Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Şubat 2012 Cumartesi

MADONNA, MADONNA, DUY SESİMİZİİİİ...

Canlar canı postdaşlar… Sormayın halimi ah neler olduuu, yüreğim sıkıştı, gözlerim dolduuu… Şu an sizlere 4 gündür beni yerlere seren hasta yatağımdan bildiriyorum. Ama konumuz bu değil tabi. Ben de boş durmayıp fırsat bu fırsat sizlere bu senenin en görkemli etkinliklerinden birine ön hazırlık olarak bu listeyi yapmayı bir vefa borcu bildim. Tahmin ettiğiniz gibi bu yazının konusu Madonna! Üzerinize afiyet hazır sahne önü biletinden de bir tane kapmışken yazmamak olmazdı değil mi? ;)


Sevgili postdaşlar, yıllardır beklediğim Madonna konserini duyunca önce şahsımdan “nnngheheAaa” gibi bir ses çıkmasının ardından, “gitmeliyim, bu sefer gitmeliyim” sayıklamaları başladı. Hasta yatağımdan kalkıp bilet çıkar çıkmaz aldım. Zira bence bu konser ya en önden izlenmeli ya da hiç izlenmemeli, kuş bakışı seyrediceksem konseri dvd’sinin çıkmasını bekler oturur evimde izlerim de mi rahat rahat? Benim gibi bir konsertist için düşünülemez! (Biletleri bahsettiğim taraflardan alan arkadaşlarım kızmayınız bana, bu da benim zaafım işte) Dünya üzerinde canlı seyretmek istediğim iki kişiden biri diyorum, Madonna diyorum, bir kere geçer bu fırsat diyorum. Ben de paraya kıydım… Hem Madonna en son geldiğinde (7 Ekim 1993, İnönü Stadyumu, “Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasında sorulursa bu da benden kıyağınız olsun ;) ) ben daha Madonna’ya filan aklımın ermediği 10 yaşında velet, nerden gidicektim Madonna’ya? Demek ki neymiş postdaş, her şeyin bir yeri bir zamanı varmış. Velakin öyle oldu. Dünya üzerinde göçüp gitmeden görmek istediğim iki kişiden birini sahne önünde izliycem ve eminim bir daha görür müyüm görmez miyim bilinmez ama benim için unutulmaz olacak.

Bazıları gerçekten sahne üzerinde olmak için yaratılmış gerçekten! Madonna öyledir, benim için hep “orada olan” şarkıcılardandır. Müzik ve imaj dünyasının son 30 yılına damga vurmuş, her yaptığı ile konuşulmayı bilmiş, kimseye “eyvallah” dememiş, ve içinden nasıl geldiyse öyle yaşamış ve yaşamaya devam eden biri… Ulaşılmaz bir yıldız… Cesur, güçlü, risk almayı seven ve ne yapsa ortalığı yıkacağının farkında olan! Dinlere de meydan okur, devletlere de… Like A Prayer’da ise ikonik zenci İsa’nın ayağını öper ve akabinde Vatikan’dan aforoz edilir, olay olur; “Papa, nutuk atmayı kes, başım belada” diye ünler, olay olur, American Life’ta Amerikan yaşamını kıyasıya eleştirir, olay olur. Ama Madonna için bunlar sadece bir magazin haberidir. Böyle şeylerin üzerinde durmaz. Pervasızdır... Deli bir aurası vardır… ve çok da sağlam bir ekibi. Krizleri başarıya çevirmeyi iyi bilir. Müthiş bir ticari ürün aynı zamanda… Bir marka… şüphesiz ki Madonna için artık şarkıcılıktan çok bu sonuncu tanımlama doğru. Bütün şirketleri toplayıp kriz yönetimi nasıl yapılır’ın dersini verebilecek kadar iyi bir şirket MADONNA! Kesinlikle bu dünyadan değil!
 
Madonna’nın kliplerinin her biri birer sanat şaheseri, birer kısa film gibidir. Madonna kendini bilerek çirkinleştirmekten, kılıktan kılığa girmekten, toza toprağa bulanmaktan, ne kadar protest hareket varsa yapmaktan geri durmaz, işini ciddiye aldığını ve ne kadar profesyonel olduğunu taa ekrandan hissettirir ve her klibini ağzınız açık izlersiniz. Bizim playbek popçuları “sahnede 4 dakika kaldım, hayır 6 dakika kaldın” diye egolarıyla birbirini yerken; Madonna, Britney Spears tişörtüyle konser verir, hatta sahnesinde kalkıp dudağından bile öpebilir desteğini göstermek için! Bu kadar da komplekssiz ve kendine güvenli. (Sanırım bu bile neden müzikte ilerleme kat edemediğimize bir örnek, ama bu da konumuz değil tabi).

İlk kez You’ll See ile tanıdım Madonna’yı. 1995 tarihli Something To Remember albümünün beyaz yatakta çekilen çıkış parçasıydı. Ancak hayır onu ilk sıraya koymuyorum, zira Madonna’yı benim için yukarıdaki tanımlamalar içinde alan ilk albüm Ray of Light oldu. Bu yüzden Listenin ilk sırası 1998 çıkışlı “Frozen”a gidiyor. Alışılmış Madonna şarkılarından başka bir havası vardı. Yaylı ağırlıklı, deneysel bir şarkıydı (konserde en çok bu performansı merak ediyorum) ve çoktan klasik Madonna şarkılarından biri oldu. Bir çölde geçen karanlık ve kasvetli, siyah kuşların uçuştuğu, sonra kara köpeklere dönüştüğü sinematografik bir video klipti.



Listemin 2. sırasında 90’ların favori Maddy parçalarından 1995 çıkışlı You’ll See var. Terk edilen bir kadının “Yıkılmadım Ayaktayım” tarzı duygularını anlatır esasında, adamla yüzleşmesi vardır, “kendini güçlü sanıyorsun, ama aslında sen zayıfsın, göreceksin” der şarkıda… sahicidir, samimidir. Klibinde bir Boğa Güreşçisiyle özdeşleştirir kadın-erkek-güç dengesini ve/veya dengesizliğini. Yalın ama güçlü bir ifadesi vardır. Madonna’nın sesi beni en çok bu şarkıda etkiler.


Listenin 3. şarkısı, bıcır bıcır bir moda ikonası Madonna’nın 1986 tarihli True Blue’su. Klipteki kızların saçları ve makyajlarından, kıyafetlere tam bir 80’ler moda gösterisidir. Madonna’nın 3. albümünün isim şarkısı. Naif liseli kız aşkları gelir aklıma bu şarkıda. Madonna da 27 yaşının baharındadır bu şarkıda.


 Listenin 4. şarkısı, 1989 çıkışlı Like A Prayer… Kült! İkonik! Madonna’nın aforoz edilmesine yol açan klip. Zenci İsa’nın ayağını öptüğü bu klip –eski Blue Jean dergilerinden de öğrendiğim kadarıyla­–  o dönem baya fırtınalar kopartmış. Ben o dönemlerine yetişemedim ama o klibin sadece o dönem değil, bu dönemde bile ne kadar cesur ve aşmış bir klip olduğunu anlamak için ermiş olmak gerekmiyor :) :). Tam Madonna Style!


 5. Sırada Don’t Tell Me var. 2000 yılı çıkışlı Music albümünden Kovboy temalı klipte Madonna bir dizi kovboyun önünde kumlarda dansını icra eder. Gene kendine güvenli duruşu oradadır, “Aşkın doğru olmadığını söyle bana, Sadece yaptığımız bir şey olduğunu, Olmadığım her şeyi söyle bana, ama lütfen bana durmamı söyleme” derken. Sağlam şarkının hasıdır.


