Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Şubat 2012 Cumartesi

BİR PROFİL – ZERRİN ÖZER


Onu ilk tanıdığımda 7 yaşımdaydım, Dünya Tatlısı albümü çıkalı 2 sene olmuştu anca o dönemki her albüm gibi 2 sene sonra bile rüzgarı dinmemiş albümlerdendi ve 6-7 yaşımın yeni yeni filizlenen müzik dimağımda ilk onun melodileri dolduruyordu kulağımı.

Geçen Hafta sevgili Romina’nın Rominight şovunda konuk olunca dedim vaktidir bir Zerrin Özer yazısı patlatmanın.

Zerrin’in Dünya Tatlısı albümü benim müzik arşivime giren ilk 3 albümden biriydi. Albüm kapağına hayran hayran bakardım. O sıralar Zerrin Özer’le Grafik diye bir programa katılmıştı, hala video kaseti durur, hatta DVD’ye de çektirdim geçen yıllarda. Zerrin’in Dünya Tatlısı albümü öncesinden aklımda kalan en net kareler yıllar yılı o video kasetle taşındı durdu, O programda Her Sonbahar şarkısına vuruldum, O Yaz’ı keşfettim (bir klip başyapıtıydı :) böyle animasyonla kalp şekli çıkıyordu filan ve Zerrin kocaman yarasa montu ile yazın sıcağında O Yaz’ı söylerken, ayy hiç sıcaklamıyo mu diye içimden geçirmedim değil.) Zerrin o programda Seninle Bir Dakika’yı da söylemişti Doğan Canku’nun gitarı eşliğinde. Benim müziğe olan tutkumu bilenler, benim bir şarkıyı/şarkıcıyı candan sevmemi sağlayan şeyleren birinin, belli bir şarkının aklımda belli bir kareyi canlandırması olduğunu bilir, işte o program zaten 7 yaşında “En güzel uçağım hani” diyerek (bu başka bir paragraf konusudur sayın postdaş J ) başladığım Zerrin hayranlığımda o kare olmuştu benim için. O programı ne zaman izlesem veya o şarkılardan herhangi birini nerede duysam aklımda o programı izlerkenki kare canlanır. Bu yüzden Zerrin’in yeri bende ayrıdır.
Dünya Tatlısı “En güzel o çağım hani” diye başlardı, ben yıllar yılı “En güzel uçağım hani” diye anlar, üstelik öyle de söylerdim!! J Hatta söylerken “ne güzel uçağı vaaaarrr” filan diye anlamsız bir sevinç duyardım :)

Komik bir anım daha var o programla. Ben o zaman 7 yaşındayım ablam 10, bir de bakıcımız var bizden en fazla 3 yaş büyük! Biz onunla Zerrin Özer yüzünden kavga ederdik. Konu da Zerrin saçını topuz yapar mı yapmaz mı diye! Ben yapmaz tarafındaydım. Öyle ya, her zaman sarı saçlarını savura savura söylerdi Zerrin'im, bakıcım da gayet mantıklı biçimde topuz yapar'ı savunuyordu. O programın sonunda Zerrin Bırak Ellerimi'yi söylerken bir baktım saçı topuz! :) anında bir ters u dönüş! Tabi ki saçını topuz yapar'cı oluverdim ama ciddi kavga ettik bu yüzden ha! :) :)

Zerrin’le ilk karşılaşmamız 1991 yılında Rumeli Hisarı’nda oldu. O sıralar İşte Ben albümünün rüzgarı dinmemiş, Sevildiğini Bil albümü çıkmamıştı ve Zerrin sahnede albüm müjdesi veriyordu. Yangınım’ı ilk o konserde söylemişti. Ben 8 yaşımın avantajından faydalanarak sahne önüne fırlamış ve Zerrin’e “sizi çok seviyorum” demiştim. Zerrin’in üzerinde siyah bir tayt vardı ve taytın üzerine İspanyol paça havası veren bir dizlik giymişti. Bunu nerden biliyordum, daha sonra bir programda aynı kıyafeti dizliksiz giymişti.

Sonrasında Zerrin’e ilgim hep devam etti. Sevildiğini Bil albümü çıktığında, geceler gündüzler boyu dinlemekten kaset bozulmuştu. O albüm Zerrin’in kariyerinde tavan yaptığı albümdü. O kadar çok güzel şarkı vardı ki. Olamazdım Senle,Yok Deme, Böyle De Bir Huyu Var, Dön Bak, Yangınım, Sevildiğini Bil... Artık Sevmeyeceğim nasıl o zamana kadar  Neşe Karaböcek şarkısı olarak yer etmişse, Zerrin’in albümündeki düzenlemeyle bambaşka bir formata bürünmüş ve Zerrin’le anılır olmuştu. Aynı durum bir albüm önce İşte Ben’de Kar Tanesi için de geçerli. Kar Tanesi’ni Gül Erda meşhur etmiş, Sinan Özen dahil bir dolu insan söylemiş ama en duygulu, en akılda kalan okumayı Zerrin Özer başarmıştı.

Bu albüme bir parantez açıp, o zamanların bir uygulamasından bahsedelim. Klip sektörü yeni yeni yeşermeye başladığı yıllarda her albümde bir şarkıya en az 3 klip çekilirdi. Özellikle özel kanalların birbiri ardına çıktığı bir dönemde her kanal kendi klibini çekiyor gibi bi şeydi. Tabi TRT de her programı için ayrı ayrı klipler çekerdi ve o zaman TRT izlenebilir bir kanaldı!

Neyse konumuza gelelim. Bu albümde Böyle De Bir Huyu Var şarkısına da bu şekilde 3 klip çekilmişti. Biri stüdyo klibi, biri animasyonlu klip (ki bu yazıda ondan bahsedicem), biri de program klibi. Ayy benim hatırladığım klip pe hoş pek komikti. Zerrin elinde köpeciği şarkıyı söylemeye çalışıyor, köpeciği de şarkının hakkını verircesine tüm “maharetlerini” sergiliyordu. Zerrin tam “ne sevdiğin belli, ne sevmediğin belli, böyle de bir huyu vaaar” derken Zerrin’in elini kapması pek hoş bir anekdotdu mesela. O sıralar böyle arka fona çeşitli görüntüler yerleştirilerek çekiliyordu bu klipler, izlemeniz lazım. Ajda’nın da Aşkın Nur Yengi’nin böyle klipleri var.

Sene 1992’ye geldiğinde Zerrin arka arkaya bombalarını patlatıyordu. Olay Olay çıktığında her tarafta Zerrin fırtınası vardı. Show TV Olay Olay’ın tüm albümü için program bile yapmıştı. Klibi olan parçaların klibini yayınlanmış, olmayanların stüdyo ortamında özel klip çekilmiştir. Albümün çıkış şarkısı HEP BANA'nın klibi ne kadar güzeldi (ARANIYOR, ARANIYOR, ARANIYOR) Zerrin'in şarkı sözünde geçen her durumun kılığına girdiği eğlenceli bir klipti. Çok yiyerek zayıflasam derken, bir dolu yemek yiyor, estetiksiz güzel olsam derken her taraflı bandajlı gülüyordu. Şerit gibi geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Zerrin’in 2000’li yıllarda kahverengi saça döndüğü imajı da, sadece hatırlayanların bileceği şekilde, ilk bu albümde denenmişti! Zerrin’in kahverengi perukla, çingene kostümüyle bir ateşin etrafında performans gösterdiği imajı ilk kez bu albümde “Yeni Aşk” klibi için uygulanmış, o dönem gazetelerine baya konu olmuştu. (BU KLİP DE ARANIYOR ARANIYOR ARANIYOR!)
 
Bu albümde de daha önceden söylenmiş şarkılardan GEMİLER (ve daha sonra da söylenecek) Zerrin’in bu albümde parlattığı cover şarkı oldu (Ama bu şarkı tabi ORHAN ATASOY’undur ve kim söylerse söylesin Onun kalacak. Ruhu şad olsun)

Burada gene bir parantez açmak istiyorum. Zerrin için olduğu kadar TÜRK POP MÜZİĞİ İÇİN DE EN BAŞTA GELEN, EN ÜST SEVİYE ALBÜMLERDEN olan bu üç ALBÜMÜN (İŞTE BEN, SEVİLDİĞİNİ BİL, OLAY OLAY) Bu kadar eski albümler yeniden çıkarken yeniden basılıp müzik marketlerde raflarda yerini almaması hem üzücü hem utanç verici.

Sonrasında 4 sene sessizlik ve Zerrin’in eski şarkılarıyla idare etmek zorunda kalma süreci. Artık kendimi tanıyan bir müzik dinleyicisi olarak 90lı yıllar akımına kapılmış gidiyorum. Ve o dönüş…

Ara verildikten sonra çıkan albümler ben de hep hayal kırıklığı yaratırdı genelde.

4 sene sonra gelen Zerrin albümü ise, çok açık ve net söylüyorum, müziğe şu veya bu nedenden ara verdikten sonra yapılabilecek EN GÜZEL GERİ DÖNÜŞ albümüdür. Hele ki PAŞA GÖNLÜM gibi ZERRİN’in hayatını birebir anlatan bir parçaya, o dönemin ne kadar popüler sanatçısı ve DJ’i varsa toplayarak klip çekmek bu albümü sadece ARŞİVLİK değil EVLADİYELİK bir albüm yapıyor. Ne kadar güzel bir klipti ve hep aklıma o zamanki sanatçılar arası dayanışmanın en güzel kanıtı olarak gelir bana hep. Özellikle 2011 yılında bir güya Van için bir araya gelip bir türlü dayanışamayan, egosu yüksek şarkıcıları görünce bu klip daha da anlamlanıyor. Canım Kerim Tekin, Canım Ajlan Büyükburç’un, Canım Aysel Gürel’in (ruhları şad olsun) da yer aldığı bu klipte Romina, Metiner, Zeynep, DJ Bülent, insanlıktan henüz çıkmamış Erol Köse, Erhan Güleryüz, Deniz Arcak veee Nilüfer, veee Sezen Aksu da görünmüş ve Zerrin’in geri dönüşüne büyük bir vefa örneği göstermişlerdi. Özellikle Sezen’le arasının pek olmadığı bilindiği için klipteki o sarılma sahnesi çok vurucuydu. Bu klip benim gözlerimi doldurur, hem sözleriyle hem de klibiyle.

Bu albüm de Zerrin’in en üst düzey albümlerinden ve bu albümde de gelenek bozulmadı ve Zerrin daha önce başka bir şarkıcı/gruptan duyduğumuz Şimdi Hayallerdesin’i öyle bir hissederek söyledi ki, insanlar nerdeyse şarkının Cemali’nin olduğunu unuttu. Zerrin bir röportajda bu şarkıyı annesine söylediğini söylemişti. Bu da Zerrin’in başka bir başarısı oldu. Bu albümden Paşa Gönlüm ve Şimdi Hayallerdesin kadar Seda Akay bestesi Deli Yaz da parladı. Tam bir yaz albümüydü. 1996 yazım bu albümle geçti.

Ara vermeden, 1997 yılında Zerrin’97’yi çıkardı ve bu albüm artık Zerrin’in alameti farikası olan Kıyamam’ı içeriyordu. Daha sonra Seda Sayan’ın gümlettiği İftira, Aramızda Bir Şey Yok şarkıları kliplenirken, Mina’nın Ancora coverı ve Bora Ayanoğlu’nun Kırık Aynalar’ı da albüme girmişti. Ancak bir önceki albümün aşırı parıltılı olmasından mıdır nedir? Bu albüm Kıyamam dışında önceki albüm kadar parlamadı. Bunda Prestij Müziğin son dönemlerine denk gelmesinin etkisi var mıdır bilinmez ama bu albüm bir önceki Paşa Gönlüm’lü albümün gölgesinde kaldı gibi gelir hep. Derken 2000’li yıllara geldik.

Zerrin 2000’li yılları bir Best Of’la açtı. Bana göre çok eksik ve düzenlemeleri çok vasat bir albümdü. Bir kere içinde Seni Seviyorum gibi Zerrin’in alameti farikası olan şarkılar yoktu, Her Sonbahar yoktu mesela ve düzenlemeler çok alelaceleye getirilmiş gibiydi. 3 senelik aranın ardından hemen bir şey çıkarmalıyız denilerek çıkarılmış bir albüm gibiydi. Ama albüm çok ilgi gördü, sanırım bunda insanların gözünde Zerrin’in hiç tükenmeyen bir kredisi olmasının payı büyük. İnsanlar bu en iyiler albümünü de bağırlarına bastı. Bu albümün bir özelliği, hepimiz için önemli ama Zerrin için daha da önemli bir kaybımızın, Kerim Tekin’imizin dijital ortamda Zerrin’le düet yaptırılmasıydı.

Sonrasında albümler peş peşe geldi, hepsinde Zerrin söyledi, biz duygudan duyguya savrulduk. Ben Seni Değil Seni Sevmeyi Sevdim dedi, türküler söyledi, şarkılar söyledi, kitap yazdı, yeni şeyler denemekten hiç vazgeçmedi, kimi zaman hatalar yaptı, “olsun, ben yaptığım hataları seviyorum” dedi, ağlattı, güldürdü ama hep bizim Zerrinimiz oldu. H,içrol yapamadı, hissettiğini sonuna kadar, kendini ne kadar saklasa da çocuk gözleri hep hissettiklerini ele verdi. Hiç oynayamadı. Hep hayatımızda oldu.

Bir gün ofisine gitmiştik. Tünel tarafında bi yerlerde. Ortak bir tanıdığımız (onu da analım, Yusuf Zileli) mevzu bahis oldu. Zerrin bir espri yaptı Yusuf’la ilgili, sonra benden Yusuf’u aramamı istedi. İstedi ki arkasından konuşmuş gibi olmasın, ve telefonu açıp “Yusuf bak senden konuşuyorduk, şöyle bir espiri yaptım, arkandan konuşmuş gibi olmak istemedim” dedi. Nasıl yüreğime dokundu. Canıma sarasım geldi. İşte Zerrin öyle biri. Duygularını uçlarda yaşarmış, yaşasın… Helal olsun…

Ve Romina gecesinde Zerrin hepimizin Little Girl Blue’suydu… Anlattıkça coştu, coştukça anlattı. Çok güldü, çok güldürdü, gördüğümüz “en mutlu depresifti”.

Yazının başında bahsettiğim Grafik programının sonunda bir söz beliriyordu, bu yazıyı o sözle bitirmek geldi içimden…

Sesi bir ırmaktı,
Ulaşmak için denize
Aktı, aktı, aktı…








Hiç yorum yok: