yı ya da Jose Feliciano aranjmanı Yağmur’u da eklemek isterdim, lakin aynı sanatçıdan üç şarkıyı koymak istemedim. Siz de dilerseniz, içinizden Ajda’nın size hangi Yağmurlu şarkıyı söylemesini istiyorsanız onu dinleyiniz sevgili postdaşım…



8) BERTUĞ CEMİL – YAĞMUR
2007 yılında çıkan sözü müziği Bertuğ Cemil’e ait olan bu şarkı klasik ayrılık temasının aksine olumlu ve barışçıl bir temaya sahip. Hayatın tüm kirinin pasının ve yalanlarının yağmurla yıkanıp dünyaya sevginin yeniden hakim olacağına dair inancını paylaşıyor şarkıdaki adam. Bertuğ Cemil yeni ve özgün bir müzisyen olarak dikkatimi çekmişti, zira 2000’li yıllarda bu kadar (iyiliği kötülüğü tartışılır) müzik “bolluğunda” sıyrılabilen işler görmek zordu. Bertuğ Cemil ilk albümünde bunu başarmıştı. Gerçi sonrası gelmedi ama ilk çıkış şarkısı olan bu şarkı çoktan klasikler arasına giriverdi.


Küçük hesaplarla geçiyor yaşam
Büyük kavgalar hep küçük şeyler için
Arsız ayaklar altında alın teri

Kırılgan naif elleri
Yalanlar yalanlar yalanlar
Bulutların ardındaki güneş gibi gerçek
Sevilmeye muhtaçken kimileri
Kirli avuçlara düşüverecek
Yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur
Sessizce silecek kibirimizi
Vadide akmayı öğrendi nehrimiz
Kas katı insanların arasında
Sevincin resmi olacak doğa birgün
Biz genişleyip denize varınca
Yağmur
Bazen tutkudan delirince
Kapanmalı kendine
Yağmurun kucağında
Doymalı sessizliğe
Yağmur

9) YENİ TÜRKÜ – YAĞMURUN ELLERİ
e.e. cummings’in dizelerine müthiş bir Barış Pirhasan çevirisi Derya Köroğlu müziği ile klasikleşmiş bir şarkı daha. Gene yağmurla ılımlı ve pozitif duygular özdeşleşmiş. Tamamen iç rahatlatıcı, kulak okşayıcı ve flütün hipnotize edici sesiyle insanı büyüleyen bir yanı var bu şarkının. Burada karşısındaki kişi –her kimse- başka hiç kimsenin yapamayacağı şekilde şarkıdaki bezgin adamı hayata döndüren, umut ve neşe veren ve kendini açmasını sağlayan bir dost belki… Bana hep dostluğu çağrıştırır, kimi zaman ailemize bile anlatamadığımız sırlarımızı anlattığımız, bizi karanlıktan aydınlığa çıkaran, yol gösteren ve kimi zaman elimiz kolumuz olan dostlarımızı. Dosta vefa ve sıcaklık duygusu çağrıştırır bu şarkı bana. Umuttur adı dostluğun.

Bu şarkının bende çağrıştırdığı ikinci anlam, bir çocuğa yazılmış hissidir. Çocuk ki, en sert kayaları bir bakışıyla yumuşatıverir. Normalde insanı sinir edebilecek her şeyi normalleştiren, insanı sakinleştiren garip bir gücün sahibidir çocuk. Bir yandan da h an patlamaya hazır bomba! Size dünyayı zindan da edebilir, gene de kızamasınız, çocuk en nihayetinde doğası o. Bir çocuk gülümsemesi, her derdin çünkü o gülümsemede çıkar olmadığını bilirsin. Çocuk gerçekten mutluysa güler ve gülmesi dünyalar bedeldir. (Birkaç sene öncesine kadar çocuklarla ilgili bunları söyleyebileceğimi hayal bile edemezdim sevgili postdaş, zira ben pek çocukçu biri değilim(di)! Her şey yeğenim doğduktan sonra oldu. Bunu ben yeğenimde yaşıyorum, onun bir bakışı bir gülümsemesiyle akan sularla beraber tüm dünya duruyor.)

Küçücük bir bakışın
Çözer beni kolayca
Kenetlenmiş parmaklar gibi
Sımsıkı kapanmış olsam

Yaprak yaprak açtırırsın
İlk yaz nasıl açtırırsa
İlk gülünü gizem dolu
Hünerli bir dokunuşla

Hiç kimsenin, yağmurun bile
Böyle küçük elleri yoktur
Bütün güllerden derin
Bir sesi var gözlerinin

Baş edilmez o gergin
Kırılganlığınla senin
Her solukta sonsuzluk
Ve ölüm...

10) ŞEHNAZ – SEN YAĞMUR OL
Yeni nesil postdaş pek hatırlamasa da (belki bu yazı ve sonrasında röportajını okuyunca tanımak isteyecekler) 1991 yılının en çok aklımda/akıllarda kalan isimlerinden Şehnaz’ı buraya eklememek olmazdı. Zira Şehnaz daha bu şarkıyı duyduğum 8 yaşımdan beri favorilerimdendi. Onu Bugün Tadım Yok ile tanımıştım ama bu şarkı da en az Bugün Tadım Yok kadar hit olmuştu o yıllarda. Türk Sanat Müziğine göz kırpan bir yapısı olmakla birlikte o yılların tabiriyle Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziğinin de en güzel slov şarkı örneklerinden biriydi. Bu şarkı eski zaman aşklarını anımsatır bana. Hani şu mendillerin düşürüldüğü, “flört” yerine “biz onunla konuşuyoruz” dendiği, ayrılınsa bile gidenin arkasından sövülmediği zamanlardan kalma bir aşkı anımsatır bana. Şehnaz aynı tempoda devam eden şarkıyı usul usul söylerken, ben de hep başka başka klipler çekerim kafamda. Bu şarkının kliplerinden birinde Şehnaz ormanlık bir yerde yürümesi hala çocukluğumun en net karelerindendir. (Kliplerinden biri diyorum, çünkü o zamanlar her şarkıya her program için ayrı ayrı klipler çekilirdi. Yaa sevgili postdaş :))

Yangın var dostlar, gönül yangını
Alevler sarmış dört yanımı
Sen yağmur ol yağ
Gel fırtınalarla
Sönsün gönül yangını damla damla

Hasretin şimdi içimde volkan
Sensiz kalmış gönlümde parlayan
Sen nehir ol gel
Soğuk sularınla
Ben de içeyim kana kana

Bahar dalımdır gönlümde açan
Bir ömür boyu hiç solmayan
Sen pervane ol
Gel kon dalıma
Yine açsın bahar gülü gonca gonca

Hasretsiz bir aşk yok mudur dostlar
Bu yangının tek çaresi var
Hem yağmur ol yağ
Hem nehir ol gel
Hem pervanem ol kon dalıma

Yağmurlu şarkılara Şehnaz’la son verirken, devamı için muhakkak beklemenizi öneririm. Zira çok güzel olduğunu düşündüğüm bir yazı dizisi başlıyor. Tabi ki bu listeye bakıp "aaa bu neden yoktu, aaa şu da olabilirdi" dediğinizi duyar gibiyim. Mesela ben olsam hani "Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da" neden yok derdim, ya da Ortaçgil'den "Yağmur"... ancak  listeyi hazırlarken benim kişisel olarak ilk aklıma gelen ve dinlemekten en çok keyif aldığım şarkılara yer vermeye çalıştım. 'Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da mesela, -başıma bi şey gelmeyecekse- favori M.F.Ö. şarkım değil, çok fazla klişeleştirildiği için belki de, artık normal zamanlarda bile dinleyemiyorum artık. Sıkılıyorum. Bunu belirtme ihtiyacı hissettim :) Yeni yazılarda görüşene kadar yağmurlar içinize su serpsin…


20 Ekim 2012 Cumartesi

SONBAHAR'DA DİNLEDİM...


SONBAHAR ŞARKILARI…

Yaz mevsimin nihayet Ekim ortasında dönüp, yerini sonbahara bıraktığı bugünlerde, bir süredir bekletmekte olduğum yazımı artık yayınlamanın vaktidir deyip, size güzel bir sonbahar gününde, sonbaharda dinlenebilecek şarkılardan bir liste yaptım sevgili postdaş. Bu şarkılar benim her sonbaharda başucu şarkılarım oldular ve kimi zaman yanında bir fincan kahve kimi zaman bir kadeh şarapla eşlik ettiler yalnızlığımda ya da dost sohbetlerinde… Tavsiyem bu yazıdaki şarkıları dinlerken bir fincan kahve almanız.

1) Listemin ilk sırasında, ilk kez duyduğum 1990 yılından beri vurgunu olduğum canım Zerrin Özer’in içime işleyen sesi ile HER SONBAHAR var. 1980 yılında çıkardığı hit fabrikası "Sevgiler" albümünün (ki Zerrin hiti “O Yaz”da bu albümdedir) en sağlam şarkılarından olan Her Sonbahar bir Bora Ayanoğlu başyapıtı. Bu şarkıyı ilk kez dinlediğim programda (“Zerrin Özer ile Grafik”), Zerrin Özer programda bu şarkının o sıralarda eniştesinin vefatına denk geldiğini ve bu yüzden stüdyoda sözleri okurken bir hayli duygulanarak ve ağlayarak okuduğunu anlatmıştı. Zerrin bu şarkının A ve B kısmını o kadar naif ve kırılgan bir sesle söyler ki her seferinde, üzerinden yıllar geçmiş olmasına ve şarkıyı binlerce kere dinlemiş olmama rağmen hala boğazımı düğümler bu şarkı. Nakaratta ise gümbür gümbür sesiyle yıkar geçer. Bora Ayanoğlu'nu ise anmadan geçmemeli. O büyük ustanın kalemi mükemmel bir sesle ancak böyle mükemmel bir kombinasyonla buluşabilirdi. İYİ Kİ ZERRİN VAR dedirtir. Bu şarkı, bu hayattan göçüp gitmiş sevdiklerimize de bir veda, bir avunmadır. Canım Zerrin’imin sesine ruhuna sağlık. Allah’ım uzun, sağlıklı ömürler versin…
Hayatımdaki o son yaprak da düşerken yere,
İnan yaşıyorum hala gözlerinin renginde,
Bir ayrılık rüzgarı eserken kalbime,
Biliyorum bir vedadır bana şu yağan yağmur

Sussun saçıma esen delice rüzgar sussun,
Düşmesin sararan şu yapraklar bir bir
Sarıl boynuma inerken sensiz geceler,
Öpecek dudağımdan yine yalnızlık benim
Havada yağmur, gözlerde yaşlar
Olmasa, esmese rüzgar
Düşecek senden, düşecek benden
Her sonbahar bir yaprak

Uyutacak göğsünde beni sensiz geceler,
Kulağımda bir ninni ismini heceler,
Gülüp ağladığımızo sabahlar olmayacak
Bir anı kalacak ayrılık şimdi

Havada yağmur, gözlerde yaşlar…



2) YAŞAR – YAPRAĞIN KADERİ: Hep derim ki, sonbahar sanatçısı dendiğinde akla gelen ilk sanatçı Yaşar. Her ne kadar yaz mevsimini dilinden düşürmese de, ben hep Yaşar’ı sonbahar sanatçısı olarak adlandırırım. Belki şarkılarında anlattığı duyguları sonbahara yakıştırdığımdan, belki de sonbaharda çıkan albümlerinin en gerçek Yaşar albümleri olmasından kaynaklı, bilmiyorum ama Yaşar benim için sonbahar mevsimini ifade eder. Güzel bir hüzün ve melankoli hissettirir, sonbaharda Yaşar dinlemek, bu nedenle listemde benim için çok özel olan bu şarkının olması gerekiyordu. Bu şarkı, Yaşar’ın 2001 yılında çıkardığı Masal albümünün üçüncü şarkısı. Albümde 10. yıl marşımdır yazar. Çok sahicidir, vurucudur, biten bir aşkın ardından kalan tarafın artık bitişi kabullenişi ve isyanı vardır şarkıda. Bu şarkıya klip çekilmemesini çok anlamlı buluyorum, zira bu şarkıyı dinlerken ben kafamda binlerce klip çekiyorum, gerçek bir klibi asla aratmayacak ya da o büyüyü gerçek klipte bulamayacağımı düşündüğüm. Bu şarkıyı benim için çok özel yapan unsurlardan biriyse, geçen mayıs ayında kaybettiğim manevi kardeşim Osman Büger’in şarkısı olması. Bu şarkı bizim çevremizde Bu şarkıyı bu kadar sene ayrılık şarkısı olarak dinledikten sonra,Osman’ın vefatıyla bu şarkı Osman’la ayrıldığımız ve kavuştuğumuz şarkı oldu bizim için.

Ağlayan gözlerinden ben mi damlıyorum
Süzülüp akan yoksa ben miyim
Belki çok sonbaharlı bir özlem bu
Yaprağın kaderi düşmekmiş

Gözbebeklerinden martılar uçuyor
İçinde beyaz bir hüzün uluyor
Vazgeçmek elimde değil gerisi boş
Yaprağın kaderi düşmekmiş

Bir damla gözyaşın
Karışsa sularıma
Beyaz eder

Her zaman böyle bitimsiz ol
Kimi zamanda öyle hüzünlü
Hoşçakal diyor gözler ahh
Yaprağım düştün mü

3) DENİZ SEKİ – BU ŞEHRE SONBAHAR GELDİ: 2005 yılındaki enfes Aşk Denizi albümünün en sıkı slovlarından ve mevsime en uygun şarkı denildiğinde akla ilk gelen şarkılardan. Bu şarkı Deniz Seki’nin yormayan, sade, naif yorumuyla birleşince komple bir yalnızlık ve melankoli havası veriyor ya, o duyguyu seviyorum Deniz Seki’nin çoğu şarkısında duyduğum gibi. Deniz Seki yaşadıklarını ve gözlemlediklerini şarkılarda en iyi ifade eden kişilerin başında geliyor, bu şarkıda Deniz’in bu şarkıları hangi duygularla yazdığının empatisini kurabiliyorum. Sanırım bu yüzden seviyorum Deniz Seki şarkılarını, empati kurabiliyorum sözlere bakınca, ve bunu yapınca da kendim hissetmiş gibi oluyorum, daha çok etkiliyor. Neyse fazla laf kalabalığı yapmadan bırakalım kendimizi Deniz Seki’nin kulak okşayıcı sesine…

Galiba içim buruk
Hüzün dolu saatler
Ben biraz donuk
Tarif de edemiyorum aşkı size
Bu bana tanrıdan bir ceza

Sorma sorma
Elimde değil ki
Çare yok aşkta

Bu şehre sonbahar geldi
Ben ve yapraklar
Konuşmasam bile beni anlar
Bütün ağaçlar
Süzüldü içimde
Saklı kalan yıllar
Bir tek ama bir tek
Sen oradasın

4) SEZEN AKSU – SONBAHAR: Bu kadar slovdan sonra, biraz hareketlenmenin vaktidir sayın postdaş, zira zaten ağlanacak çok şey varken, bari burada biraz soluklanalım değil mi? 1986 çıkışlı GİT albümünün orta tempo ile hareketli arası bu şarkısının sözleri Aysel Gürel’e Müzik ve Düzenlemesi Onno Tunç’a ait. Bu şarkıda, artık büyümekte ve gerçekte olan biteni ve o olan bitenin hiç de toz pembe olmadığının farkına varmaya başlayan bir kişinin hissettikleri vardır. Şarkıdaki kişi hayallere dalıp çocukluğuna uzanmakta, o zamanın saflık ve temizliğinin “en sonbahar” olduğunu dile getirerek bun fark etmenin üzüntüsünü taşır şarkıda. Zira eskiden “bir varmış bir yokmuş diye başlardı bütün masallar” oysa şimdi “o masum ve daha bozulmamış rüyalar” yoktur. “O çiçekten yılları en sonbahardır” Şarkı bir daha tekrara girmeden, başlar ve biter, hala başucu şarkılarımdandır, adeta bir öykü kitabı okudukça okuyasım gelir benim de…

Alır gider beni sarı rüzgarlarıyla sonbahar
Gelir anılardan bir davet, çocukluğum canlanır
Bir varmış bir yokmuş diye başlardı bütün masallar
Hani nerde o masum ve daha bozulmamış rüyalar

Sedef sedef olur açardı nilüferler
Ve kanatları tülden fildişi kelebekler
Bir martı misali tek başıma uçardım
Hani nerde üstünde uçtuğum mor denizler

Sevgiden saygıdan bir altın kafes ördüm
İnançlarım kilit kilit oldu üstüme
Aşıp bedenimi bendeki beni gördüm
Hani nerde uğrunda azaldığım değerler
Ellerim soğuk şimdi, üşüyor dudaklarım
Göğsüme düştü başım, o çiçekten yıllarım
En sonbaharmış...

5) CANDAN ERÇETİN – ONLAR YANLIŞ BİLİYOR: Candan Erçetin’in 1997 tarihli 2. albümü Çapkın’da yer alan şarkının sözleri Sinan kod adlı söz yazarına, müziği Candan Erçetin’e ait. Bu şarkıda bir ayrılık sonrası şarkıdaki karakterin kendine eleştirisi var. Bu kişi belki destek olmak için belki de ayrılığa karşı tarafın neden olduğunu düşündükleri için şarkıdaki kişiyi avutmaya çalışıyorlar, ancak şarkıdaki kişi ne yaptığının farkında –bunu şarkıda açıkça belirtmiyor- ve bunun suçluluğunu yaşıyor. Candan Erçetin’in şarkılarını güzel yorumunu ise yorucu bulurum. Sesi çok güzel ve kusursuzdur, ama dinlerken yorar insanı, en azından beni. Ama bu şarkı Candan’ın çok bağırmadığında daha güzel söylediğini kanıtlar. Bu şarkının klibindeki işaret dili ayrı bir anlamlıdır. Daha önce kimsenin aklına gelmemiş, kliplerde işitme engelliler için böyle bir hoşluk yapılması. Çok etkilemişti beni, hatta zaman zaman bu şarkı bir yerde çaldığında o kısımda o işaret dilini yapmaya çalışırım.


Puslu soğuk hava
Dökülen yapraklar
En sevdiğim mevsimdi
Sarı sonbahar, artık değil

Kalbimde hüzün
Aynada üzgün yüzüm
Beni tanıyanlar
Buna birisi sebep diyor, susuyorum

Yaptığım bir çok şeyin
Hiçbir amacı yok
Fotoğraflar çekmecede
Anılarım direniyor

Arkadaşlar nefretle
Buna o sebep diyor
Bir ben gerçeği biliyorum
Ve gizlice ağlıyorum

Onlar yanlış biliyor
Kimsenin suçu değil bu
Onun suçu değil bu
Kader oyunu değil bu
Bu benim suçum


6) TEOMAN – İSTANBUL’DA  SONBAHAR: Teoman’ın nevi şahsına münhasır şarkılarından biri. Diskografisindeki en sade ve sadece yorumunu dinleyebildiğimiz şarkılarından biri. Teoman genelde isyankar ve bağırmayı seven bir şarkıcı iken, bu şarkıyı olgunluk çağına girmiş bir yorumla söyler. Şarkının böyle usul usul söylenmesi çok etkiler beni. İstanbul ve yalnızlığı anlatır bir adamın gözünden. 2001 çıkışlı Gönülçelen albümünde yer alan şarkı, direkt Sonbahar şarkısıdır. Teoman şarkılarının başka şarkıcılarca seslendirildiği 2007 çıkışlı “Söz-Müzik Teoman” albümünde Nil Karaibrahimgil de şarkıya enfes bir yorum katmıştı.


Mevsim rüzgarları ne zaman eserse
O zaman hatırlarım
Çocukluk rüyalarım
Şeytan uçurtmalarım

Öper beni annem yanaklarımdan
Güzel bir rüyada
Sanki sevdiklerim hayattalarken hala

Akşama doğru azalırsa yağmur
Kız Kulesi ve Adalar
Ah burda olsan çok güzel hala
İstanbul'da sonbahar

Her zaman kolay değil
Sevmeden sevişmek
Tanımak bir vücudu yavaşça öğrenmek
Alışmak ve kaybetmek

İstanbul bugün yorgun
Üzgün ve yaşlanmış
Biraz kilo almış
Ağlamış yine, rimelleri akıyor

Akşama doğru azalırsa yağmur
Kız kulesi ve adalar
Ah burda olsan çok güzel hala
İstanbul'da sonbahar

7) BURAK KUT – SONBAHAR: Burak Kut’un başarısız albüm denemelerinden sonra tabiri caizse fırtına gibi dönüş yaptığı enfes şarkı. Hatta dizi müziği olarak da kullanılmış ve iki farklı klip çekilmişti. 2007 tarihli Komple albümünde yer alan şarkı, 90’lardaki Burak’ı hatırlatması bakımından önemliydi. Hatırlattı da, ama gerisi gene gelmedi. Bunda değişen müzik şartları ve dinleyici kitlesinin yanı sıra Burak Kut’u gerek yanlış şarkı seçimleri gerekse geri planda kalmış olması tercih etmesi söz konusu olabilir. Neyse Burak Kut iyi sestir ancak bu işte kalıcı olmak için iyi sesin yanında azıcık hırs, iyi şarkı seçebilme kapasitesi ve kendini iyi sunabilme/pazarlayabilme becerisi yatar. Burak Kut bu saatten sonra ancak kendi düzeninde bir denge tutturur, zira 90’lardaki popülaritesini yakalaması çok zor. Bu şarkı klasik bir ayrılık şarkısı, sonbahar mevsimini biten bir aşkla ilişkilendiriyor. Üyük ilişkiler yaşarız, hiç bitmeyecek sanırız, ama hayatın ailesi içinde ayrılık hep pusuda bekler. Bir aşk hikayesi temelinde hayata dair göndermeler ve bir kabulleniş var.

Sonbaharı bu belki de aşkın
Alışmak çok zor, ah bu yalnızlık
Yalana döndü, kurtulamadık
Farkında olmadan sana alıştım
Sen başka yerde ben başka yerde
Soluyoruz vay aman
Başka dünyada başka rüyada
Yaşıyoruz o zaman
Hayatın kendisi bu
Her şey varmış içinde
Yollar ayrılıyormuş
Deli gibi sevsen bile...

8) KAYAHAN – VE SENİN SEVGİN: Kayahan’ın önce 1981 yılında plağa okuduğu daha sonra İskender-the Muhteşem-Paydaş’ın yeni düzenlemesi ile 1992 çıkışlı şahane albümü Odalarda Işıksızım’da seslendirdiği, pek gündeme gelmemiş bu şarkısı, giden sevgiliyi bekleyen bir kişinin umutlu bekleyişini anlatıyor. Mevsim dönüp güneşli günler giderken, şarkıdaki kişinin de güneşi batıyor içinde ve içsel bir sonbahara giriyor. Güneşin ışıkları ısıtmıyor artık, dışarıda sonbahar, gönlünde sonbahar, göçüyor kuşlar, göçüyor kuşlar… Kayahan’ın en samimi, en sahici şarkılarındandır. Belki o zaman gerçekten hissettiği şeyleri yazdığı için. Özellikle 2000’li yıllardaki sıfır samimiyet Kayahan şarkılarını görünce, bu şarkıları yazan Kayahan başka bir evrenden gelen Kayahan mıydı diye düşünmeden edemiyorum. Bu şarkıyı yazan kişi ile atıyorum Gönül Sayfam gibi bayığın bayığı bir şarkıyı yazan aynı kişi olamaz… Velakin Kayahan 2000’li yıllarda  ilk güler yüzlü, sevimli, babacan şarkıcı imajını yerle bir tabiri caizse, ama bu yeni samimiyetsiz ve ne oldum delisi adamı kimse sevmedi. Ben gene 90’lardaki Kayahanlardayım ve sonbahar geldiğinde bu şarkı benim başucu şarkılarım arasındadır. Çok etkiler beni….

Bir geçen yazın sonrası
Sonbahar sancısı
Nartanem
İçimde bitmeyen aşkların
Yarım kalan şarkısı
Nartanem
Güneşin ışıkları ısıtmıyor artık
Geceler hergün daha uzuyor
Nartanem
Dışarda sonbahar
Gönlümde sonbahar
Göçüyor kuşlar
Yanar ateşler dağlarda
Nartanem
Ve senin sevgin gönlümde
La la la..

Bir geçen yazın sonrası
Sonbahar sancısı
Nartanem
Dışarda sararan yaprakları
Kovalıyor rüzgarlar
Nartanem
Ne zaman ne zaman
Geleceksin sen
Ne zaman kavuşmak sana
Nartanem
Dışarda sonbahar gönlümde sonbahar
Ne zaman ne zaman
Ne zaman ne zaman
Yanar ateşler dağlarda
Nartanem
Ve senin sevgin gönlümde
Yanar ateşler
Ve senin sevgin gönlümde
La la la....

9) ZEYNEP ALASYA – SONBAHAR: 2008 yılındaki en ses getiren ancak ömrü fazla uzun olamamış dizilerden Bahar Dalları’nın müziği olan bu şarkının sözleri Gökhan Zincir’e, müziği: Alp Yenier’e ait. Zeynep Alasya benim için özel seslerdendir. Okan Bayülgen’in programında ilk kez Suskun parçasını dinlemiş ve 2000’li yıllarda nihayet dinleyebileceğim sesi bulduğum için sevinmiştim. Bu şarkıyı aslında keşfetmem geç oldu, zira bahsi geçen diziyi izlemedim, pek fazla da etrafta duymadım açıkçası. Sonra Zeynep Alasya ile tanışınca, “ne yapmış ne etmiş” çalışmalarım sonucu keşfettim (eh iyi müzik her zaman keşfedilir lafım doğrulanmış oldu sayın postdaş, zira iyi müzik –o anda parlamasa bile sırasını bekler ve bir anda kulaklarımıza dolarak gündeme gelir, 90’lı yılların şarkılarının 2000’lerde değer kazanması bunu gösteriyor) Neyse parantezi kapatıp Zeynep Alasya’ya odaklanalım. Sanatçı bir babanın kızı olarak sanatın bir dalında başarı kazanması şaşırtıcı değil, bunun üzerine bir de güzel ses ve muhteşem bir vokal tarzı, Zeynep Alasya’yı benim için çöldeki vaha yapıyor. Seviyorum Zeynep Alasya’nın usul usul söyleyişini, kulağıma okşayıcı gelen ses rengini ve albüm/şarkı bittikten sonra yorulmak yerine dinlenmiş hissetmeyi. (Belki de yaşlandım sevgili postdaş, dandandan müziklere artık bi yere kadar katlanıyorum.) Bu yüzden Zeynep Alasya bu liste dahil benim her listemde olacak…

sonbahardayım, kalanımla yıkıntılar arasındayım
gidiyorum yüreğimden uzağa, her adımda yalnızlığım
inceliğim yok senden sonra azım

yürürüm umudum yol olur gölgeme
yürürüm bir bağ sevda ekip düşüme
yürürüm yarınım yol olur geceme
yürürüm salkım salkım hasret bir damla sitem cebimde
yağmur kokan gözlerimde baharı saklar
sabah buğusu ellerimi güneşe sürer, yürürüm

sonbahardayım, kalanımla yıkıntılar arasındayım
gidiyorum yüreğimden uzağa, her adımda yalnızlığım
inceliğim yok, ardında ıssızım

yürürüm bugünüm yol olur dünüme
yürürüm bir tutam hüzün sinip yüzüme
yürürüm nefesim yol olur düşüme
yürürüm salkım salkım hasret bir damla sitem cebimde
kış yorgunu ıslığımla denizi öper
yetmez kadere canım kendimden kaçar, yürürüm

10) YILDIRIM GÜRSES – SONBAHAR RÜZGARLARI: Bu şarkıyı tabiri caizse didiklemeyen kalmadı, Ajda’sından Teoman’ına, Gönül Yazar’ına bir dolu insan söyledi, filmlerde söylendi, söylemeyen/sevmeyen dövüldü (mecaz olarak tabi ki). Artık suyunun suyunun suyu çıkarılana kadar söylendi. Ama nedense bu şarkı benim için güncelliğini korur, özellikle sahibi olan Yıldırım Gürses’ten. Yıldırım Gürses, samimi duyguları, çok etkili bir vokal tonuyla aktarır. Bu yüzden onun duygu aktarma ve samimiyetine erişemeyen kişilerde sakil durur şarkıları. Ayrıca zordur bu şarkıları söylemek, çünkü çok tizlere çıkar şarkılar. Bu listede sahibinin sesinden yer alması bu yüzden. Söylenmiş olmak için söylenmemeli bu şarkılar. Her sonbahar gelişinde, sarı sarı yapraklarla, kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma diyen bir insan sevilmez de ne yapılır?

Düşen bir yaprak görürsen
Beni hatırla demiştin
Biliyorsun seni ben
Sonbaharda sevmiştim

Her sonbahar gelişinde
Sarı sarı yapraklarla     
Kuru dallar arasında
Sen gelirsin aklıma

Rüzgarla düşen yapraklar
Daima senin hayalin
Yine bir sonbaharda
Geleceksin sen bana

Her sonbahar gelişinde
Sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasında
Sen gelirsin aklıma

Bu yazının sonbahar kısmına son verirken, ikinci kısmı olan YAĞMURLU ŞARKILARDA görüşmek üzere, sakın bizden ayrılmayın efenim… :)