BİRAZ SALSA, BİRAZ BAÇATA, BİRAZ MERENGE…
İŞTE EMİR ERSOY PROJECTO CUBANO
LATİN ATEŞİ DÜN GECE
BOSTANCI GÖSTERİ MERKEZİ’NDEYDİ...
Dün gece uzun süredir
gitmeyi istediğim bir performansı izlemeye gittim Bostancı Gösteri Merkezi’ne.
Emir Ersoy ve grubu Projecto Cubano’yu hep takip ederdim, ancak bir türlü
izlemek nasip olmamıştı, Dün geceye geçmeden önce, Bu grup hakkında bilgi
vermek istiyorum ki, geceyle ilgili izlenimlerim sizi bir sonraki konser için
ateşlemeye yetmezse, bu bilgiler belki ikna edici olur. Zira Türkiye
şartlarının en büyük Latin oluşumlarından biri Projecto Cubano. Emir Ersoy’un
resmi sitesinden (www.emirersoy.com)
aldığım bilgilere göre 14 Ekim 1977 yılında, Türkiye'de Calypso Kralı lakabıyla
tanınan Metin Ersoy'un oğlu olarak İstanbul'da dünyaya gelen Emir Ersoy, yıllar
sonra Küçükken en büyük zevkim, babamın konserlerinde orkestranın arasında
oturmaktı. diyebilecek kadar Latin müziği ile iç içe büyüdüğü bir çocukluk
yaşadı. 1997 yılından itibaren aktif olarak müzik dünyasına aranjör ve
enstrümanist olarak katkılarda bulundu ve Latin müziğin yaygınlaşmasında önemli
misyonlar üstlenip büyük projelere imza attı.

Grup, konserlerinde
"KARNAVAL" VE ”10 Şarkı 10 Şarkıcı”albümlerindeki parçalarının yanı
sıra geçmişten günümüze uzanan ve geniş bir yelpazeden seçilen Celia Cruz, Tito
Puente, Ruben Gonzales, Willy Chirino, Gloria Estefan ve Oscar De Leon gibi
dünyaca ünlü isimlerin salsa, cha-cha, cumbia,
merengue ve bolero tarzlarındaki klasik KUBA parçalarını da yorumlamaktadır.
Düşünün sayın postdaş, böyle
bir adamı tanıyorum ben, deyip Bostancı Gösteri Merkezi’nin yolunu tuttum. Saat
sekiz buçuk gibi konser alanına geldğimde, daha insanlar yeni yeni geliyordu.
Saat dokuz gibi kpılar açıldı, tabisi ben de hemen sahne önüne attım kendimi
(bende böyle sevgili postdaş, bi konseri ya en önden izlerim ya da hiç izlemem J). Salon kalabalıklaştıkça etrafım Latin dansı
gönüllüleriyle doldu. Öyle ki ilk dikkatimi çeken şeylerden biri küçük gruplar
halinde dans figürlerini pratik yapan insanlar oldu. Evet evet çok keyifli
geçecek gibiydi konser/performans. Saat 21.30 gibi konser sarı pelerinleri
içinde bir Latin zennenin performansıyla başladı. Adamdaki kıvraklığı hayretler
içinde izlerken (zira 29 yıllık odunum, net!, o hareketler hayatta benden
çıkamaz mesela) bunun daha başlangıç olabileceğini nerden bilirdim? O adamlar o
kızları evirip çevirirken, kaldırıp döndürürken ve dahi kendileri evrilip
çevrilirken ben de olduğum yerde kendimi Latin ritimlerine bırakmışım farkında
olmadan J, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden
gelmiş dansçıların şöleni vardı dün. Aklıma takılan bir iki husus da olmadı
değil. Mesela gerek senkron gerek koreografi olarak ikili danslar çok ama çok
hoşuma giderken, grup danslarda zaman zaman sahne üzerinde bir kaos oldu, sahne
üzerindeki grup dansçılar performans göstermekten çok oraya eğlenmeye gelmiş
gibiydi. Yer yer salonda yanımızda bulunan dansçılar da çıktı sahneye. Hepsi
müthişti ancak bir ara tam bir kaos oldu gerçekten. Ama gerçekten yaptıkları
işin uzmanı olan ve eğlendirirken kendileri de eğlenen dansçıların dansları
görülmeye değerdi.
Gecede gerek albümden
parçalar, gerekse dünyanın en bilinen Latin şarkıları çalarken, Teoman’ın
Paramparça şarkısını Latin formunda dinlemek ilginç oldu.
Gecenin sürpriz konuklarından biri, Kenan Doğulu'nun vokalistlerinden biri olan Duygu Soylu'nun performansıydı. Sahnesi ve sesi olağanüstüydü. İki şarkı seslendirdi.
Gecenin sürpriz konuklarından biri, Kenan Doğulu'nun vokalistlerinden biri olan Duygu Soylu'nun performansıydı. Sahnesi ve sesi olağanüstüydü. İki şarkı seslendirdi.


Gecenin en anlamlı yanı, engelli küçüklerden oluşan Social Band grubunun konuk sanatçı olarak birkaç parça seslendirmesiydi, ki kendileri küçük yürekleri ve yetenekleri büyük bu kardeşlerimiz “SANAT-ÇI ENGEL TANIMAZ” mottosuyla pek çok konser veriyorlarmış İstanbul’da zaten. İlk fırsatta gideceğim. Önce grup adına Çağla Karali isimli 9 yaşındaki müthiş yetenek söylediği şarkıyla (yabancı bir şarkıydı, adını hatırlayamadım şimdi) hepimizin ağzını açık bıraktı. Kızın kendi küçük sesi büyük, tüm salonu yıktı geçirdi, birkaç parça ve dans sonra grubun engelli üyeleri geldi ve mikrofonda Şilay, perküsyonda Ezgi ve Orhan birlikte iki şarkı seslendirdiler, ki birinde işitme engelliler için şarkyı beden dilinde aktaran iki gönüllü de vardı. Gecenin en içime dokunan anıydı. Şilay önce Ayrılmam’ı söyledi, arkasından –bence çok anlamlı olan- Bambaşka Biri’ini söylerken, özellikle “Başım yukarda meydan okuyorum hayata ve sana” demesi çok manidar ve etkileyiciydi. Çok yaşayın siz çocuklar, engellere inat…
Çağla, Emir Ersoy ile
Bunlar DANCE FIGHT'tan KARELER...

Konserin bir bölümü daha küçük yaşlarında Latin dansıyla tanışıp icra eden miniklerin danslarıyla şenlendi. Onlardaki o hareketleri doğru yapma telaşı ancak ne kadar ciddiye aldıklarını görmek, onlardaki o heyecanı, hatasız yapmaya çalışmalarını izlemek çok keyifliydi.
Konserde ara verilmezken, sonlara doğru bir sürpriz çıkageldi sahneye, Bu sürpriz Özgü Namal’dan başkası değildi, biliyorsunuz albümde Pinhani’den Hele Bi Gel’i söylemişti. Sahnede arka fona dansçılar ve grup önde Özgü, güzel bir mizansen oluşturdu.

Yazının bu kısmı geceden
çeşitli fotoğrafları içeriyor. Coşkuyu hissedin diye yarım akıllı telefonumla –bende
sizdeki akıllı telefonlardan yok şekerler :)- çekebildiğim en net fotoğrafları çektim. Fotoğraf kaliteleri
için özürsss :)
Gece saat
00.30’da biterken -3 saat aralıksız performans- Emir Ersoy’a bu gece için
teşekkür edip, bir güzel geceyi daha anı arşivime katmanın mutluluğuyla oradan
ayrılıyorum. Dİlerim sizlere de kendinizi bu coşkudan bir parça aktarabilmişimdir. Bu yazıyı bitirirken, hala edinmediyseniz, “Karnaval”
ve “10 Şarkı 10 Şarkıcı” albümlerini edinmeyi tavsiye ediyorum, insanın kanını
kaynatan ve müthiş sanatçıların müthiş şarkılarını Latin formunda söyleyerek
ilginç bir projeye imza attıkları bu albümler arşivinizde mutlaka bulunmalı… Aşağıda albümden Ayça Varlıer Yorumuyla Bir Zaman Hatası'nı izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder