Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Şubat 2012 Pazartesi

BİR PROFİL - AYLİN ASLIM

Ona ilk kez bir müzik dergisinde rastladım. (Blue Jean-Aralık 2000) Elinde küreye benzeyen bi şey tutuyordu. (Hatta “Ne o elindeki acaba?” diye uzun uzun düşünmüşlüğüm vardır :) Jetonum köşeli, sevgili postdaş, kınamayınız! :) :) ) Saçları kısaydı.

Bir ilandı bu ve Power Records’un Yeni Yıldızı Aylin Aslım’ın ilk albümü “Gelgit”in müzik marketlerde olduğunu belirtiyordu. Herhangi sıradan bir ilandı benim için ilk etapta. Zira onlarca yeni isim çıkıyordu ve ben öğrenci harçlığımla yetişemiyordum hepsine. Aylin Aslım’ı keşfetmem video klibini ilk izlememle oldu.

Koskoca bir metropolün ortasında, mavi elbisesiyle duran bu genç kız, kırılgan sesiyle “Senin gibi, beni kimse sevmedi” derken o kadar sahici, o kadar samimiydi ki, insanın canına sarası ya da onu bu koca şehirde yapayalnız bırakan adamı bulup tekme tokat dalası geliyordu. Bu albüm içinde “4 gün 4 gece” ve “Zor Günler” gibi şapşahane, mupmuazzam (anlayın sayın postdaş, kelimeler kafi değil anlatmaya) şarkılar kliplendi. Özellikle 4 gün 4 gece benim Hollanda günlerimde sony walkmanimin en sık çalınan konuklarından oldu.

Albüm o zamana kadar 90lar popu olarak bilinen müzik türünün aksine, 2000’li yılların yeni müzik akımının rock, elektronik ve deneysel müziğe olacağına dair ipucu veriyordu. Everything But The Girl grubunun 90’larda yaptığının 2000’li yıllardaki modenize edilmiş versiyonu gibiydi. Yeniydi, ilginçti ve heyecan vericiydi. Ve her yeni heyecan verici müzik olayında olduğu gibi, o zaman Türkiye’de elektronik ve deneysel tarzın ilk örneği olarak lanse edilen bu albüme Türkiye hazır değildi sanırsam (neden şaşırmadım acaba? Türkiye yeni bir şeylere ne hazır ki zaten?) Zira rüzgarı fazla sürmeden Aylin Aslım kabuğuna çekildi. (Ya da biz öyle sandık!). Zira bu sürede Aylin Aslım kendini geliştirmekteydi ve ilk çıkışın yıldızı, ancak Aylin Aslım, 2005 yılında, Nurhan Damcıoğlu ile özdeşleşen “Ben Kalender Meşrebim” kantosunun rock versiyonuyla bir kez daha müzikseverlerin karşısına çıktığında parladı. 2001 yılında Power Records’tan çıkan albüm, 2006 yılında Pasaj Müzik etiketiyle yeniden müzik marketlerdeki yerini alırken, Aylin Aslım geçen 4 yılda biriktirdiklerini “Aylin Aslım ve Tayfası (Sütlü)” adıyla çıkardığı ikinci albümü “Gülyabani” ile paylaşınca tabiri caizse Aylın Aslım fırtınası koptu.

Gülyabaniyim ben, pek yabaniyim ben, girerim rüyanıza hepinizi yerim ben” derken, rock’a yelken açan Aslım, aslında bu şarkıda rockçılara yapılan eleştirilere bir cevap verir gibi gelir bana hep. Ben evde kendi kendime “gülyabaniyim ben” diye dönenirken annemin “ne söylüyosun sen öyle garip garip” demesi de ayrı bir yazı konusu olur yani :) .

Bu albümde artık 4 yaş daha olgun, müziğinin farkında olan, kalemi daha gelişmiş, sözleri daha eleştirel ve daha hayata dair bir şeyler söyleyen bir Aylin Aslım vardı. (Burada parantez açalım: Aylin Aslım’ın müzikal gelişimi, bu anlamda Alanis Morissette’in gelişimini aklıma getirir. Takip eden bilir Alanis Morissette, müzik dünyasına dancing queen tarzı şarkılarla girmiş, 3 albümü Jagged Little Pill ile “tamamdır, işte Alanis Müziği” denilen tarzını bulmuştur.) Aylin bu tarzı 2. albümünde buldu. Daha sert sözler ve müzikler yazan Aylin’in salt aşka ve acısına dair şarkılarının yanı sıra “Güldünya” gibi şarkılarla hayata kayıtsız kalmayan ve bir duruşu olan yönü de ön plana çıkmaya başladı. Dört sene sonunda “senin gibi beni kimse sevmedi” diye ağlayan kızdan “ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam” diyen güçlü kadın figürü çıkaran ve bu geçişi de gayet eli yüzü düzgün bir albümle kotaran bir Aylin vardı. Bu albümde bir “Ahh” vardır ki, gerçekten öyle bir aşkı yaşayan insana “Ahh” dedirtir!

Bak yine burdayım
Sana nazır is kokulu göğsümle
Yanındayım
Bak karşındayım
Bu dudaktan son defa öptüm
Farkındayım

Ahh bu tenin altında
Açılmış yaralarla
Giden bir can aslında
Ahh yine son kurşunla
Vurulmuş kanatlarla
Düşen bir can aslında

3. albümü “Canını Seven Kaçsın” ile Aylin yerini iyice sağlamlaştırdı. Sen Mi, Hoşuna Gitmedi Mi ve Aşk Geri Gelir parçaları kliplendirilen albüm güzel bir albümdü; bir parça Gülyabani’nin gölgesinde kaldıysa da, özellikle “Aşk Geri Gelir” parçası Aylin klasikleri arasındaki yerini çoktan aldı bile.

Aylin’in adı töre cinayetine kurban giden Güldünya için yapılan kampanyalarda ve albümlerde, nükleer santrallere karşı yapılan eylemlere katılmak için Samsun’a konser vermeye giden grubun içinde, Savaşa Hiç Gerek Yok albümünde, Van’daki depreme yönelik yapılan yardım konseri olan Van İçin Rock’ta, çeşitli sanatçıların albümlerinde konuk olarak hep görülür/anılır oldu. Şu sıralarda da SON isimli diziyle oyunculuğa adım attı, bir yandan da Mehmet Çağçağ ile Pazar geceleri Habertürk’te Ses Bir-Ki-Üç isimli müzik programını hazırlayıp sunuyor. Aylin Aslım sürekli konserler veriyor ve söz yazıp bestelemeye devam ediyor.

 
İşine gerçekten inandığı ve hissettiği doğrultuda devam eden insanın yaptığı her iş eninde sonunda başarıya ulaşır. Aylin Aslım da çok daha büyük işler yapmak için ivme kazandığı bir dönemde. Aylin Aslım’a saygı duyuyorum, zira söz-müziklerini kendisi yazan, kendisi söyleyen, söyleyecek sözü olan ve bu konuda kimseye eyvallah’ı olmayan ve müziklerini hayata ve insanlara karşı duyarlılığıyla birleştiren ve her eline klavye alanın şövalye kesildiği ve eleştiri ile hakaret arasındaki ince noktanın farkında olmayanlarla dolu sanal medyada gelen eleştirileri de serinkanlılığını ve görgüsünü bozmadan çok da iyi geri püskürtebilen kaç kişi kaldı ki?


Hiç yorum yok: