Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Aralık 2016 Pazar

GİTTİM İZLEDİM YAZDIM - TOLGA AKYILDIZ'LA %100 AÇIK SAHNE VOL. 13

Felekten bir müzik şöleni çaldık…

Yeni isimleri müzik dünyasının ustalarıyla aynı sahnede buluşturan müthiş Tolga Akyıldız ile %100 Açık Sahne gecelerinin 12. si 23 Aralık Cuma gece garajistanbul’da İpek Atcan’ın sunumuyla yapıldı. Rock’tan Pop’a, Blues’dan Country’ye her müzikten en usta ve en umut veren isimler festival gibi geçen Açık Sahne’nin sahnesinden geçti. Bana da gidip yazması düştü.

Gecenin ilk konuğu Yarımada oldu. 2011 yılında kurulan grup yer yer progresif öğeler içeren rock müzik yapıyor. Mehmet Sinan Güvenç, Ilgaz Yalçın Fakıoğlu, Eren Karacaoğlu ve Halil İbrahim Aksu’dan oluşan grup 2015 yılında 3 tekli çıkardı. Grubu ilk kez izledim ve sahnelerini çok sevdim, ilk grup olarak ortamı canlandırmalarının yanı sıra, solistin sesi, yorumu ve şarkıların kalitesiyle güzel bir başlangıç oldu geceye. Soundları sert, 3 şarkı söylediler, bilhassa ‘Yoklama’ şarkılarını sevdim. Kendilerini tanıtmaları ve iletişim yollarını da belirtmeleri artıları oldu. Zira daha önceki gecelerde yeni gruplar çıkıyor ve kendilerini tanıtmadan iniyorlardı, sonra bul bulabilirsen izlerini. Halbuki bu sahnenin amacı bu grupların bilinirliğini artırmak ve burası yeni isimlerin kendilerini en iyi ifade etme şansı buldukları bir platform. Yarımada, bu anlamda benim takip edeceğim bir grup ve siz de bilgi almak isterseniz, iletişim sayfaları: Yarimada Facebook sayfası ve Yarımada Web Sitesi




Gecenin 2. grubu Siyah’tı. Yarımada’nın bir tık daha serti müzik yapıyorlar ve tarz olarak biraz Kurban grubunu andırıyor, belki biraz daha serti ama özgünler de. Barış Baykan, Bora Bekiroğlu, Dünya Kızılçay ve Sabi Saltiel’den oluşan grup 2015 yılında kuruldu. Yaptıkları sert müziğe rağmen, solisti güleryüzlü ve seyirciyi sahnenin içine alabiliyor. Maruzat, İşte Hendek İşte Deve ve Vazgeçersem şarkılarını seslendirdiler. Genç ve dinamik bir grup. Daha sert müzik sevenlere yönelik. Daha fazla bilgi almak ve şarkılarını dinlemek için: Siyah Facebook sayfası




Siyah’ın ardından Gürcan Ersoy sahne aldı. Gürcan’la tanışıklığımız çok eski ve bu yüzden onu izlemek benim için ayrıca çok keyifli. 2011 yılında Ben ve Benim Gibi Çocukların Hakkında albümünü çıkaran Gürcan 2016’yı Bir İlkbahar sabahı EP’siyle karşılamıştı. Bu arada bolca konser de veren Gürcan gecede bu EP’sinin şarkılarını (Yeni Bir Hikayem Var ve Bir İlkbahar Sabahı) ve Nilüfer cover’ı Yine Yeni Yeniden’le geceye katkı yaptı. Önceki iki sert performanstan sonra Gürcan’la nispeten kulaklarımızı dinlendirdik biraz. İzlemesi keyifli bir adam Gürcan. Pek çok festivalde ve etkinlikte de sahne alan isimlerin başında geliyor. Bilgi almak ve şarkılarını dinlemek için: Gürcan Ersoy Facebook Sayfası




Gece böyle gümbür gümbür başlarken, Gürcan’ın arkasından çıkan Melis Danişmend ile biraz sakinleşiyoruz. Melis Danişmend’in müzik tarzı bana Country müziği anımsattı. Sen Daha Gül, Ufak Tefek Notlar ve Bugünler Parlak şarkılarıyla geceyi dinlendirdiği Açık Sahne’de, Danişmend’e gitarda eşlik etti. Bu arada Danişmend’in performansına başlamadan önce gecenin sahibi Tolga Akyıldız’ın müziğin birleştiriciliğiyle ilgili konuşması da çok güzel ve anlamlıydı. Danişmend üç şarkıyla ruhumuzu yıkadı, pürüzsüz sesi ve müziği ifade eden anlamlı şarkı sözleriyle olmazsa olmaz kadınlardan. Konserleri de tam gaz devam ediyor ve büyük ilgiyle takip ediliyor. Müziğin cıstaklara boğulduğu bu zamanlarda akustik bir şeyler dinlemeye hasret kalanlara… Sayfası da burada: Melis Danişmend Facebook Sayfası





Bu kadar dinlenme yeter, biraz coşalım dediğim noktada, imdadıma ne zamandır bin tane farklı yerden haberini duyup canlı izleme imkanı bulamadığım Kolektif İstanbul imdada yetişti. Nefesli çalgılar, vokaller, sahnede eğlenen müzisyenlerle bir balkan düğününün ortasına düştük onlarla. Çok eğlenceliler, çok sevimliler, çok da talep görüyorlar. Daha önce neden izlemedim diye hayıflandım, ama olsun zaman bu zamanmış. Önce adını öğrenemediğim enstrümantal bir parça ile giriş yapıp, acılı duyguları eğlenceli bir şekilde ifade eden Acımadı Yine ile ve ardından çok iyi bildiğim ancak adı gene aklıma gelmeyen bir Fransızca şarkıyla çok keyifli dakikalar yaşattılar. Solist Aslı Doğan çok sevimliydi ve önce trompette sonra vokalde hünerlerini sergilerken gözlerinin içi gülüyordu. Grup adlarının hakkını verircesine kolektif ve dünyanın her köşesinden müziklerin bileşimini sunuyor. Tek grupla birçok festivale katılmış gibi oluyorsunuz. Grup dünya çapındaki festivallerde de sahne alıyor. Sayfaları: Kolektif İstanbul Facebook sayfası



Sonra gecenin tek kişilik orkestrası Hayko Cepkin’e geldi sahne sırası. Bazı adamlar vardır, tanımasanız bile, sıcaklığını, muhabbetini size geçirir, ben Hayko Cepkin’de hep öyle hissederim. Galiba başarısının sırlarından biri bu, duvarsızlık ve samimiyet, insanlar samimiyeti ve sahiciliği seviyor ve karşılığını gösteriyor. Hayko Cepkin ile oturup her konudan konuşabilirmişsiniz, geyiğin de dibine vurabilirmişsiniz, müziğin damarına basabilirmişsiniz gibi bir his yaratıyor. Gecenin en beklenen adamıydı Hayko Cepkin ve çıkar çıkmaz salondan bir övgü uğultusu yükseldi. Tek piyanoyla adeta tek kişilik bir orkestra gibiydi. Üç şarkı seslendirdi, çok fazla konuşmadı ama seyirciler onun yerine konuştu zaten, herkes bir ağızdan Cepkin şarkılarına eşlik ederken Cepkin’in çok mutlu olduğu yüzünden anlaşılıyordu.  Doymadınız ile başlayan Cepkin şov, benim en sevdiğim Cepkin şarkılarından olan Melekler (Bir Olsun Gönlünde), Ölüyorum ve Yalnız Kalsın şarkılarıyla devam etti ve kısa bir teşekkürle sahneden ayrıldı Cepkin, bu konuşmada aynı gece Zorlu’da 20. yıllarını muhteşem bir konserle kutlayan Mor ve Ötesi’ne selamlarını göndermeyi unutmadı.




Hayko sahneden inerken yerini pop müziğin her geçen gün çıtasını yükselten Aydilge’ye bıraktı. Aydilge de, Hayko gibi daha önce Açık Sahne’yi şenlendirmişti. Bu gece de tüm cıvıltısı ve çılgınlığıyla insanlara umut aşılayıp mutlu etmek üzere sahnedeydi. Önce iki slov şarkısına, Bu Gece Ben Ay ve Aşk Acı Sever ses verdikten sonra benim haykırışlarıma dayanamayarak benim için Hadi Sarıl Bana’nın makaratını söyleyip artık klasik hiti olan Kiralık Aşk ile geceyi coşturdu. İzlemesi gerçekten çok keyifli kadınlardan biri Aydilge ve her izlediğimde aynı keyfi alıyorum.





Oyunculuğuyla tanınan sahnenin komik adamı Erdem Yener, Aydilge’nin ardından bu sene çıkardığı Çıplak albümüyle sahne aldı ve ne çok yönlü bir sanatçı olduğunu gösterdi. Zira sahnede hep güldüren adam bu defa sağlam rock parçalarıyla müzisyenliğini kulaklarımızın beğenisine sundu. 2008 yılında çıkardığı Kirli albümünden de şarkılar seslendiren Yener’i ilk kez izledim, çok da keyifliydi, ama Erdem Yener’i izlerken o komik adam görüntüsünü bir türlü aklımdan silemiyorum. Bu avantaj mı dezavantaj mı bilemem ama şarkıları güzel o kesin. Belki, Gece gibi şarkılarını tam bir rock star gibi seslendirdi Yener. Keyifliydi izlemesi.





Erdem Yener’in arkasından yeni gruplardan Deer From Space çıktı. Yüksek Sadakat’ten Uğur Onatkut ve Serkan Özgen’in de desteklediği Deer From Space gecenin müzik türleri arasında alternatif rock türünü temsil etti. Benim için biraz sert bir müzik ama bu türü sevenlerin hayli takip ettiği ve konserlerini takip ettiği bir grup olduğunu gördüm netteki araştırmalarımda. Sahneleri çok dinamik ve solistin seyircisiyle etkileşimi çok iyiydi. Gecede o gün çıkardıkları ep’lerini de dağıtan grup kendini sitelerinde alternative-stoner rock band olarak tanımlıyor. Şarkılarını dinlemek için: Deer From Space web site





Deer From Space sahneden ayrılırken, gecenin en heyecanla beklediğim grubu Yüksek Sadakat hazırlıklarına başladı. Bir süre Sami Cingi’nin front-man’lik yaptığı ve daha önceki Açık Sahneler’de de sahne alan Yüksek Sadakat, bu geceye bir süre önce gruba geri dönen Kenan’ın front-man’liğiyle katıldı. Kafile ile başlayan Yüksek Sadakat şov, Beni Bırakma, Ben Seni Arayamam ve klasik hitleri olan Haydi Gel İçelim’le doruğa çıktı. Sami’yi de çok sevmiştim ama Kenan’ın havası bir başka kimya olarak Yüksek Sadakat’te. Grup 13 Ocak’ta konuklarıyla birlikte yeniden garajistanbul’da olacaklar.







Gecenin son grubu Vokalde Batı Dibek, klavyede Ozan Hasoğlu, gitarda Ömer Okan Arslan, bas gitarda Yiğit Can Öztop ve davulda Atakan Türkan’dan oluşan Kırk’iki oldu. 2013’te kurulan grup ilk EP’lerini geçen sene çıkarmış. Gecede Tilki, Görünmez Adam ve Bir Durum Mu Var şarkılarını seslendiren grup blues, pop, rock ve funk tarzların bir bileşimin sunan şarkılar yapıyor. Çok heyecanlı ve coşkulu çocuklar, ve bu bize yansıyor. Şu anda sahne hareketleri ile ilham aldığı ağabeylerinin izinden gittiğini anladığım solistin sesi ve yorumu güzel, kendilerini izletiyorlar. Sahnede çok sevimliler. Zamanla taşların yerine oturacağı ve kendilerini “tam olarak” bulacağı zamanların gelmesi yakın. Desteklenmeli, çünkü bu müzik tutkusuyla gelecek için ümit vaat ediyorlar, zaten yaptığım araştırmada gördüğüm, festivallerde ve keşif sahnelerinde de kendilerine yer bulmaya başlamışlar. Daha fazla bilgi ve şarkılarını dinlemek için: Kırk'İki Facebook Sayfası






Bu gecede sahne alan yeni gruplar izlerken, dünya müziklerinde hiç de geride olmadığımızı gördüm ve en azından bu konuda dünyanın geri kalanıyla aynı düzlemde olduğumuzu görüp biraz teselli buldum. Soundlar, müzikler, sahne duruşları yanı sıra şarkıların Türkçe sözlü olmaları ile müziğe dair umutsuzluğum umuda bırakıyor yerini böyle gecelerde. Gecenin tek nazarlığı ışıkların insanın gözüne gözüne gelmesi. Bu gecenin başka bir güzelliği, tüm olumsuzluklara rağmen kalabalık bir seyircinin olması ve insanları gene müziğin birleştirmesi, zira her zaman dediğim gibi aydınlık, ferah ve yaşanası bir ülkede yaşamanın yolu ruh sağlığı bozuk olmayan bireylerden geçer ve ruhumuzu sağaltmanın tek ve en güzel yolu müzikten ve sanattan geçer… Siz siz olun, müziğin sesini kısmayın, zalimin sesini bastırmanın en iyi yolu müziğin sesini açmaktır çünkü...

(Not: Tolga Akyıldız, daha önce Açık Sahne adıyla olmayan ama teması aynı olan başka bir etkinliği de saydığı için bu etkinlik bu yazıda Vol. 13 olarak geçiyor.)

Hiç yorum yok: