Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Şubat 2022 Çarşamba

AĞLATANGİLLER (3. BÖLÜM)

 AĞLATAN ŞARKILAR

Nerde duyarsam duyayım musluklarımın açılmasına sebep olan şarkılar serime devam ediyorum… İşte 3. Kısım

1) Bora Öztoprak – Debelendik: 2013 çıkışlı Büyüdük albümünün klipsiz hiti, şarkıdaki adam biten bir ilişkiye götüren süreci sorgularken Bora’nın “Biz ne ara yabancı olduk?” nidalarıyla boğaza bir yumru oturuyor.


2) Yeliz - Veda Ettim: 1992 Haklıydın albümünün B yüzü hiti, Yeliz’in yazdığı Veda Ettim, ayrılığı kabullenişi Yeliz’in çağlayan sesiyle kulaklarınıza yerleştirip bir dosta derdini anlatır gibi hissettiriyor.


3) Emre Altuğ - Aşk-ı Kıyamet: 2004 yılı çıkışlı Dudak Dudağa albümünün bu yerlerden yerlere vuran şarkısı ayrı klibi ayrı ağlatır. Gitmiş (ve klibe göre ölmüş) bir sevgilinin yasını ve gidişin isyanını yüzümüze yüzümüze vuruyor.


4) Sunay - Bu Şehirde: 1997 yılı çıkışlı Unutamam adlı ilk ve son albümüyle o dönem parlamış sonra unutulmuş olan Sunay’ın bu şarkısı ilk dinlediğimden beri beni ayrı etkiler. Sunay Ağla isimli şarkısı ve ilginç ses rengiyle farklı bir şarkıcıydı, neden devamını getirmedi bilinmez. Sunay’ın lezizi yorumuyla kalbe işleyen bu sitem şarkısı da yeniden gündeme gelmesi gereken ağlatangillerden…

5) Yonca Lodi - Fazla Aşk: Sesi çağlayan Yonca Lodi ve Sezen Aksu iş birliği yaparsa ortaya böyle sevgiliye mektup yüreğe hançer bir şarkı çıkar. Hele “Oysa seviyordum, ben de onu aynen, öyle basit değil, maalesef” diye girerken ki o naif ses… Çok yaşa Yonca Lodi… sesine sözüne yüreğine sağlık…


6) Sefarad - Ne Farkeder: 2003 yılı çıkışlı talı grup Sefarad’ın şarkısı birçok duygunun tam üstüne basıyor. Kabullenilmiş bir gidişi erteleyebildiği kadar erteleme yalvarışına Sami’nin duygulu sesi eklenince etkilenmemek mümkün değil.

7) Tarkan - Beni Anlama: Tarkan’ın 1997 yılı biricik albümünün kapanış şarkısı, insana kederlerden keder beğendiriyor. Tarkan’ın “beni olduğum gibi sev, birbirimizi olduğumuz gibi kabul edelim, değiştirmeye çalışma” temalı şarkısı, orkestrasyonuyla sözlere muhteşem dokunaklılık veriyor. Sözler Pakize Barışta müzik Ozan Çolakoğlu. Tarkan bu klipsiz hit şarkıyı çok önemsemiş ve dört kere baştan çaldırmış en iyisi olana kadar.


8) Cem Özkan - Dön Bana: Cem Özkan’ın 2006 yılı çıkışlı Kendimce albümünün çıkış şarkısı, klibinde de görüldüğü üzere herkesi böhür böhür ağlatmak üzere yazılmış bir şarkı. Giden sevgiliye dön yalvarışı ama o kadar tatlı o kadar naif, aklıma geldikçe bile musluklar açılıyor.


9) Yüksek Sadakat - Döneceksin Diye Söz Ver: 2005 çıkışlı ilk Yüksek Sadakat albümünün Cemil Demirbakan vokaliyle son derece sakin ama duygusuyla insanı yerlerden yerlere vuran şarkısı. Hep Barış Akarsu gelir aklıma bu şarkıyı duydukça, giden ve dönmeyenlere gelsin…

10) Zeynep Casalini - Dokunma Bana: Kendimi şaşırtırcasına Sinan Akçıl’ın söz yazarlığının nadir beğendiğim örneği olan bu şarkı Elyssa’nın Ajmal Ehsas şarkısının aranjmanı. O çığlıklar, o isyan... Zeynep Casalini yorumu 2006 yılında yayınlandı ve o sıralar fenalardaydım ben de. Çok severim.


Bonus:  Tarkan – Gitti Gideli: 2001 Karma albümünün klipsiz hiti, yaylılar ve Tarkan’ın duygular şelale yorumuyla su gibi bir şarkı…  Giden, muhtemelen intihar edip ölen sevgilinin arkasından yakılan kalp acıtıcı ağıt…



ARŞİVCİLİK ÜZERİNE BİRKAÇ KELAM VE DOLORES O’RIORDAN


Müzikle ilk etkileşimim 7 yaşında başladı, ailem öncesi de olduğunu söylüyor, zira televizyondaki her müzik programını ilgiyle izlermişim. Ancak aklımın yetmeye başlaması, beğenilerimin oluşması 6 yaşın sonu 7 yaş civarına tekabül eder. Ailemin de müzikle hobinin bir tık üstü profesyonelin bir tık altı müzikle iştigalleri sonucu çocukluğumdan beri müzikle iç içeydim. Babam keman başta her türlü telli çalgıyı çalar, annem de söylerdi. Emel Sayın ve Kemancısı gibi her gece en az 30 kişilik sofralarda meşk ederlerdi ve benim de müzik temellerim sanırım bu gecelerde atıldı. Ablam ise ilkokuldan sonar Bilkent Konservatuarı piyano bölümüne giderek ailenin profesyonel tek müzisyeni oldu.

Bana da şarkı söyletirdi babam, küçücük yaşımla “Demir Attım Yalnızlığa” söylerdim en çok, bir de Emel Sayın’ın “Son Gülen İyi Güler” şarkısı repertuvarımın demir başıydı. Kasetlerle ilk tanışmam böyledir. Babamların 30 küsur sene eve getirip hala çalmakta olan komple Pioneer setinin hakkını vermek lazımdı ve ben de önceleri babamların almış olduğu kasetlerin üzerine, zaten ünlü ve sanatçı hayranı bir çocuk olarak kendi arşivimi oluşturmaya başladım. Tabi ki o zamanlar adının arşivcilik ya da koleksiyonerlik olduğunu bilmiyordum. O kasetlerle ilgilenmek, fotoğraflarına bakmak, yazıyorsa şarkı sözlerini ezberlemek benim için dünyadan kopuş anlarıydı. Tabi ki o dönemin nefis müzik programları da bu ilginin şekillenmesinde çok büyük pay sahibiydi ki o da ayrı bir yazının konusu olacak. Önceleri tek kanal döneminde Bir Başka Gece’ler, Bizden Size’ler, Pop Saati, İzzet Öz’ün Teleskop’u, Kokteyl programı, özel kanalların, bilhassa Kral TV’nin açılmasıyla Yarım Elma’lar, top 10 listeleri hayatıma girdikçe, kaset almak bir tutku oldu bende. Sivas’ta bir kasetçi amcamız vardı, her hafta gidip 10 kaset alır, dinler geri verirdim. En sonuncu seriyi geri verme imkanı olmadan Sivas’tan taşındık ve arşivciliğimin miladı o ilk on kaset oldu.

Arşivcilik meselesi bakıldığında çok keyifli ancak yeni başlayanlar için bir hayli masraflı ve meşakkatli oluyor. Önceleri sadece sevdiğin sanatçıları biriktirerek başlıyorsun, sonra çember giderek genişliyor ve o dönemde çıkan diğer sanatçıların da albümleri sende olsun istiyorsun. Sonra kendin gibi insanları bulup, birbirini tabi caizse gaza getirerek, en ulaşılmaz en bulunmaz albümleri arşivinde/koleksiyonunda bulundurmak için dibi görünmez bir kuyuya dalıyorsun. Bunun alında arşivimi tamamlayacağım dediğin her seferinde mutlaka alınacak bir albüm daha çıkıyor ve arşiv rafında göz kırpan o gedik hiç kapanmıyor.

Arşivcilik çok büyük bir çaba gerektiriyor, tüm şehirlerin değişik bölgelerine yayılmış sahafları ve bitpazarlarını sabahın körlerinde kimse daha uyanmadan gidip araştırman gerekiyor ve o eksiği tamamlamak için bir sürü para ve vakit harcıyorsun, ama sonunda o albüm eline geçtiğinde senden mutlusu olmuyor. Size bir şey diyeyim mi? Ben şu anda 1800 kadar CD’si ve 1000 kadar kaseti olan bir arşivci/koleksiyoncu olarak bazen dolmuşa 3 lira vermeye erinirim de, artık piyasada eski ya da yeni baskısı kalmamış bir albüme 250 lirayı şak diye verebilirim, zira o albümün elimde olup da rafımdan çıkarıp dinleyebileceğim düşüncesinin hazzı hiçbir şeyde yok, bunu da ancak benim gibi arşivciler anlar.

Bu müzik arşivciliği işine başladığımda, müzik arşivciliği kimsenin henüz müzik arşivi ve koleksiyonu nedir çok farkında olmadığı, Naim Dilmener, Hulusi Tunca, Murat Meriç gibi çok sınırlı sayıda üstadın bizim gibi müzik sevdalısı gençlere ilham olduğu bir alandı. Kimse o dönemlerde CD’lerin ve kasetlerin koleksiyon parçası ya da arşivlik metalar olacağını ön görememişti. Öyle bir zamanda ben sadece kaset biriktirirken, sonra kaset de yetmemeye başlayıp CD’lere yöneldim. Yıllar içinde hem arkadaşı çevrimin destek ve yardımları, hem de aldığım her kuruşu borç harç sahaflara yatırarak hatırı sayılır bir albüm koleksiyonuna kavuştum. En güzel tarafı da bazen sanatçıların kendilerinde bile olmayan albümleri kendilerine vermek veya kendilerinin bile unuttuğu bir albümü/şarkıyı onlara hatırlatarak onları şaşırtmak oluyor.

Sonra eskilerin deyimiyle bitpazarına nur yağdı ve bazı fırsatçı kimselerin de “bu işte iyi para var” deyip girdiği bir alan oldu, sonra zamanında yüzüne bakılmayan 3 4 liralardan bile gitmeyen, marketlerde sepetlerde elden çıkarılmak istenen o albümler 1000 liralardan satılmaya başladı ve tadı kaçtı arşivciliğin. Aslında diyebilirsiniz ki “serbest piyasa ekonomisi ve isteyen malını istediği gibi satar, sen almak zorunda değilsin”. Nasıl ki nadir bir model arabanın belli koleksiyon değeri varsa, nadir bir müzik albümüne (mesela ilk aklıma gelen örnek 1987 yılı çıkışlı ilk yerli CD’miz olan Gülden Karaböcek – Bir Mucize Allahım”) de aynı şekilde yaklaşılabilir. Lakin benim dediğim biraz daha insani açıdan bakmak. Ben albümleri alırken tamamen bende yarattığı duygular ve bendeki anılarıyla alıyorum, hiçbir materyalistik kazanç düşüncesi olmadan. Benim yaklaşımım, biri benim arşiv olsun diye aldığım ama çok da dinlemediğim bir sanatçıya özel ilgi duyuyorsa onu hediye etmek üzerine kurulu, zira benim rafımda toz toplayacağına ilgilisinin rafında değerini bulsun diye düşünenlerdenim, bu yüzden müzik albümlerinin fırsatçı bir arşiv malzemesi haline getirilmesi üzüyor beni. Ben arşivciliğe başladığımda daha safiyaneydi her şey, bu yolda edindiğim dostların ya da benim de aynı şekilde başka bir arşivci dosta “bak sen şunu arıyordun, al ben buldum” tarzı yaklaşımları arşivciliğin en güzel yanıydı. Sonra ticarileşti ve ben de koptum gittim. Aradığım, arşivime katmak istediğim albümler hala olmakla birlikte (dedim ya dipsiz bir kuyudur bu), neyse ki aradığım albümlerin yüzde 95’inin arşivimde olduğunu söyleyebilirim. Bu yazıyı, nicedir fikirleri sorulmayan arşivcilere ve arşivciliğe dair yazdım dilim döndüğünce.

DOLORES O'RIORDAN'A DAİR

15 Ocak benim için en özel kadınlardan birinin ölüm yıl dönümü. Yazının bu kısmında ondan bahsetmek istedim. Bana “Senin için en özel grup hangisi?” diye sorsanız, ilk olarak The Cranberries cevabını veririm. 1994 No Need To Argue albümüyle başlayıp sonra ondan önceki “Everybody Else Is Doing It, So Why Can’t We”yi keşfettiğim, sonra “To the Faithful Departed”la yola devam edip (ah ne çok dönerdi reklamları 1996 yılında), kişisel olarak çok fazla anı barındıran “Bury The Hatchet”la tavan yapan bir aşk benimki.

İzmit’teyken bir arkadaş grubum vardı, “Bury The Hatchet” bizim parola albümümüzdü. Derdimize, keyfimize, sohbetimize o albüm eşlik ederdi. Birbirimize o albümden şarkılar hediye ederdik. Cranberries’in müziğini zaten severdim ama damarlarımda aşkının dolaşamaya başlaması o albümle oldu desem yeridir. Zira önceki yazılardan birinde yazmıştım, benim için gözümün önüne belli bir anıyı getiren ya da beni belli anlara ve zamanlara taşıyan albümler/şarkılar benim için tüm albümlerden ayrı bir yerdedir. Bury The Hatchet öyle bir albümdür. 1999 yılındaki depremde “Bury The Hatchet” grubumdan ayrı düştüğümde de, aklımda hep bir araya gelince hayatta kalışımızı o albümü dinleyerek kutlayacağımızı hayal etmiştim ve bunu da yaptım çok şükür.

Dolores çok nevi şahsına münhasır bir kadındı. The Cranberries ile sahne önünde deli, nikah törenine jartiyerli gelinlik giyerek gidecek kadar çılgın bir kadın, çocuğunun adına “You And Me” diye şarkılar yazacak kadar romantik bir anne, çocuk taciziyle var gücüyle savaşan bir aktivistti. Bir kitapta okumuştum, Dolores O’Riordan “Everybody Else Is Doing It, So Why Can’t We” albümünün konserlerinde o kadar çekinirmiş ki sahnede kalabalığın karşısına çıkmaktan, hep geri planda, sahnenin gerisinden söylermiş şarkılarını. Ben de bundan 10 15 sene önce CNR Expo’daki konserlerinde Dolores’i canlı izlemiş bir müziksever olarak şanslı sayıyorum kendimi. Dolores O’Riordan 4 sene önce bugün arkasında bir sürü gizem, anı, hüzün, şarkı, umut bırakarak aramızdan ayrıldı. O haberi aldığımda yerimde kalakalıp hemen benim “Bury The Hatchet” grubuma mesaj atmıştım. İnanmak istemediğim bir ölümdü onunki, hala inanmak istemiyorum, müziği bıraktı, bir yerde mutlu huzurlu yaşıyor başka bir işte diye hayal etmek istiyorum.

O titrek kırılgan ses, daha birkaç sene önce konserde “Take Mee” diye bağırdığım Dolores depresyona bağlı kalp durmasından öldü diyorlardı 4 sene önce bugün, sonrasında alkol koması, uyuşturucu vs vs bir sürü yazdılar. Sonra hayat hikayesi boy boy yer aldı gazete sayfalarında, daha bir anlamlandı Dolores’in sesindeki o kırgınlık, o isyan dolu haykırışlar, Dolores de çocukluğundan taciz mağduruydu akrabası tarafından ve o yüzden çok hassastı çocuk tacizi konusunda. Özellikle “Fee Fi Fo” şarkısında tüm kinini kusuyordu çocuk tacizcilerine ve onlara izin verdiğini söylediği Tanrıya. Son röportajında “50ime kadar yaşayacağımı düşünmüyorum” diyordu. Hayatı boyunca boğuştuğu depresyonlardan, tacizle, özellikle de çocuk taciziyle mücadelesinden, ezilen insanların hayatlarına ses olma çabalarından, hayatla savaşından yorulan kalbi, biraz huzur istediği için olsa gerek, 47’sinde durdu Dolores’in. Geriye The Cranberries olarak sesini verdiği “Everybody Else Is Doing It, So Why Can't We? (1993)”, “No Need to Argue (1994)”, “To the Faithful Departed (1996)”, “Bury the Hatchet (1999)”, “Wake Up and Smell the Coffee (2001)”, “Roses (2012)” ve solo çıkardığı “Are You Listening? (2007)” ve “No Baggage (2009)” albümlerini bıraktı. Umarım gittiği yeni evreninde huzuru bulmuştur diye umarak Rest in Peace diyelim ve bugün kendimize bir The Cranberries şarkısı armağan edelim. 



29 Ocak 2022 Cumartesi

KASET ÇAĞINA DAİR BİRKAÇ KELAM VE SENA ŞENER - ÇOK GEÇ KALDIN

           

         Kıymetli TuncasMusicBox dostlarım,

         Günler su gibi akıp geçti ve ben gene burada sizlerleyim. Bugün size benim için çok mühim bir meseleden bahsedeceğim: kaset çağından… Hani şu plaklarla CD’ler arasında bir dönem fırtına gibi esip, artık birçoğunuzun evinde bulunmayan, baskısı yapılmayan ve CD’ler çıktıktan sonra bir anda gündemimizden çıkıp hiç yokmuşçasına hayatımızdan kayboluveren müzik kasetleri….

Her müzik sevdalısı 90’lar çocuğu gibi, ben de ilk müzik aşkımı kasetler sayesinde tattım. Benim için çok büyük ritüeldi, o kasetin ambalajını açmak nazikçe yerinden çıkarıp teybe yerleştirip play tuşuna bastıktan sonra sanatçının resmini ve dahi kartonetteki tüm yazıları incelemek. CD’ler o dönemde vardı ama ateş pahasıydı, bu yüzden basılı materyal olarak yegane müzik kaynağımız kasetlerdi. CD lükstü çoğu kişi için. Benim için büyük bir tutku olan bu uğraş bugün bile sürüyor, başucumdaki walkmenimle. İnanır mısınız, spotify’ım bile yok. Çünkü müziği kartonetini elinde tutarak kasetten dinleme keyfini hiçbir dijital mecra vermiyor.

Kasetlere bugünlerde üvey evlat muamelesi yapılsa da, aslında kasetlerin bilhassa 90’larda çok büyük ehemmiyeti vardı. Bir kere bugün elimize aldığımız bir 90’lar albümünde bütün şarkıları baştan sona ezbere biliyorsak, bunda o zamanın albümlerinin ayrı bir lezzette hazırlanmış güzel şarkılar içeren albümler olması kadar, kasetlerin de payı var, zira kasetlerde sevdiğimiz şarkıya gelmek için kaseti sardırmak meseleydi, CD gibi tekrar oynatma ya da şarkı atlatma imkanı olmadığı için, ister istemez bütün albümü dinler, bütün şarkıları ezberler, beynimize kazırdık. Bu yüzden kasetlerin müzik dimağımızda önemini asla yadsıyamayız.

En büyük kabus ise teybin kasetleri sarması olurdu, bazen kurtarabilir, bazen şeridi kopartıp kurtarabildiğimiz kısmıyla yetinirdik. Şeridi uhuyla yapıştırınca kasetin o kısmındaki birkaç saniyelik eksiklik olurdu, o kadarına da takılmazdık artık. Kurşun kalemle tırtıklı çarkı çevirip bandı sarar düzeltirdik (kalemle kaset arasında ne bağlantı var sorularının cevabı da burada, bir yerde muhabbette geçer filan, işte size kıyak). Sevdiklerimize karışık kaset doldurmayan ya da sesini teybe kaydetmeyen var mıdır benim gibi 90lar çocuklarından?

Para verip aldığım ilk aldığım kaset Zerrin Özer’in Dünya Tatlısı kasetiydi. Hala durur bende, o dönem kurtardığım kasetlerimle birlikte. O dönem 5 tane favori kasetim vardı, alındığı günü dün gibi hatırladığım... Zerrin Özer – Dünya Tatlısı ilk kasetti dediğim gibi, sene 1989, yaş 6 (Kaset 1988 çıkışlıydı). Nilüfer – Esmer Günler, Kayahan – Siyah Işıklar, Neşe Karaböcek – İşte Eyle/Deliler Gibi, Sevingül Bahadır – Kilim ve Banu – Canım Can Çekişmede şeklinde geniş bir skalada müzik zevkleri olan müziksever bir çocuktum.

Kasetler bir sanatçının prestij göstergesiydi. Bir şarkıcının kaseti çıkacağı zaman haftalarca kasetçi amcaları darlardık. Ben Sivas’ta büyüdüm ve tahmin edersiniz ki müzik market imkanlarım o zamanlar o kader geniş değildi (İstanbul’da olsam sanırım benim şu anki 1000lerce CD ve kaset arşivim 10000’i filan bulurdu heyhat). Müzik marketler çok önemliydi ve şimdiki gibi devasa kırtasiyeci dükkanlarına benzemez, gerçekten müzikle ilgili insanların güzel tavsiyeler verdiği, gerçekten müziği yönlendiren yerlerdir. Sivas’ta bir kasetçi amca vardı aile dostu, her hafta gider ondan 10 kaset alır, bir hafta dinler, geri götürüp 10 kaset daha alırdım. Sivas’ın bozkırlarında içimdeki müzik aşkı bu şekilde yana yana yangın oldu. Ben şarkılarla yaşayan bir çocuktum, her yağmur yağdığında sokaklara koşup yağmur altında SEN AĞLAMA’yı söylerdim mesela.  

CD’lerin yaygınlaşmasıyla kasetlerin hükümdarlığı bir anda sona erdi. Zira CD’ler hem yer açısından hem de istediğimiz şarkıya şık diye geçebilme imkanı nedeniyle insanların daha kolayına gelir oldu. Kaset gibi de çabuk bozulmuyordu (Hoş kasetlere güzel bakarsınız bozulmazlar, benim 70lerden kalma kasetlerim bile gürül gürül çalıyor mesela) Derken bugü CD’lerin bile esamisi okunmaz oldu.

Peki bu kadar yazıyı neden yazdım? Benim müziğe yaklaşımım kimine göre eski kafalı kimine göre tatlı nostalji olabilir. 90’larda kaset ve CD’lerimle yakaladığım o büyülü ortamı 2000’lerde çok yakalayamadım, insanlar başkalaştı, müzikler başkalaştı, müzikte basılı dönem hızla sona ererken dijital müziğin hızına yetişemez oldum. Artık şarkı ezberlemek bile mesele oldu, nakaratı aklımda kalırsa o bile başarı benim için. Gün aşırı semaya yayılan yüzlerce şarkıdan biri aklımda kalsa, bir diğerini dinlediğimde aklımdan uçup gider hale geldi. Bu yüzden 2000lerde “nuhun gemisinde tek başıma gibi inan ki, inan ki, inan kiii”


Buraya kadar ki girizgah tek bir kişi için… Ben böyle yeni çağın mutsuzluklarından mutsuzluk beğenirken, birkaç kişi birden güneş gibi doğdular ve beni karanlıktan çekip çıkardılar (Onları da teker teker burada yazacağım) Bu yazı onlardan biriyle ilgili: SENA ŞENER… Ben ona minyon diva diyorum…

Sena Şener’i ilk kez üstat müzik yazarı, eleştirmen, organizatör Tolga Akyıldız’ın artık gelenekselleşmiş %100 Açık Sahne organizasyonunda izlemiştim (Özetleyecek olursam, bu büyük müzik etkinliği sahnenin en kalburüstü büyük isimleriyle, müzik dünyasına adım atan yeni isimlerin bir sahnede bir araya gelip seslerini müzik dinleyicisine duyurmasından mütevellit şahane bir etkinlik. Burada mesela en bilinen isimlerden biri, örneğin Manga grubunun akabinde ilk teklilerini yayınlamış bir grup ya da müzisyen çıkıyor, böylece siz Manga’yı izlemeye geldiğinizde ilgiliyseniz müzikteki yeni isimleri de keşfediyorsunuz. Böyle de nefis bir misyonu var). Sena Şener o sıralar heyecanlı daha yaşı 18 bile değildi. Kabarık kıvırcık saçları, elinde gitarıyla bir şarkı seslendirdi. O geceden kazancımdır benim Sena Şener. O sesindeki yakıcı vibrasyon, o “duyulmak için haykıran yaralı genç kız” melankolisi, yaşına rağmen olgun ve karanlık şarkı sözleri ve o kırılgan ama mağrur sahne duruşunu bugün hatırladığımda bile ürperirim. Yanımdaki arkadaşıma “bu kız acayip bir şey” dediğimi hatırlıyorum. O geceden sonra Sena benim 2000’li yıllarda dinlemeye değer bulduğum nadir müzisyenlerden oldu, çıtasını gitgide artırdı, çeşitli müzisyenlerle yaptığı düet coverların yanı sıra, giderek ustalaşan şarkı yazarlığıyla 2018 yılında, 2000lerin en sevdiğim albümlerinden “İnsan Gelir İnsan Geçer” gibi bir albüme imza attı. 16 yaşında bir kız “Sevmemeliyiz” gibi bir şarkıyı yazmak için ne yaşamış olabilir diye düşündürten biri Sena. Şarkı sözlerinde hayatla derdi olan, duyulmak için haykıran bir genç kızın günlüğünü okuyoruz adeta. O şarkılarda sahicilik var, samimiyet var ve sırf “Sevmemeliyiz” bile Sena’yı benim gözümde çağdaşlarından ayrı bir yere koyuyor. Benim için modern çağın kadın ozanlarından biri ve her konserini izlediğimde kendini sahnesini nasıl geliştirdiğini görmekten mutlu oluyorum (bir yandan da ilk izlediğimde edindiğim, bu kız muhteşem bir yere gelecek düşüncemin gerçekleşmesinden de tabi.)

Sena Şener, albüm sonrası üretimlerine devam etti. Ölsem (2019), Her An Gidebilirim (2019), Teni Tenime (2020), Kapkaranlık Her Günüm (2020), Affetmem (2020), Yine mi Yol (Cem Adrian ile) (2021), Fly Above (Mahmut Orhan ile) (2021), Benimle Yan (2021), Derinlerde Saklı (2021) teklilerinin ardından, bu yazının yazıldığı saat itibariyle yeni şarkısı “Çok Geç Kaldın”ı evrene salmış durumda.

Sena Şener gene nefis kalbinin mürekkebini akıtmış şarkıya. Çok hissetmiş ve yazmış, bunu siz de dinleyince kalbinizde bir şey titreyince fark ediyorsunuz. İlk notalar döküldüğünde insan bir durup dikkat kesiliyor. Sonra Sena’yı görüyoruz karanlık bir odada. Artık alameti farikası olan salıncakta oturup çok geç kalan sevgiliye feryat ediyor. Şarkıda insanda içine düşüp orada kalma isteği duyduran, insanı içine çeken bir mistisizm var ve adeta bir ritüel gibi dinleniyor şarkı. Oradaki kızın hissettiklerini içinizde hissediyorsunuz o kız salıncakta çığlıklarını atarken. Sena sesinin her tonunu cesurca kullanıyor şarkıda ve dinleyeni içine alıyor. En son Şebnem Ferah’ın ilk zamanlarında bu kadar keyif almıştım böylesi dark rock sularında bir şarkı dinlerken. Sena yeni yıla nefis bir girişle 2022’yi şimdiden sevmemi sağladı ve bir kez daha beni yanıltmayarak müzik dünyasına nefis bir şarkı hediye etti. Eminim daha çok büyüyecek adı bir kadın şarkıcı ve ozan olarak…

Yeni konular ve yeni bir isimle yeniden görüşmek üzere, siz siz olun müziksiz kalmayın.

24 Ocak 2022 Pazartesi

2021 YILINDA ÖZEL BİR GRUP "DANİSKA" VE ÖZEL BİR MÜZİSYEN "EZGİ AKTAN" HAKKINDA

DANİSKA VE EZGİ AKTAN

2021 yılı EN'ler yazımı hazırlarken, benim için çok özel gruplardan Daniska ve çok özel müzisyenlerden Ezgi Aktan'a ayrı bir parantez açmak istedim. Zira kısa bir listenin içinde kategorilendirilemeyecek kadar özel ve güzel işler yaptılar geçen sene ve Daniska bu yazı yazıldığı sırada Keşke Meyhanesi adını verdiği albüme son noktayı henüz koymadığından, Ezgi Aktan da sürekli yeni şarkılar çıkardığı için hangini ekleeyceğimi bilemediğimden ayrı bir yazının konusu oldular, yaptıkları tüm müziklerin nefasetinin yanında...

DANİSKA – KEŞKE MEYHANESİ

KAAN BAĞCI her bir şarkı için ayrı görseller hazırladı

Daniska grubu sessiz ama derinden devam ediyor yolculuğuna. Bu yazı yazıldığı sırada albüm henüz çıkmamıştı o yüzden albümler arasında alamadım ama çıkardığı şarkılarla bu senenin en çok dinlendiğim grubu oldu desem yalan olmaz. Gökhan Tümkaya, Evren Arkman, Efe Demiryoğuran ve Deniz Bayrak’tan mürekkep nev-i şahsına münhasır grup, 2017 yılında başladıkları müzik yolculuklarına bir sürü eğlenceli, hüzünlü, sosyal konulu, bolca rakılı şarkı sığdırdı ve 2021 yılını ‘Keşke Meyhanesi’ adını verdikleri konseptleriyle ve sofralarına davet ettikleri sanatçı dostlarıyla içerek ve söyleyerek geçirdiler. Eylem Atmaca ile başlayan seri, Ümit Besen, Yaşar, Hüseyin Turan, Hüsnü Arkan ve solo Gökhan Tümkaya ile devam ediyor, albüm oluşunca yazısını ayrıca yazacağım ama bu kadar güzel şarkılar çıkarmış bir gruptan bahsetmeden bu yazıyı yazmak olmazdı. O şarkılarda aşk var, hayat var, “bu da geçer be dostum” diye sırtına vuran dost eli var, rakı sofrası ve muhabbeti var, “ay sonunu nasıl getiricem” diye düşünürken radyodan bir melodiyle gelen “aman sen de düzelir her şey” umudu var, 2000’li yıllarda fastfooda döndüğü için unutulan 1980-90 model ruh var. Daniska da söz var, müzik var, efkar var, destek var, dayanışma var, sohbet var, mavra var, kahkaya karışan göz yaşları ve akabinde gene yerlere düşüren esprilerle duygudan duyguya savrulma var. Bu sene Daniska’nın senesiydi ve eminim 2022’de çok daha ünlü olacaklar. Ben de daha çok yazacağım onlar hakkında.


Keşke Meyhanesi Menüsü:

Şubat’ta Eylem Atmaca kapılarını açar Keşke Meyhanesi’nin, hava soğuk içerisi sıcaktır.

Nisan’da Ümit Besen geçerken uğrar meyhaneye, bir Serçenin Şarkısıyla bir dostun selamını iletir.


Mayıs’ta sohbetin en koyu yerinde ortaya güveçte yaprak ciğer gelmiş cızır cızır ederken Yaşar geçmişten dem vurur, eski aşklara ve dostlara selam ederek Peki Ya Şimdi? der. Temmuz’da Hüseyin Turan Tek Çiçekle Bahar’ı getirir, masanın ortasına koyar.

Eylül’de Hüsnü Arkan bu defa bir tekne güvertesine kurulmuş rakı sofrasında nihayet makamında bizi aşka inandırır ‘Şimdi Gel De Aşka İnanma’ diyerek...


Kasım’da Gökhan Tümkaya sonbahar hüznünü ve umudunu Seni Seviyorum Salıncağı’nda sallar… Şarkının duygusu adeta Ediz Hun'lu Filiz Akın'lı bir yeşilçam aşkını akla getirir.


Daniska konserleri de ayrı bir alemdir. Bir an gülerken bir an göz yaşlarına gark olur, sonra yandan yandan  oynarken bulursunuz, gitardan akan yalnızım dostlarım melodisi bir anda sting'e bağlanabilir, siz ne oluyor demeye kalmadan, Hüsnü Arkan ya da Hüseyin Turan kendini sahneye atabilir, bu arada bünyeye bol bol alkol akıtılır. Daniska konseri bittiğinde adeta bir terapiden çıkmışcasına pambık gibi olursunuz. Terapi gibidir bu açıdan, bir gece ansızın gelebilirler dikkat edin. Bu adamlar süper mavra adamlarken, bu kadar kalp yakıcı şarkıyı nasıl yapabiliyorlar diye sorarken bulursunuz kendinizi, cevapları Gökhan Tümkaya'yı ya da Daniska'yı sosyal medyada darlayarak bulabilirsiniz. İşte amme hizmeti, buraya da bırakıyorum:

https://twitter.com/DaniskaOfficial

Seni Seviyorum Salıncağı şimdilik son şarkıları bu oldu ve görünen o ki Daniska Keşke Meyhanesi yolculuğuna çiçekli gömlekleriyle 2022'de de devam edecek, kulaklarımıza ve kalplerimize yeni duygu dolu, sahici ve samimi şarkılarla misafir olacak ve bu köşede sık sık kulakları çınlatılacak ve her seferinde o rakı sofrasında sürahi bile olsak ne güzel olurdu diyerek dinleyeceğiz o şarkıları... Hadi o zaman şerefe...






EZGİ AKTAN - DENİZDEN GELEN

2016 yılında Ezgi Aktan adı "İyi Ki" isimli bir albümle çok farklı tınılı şarkılarla girdi hayatımıza, o zaman kadar yazılan şarkılardan farklı tonlardaydı şarkılar ve farklı hikayeler anlatıyorlardı tatlı tatlı, usul usul. Ne bağırma çağırma ne şiddet vardı o şarkılarda. Daha çok bir dost omzu, bir arkadaş eli, beraber dertlere çözüm bulan bir yaren rahatlığı sunuyordu o şarkılar. Ve o şarkıları tek bir kişi yazıyordu: Ezgi Aktan. 6 senelik albüm kariyerinde hep umut veren, sevgi dolu şarkılar yazdı. İnsanlar kendilerini iyi hissettiler onun şarkılarında. Konserler, sahneler yaptı, hepsinde çok eğlenerek ve eğlendirerek. Tüm söz ve müziklerin Ezgi Aktan'a ait olduğu "İyi Ki" ile başlayan ve 2017'de "Gece" albümü ile devam eden serüvenin son halkası "Denize Çıkan" oldu 2021 yılında. Üç şarkı gene Ezgi Aktan şarkısı ve bir şarkı 1968 yılından Mavi Işıklar şarkısı İyi Düşün Taşın…

Ezgi'nin şarkılarında bir hikaye vardır ve Ezgi Aktan o hikayeleri belli bir bütünlük örgüsüyle müzikal yolculuğunun çeşitli dönemlerine yayar. Samimi hikayelerdir bunlar. Bazen bir arkadaşının öyküsü olur bu, bazen gördüğü bir çocuktaki bakış, çokça da oğlu Harun’un hayatına kazandırdıkları yer bulur şarkılarında. Bunu da rahatlatıcı sesiyle sunar ki Ezgi Aktan albümü bittiğinde dünyanın yükünü üzerinizden, sonra gene yük biner gibi olduğunda başka bir albümünü dinler hafiflersiniz. Kuşlar, gökyüzü, balıklar, ağaçlar, su, sonsuzluk kısaca hayatın bileşenleri yedirilmiştir o şarkılara her şarkıda. İşte bunun son örneğini de Denize Çıkan EP’sinde gösteriyor. Biri cover 4 şarkılık bu EP’yi bir arkadaşının yaşadığı bir olaydan etkilenerek ortaya çıkardığını okumuştum bir röportajda. Ezgi Aktan yazmaya, söylemeye, güldürmeye ve hüzünlendirmeye 2022 yılında da devam edecek.

Ezgi Aktan dinleyin… İyi gelecek…






2021 YILINDA EN ÇOK DİNLEDİĞİM/İLGİMİ ÇEKEN ALBÜMLER/TEKLİLER ve OLMASA DA OLURLAR

2021 YILI ALBÜMLERİ

    Sayın TuncasMusicBox blogu dostlarım, her sene sonunda olduğu gibi, bu sene de o senenin en çok dikkatimi çeken albümlerini ele aldım. Daha önce Gazete Duvar’da yer alan bu yazı, Gazete Duvar’daki yazının genişletilmiş versiyonu ve Gazete Duvar’da yayınlanmasından bir süre sonra şimdi kesintisiz haliyle burada.

    Malum devir dijital müzik devri ve bu sene de sanatçılar artık albüm yapmaktan imtina edip birbiri ardına boca ettikleri bir yıl oldu. Öyle bir baskı da var ki üzerlerinde, yeni bir şarkı çıkarmadığı her ay süpürülüp yerine yenisinin konması riski artık sadece yeni sanatçılar için değil, yılların sanatçıları için de bir gerçeklik haline gelmiş durumda. Bu sene dikkatimi çeken şey, üzerinde yazmaya devam edecek “Albüm” sayısının çok az olması oldu. Sanatçılar artık tek tek şarkılar çıkarmayı daha çok tercih ediyor haliyle. Ona rağmen ısrarla albüm çıkaran sanatçılar da artık 4, 5 şarkıyla salıyorlar albümleri dijitale. Ben spotify’ı bile olmayan 90lar kaset çocuğu olarak adeta youtube listelerinde kayboldum bu sene çıkan şarkı ve albümler hakkında fikir edinebilmek için. Eskiden ne güzel müzik marketlerde bir albüm raftan size gülümser ve al beni derdi. Dijital müziğin eksi ve artılarını da ilerleyen zamanlarda ele alacağım. Bunun dışında bu sene çok güzel albümler ve şarkılar dinledim ve hayal kırıklığı yaratan, olmasaydı da olurdu dediğim bazı şarkılarla da mecburen karşılaştım. Tabi ki bu liste öznel bir liste ve “şu neden yok, bu nasıl olmaz ya da bu şarkı nasıl girmiş bu listeye” diyebilirsiniz. İşte bu senenin benim açımdan EN’leri:

    2021 YILININ EN ÇOK İLGİMİ ÇEKEN ALBÜMLERİ:


1)
TUNA KİREMİTÇİ – ON NUMARA OLAYLAR:

Tuna Kiremitçi bu seneyi bir hayli verimli geçirdi. Geçen senelerde büyük başarıya kavuşan Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları serisinin ardından, bir polisiye roman yazıp, bir de bu seneyi 8 şarkılık albümle tamamladı. Üstelik albüm basmaktan imtina edilen bir zamanda CD baskısı da yapıp arşivcileri mutlu ederek. Şu anda yeni Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları projesi üzerinde çalışan Tuna Kiremitçi üretkenliğiyle önümüzdeki yıl da konuşulacak gibi. Bu albümde Tuna’nın aşk meşk işleri yanında toplumsal taşlama niteliğindeki şarkıları da dikkat çekiyor. Tuna’nın şiir kaleminin şarkı sözünde de nasıl güzel parladığını gösteren şarkılar bunlar. İz Bırakmadan, On Numara Olaylar ve Aşkınla Her Şey Oldum albümün parlayan şarkıları. Albüm Pasaj Garaj etiketiyle dijital mecralarda ve basılı olarak yayınlandı.


2) AJDA PEKKAN – Bİ’ TIK:

Ajda Pekkan da bu seneyi “son albümüm” dediği “Bi’ Tık” ile kapattı. Yıllardır çok dişe dokunur, kulağa hitap eder bir şarkı çıkar-a-mayan Pekkan, bu son albümüyle güzel bir final yapıyor. Şehrazat’ın el verdiği, aslında şarkı sayısı açısından albümden çok maksi diyebileceğimiz bu albümde, 5 yeni şarkı 1 versiyon ve 1 de klasik Düşünme Hiç şarkısının 2021 model Ajda yorumu yer alıyor. Ajda her daim trendleri kovalayan bir sanatçı olarak, güncel söylemlere de kayıtsız kalamıyor ve güncel dildeki bazı kullanımları da şarkılarında dile getirmekten korkmuyor. Eh insan 50 yıldır boşa trendsetter unvanı taşımıyor. Albüm Ekim ayında Doğan Music Company etiketiyle dijital mecralarda ve basılı olarak yayınlandı.

3) GÜLÇİN ­– INVITATION:

Gruptan ayrıldıktan sonra müzikal çalışmalarına tam gaz devam eden ve birçok isimle de ortak çalışmalar yapan Gülçin Ergül de bu seneyi Nisan ayında çıkardığı İngilizce “Invitation” albümüyle geçirdi. Gülçin’in ses rengi ve tarzı daha gruptayken kendini belli ediyordu ve her sene muhakkak ya bir şarkı ya da bir albüm çıkararak müzikal yolculuğunu gayet güzel eleştiriler alarak devam ettiriyor. Soul, R&B, pop tarzlarını harmanlayan bu albüm de bu senenin en eli yüzü düzgün işlerinden. Albüm Arpej müzik etiketiyle dijital mecralarda yayında. Gülçin yılı BİRBİRİMİZE İYİ GELMİYORUZ teklisiyle kapattı.

4) GÖKHAN TÜRKMEN – 7:

Müzik dünyasının sessiz ama derinden giden latif ismi Gökhan Türkmen teklilerinin yanına bu sene “7” adını verdiği albümünü hediye etti. Gökhan Türkmen ilk çıktığı 2008 yılından bu yana şarkı yazarlığı ve yorum olarak ana akım müziğin hem içinde hem de ayrı bir yerinde oldu. Yaptığı şarkılar ve butik işlerle ve müzikten kazandığını yine müziğe yatırmasıyla aynı dönemde çıktığı başka isimler arasından sıyrılmasını bildi ve özel bir dinleyici kitlesi edindi ve aradaki EP ve konser kayıtları dışında 7 şarkılık 7. albümüyle devam ediyor yolculuğu. Gökhan Türkmen, Mert Carim ve Genco Arı ortaklığının ürünü olan bu albümde Gökhan Türkmen artık iyice oturmuş tarzı, her biri kığır kığır ve özenli video klipleri ve funk, dance, pop ve chill şarkılarıyla keyifli dinlenmeler vaat ediyor. Ayrıca Gökhan Türkmen dijitalde çıkardığı parçaları tek bir CD’de toplayarak arşivcilere güzel bir hediye verirken şarkıların dijital müzik çölünde kaybolmasını önlediği için takdiri hak ediyor. Kendi yapım şirketi GTR Müzik etiketiyle Haziran ayında yayınlanan albümün mottosu “İyi Yaşa!”

5) HANDE YENER – CARPE DIEM:

Hande Yener müzikteki 20. yılını Carpe Diem adını verdiği albümle kutladı. Gene çılgın, gene dünya trendlerini takip eden, gene imaj kısmını yorumculuğuna katık eden bir Hande Yener var ve asla yetinmiyor, daha albümün dumanı dağılmadan yeni tekliler bile çıkardı. Kısaca Hande Yener durduğu yerde durmuyor ve muhakkak kendinden bahsettireceği bir şarkıyla içinde bulunduğu her senede adından bahsettiriyor. Bela şarkısıyla çıkış yaptığı albüm Carpe Diem şarkısıyla yerini buldu ve Hande Yener çalışmalara hız kesmeden devam ediyor. Seneye albümün Vol. 2’si geliyor.

6) ZEYNEP BASTIK – ZEYNODISCO:

İnsanlar Zeynep Bastık konusunda 2’ye ayrılıyor: Seven çok seviyor, sevmeyen hiç sevmiyor. Ama şüphesiz ki özellikle Ezhel’in Felaket coverıyla keşfedildiği zamanlardan bu yana çok yol kat etti. Uğraşıyor, üretiyor, çabalıyor ve karşılığını da alıyor bence. Üstelik ben Zeynep Bastık’ı yıllar önce Youtube keşiflerinde ‘Fırça’ isimli kendi şarkısıyla tanımıştım. Mayıs ayında Hype Music etiketiyle yayınlanan bu albüm, Zeynep Bastık’ın teklilerle devam ettiği yolculuğunda ilk albümü ve adından da anlaşılacağı gibi Disco tarzında, kıpır kıpır, sıfır şarkılarla dolu bir albüm. Mod yükseltici ve çok Batılı bir sounda sahip, insanın kulağına yerleşiyor. Marlon Brando şarkısı dilime epey takılmıştı. CD baskısıyla çıkmaması yazık oldu.


7) BURAY  BAŞKA HİKAYELER:

Buray bu seneyi bir hayli dikkat çeken 4. albümüyle geçirdi. Buray'ın söyleyişinde ve şarkılarında çok tatlı bir tarz var ve her albümüyle bir önceki albümünün üstüne bir tuğla daha koyan ve istikrarlı tarzıyla gitgide popülerliği artan bir şarkıcı Buray. Kısa sürede çıkardığı ve bu dönem için çok zor başarı olan her biri kendi hitlerini yaratan 3 albümünün akabinde müzikal yolculuğu 2021'de çıkardığı albümle ve özellikle seneye damga vuran birkaç şarkıdan biri olan Alaz Alaz ile taçlandı. Çok üretken ve verimli bir dönemde Buray, çok çalışkan ve bu başarının altında mütevazi duruşuyla da sıyrılıyor dönemdaşlarından. Sessiz ve derinden ama bir hayli sağlam gidiyor. Şarkılarını keyifle dinlemeye devam edeceğiz ilerleyen yıllarda da.

8) MELİKE ŞAHİN – MERHEM:

Bu sene Melike Şahin de ilk albümüyle merhaba dedi. Bir konserde izlemiştim Melike Şahin’i ilk kez, teklileriyle zaten bir hayli kitle eşlik etmişti. Bu albümle kariyerine güzel bir taç taktı. Biraz pop, biraz oryantal, yer yer arabesk havasıyla Melike Şahin müziğin farklı soluklarından ve yeni çıkan isimler arasında güzel bir yerde. Söz ve müzikler Melike Şahin’e ait veya ortak yazılmış. Güzel bir başlangıç oldu Melike Şahin’in albümü. Diva Bebe & Gülbaba Records etiketiyle Şubat ayında yayınlandı.

9) BULUTSUZLUK ÖZLEMİ – BEDREDDİN:

Toplumsal konulu ve sosyal mesajlı şarkılar denince müzik dünyasının en büyük gruplarından Bulutsuzluk Özlemi 2021’i sürpriz albümleri ‘Bedreddin’le kapatıyor. Ada Müzik etiketiyle Ekim ayı sonunda çıkan 2 CD’lik bu albüm, ünlü Şeyh Bedreddin destanının rock ve senfonik rock tarzlarında ve konuk sanatçılarla anlatıldığı 1 saat 40 dakikalık bir dinleti gibi hazırlanmış. Albüm Bulutsuzluk Özlemi’nin 12 sene sonra çıkardığı ilk albüm olması bakımından da önemli.

10) HALUK LEVENT – VASİYET:

Haluk Levent’in Annesinin en sevdiği türküleri rock formunda derlediği albümü Vasiyet de bu senenin dikkat çekici albümlerinden. Son zamanlarda sosyal dayanışma işleri nedeniyle biraz geri planda bıraktığı müzikal kariyerine bu albümle yeni bir selam veriyor ve ben buradayım diyor. Konuk sanatçılarla zenginleştirilmiş albümde türkülere Haluk Levent dokunuşu yapılmış. 2021 yaz aylarında PASAJ müzik etiketiyle yayınlanan albüm hem dijital mecralarda ve CD formatında yayında.

Bunlar da bu sene çıkan ancak ilgim olmadığı için çok da derinlemesine dinlemediğim diğer albümler:

Kalben  Eski Yeniler: Kalben çıktığı andan beri arka arkaya yayınladığı albümlerle hız kesmeden yoluna devam ediyor. Daha 2020 yılında çıkardığı ‘Kalp Hanım’ albümünün dumanı dağılmamışken 2021 yılında ‘Eski Yeniler’ adıyla bugüne kadarki müzikal yolculuğundan 9 şarkıyı yeni yorumlar ve düzenlemelerle dinleyiciye sundu. Yıllar içinde Kalben’in yorumcu olarak geçirdiği evrim ve gelişimi bu şarkılarda net olarak duyuyorsunuz. ‘Ne çabuk eskidi bu şarkılar’ oluyor insan dinlerken, zira Kalben ilk albümünü daha 5 sene önce çıkardı ve 5 senede 3 albüm, 1 EP, 12 tekli çıkardı. Eskiden bir şarkının eskimesi için yıllar geçmesi gerekirken şimdi birkaç yılda şarkı eski kategorisine giriyor. Belki de zaman yalandır.

Ziynet Sali – Yaşam Çiçeğim: Klasik Ziynet Sali albümlerinden. Pek iz bırakmadı bende.

Ebru Yaşar – Gel De Sevme: Ebru Yaşar bu albümüyle epey dikkat çekti. Ebru Yaşar arabesk tarzdaki kadın sanatçılar içinde en üretken, yenilikleri denemekten çekinmeyen ve her tarzda şarkı söyleyebilen bir sanatçı.

Gelelim bu senenin en çok dinlediğim şarkılarına. Bu sene o kadar fazla şarkı çıktı ki, hepsini tek tek ele almak bütün Duvar gazetesini kapatmak gibi olacak. O yüzden ben bana en çok dokunan 2021 yılı şarkılarını ele alacağım şimdi kısaca:

1) Yaşar – Küller Alevlenmeye Başladı/Camları Tükenmez Pencerelerin: Yaşar arada bir iki saygı albümü dışında yeni şarkı çıkarmadığı 4 senenin ardından 2021’i iki Deniz Özçelik şarkısıyla ucundan yakaladı. Deniz Özçelik adı önemli çünkü Yaşar’ın Kumralım, Bela Sevdan, On Bir Ay gibi hit şarkılarında imzası olan bir isim ve Yaşar’la yıllar sonra yeniden iki şarkıda buluşuyor. Şarkıların düzenlemeleri İskender Paydaş'a ait ki şarkıları dinler dinlemez yıllarca Kayahan'la yol arkadaşlığı yapan Paydaş'ın etkisini hissediyor, şarkılarda yoğun bir Kayahan tınısı alıyorsunuz, ki Deniz Özçelik’in de idolüdür Kayahan. Ayrılık ve pişmanlık temalı şarkılar soğuk kış gecelerinde Yaşar’ın sıcak sesiyle sarıyor.

2) İrem Derici – Affeder Mi Aşk Bizi? (e.e. Alper Atakan)/Vazgeçtim İnan: Tabiri caizse benim yazımın en favori şarkısı bu oldu. Ayrıca şarkı söyleyişini asla sevemediğim Cem Adrian’ın şarkı yazarlığını takdir etme nedenim de. Kıpır kıpır bir şarkı, kulağa dolanan melodilerle bu şarkı bu senenin en iyilerinden. Vazgeçtim İnan da bir Sagopa Kajmer cover’ı ve gerçekten çok güzel kotarılmış. O mistik düzenleme resmen şarkıya yeni bir ruh vermiş. Bu sene İrem’in senesiydi resmen. İki şarkıyla sildi süpürdü resmen ortalığı.

3) Göksel – Çölde Bi’ Vaha:  Göksel de aralıklarla tekli çıkarma rutinine bu sene de Çölde Bi’ Vaha şarkısıyla, daha önceki Hiç Yok’un devamı niteliğinde hareketli bir disko şarkıya imza atan Göksel duygusal şarkılardan sonra ters köşelerine devam etti. Bu şarkı da ritmik ama mistik bir hava yakalamış.

4) Tuğba Yurt – Benim O/Açmayalım: 2000’li yılların en dikkat çekici isimlerinden Tuğba Yurt, geçen yıl Sağanak albümünü çıkarmıştı. 2021 yılını ise dinledikçe sevdiğim Benim O ve yılın son dakika golü Açmayalım ile bitiriyor.


5) Emir Can İğrek – Kor: Kendine has şarkı yazarlığı ve söyleme tarzıyla favorilerimden olan Emir Can İğrek bu sene Kor şarkısıyla çıtayı yükseltti. Su gibi akıyor şarkıları.

6) Yalın – Yaz Gülü: Yalın bildiğimiz Yalın, tarzı, tavrı, yorumu, şarkı sözleriyle hep dinletecek bir şarkı çıkarıyor. Seviyorum bu tarzı. İstikrarlı bir tarz tutturdu ve çok yakıştırıyor bu tarzı kendine. Normalde başkası yapsa sıkıcı olabilecek her şey Yalın yaptığında insanın içini ısıtıyor. Bu da başarı ve büyük bir üretkenlikle sürekli yeni şarkılar çıkarıyor.

7) Gözde Öney (e.e Jehan Barbur) – Aynı Sarhoşluklar: Şarkı sözleri ve şarkılarında bahsettiği konularla rahatlıkla kadın ozan diyebileceğim, bunlara nefis sesi ve şarkı yazarlığı eklenince 10 numara 5 yıldız bir müzisyen tabirine layık olan Gözde Öney, her sene bir iki şarkı mutlaka çıkaran üretken müzisyenlerden. Bu sene yakın dostu ve müziğin en özel seslerinden Jehan Barbur’la çıkardığı şarkıda Aynı Sarhoşlukları yaşattı bana.


8) Evren – Oyun Bitti/Deliriyorum/Devirdim Yılları: Popstar yarışmasındaki en dikkat çekici sesti, bir albüm sonrası sahnelerle devam eden müzik çalışmalarını 2021’de ilki Sertab Erener’den dinlediğimiz Sezen Aksu klasiği Oyun Bitti, ikincisi Tual cover’ı Deliriyorum ve üçüncüsü Aslı Güngör şarkısı olan ve daha önce Erol Evgin’den dinlediğimiz Devirdim Yılları olmak üzere 3 tekliyle sürdürüyor ve her birine kendi özgün yorumuyla can veriyor.

9) Mahmut Çınar – Ben Sana Küstüm/Dünya Gözüyle: 10 parmakta 10 marifet, yazar, Ezginin Günlüğü solisti, akademisyen, şarkı yazarı Mahmut Çınar 2021’de çok dinlediğim iki şarkı çıkardı ve Ezginin Günlüğü ile turnelerine devam ediyor. Klibinde ufak da bir sahnem var :)


10) Edis – Martılar: Bir şarkısını sevsem bir diğerini vasat bulduğum Edis, geçen sene Gülşen düeti Nirvana’yla diplere düşürdüğü moralimi, bu sene Martılar’la yeniden göklere çıkardı. Sonra Arıyorum diye başka bir şarkı daha çıkardı ama ben şimdilik Martılar’da bırakayım çıtayı.


11) Hadise – Hay Hay: Hadise’nin bu şarkısı da yazın en çok dinlediğim şarkılarından oldu. Soundu, ritmi ve söyleyiş tarzı yer yer aklıma Aleyna Tilki’yi getirse de, bu şarkının en iyilerinden oldu.

12) Hazal – Sevgilim: 90’lardan bu yana benim için sesiyle yorumuyla ayrı bir yerde olan Hazal, Marie Myriam’ın seslendirdiği ve Fransa’ ya birincilik getiren “L’oiseau Et L’enfant” isimli Eurovizyon şarkısını Selahattin Erhan sözleriyle Türkçe’ye kazandırarak 2021 müzik dünyasına hediye etti. Hazal benim için çok özel seslerden ve daha çok şarkı söyleyip daha çok ses vermesini istiyorum... müzik dünyasından ricamdır!

13) Bora Öztoprak – Cüzdan: Müzik dünyasının en kalifiye seslerinden Bora Öztoprak da her yıl şarkılarını yayınlamaya devam ediyor. Bu sene sosyal eleştiri içeren ve bir o kadar eğlenceli tondaki bu şarkısının yayınlayan Öztoprak, eski görüntülerden montajlanmış video klibinde de bir zaman tüneli yaşattı bana.

14) Zerrin Özer – Ben Hep Buralardayım: Yıllardır küsler mi barışıklar mı tartışmaları süredursun Zerrin Özer bu sene sözlerini Sezen Aksu’nun yazdığı bu şarkıyla -gazeteci tabiriyle- tartışmalara son noktayı koydu. Kariyerlerinde 40 yılı deviren Minik Serçe ile Özer’in ilk birlikte çalışması bu. Sürekli damardan slovlarla gözyaşlarına boğan Zerrin Özer o şarkılardan sonra dinamik, kıpır kıpır Zerrin’i yeniden hatırlattı bu şarkısında.

15) Nükhet Duru – Kapıldım Gitti: Nükhet Duru az ama öz şarkılar yaparak kendini bir gösteriyor, konuşturuyor, bir kapatıyor. Bu şarkısı bu sene pek duyulmadı ama sadece adı yeter Nükhet’in, keyifle dinledim. Kıpır kıpır, neşe veren, tam bir sohbet muhabbet şarkısı.

16) Alper Arundar – Akşamları Ezberledim: Büyük ayrılığa isyan şarkılarının yaratıcısı Alper Arundar, geçen sene solo olarak çıktığı müzik yolculuğunu bu sene Akşamları Ezberledim ile taçlandırdı. Gene büyük bir aşk acısı, gene isyanlar, gene olmazsa olmaz Kayahan ruhuyla, şarap gecelerinin eşlikçisi bir şarkı çıkmış ortaya.

17) Ahmet Kırmacı – Sevgilim: Yaşar-Alper Arundar-Kayahan ekolünden dostum Ahmet Kırmacı da bu sene 2. teklisi Sevgilim’i yayınladı. Sesindeki hüzün ve buğuyla Yaşar’ın yeni nesil temsilcisi olan Kırmacı kendi yazdığı şarkıları 2022’de de birer birer yayınlamaya hazırlanıyor.

18) Onur Nugay – Tam Karşısında: Antalyalı müzisyen dostum, hobi olarak başladığı müzik sevdasını yıllarca sahnelerle profesyonel hale getirdi ve bunun son noktası yıl bitmeden yayınladığı Okan Ünver’e ait Tam Karşısındayım oldu. ÜstatTansel Doğanay düzenlemesiyle ONT Müzikten yayınlanan bu şarkı insan azmedince ve isteyince her şeyin mümkün olduğunun kanıtı, Onur’un sesi de yeni şarkılarla daha fazla duyulacak 2022’de. Hatta Attila Atasoy'dan bir cover çalışması içinde. 2022'de de Onur'u dinleyeceğiz.

19) Yüzyüzeyken Konuşuruz – Son Seslenişim: Adamlar gerçekten çok iyi şarkı yazıyorlar, hiçbir seneyi boş geçirmiyorlar, üretkenliklerinin doruklarındalar ve ne mutlu ki kıyıda köşede kalmıyor o güzelim şarkılar, 2021 yılının sonlarına yetişip de gene gönül telini titreten karanlık bir sesini duyurma şarkısıyla mestlerden mest eylediler. Çok güzel grup çok.

20) Ceren Gündoğdu – Cinayet: Ceren Gündoğdu da bu seneyi bir hayli üreterek geçiren isimlerden, bu sene çıkardığı bir sürü şarkının son noktası Cinayet oldu. Daha çok caz müziğe yatkın olan, hem çalan hem yazan hem söyleyen Ceren Gündoğdu bu disko, funk, pop şarkıyla ters köşe yapıyor. 2022'ye de heybesindeki şarkıları birer birer dinleyicisiyle buluşturarak geçirecek. Keyifle ve mutlulukla yazacağım ben de.

21) Burcu Güney – Bir Şey  Var/Ala: 10 küsür sene önce çalıştığım bir organizasyon şirketinin liselerarası müzik yarışmasındaki birinciliğiyle başlayan arkadaşlığımız, onun şarkılarını piyasaya sürmesiyle ve benim onu  mutlulukla alkışlamamla devam ediyor. 2021 yılının başında Bir Şey Var adıyla yayınladığı ilk teklisini Ala şarkısıyla taçlandırdı ve senenin en iyi şarkılarından birine imza attı. İnsan ilişkileri ve hayattan dem vurduğu şarkı elektronik pop tarzda ve kulakta kolayca yer eden melodisiyle çok sevdiğim şarkılardan oldu.

22) Şebnem Keskin – Gökyüzünde: Henüz çocukken katıldığı yarışmada yaşından büyük sesiyle herkese “Vaaav”latan Şebnem Keskin, yarışmadan sonra üstat İskender Paydaş’ın kanatları altına girdi gireli giderek daha fazla parlıyor. 2021 yılında sözünü yazdığı Gökyüzünde isimli chill/elektronik tarzdaki şarkısıyla daha müzikte yapacağı çok şey olduğunu kanıtlıyor. Mutluyum onun müzikal yolculuğunun istikrarla devam ettiğini görmekten.

23) Soner Arıca – Kamyon: Müzik dünyasının en üretken sanatçılarından Soner Arıca, bu seneyi de boş geçirmedi ve akustik şarkılarının yanında son dakika hediyesi Kamyon’u ekledi. Soner Arıca’daki müzik yatırımı çok az kişide var gerçekten.

24) Mavi – Umduğum Gibi: Gözde Öney ve Jehan Barbur gibi yeni nesil kadın ozanlardan biri Mavi, o da sürekli üretip şarkılar çıkarıyor ve hiç boş durmuyor. Umduğum gibi, chill, mistik ve standart dışı bir sounda sahip.

25) Derya Uluğ – Kanunlar Gibi: Tarzım olmasa da bu senenin en dikkat çekici şarkılarından oldu. Derya Uluğ da sürekli üreten isimlerden ve her geçen gün kitlesiyle beraber tarzını da oturtuyor.

26) Simge – Sevmek Yüzünden: Simge bu sözleri Sezen Aksu’ya ait şarkıda yeni bir şey sunmuyor, çıksa dinlenir ama bir Yankı ya da Üzülmedin Mi? değil. Gene de geldiği noktaya nasıl didinerek çalışarak ulaştığını düşündüğümde, nihayet emeklerinin meyvesini aldığını ve sürekli ürettiğini görmekten mutlu oluyorum.

27) Ece Mumay – Peri: Bu şarkıyı ilk dinlediğimde nefret ettim, sonra ‘aman dinlenebilir’ dedim  sonra sinir bozucu bir şekilde çıktığında kanal değiştirtmemeye başladı. Hala tek bir kelimesini anlamıyorum o ayrı.

28) Mabel Matiz – Kahrettim: Sesiyle soluğuyla özel, büyük prodüksiyon klipleriyle imza bir Mabel Matiz şarkısı daha.

29) Sıla – Rüyanda Görsen İnanma: Yılın son sürprizi Sıla’dan bir Duman cover’ı oldu. Seneyi de Yalın’la Ver Gömleklerimi düeti ile açmıştı, kapatan gene Sıla oldu. Cover adına aklımdaki her şeye sahip, hem şarkının özünü koruyup hem de kendi tarzını katmış.

30) Melek Mosso: 2020’deki EP’sinin akabinde bu yıl resmen tekli yağmuru yağdırdı. Son yılların en güzel seslerinden ve bir konserde şahit olduğum üzere gümbür gümbür şarkı söylüyor. O da hem çalan, hem yazan, hem söyleyenlerden. Bu da Melek Mosso’yu farklı kılıyor. İşte bu sene çıkardığı tekliler: "Kızgınım", "Ağlarsam", "Sonrası Kalır", "Gel Desem de Gelme" (Aras ile), "Zülüf" (Haluk Levent ile), "Parayla Saadet Olmaz" (Sevda Yüklü Şarkılar), "Hayatım Kaymış", "Kirpiklerin", "Kimsenin Kimsesi" (Veys Çolak ile)


2021 PROJE ALBÜMLERİ:


EROL EVGİN – EN SEVDİKLERİM:

Üstat Erol Evgin sevdiği sanatçı dostlarının şarkılarından oluşan bu seçkiyi bize armağan olarak kaydedip sunuyor. 


IŞIL YÜCESOY – SEZEN AKSU SOKAĞI:

Dev ses Işıl Yücesoy da sevdiği Sezen Aksu şarkılarını dijital ortamda seslendirdikten sonra Hakan Eren’in teşvikiyle albüm olarak dinleyicilerin arşivlerine sundu. Sezen’den dinlemeye alıştığımız bu şarkıları Işıl Yücesoy yılların heybetli sesiyle yeniden boyuyor ve bize de alkışlaması düşüyor.

EMİR ERSOY – 1977:

Latin müziğin Türkiye’deki temsilcisi Emir Ersoy da bu konsept albümde yakın dostlarıyla Sezen Aksu şarkılarına farklı bir ritim ve tınıyla sunuyor. Sürpriz isimler Sezen Aksu şarkılarını Latin düzenlemeleriyle seslendirmiş. Bazıları vasat bazıları gerçekten çok iyi olmuş. Özellikle Gökçe Bahadır’lı Aacayipsin -ki o şarkı coverlanması bazen patatese dönüşebilecek bir Tarkan şarkısı- güzel, farklı bir tınılı bir hale dönüşmüş. Herkes olağanüstü söylemiyor tabi ki şarkıları ama fikir güzel.

ÇELİK – DEVİR DEĞİŞTİ:

Açıkçası bu albümü dinlediğimden değil de bu sene çıkan proje albümlerinden biri olduğu için aldım listeye, çünkü ne şarkıların yeni yorumu içimi açtı, ne de ben Çelik dinlerim. Bu sene Çelik’in bilmemkaçıncı yılı olduğu için çıkarılmış, bir yandan da Çelik’in hala var olduğunu hatırlatmak için belki de.


BAHA BODUROĞLU – BİR YAŞAM SENFONİSİ:

Üstat Baha Boduroğlu’nun Hakan Eren’in teşvikiyle en sevilen şarkılarını enstrümantal düzenlemelerle yayınladığı enstrümantal dinleti albümü. 70leri Baha Boduroğlu’nun kendi düzenlemeleriyle yeniden yaşamak isteyenler için.

GÜLAY – SARI ŞARKILAR:

Güzel ses Gülay, birkaç sene önceki Gri Şarkılar albümünün devamı niteliğindeki Sarı Şarkılar albümünü, sene boyunca sevdiği sanatçı dostlarına ait Gülayca yorumladığı şarkıları teker teker yayınlayarak 2021 yılının sonlarına doğru tamamladı.

BU SENENİN OLMASAYDI OLUR’LARI:

KIRAÇ – HAYDİ: Kıraç’ın milli maç için mi seferberlik için mi yazıldığına emin olamadığım, bolca milliyetçilik sosuna buladığı marşı olmasa da olurmuş.

HANDE ÜNSAL – GÖNDER GELSİN: Amerikan Aksanlı Türkçe şarkı söylemenin öncüsü şarkıcı, dünyanın bütün dertlerinin kendisine yıkıldığını, herkesin kendisine kazık attığını beyan ettiği şarkısının kop kop temalı klibiyle bu senenin Aman Allahım dedirten şarkıcısı oldu. Dünyanın bütün derdi dediği şey tırnaklarının kırılması, sevgilisinin başka bir kıza DM’den yürümesi filan zaar.

KURTULUŞ KUŞ & BURAK BULUT – SEVMEDİM DEME: Bir ara Fatih Bulut diye biri ‘Çok Sevdim Yalan Oldu’ diye bir şarkı çıkarmıştı, nihayet tarihin derinliklerine gönderdik onu derken yol açtığı, izinden giden şarkıcıları hesaba katmamışız.

MUSTAFA CECELİ – BAŞARAMADIM: Son yıllarda ne yapsa olmayan Mustafa Ceceli’nin nihayet bunun farkına vardığı şarkısı ‘Başaramadım’ da başarılı olmamış maalesef. Azer Bülbülü coverı bu şarkı gene Ceceli’yi dipten kurtaramıyor.

BÜLENT SERTTAŞ – AKDENİZ: Ne yapmak istediğini kendi de bilmiyor bence. Aşk Bodrum’da yaşanıyordu en son, bu klipte denizin ortasında kızlar ve Bülent Serttaş, 90’larda bile bu kadar kötüsü çekilmedi.

SİNAN AKÇIL – MECBURUM SANA: Bu yıl bu kadar kötü çok az şey dinledim. Seslerin uyumsuzluğu, ritmin uyumsuzluğu bir yana klipte ağızların senkronu bile tutmuyor. Tam bir skeç.

ALEYNA TİLKİ – SIR: Retrograde gene bir dereceye kadar iyiydi. Bu şarkıda söz müzik bütünlüğü yok, ritim yok, ahenk yok, Aleyna büyük işler yapmayı hayal eden istikrarsız bir solist.

SEFO, BİLO vs vs envai çeşit arabesk triphopçu, hiphopçu, repçi, hülasa Spotify’ın 2021 ilk on listesinde kim varsa onlar, ne bir ses güzelliği, ne bir şarkı zenginliği, ne melodik bir harmoni var, arkaya bakmadan kaçılası…

İşte bu sene çıkan yüzlerce şarkı arasından bunlar sene boyu severek dinlediğim, denk geldiğim, tavsiye edilen, sevdiğim, sevmediğim, ilgimi çeken veya eksikler gördüğüm albüm ve şarkılardı. Eksikler bittabi var, yazı yazıldıktan sonra çıkarılan şarkılar, ama derli toplu bir özet olduğunu düşünüyorum. Yeni yazılarda, yeni yolculuklarında buluşmak üzere, buraya kadar okuyan herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu bir yeni yol diliyorum. Bir sonraki yazıya kadar siz siz olun müziksiz kalmayın…