6. sırada 1986 çıkışlı La Isla Bonita var: Klip pek hoştur, pek latiftir, Madonna ateşli, esmer bir Latino olup, kıllı, vıcık vıcık bir salağı baştan çıkarmaya çalışır, görsel açıdan da güzel, mumlu odada kırmızı tuvaletiyle arzüendam eden bir Madonna enfes görüntüler sunar, DA... sayın postdaş, klip boyunca kim kime ulaşmaya çalışıyor, kim kime kur yapıyor anlamak mümkün değil anacım. Hayır, bütün klip boyunca Madonna’nın adamın önünde bir takla atmadığı kalır ama adam oralı bile değil, manyak! Ay görsen sanki Prens Williams! Aman bana neyse? :) Sonra adam kızı aşağı davet eder bir baş işaretiyle. Sonuçta Madonna aşağı iner kırmızı elbisesiyle ama adamın saçlarını şöyle bir okşayıp oradan uzar, "e ne diye işkence çektirdin adama be kadın o zaman bu kadar şarkı boyunca?" diye sordurur. Ama adam da buna kızacağı yerde sırıtmaya devam eder. (Adam zaten sürekli sırıtır, Madonna'nın gözlerinden yaş akar adam hala sırıtır.) o zaman da "e madem senin de gönlün yoktu, ne davet ettin kızı dışarı be adam?" dersiniz bu sefer de! Elinde  market poşetleriyle oradan hasbelkader geçerken klibe dahil olduğunu düşündüğüm amca ise bence klibin esas yıldızı! Bu şarkı da Madonna’nın kült şarkılarından biri olarak bu listedeki yerini almayı hak etmişti.


 7. American Life: Madonna’nın kimseye eyvallahı olmadığını Amerikan yaşamını eleştirdiği bu şarkı açıkça ortaya koyuyor. Bu şarkıda Maddy, Amerikan rüyasını ve kapitalizmi eleştirir. Madonna bu dönemde yaptığı bir röportajda, Amerika’nın eski Amerika olmadığını, değerlerin çoğunun artık hep materyal odaklı ve yüzeysel olduğunu, kendisinin eskiden değer verdiği şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu anladığını söyler. Gül gibi geçimini, eleştirdiği kapitalist sistem ürünleri ile sağlayan biri için o dönem söylenen sözler samimi mi yoksa konsept satış stratejisi için midir bilemeyiz ama en azından Amerikan değerler sistemini eleştiriyor sonuçta. Bu klibin Amerika'da yasaklandığını söylememe gerek var mı?


8. Die Another Day: James Bond’un bilmem kaç yüzüncü filmlerinden birinin (takip etmiyorum sayın postdaş, ben müzikleriyle ilgileniyorum ;) ) film müziği olan bu güzide Madonna şarkısında Madonna bir takım “kaba” adamlar tarafından acımasızca, dövülür, işkenceye uğrar, her taraf yanar, yıkılır, Madonna yerlerden yerlere savrulur ve sonunda bu adamların hepsinin hakkından gelir (kadının fendi erkekleri yendi?), zaten klibi izlediğinizde filmi de aşağıda yukarı anlarsınız (hakkaten James Bond filmlerini izlemiyorum). Madonna’nın bu klibi sinematografik şaheserlerden biridir. Müziği ile sizi sarar, 4 dakika görsel işitsel bir şölen yaşarsınız.


9. sırada Madonna’yı stil ikonu yapan ve Moda dünyasına Madonnaca bir bakış atan Vogue var. Bu şarkının klibi de dünya klip tarihinin “en”leri arasına girmiştir. Yıllardır denerim bu dans kareografisini, bir türlü beceremem sayın postdaş, yeteneksizim, net! Ama siz lütfen beni evde bu dansı kendi kendime denerken düşünmeyin, siz de denemeyin! Komik oluyor, hele ayna karşısında! Tecrübeyle sabit! :)


10’a Like a Virgin’i koymamak ve/veya Like a Virgin’siz bir Madonna Listesi hazırlamak, Madonna’yı geçtim, vaktinizi ayırıp bu yazıyı okuyan siz sayın postdaşlarıma haksızlık olmaz da ne olur sorarım size sayın postdaş? (cümlenin sonuna gelebildim mi ne?) Like A Virgin’siz bir Madonna Listesi, “belli bir markasız” çay saatine benzer! Bu nedenledir ki, hep birlikte, “Like a virgin, touch for the very first time!”


Onlarca sevdiğim şarkı arasında bu şarkıları seçmek kolay değil şüphesiz ama bir girişimdir değil mi postdaş? :). Madonna konserinde sahne önünde olacağım, gelecek olanlarla orada görüşmek üzere… Hepinize Madonnalı aylar diliyorum.

Bu arada bu liste dışında şunları da dinleyin, ezberleyin, hatmedin, sırf konser için değil, iyi şarkı biliyorum demek için de! Nothing Really Matters, Power of Goodbye, Love Profusion, Papa Don’t Preach, Music, Sorry ve diğerleri…

Hiç yorum yok: