Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Şubat 2013 Salı

BU BİR TEŞEKKÜR YAZISIDIR...


HAYATIMA DOKUNAN MÜZİK İNSANLARI'NA....
Müziğe ilgim ben daha teee çocukken başladı sayın postdaş, buraya kadarki klasik hikaye. Küçükken Sivas’ta bir kasetçi amcam vardı, her hafta 10 kaset alır dinler, ertesi hafta onları götürür yeni 10 kaset alırdım. Pikniklerde herkes top filan oynarken, ben gazetelerin verdiği şarkı sözlerini ezberlerdim bir köşede. Babamın kemanı ve annemin sesiyle dolu aile meclislerinde bana şarkı söyletirdi babam zaman zaman. Yani müzikle bağım kendimi bildim bileli hep olmuştur.

Müzikle bu kadar iç içebir hayat sürerken –ve arada gitar kursuna gitmiş ve toplu konserimsi bir şey bile vermişken- benim müzik adına amacım sahne üzeri olmadı pek, ben daha çok albüm almayı sevdim, konserlere gitmeyi, sanatçılarla iletişim kurmayı, onların albümlerini bulmayı, onları gerek sürprizlerim, gerekse şarkıları konusundaki yorumlarımla şaşırtmayı sevdim. 7 yaşında her türlü kaseti alarak başladığım müzik arşivime CD arşivi ile hız verdiğim 2007 yılından bu yana, değerli sanatçılar ve müziyenlerle kurduğum iletişim benim için hep itici güç, müzikle ilgili amatör ilgim ve bilgimin tetikleyicisi oldu.

Müzikal ilgi ve bilgimin erişebildiği sanatçılarla röportajlarımı okuyacaksınız –ya dileğim bu yönde diyeyim- ancak bu yazıda müziğin diğer tarafını yazacağım, yani fikirleri, yazıları, kitapları, işleri, projeleri, canayakınlıkları, ilgileri, kendilerini ifade edişleri ile müzik hayatıma dokunan müzik yazarı, eleştirmen, prodüktör, radyocu dostlarımdan, abilerimden bahsedeceğim. Tabi ki, yazdıklarım hep eksik kalacak ve muhtemelen bu yazı kendini sürekli güncelleyecek, ancak bunu amatör bir müzik blogu yazarının içten hediyesi olarak kabul ederlerse çok sevinirim….

Bu yazı bir nevi teşekkür yazısıdır….

NAİM DİLMENER: Sevenleri arasında lakabı “Ulu Dilmener”dir. Yazar, araştırır, eleştirir, sunar, DJ’lik yapar. AVM’lerde tanık olduğu tuhaf diyaloglardan bir kitap yazması için ikna çalışmalarım sürüyor J Müzikte sevdiği isimlere hak ettikleri değeri verir ve Naim abinin beğenisine mazhar olmak önemli bişeydir, her babayiğidin harcı değildir. Sevdiğini göklere çıkarır, ancak sevmediğini incelikle yerin dibine batırır. Bunu yaparken bile nezaketi elden bırakmaz. Sigara tiryakisidir, bırakmayı da düşünmez. Müziksever radarı geniştir, bulduğunda kaçırmaz. Sohbetinden nasiplenme şansına sahipseniz, sizi bağrına basar, sahiplenir. Hayat konusunda radarları açıktır, duyarlıdır, sesini yükseltebilenlerden, tepkisini koyabilenlerdendir. Bazı şarkıcı ve gruplara açıkça hayranlığını belirtmekten çekinmez –ki bunların şu an aklıma gelen ilk örnekleri Bandista, Rashit ve Mor ve Ötesi’dir. İyi müzik dinler, iyi müzik tavsiye eder. Müzik dünyasının eskiden bugüne köprüsü gibidir, konuştukça yeni yeni açılardan bakarsınız, yeni insanlar tanırsınız. Bu fakire kolilerce kaset ve CD göndermişliği vardır. Bu kadar da incelikli ve mütevazidir. Yazdıklarıyla yol göstericidir, feyz vericidir, çok yaşayasıcadır. Anılarını, yaşadıklarını, gözlemlediklerini kitaplarında anlatır. “Sabrina - The Remixes”, “İmkânsız Aşk Hikâyeleri”, “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş Hafif Türk Pop Tarihi”, “Eleştirmenin Günlüğü” ve “Hür Doğdum Hür Yaşarım Ajda Pekkan Kitabı” isimli kitapları vardır. En son 24 kanalında Bir Şarkısın Sen isimli programla eskinin ve yeninin yıldızları ile müthiş söyleşiler gerçekleştirmiştir. Bildiğim, Açık Radyo’da program yapıyor. Bir de Radikal İki’de yazıyor. Tivitır adresi: renemliD






YAVUZ HAKAN TOK: Eskiye ve yeniye uzanan usta kalem, müzik eleştirmeni, şarkı sözü yazarı, 45’lik geceleri DJ’i, program yapımcısı, on parmağında kırk marifet. Blogunu okumak ayrı bir keyifli. Zira üslubunu çok kendime yakın buluyorum. Satır aralarındaki mizahi dil, müzik yazılarını okurken çok hoşuma gidiyor. Sanatçılarla röportajları, albüm eleştirileri, konser haberleri, yazı dizileri ile o büyük gemi, ben de takip eden taka gibiyim desem yeridir. Müzik camiası içinde çok güzel ilişkileri ve arkadaşlıkları var. Aynı frekanslarda buluştuğumuz, deneyimi, gördükleri ve yazıya aktardıkları ile yolumu aydınlatan nadir kişilerden. Öyle güzel tespitleri var ki, çoğu zaman gözden kaçan ufak bir ayrıntı, onun bir kelimesiyle yerine oturuyor. “Aaaa hakkaten” ya da “yaaa demek böyleymiş” diye okuduğum çok yazısı var. Özel gecelerin düzenlenmesinde büyük katkıları vardır. İnşallah ben de bi gün onun gibi olurum. Bir de eşi var ki, bahsetmeden geçemiycem, ben hayatımda bu kadar pozitif, neşeli, bıcır bıcır, hani al karşına konuşsun saatlerce dinle gibi çok az insan tanımışımdır. Elhan hanımı tanımak da şansım oldu. Bir ömür mutlu olsunlar… tivitır adresi: yavuzhakantok

HAKAN EREN: Müzikle ilgilenip de onu idol almayan yok gibidir. Ben de onlardan biriyim. 70’lerden ve hatta daha öncelerinden 2000’lere elini atmadığı müzik olayı, sanatçısı yoktur. Müziğin bir tarihi varsa, Hakan Eren onun anlatıcısıdır. Prodüksiyonlar yapar, eski kuşağa yeniyi, yeni kuşağa eskiyi anlatır. Hani eski ile yeni arasında köprüdür dersem, tam olarak karşılığı Hakan Eren’dir. Yapımcı, sunucu, prodüktör, DJ’dir. 45’likte müthiş 45’likler temalı partilerin sahibidir. Türkiye’nin en büyük plak arşivi ondadır, Türkiye’nin müzik kütüphanesi, Itunes’un insan formudur. Ossi Müzik adlı prodüksiyon şirketinden canım Jale’m, Demet’im gibi müthiş müzisyenlerin albümlerini biz müzikseverlerle buluşturur. Yapılmayanı yapar, mesela tutar Gazino Kültürü’nü yeniden yaşatmak için Gazino Show programları yapar. Ya da 90’lar gecesi yapıp, yıllardır sahne çalışması yapmayan bir dönemin en sevilen sanatçılarını sahneye çıkarır. Vefalıdır, eski sanatçıları ellerinden tutup ait oldukları yer olan sahnede sevenleriyle buluşturur. Zaman zaman facebook’ta veya tivitırda fotoğraflarını paylaşır buluşmaların ve bu fakir gözyaşları içinde beğenir o fotoları J Sanatçılarla dostluğu gıpta edilesidir. Aynı zamanda centilmendir, yüzü hep güler, nezaketlidir. Radyo D’de her pazartesi program yapar. Takip edilesidir. Tivitır adresi: Erenhakan

TOLGA AKYILDIZ: Onun adına ilk rastladığımda henüz Blue Jean okuru bir yeniyetmeydim. Yazılarını okur, dergileri biriktirirdim, hala da durur o Blue Jean’ler bende. Gel zaman git zaman, büyüdüm, müzik içimde bir tutku oldu ve zaten bir avuç iyi müzik aşığı olduğumuz için yollarımız kesişti. Ben hep müzikle ilgiliydim, derken facebook filan sosyal medya sayesinde yıllar sonra iletişime geçtim. Sanırım kendimi iyi ifade etmiş olmalıyım, arkadaşlığımız o günden bu yana hep müthiş bir seyir izledi. O benim Takabim oldu, ben onun hevesli müzik kardeşi. Ona baktıkça, müzikteki yönümü belirleme yolunda kararlarım değişti ya da güçlendi. Onun telkinleri ve tavsiyleri beni rahatlattı, yol gösterdi. O sıralar çalıştığım organizasyon şirketinin yarışması da tanışmamızda kendimi ifade edebilmeme yardımcı oldu, bunu yadsıyamam. O yarışmada jüriyken ya da yaptığı Popvirüs gecelerinde yaptığımız sohbetlerde samimiyetimiz ilerledi. Özellikle bir doğumgününde beş altı saat, Demet, Melike Karakartal ve Tolga abi ile yaptığımız bir muhabbet vardır ki, tadı damağımdan hiç gitmez. O ayrı bir frekansıt. Takabi benim mesleki hezeyanlarımı, kimi saçma heyecanlarımı ve çığlıklarımı sabırla dinledi, tavsiyeler verdi. Ondaki o muzip ve espiritüel yanı sevdim. Samimiyetini, cool abiliğini sevdim. Yazıları benim için ayrı bir keyif. Blue Jean’le başladığım okurluğum önce Hürriyet’te Popvirüs’le ardından Milliyet Cadde’de Sokak Çocuğu ile devam etti. Onun gözlemleri, güncel olaylara bakışı, fikirlerini savunuşu ve dahi iyi müziği hak ettiği yere getirme çabası bana yol gösterici oldu, kendi fikirlerime çok yakın şeyler okudum o yazılarda. Üstelik sadece yerli değil yabancı müziklerde de ciddi anlamda çok şey öğrendim. İyi ki varsın Takabi… tivitır adresi: takyildiz   

KADRİ KARAHAN: Yazar, eleştirir, arşiv yapar, şiir yazar, bunlarla yetinmez en şair sanatçıları bir araya getirir şiir kitabı derler, komple sanatçı adam. Bizi bir araya getiren de bu müzik aşkı ve 90’lar sevgisi oldu. Çok ortak yan bulduk, birbirimizin muhabettinden çok keyif aldık ve daha önümüzde paylaşacağımız nice güzel müziklerle ve sohbetlerle dolu bir yol var. Ayrıca o da Zerrinsever mesela. Kadrikarahan.net sitesinde albüm eleştirileri yazar. Öykülerini ve şiirlerini yayınlar, yakın zamanda “AKUSTİK ŞİİRLER” adlı, 46 sanatçının şiirini derleyip, geliri Serhan Şeşen vakfına aktarılmak üzere bir şiir kitabı derleyip yayınladı. Müzik ortamlarında hep olması istenen bir müzik adamı, sevgili arkadaşım, kalemi keyifli hem de hüzünlüdür. Genelde neşelidir Kadri, gözlerinin içi güler, zaten yakışıklıdır da. “Müzik buddy”mdir. Tivitır adresi: KadriKarahan

OLCAY TANBERKEN: Yeni nesil radyocu, eski kafalı müzikçi (bunu kötü anlamda söylemiyorum, müziğin müzik olduğu zamanlardan kalma iyi müziği kötü müzikten ayırt etme becerisi anlamında söylüyorum), Dikkat Müzik blog yazarı, albüm eleştirmeni, arşivci, muhabir, Tamba Tumba programının sahibi. Yeni nesil olup tüm dönemlerin müziklerini ve sanatçılarını kucaklayabilmesi ile kendime çok yakın hissediyorum. Aynı zamanda başka bir mesleği de var ve onu da sürdürüyor. Yani on parmağında on marifet. Müzik sohbetlerimizde ortak çok yön var. Sevdiğimiz sanatçıların çoğu ortak, fikir ve mentaliteler ortak, müziğe bakışımız ortak, bu yüzden onu dinlemekten, okumaktan hiç sıkılmıyorum. Radyo kültürüm olmadığı halde hem de. O da arşivci. Eline gelen nadir CD’nin/albümün kıymetini bilenlerden. O da çok konser ve program geziyor. Radyoculuğa “içindeki müzik aşkını aktarabilmek için” kendi şansını yaratarak başlamış. Tivitır adresi: olcaytanberken


AHMET ERTEN: Kayahan Ahmet’le tanışmamızı görseydi, o ünlü sözü şöyle söylerdi: Yolu arşivden geçen herkesle, bir gün bir yerde buluşuruz. Ahmet arşivci, blog yazarı, hayatmuzik 'in editörü, 90’lar delisi, iyi müzik tutkunu. Çok sık görüşemesek de, biliriz ki söz konusu müzik olunca biz muhakkak bir yerde buluşuruz. Onun müzik konusunda –olur ya- bir şeye ihtiyacı olsa, benim koşup yetişeceğimi bilir, ben de onun aynı şekilde. Aynı zamanda Bendeniz’le de çalışmış bir dönem. Yeni evli. Onun da ek bir işi var. Pazarlama İletişimi ve Kurumsal İletişim çalışmaları devam ediyormuş. Müziğin faal ve sevilen çocuklarından… tivitır adresi: ahmeterten



AHMET KAMİL TAŞKIN: Popüler müzik camiasının en revaçta ve yakışıklı DJ’dir. Süper FM’de program yapar, 90’lar geceleri düzenler, Müzik Gazetesi adlı İnternet sayfasında yazılar yazar, yüzü hep güler ve güzel güler. O da 90’lı yıllar arşivcisi. Radyocu olmasının da kredisiyle, tırnaklarımı yememe yol açan albümlerin ve promoların sahibidir (anladın sanırım J) Gece çıkmalarını çok sever, tivitırda her gün bir önceki gece ne kadar eğlendiğini anlatan fotolar, tivitler görmeniz olasıdır. Arkadaşlığı tatlıdır, muhabbetperver ve sevilesidir. Seviliyor da zaten. Sanatçı camiasında seveni, dostu boldur. Bir ara televizyona da program yapmıştı, ama şu an sadece Müzik Gazetesi ve radyo var bildiğim kadarıyla. Tabisi takipteyim. Tivitır adresi: ahmetkamil


CÜNEYT ASİ DURU: Ona hep derim ki, insanın huzur bulması için Tibet’e filan gitmesine gerek yok, seninle iki satır konuşsa, muhabbetinden nasiplense yeter. Gerçekten Cüneyt’in gülen yüzünde hep öyle bir şey yakalarım. Cüneyt’le tesadüfler ve ortak arkadaşlar sayesinde tanıştığımdan beri, bir gün centilmenliği ve nezaketi elden bıraktığını görmedim. Tam bir salon erkeği, müzik gecelerinin janti katılımcısıdır. 90’lar delisi olarak zaten yollarımızın kesişeceği muhakkaktı. Bir de üstüne aynı frekanslarda olunca, konuşucak çok şey oluyor. Biri Bizi Gözetliyor programının 2. sezonundan hatırlayanlar olabilir. Daha sonra “Düşlerin Kadar Konuş”, “Tanrıça Ayın Orgazmı” kitapları ve çok yakın arkadaşı Çisel Onat’la çıkardıkları “İki Satır Aşk”la kitaplarla da bize ulaştı. Özellikle 90’lar üzerine keyifli TV programları, radyo programları yaptı. Kimsede olmayan klipleri yayınladı. Elinde devasa bir Sezen Aksu arşivi olduğunu biliyorum. O da arşivci olmanın tüm gerekliliklerini yerine getiriyor. Görüntü arşivi ise enfes! Yakınlarda soundMag dergisinde yazıları ve röportajlarıyla yer alacakmış, takip etmeli! Tivitır adresi: cuneytasiduru

GÖKHAN ÇINAR: Radyoların gülen yüzlerinden biri daha… Joytürk’te özellikle Cihan Hatipoğlu (şimdi Aydeniz) ile yaptığı programlar bizi bir araya getirdi. Bir de tabi Yaşar’ın katıldığı Joytürk Buluşmalar programının kaydını almak için çekine korka gittiğim Joytürk’ten hımhım bir adam beklerken, karşıma “iyi ki geldin, hoşgeldin”  diye kocaman bir gülümseme ile karşılaması da var. O buluşma Gökhan’ı “hem aynı frekanslardayız, hem radyocu, hem arşivci, hem de insan! vay be” şeklinde kafamda konumlandırmamı sağladı. Zira adam radyonun yetkililerindendi ve ben müzikte yetkili kişilerden çok çektim! Gökhan benim radyoculara karşı önyargılarımı yıkma nedenlerimden biri. Beni Joyturk’ün bir kitap ödülleri gecesine davetini ise asla unutamam. Muhteşem bir geceydi. Bi kere hem çok dolu, hem çok espiritüel, hm güleryüzlü, hem de “prezentabl”. İyi sunuyor, iyi programlar yapıyor, seni dinliyor ve gerçekten dinliyor. Cihan’la müthiş bir ikililerdi. Zaman zaman “Düş Bahçeleri” adlı konsept 90’lar partileri yaparlardı. Epeydir haberlerini almadım. İkisi de evlendiler bu arada. Buradan mutluluklarımı ileteyim bir kez daha. Dilerim bundan sonraki hayatı hep mutlu olur ve ben de hep onun arkadaşlığından nasiplenirim. Tivıtır adresi: gokhanncinar

LALE ELIZABETH DANIELSON: Nam-ı Diğer, Backstagemama. Konser kulisi dendi mi ondan sorulur. Yerli yabancı sanatçılar kendilerini rahatça onun eline teslim eder. Zaman zaman eklediği fotoğraflarla saççımı başımı yoldurur. Alanis Morissette'in filan kulisini hazırlamışlığı vardır. İşinde parmak ısırtacak bir disiplin ve mükemmellikle çalışır. Bu kadar mükemmel bir insanın bir kusuru olmaz mı? Yok valla. Benim canım Lale ablamdır. Tanışmaktan dolayı ayrıcalıklı hissettiğim, zaman zaman dertleştiğim, zaman zaman çok güldüğüm, zaman zaman muhabbetin dibine vurduğum, zaman zaman kaybettiklerimizi yad edip ağladığım, benim iyi günümde mesajıyla sevincime ortak olan, kötü günümde beni avutucu sözler söyleyen, yanımda olduğunu hissettiren, hayata bakışlarımız paralel olan, bu yüzden geçen seneki sıkıntılı süreçte beni en iyi anlayanlardan olan, sevgi dolu, nezaketli, vefalı, muzip, komik, nev-i şahsına münhasır, her eve lazım, yok yok bi tek benim Lale ablam olun dediğim, insana huzur veren, aynı zamanda duygusal ve geçmişine de bağlı olan, unutmayan, haksızlığa sesini yükseltmekten çekinmeyen, özellikle şapkalarıyla kendi tarzını yaratan ablamdır. Onu o kadar çok seviyorum ki, Allahım uzun ömürler versin. Hem sözü var bana bir gün bir araya gelip sevdiklerimizin ebedi dinlenme mekanlarını ziyaret edicez, Lale ablam bana hikayelerini anlatıcak… Tivitır adresi: Backstagemama  

TANSEL DOĞANAY: Aranjörlerin kralı, bu kadar çerçöp müzik içinde, en eli yüzü düzgün işleri yapıp da nasıl böyle sakin ve mütevazi kalabiliyor hayret ediyorum. Ortalık “ben oldum” diyen aranjörlerin boy boy albümlerinden geçilmezken, onların hepsini sıraya dizip “siz şöyle bi kenara çekilin bakiyim” diyerek hepsini ezecek bir müzik birikimi ve bilgisi ile Tansel abinin ön plana çıkmamasını ya da çıkmak istememesini anlayamıyorum. Ancak Tansel abi gibi egolardan ve komplekslerden arınmış insanlar yapar bunu. Tansel abinin çok başka yerlerde olması gerekirdi, bunu bilir bunu söylerim. Demet, Yaşar, Sibel Tüzün, Fatih Erdemci gibi yıldızların albümlerini parlatan aranjör. Ayrıca hoşsohbet müzik adamı, müzik kütüphanesi, arşivci, yönlendirici, eski öğretmen, akordeon üstadı, şarkı sözü yazarı (Demet’in “İhanet Ettin” şarkısı ona aittir), iyi müziği keşfeder ve yeniden yaratır. Yaşar’ın hemen hemen bütün albümlerinde imzası vardır. Can abimdir. Tivıtır adresi: tanseldoganay

Bu kişilere dikkat edin sevgili postdaş, şu an bu satırları yazabiliyorsam bu yukarıdaki kişilerin verdiği motivasyon ve heyecanın eseridir. Ben yolun başında bir müzik blogu yazarıyım ama bu yola çıkmamda yüzde elli pay kendi ilgim ve bilgimse, yüzde ellisi bu yukarıdaki canım abilerim, ablam, arkadaşlarımındır. Hepsine minnetlerimi sunuyorum….

Teşekkürler büyüyorum sizinle....




Hiç yorum yok: