Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Şubat 2013 Pazar

GİTTİM, GÖRDÜM, İZLEDİM....


BİRAZ SALSA, BİRAZ BAÇATA, BİRAZ MERENGE… 
İŞTE EMİR ERSOY PROJECTO CUBANO

LATİN ATEŞİ DÜN GECE BOSTANCI GÖSTERİ MERKEZİ’NDEYDİ... 

Dün gece uzun süredir gitmeyi istediğim bir performansı izlemeye gittim Bostancı Gösteri Merkezi’ne. Emir Ersoy ve grubu Projecto Cubano’yu hep takip ederdim, ancak bir türlü izlemek nasip olmamıştı, Dün geceye geçmeden önce, Bu grup hakkında bilgi vermek istiyorum ki, geceyle ilgili izlenimlerim sizi bir sonraki konser için ateşlemeye yetmezse, bu bilgiler belki ikna edici olur. Zira Türkiye şartlarının en büyük Latin oluşumlarından biri Projecto Cubano. Emir Ersoy’un resmi sitesinden (www.emirersoy.com) aldığım bilgilere göre 14 Ekim 1977 yılında, Türkiye'de Calypso Kralı lakabıyla tanınan Metin Ersoy'un oğlu olarak İstanbul'da dünyaya gelen Emir Ersoy, yıllar sonra Küçükken en büyük zevkim, babamın konserlerinde orkestranın arasında oturmaktı. diyebilecek kadar Latin müziği ile iç içe büyüdüğü bir çocukluk yaşadı. 1997 yılından itibaren aktif olarak müzik dünyasına aranjör ve enstrümanist olarak katkılarda bulundu ve Latin müziğin yaygınlaşmasında önemli misyonlar üstlenip büyük projelere imza attı.


Projecto Cubano, Emir Ersoy tarafından Türkiye’de kurulan dünya çapında bir Latin orkestrası. Emir Ersoy grubun maestrosu ve piyanisti. Grubun solistleri Banu Kunt ve Aleixi Riviera Contrevas. Luis Ernesto Gomez ve Andres Macias ise gruptaki diğer Kübalı müzisyenler. ''Projecto Cubano'', Türk, Kolombiya ve Kübalı olmak üzere toplam 10 müzisyenden oluşmaktadır. Grup bugüne kadar yaptığı 2 albümde Kenan Doğulu, Ajda Pekkan, Özgü Namal, Deniz Seki, Yaşar, Işın Karaca, Metin Ersoy, Ayca Varlıer, Kubat, Tuğba Özerk, Emre Altuğ ve Funda Arar gibi birçok Türk pop starı misafir etti. Bir döneme damgasını vuran ve milyonlar satmış hit parçaların Latin versiyonlarını dinleyicilerine sunan grubun TMC etiketiyle yayınlanmış 2 albümü ve 3 video klibi bulunmakta.
 
Grup, konserlerinde "KARNAVAL" VE ”10 Şarkı 10 Şarkıcı”albümlerindeki parçalarının yanı sıra geçmişten günümüze uzanan ve geniş bir yelpazeden seçilen Celia Cruz, Tito Puente, Ruben Gonzales, Willy Chirino, Gloria Estefan ve Oscar De Leon gibi dünyaca ünlü isimlerin salsa, cha-cha, cumbia,  merengue ve bolero tarzlarındaki klasik KUBA parçalarını da yorumlamaktadır.

Düşünün sayın postdaş, böyle bir adamı tanıyorum ben, deyip Bostancı Gösteri Merkezi’nin yolunu tuttum. Saat sekiz buçuk gibi konser alanına geldğimde, daha insanlar yeni yeni geliyordu. Saat dokuz gibi kpılar açıldı, tabisi ben de hemen sahne önüne attım kendimi (bende böyle sevgili postdaş, bi konseri ya en önden izlerim ya da hiç izlemem J). Salon kalabalıklaştıkça etrafım Latin dansı gönüllüleriyle doldu. Öyle ki ilk dikkatimi çeken şeylerden biri küçük gruplar halinde dans figürlerini pratik yapan insanlar oldu. Evet evet çok keyifli geçecek gibiydi konser/performans. Saat 21.30 gibi konser sarı pelerinleri içinde bir Latin zennenin performansıyla başladı. Adamdaki kıvraklığı hayretler içinde izlerken (zira 29 yıllık odunum, net!, o hareketler hayatta benden çıkamaz mesela) bunun daha başlangıç olabileceğini nerden bilirdim? O adamlar o kızları evirip çevirirken, kaldırıp döndürürken ve dahi kendileri evrilip çevrilirken ben de olduğum yerde kendimi Latin ritimlerine bırakmışım farkında olmadan J, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş dansçıların şöleni vardı dün. Aklıma takılan bir iki husus da olmadı değil. Mesela gerek senkron gerek koreografi olarak ikili danslar çok ama çok hoşuma giderken, grup danslarda zaman zaman sahne üzerinde bir kaos oldu, sahne üzerindeki grup dansçılar performans göstermekten çok oraya eğlenmeye gelmiş gibiydi. Yer yer salonda yanımızda bulunan dansçılar da çıktı sahneye. Hepsi müthişti ancak bir ara tam bir kaos oldu gerçekten. Ama gerçekten yaptıkları işin uzmanı olan ve eğlendirirken kendileri de eğlenen dansçıların dansları görülmeye değerdi.

Gecede gerek albümden parçalar, gerekse dünyanın en bilinen Latin şarkıları çalarken, Teoman’ın Paramparça şarkısını Latin formunda dinlemek ilginç oldu.

Gecenin sürpriz konuklarından biri, Kenan Doğulu'nun vokalistlerinden biri olan Duygu Soylu'nun performansıydı. Sahnesi ve sesi olağanüstüydü. İki şarkı seslendirdi.





























Gecenin en anlamlı yanı, engelli küçüklerden oluşan Social Band grubunun konuk sanatçı olarak birkaç parça seslendirmesiydi, ki kendileri küçük yürekleri ve yetenekleri büyük bu kardeşlerimiz “SANAT-ÇI ENGEL TANIMAZ” mottosuyla pek çok konser veriyorlarmış İstanbul’da zaten. İlk fırsatta gideceğim. Önce grup adına Çağla Karali isimli 9 yaşındaki müthiş yetenek söylediği şarkıyla (yabancı bir şarkıydı, adını hatırlayamadım şimdi) hepimizin ağzını açık bıraktı. Kızın kendi küçük sesi büyük, tüm salonu yıktı geçirdi, birkaç parça ve dans sonra grubun engelli üyeleri geldi ve mikrofonda Şilay, perküsyonda Ezgi ve Orhan birlikte iki şarkı seslendirdiler, ki birinde işitme engelliler için şarkyı beden dilinde aktaran iki gönüllü de vardı. Gecenin en içime dokunan anıydı. Şilay önce Ayrılmam’ı söyledi, arkasından –bence çok anlamlı olan- Bambaşka Biri’ini söylerken, özellikle “Başım yukarda meydan okuyorum hayata ve sana” demesi çok manidar ve etkileyiciydi. Çok yaşayın siz çocuklar, engellere inat…
Çağla, Emir Ersoy ile



Arkasından, gecenin en ilginç bir başka etkinliği olarak, dans eden gruplar arasındaki “DANCE FIGHT” oldu. Daha çok sokak danslarında, break dansta filan gördüğümüz bu iki tarafın karşılıklı olarak birbirini danslarıyla geçmeye çalıştığı, ama tabiî ki bu mücadelenin dansla yapıldığı aktivitede Latin dansçılarının birbirlerine karşı hünerlerini sergilemesini izlemek müthiş oldu. Daha sonra genç kuşağa karşı, o sırada salonda olan eski kuşak (hocalar vs) sahneye çıkınca ortalık arap saçına döndü. Sahne üzerinde hangi birini izleyeceğinizi şaşırdığınız onlarca dans ustası, arka fonda Projecto Cubano’nun enfes ezgileri ve salonda sahnedekinden aşağı kalmayan figürleriyle izleyiciler bir büyü ortamı gibiydi.









Bunlar DANCE FIGHT'tan KARELER...


























Konserin bir bölümü daha küçük yaşlarında Latin dansıyla tanışıp icra eden miniklerin danslarıyla şenlendi. Onlardaki o hareketleri doğru yapma telaşı ancak ne kadar ciddiye aldıklarını görmek, onlardaki o heyecanı, hatasız yapmaya çalışmalarını izlemek çok keyifliydi. 



















Konserde ara verilmezken, sonlara doğru bir sürpriz çıkageldi sahneye, Bu sürpriz Özgü Namal’dan başkası değildi, biliyorsunuz albümde Pinhani’den Hele Bi Gel’i söylemişti. Sahnede arka fona dansçılar ve grup önde Özgü, güzel bir mizansen oluşturdu.

Gecenin kapanışı Emir Ersoy’un kalipso kralı olan babası olan sanat Çınar’ı Metin Ersoy’un enfes performansı ile sona erdi. Metin Ersoy, yaşına rağmen dinamizmini ve farkını konşturdu sahnede, daha önce de izleme şansım olmuştu kendisini ve her seferinde içindeki ateş ve heyecanla söylerken şarkılarını ben de hayranlık ve takdirle izlemiştim. Bu gece de Metin bey’in performansı gençlere taş çıkarır cinstendi. Che Guevara’ya adanmış Hasta Siempre şarkısını söylerken sol yumruğu hava kalkıyor, yer yer Türkçe yer yer İspanyolca söylediği şarkı bitince, en büyük devrimci “Mustafa Kemal Atatürk” dediğinde salon yıkılıyor. Arkasından, “Day-O” ve “Walk In the Line” şarkıları yer yer Türkçe yer yer İngilizce olarak ve arkasında dansçılarla ritim tutan dans eden çınar Metin Ersoy’la bambaşka bir forma bürünüyor. Gecenin sonu Metin Ersoy’la klasikleşen “ Vakit Yok Gemi Kalkıyor” oluyor ve “Varrooll, çoook yaşaaa, Bravo” sesleri arasında Metin Ersoy sahneden iniyor, bis yerine son bir şarkı daha çalıyorlar ve katılan tüm dans okullarının bir ya da iki temsilcisi sahnede yerlerini alıyor.




Yazının bu kısmı geceden çeşitli fotoğrafları içeriyor. Coşkuyu hissedin diye yarım akıllı telefonumla –bende sizdeki akıllı telefonlardan yok şekerler :)- çekebildiğim en net fotoğrafları çektim. Fotoğraf kaliteleri için özürsss :)








 

 

 



 



 

 







 
ŞİLAY ŞARKI SÖYLÜYOR.... 
 

 




Gece saat 00.30’da biterken -3 saat aralıksız performans- Emir Ersoy’a bu gece için teşekkür edip, bir güzel geceyi daha anı arşivime katmanın mutluluğuyla oradan ayrılıyorum. Dİlerim sizlere de kendinizi bu coşkudan bir parça aktarabilmişimdir. Bu yazıyı bitirirken, hala edinmediyseniz, “Karnaval” ve “10 Şarkı 10 Şarkıcı” albümlerini edinmeyi tavsiye ediyorum, insanın kanını kaynatan ve müthiş sanatçıların müthiş şarkılarını Latin formunda söyleyerek ilginç bir projeye imza attıkları bu albümler arşivinizde mutlaka bulunmalı… Aşağıda albümden Ayça Varlıer Yorumuyla Bir Zaman Hatası'nı izleyebilirsiniz.






Hiç yorum yok: