ORHAN GENCEBAY İLE BİR ÖMÜR
KISIM 2
NÜKHET
DURU – GİTTİ DE GİTTİ
Öncelikle söylemeliyim ki Nükhet Duru’nun
adını görünce heyecanlanmadım değil, zira bu kadar dev sesin arasında bunca
yıllık kariyerinde arabesk tabir edilen müziğin yanından bile geçmemiş, şarkıları
hep Batılı tarda olan ve öyle yorumlayan tek kişi. Evet başka müzik türleri de
söyledi, sanat müziği ve müzikal dalında yorumları da oldu ama benim bildiğim,
Nükhet Duru’dan böyle bir arabesk – daha doğrusu Orhan Baba’nın deyişiyle
serbest- müzik denemesinin bir ilk olduğu. Dolayısıyla nasıl olacağını bir
türlü kestiremedim. Bununla birlikte Nükhet Duru bu, sesiyle gökleri yıkan ses,
yorumuyla değme yeniyetme popçuyu iki seksen uzatan yorumcu… Dolayısıyla bu
yeni deneyimi kaldırabilecek bir isimdi. Ve dinleyince yanılmadığımı anladım.
Bu şarkıyı daha önce duymamıştım ve düzenlemesini o kadar başarılı buldum ki, bu
şarkıyı Orhan Gencebay’ın yazdığını bilmesem Nükhet Duru’nun yeni şarkısı
zannedebilirdim. Zira öyle bir “yeni” yorum bu. Nükhet tarzı. Hem batılı, hem
doğuya dönük, hem şarkının özü korumuş, hem Nükhet havası. Nükhet usul usul
söylerken şarkıcılığın kitabını yazıyor. Bağırmadan yorumlaması, sesindeki o
içe dokunan tını ve biraz da efektlerle on numara sıfır şarkı gibi olmuş…
Repertuara alınsa diğer Nükhet şarkıları arasında iğreti durmaz, gayet yerini
alır. Sonuçta Nükhet’in kariyerindeki başarılı yeni denemeler hanesine yıldızlı
on alarak geçebilir. Çok etkilendim çok.
ÖZCAN
DENİZ – VAZGEÇ GÖNLÜM
Özcan Deniz’e karşı mesafeli bir duruşum
var, sesi benim için çok tiz gelir ve yorar zaman zaman ama iki yüzlü
olmayacağım, bayıldığım şarkıları yok değil. Bundan birkaç sene önce, bir
arkadaşımın bulduğu bedava bilet ile konserine gitmişliğim, bütün şarkıları
bildiğimi keşfetmişliğim, eşlik etmişliğim ve kendimi yaka bağır sıyırır
vaziyette “Geçmiyor Günleri söyleeeee” diye yırtmışlığım vardır! J J Bu albümün
bankolarından olacağını tahmin etmek zor değildi. Zira oyunculuk yönüyle
popüler, kendi tarzına yakın olduğu ve ses oktavı geniş olduğu için Orhan Gencebay
şarkılarındaki isyanı verebileceği aşikardı. Bütün bu düşünceleri toplayıp
dinlemeye başladım. Ancak yorumunu dinleyince beni –sevindirerek- yanılttı.
Çift ses olarak söylediği bu şarkı beklediğimin aksine etkileyici geldi bana. Hem
hareketli hem de ritme uygun derinden derine çok bağırmadan söyleyerek o
duyguyu verebilmesi ile, çok oturmuş bir yorumla ve tarz zaten yakın olduğu
için başarılı bulduğum yorumlardan. Özcan Deniz biraz Rock müziğe göz kırpmış
bu düzenlemede.
RAFET
EL ROMAN – BENİ BİRAZ ANLASAYDIN
Rafet El Roman benim için ilk albümünde zor
olanı başarmış ama bir süre sonra –belki de özel hayatı ön plana çıktığı için-
kantarın topuzunu kaçırarak dinlenebilir şarkı yapabilmekten/samimiyetten
uzaklaşmış ama çok güzel melodiler bulan bir adam. Mesela, ilk albümü Türk pop
müziğinin ilk beşindedir benim için. Uzun introlar ve kısa sözlerle o zamana
kadar yapılmamış ve insanların alıştığı formattan farklı bir formatta müzik
yaparak kendini kabul ettirebilmesini takdire şayan bulurum. Gençliğin Gözyaşı
ve Sorma Neden bunun örnekleridir. Şarkılarda çok söz yoktur, giriş ve çıkış
introları uzun uzundur. Normalde dinleyici sıkılır bu kadar uzun introlardan
(ahkam demeyiniz, bunca yıllık naçizane gözlemim sadece) ama Rafet El Roman’ın
müziğinde bunu kıran bir şey var. Bana çok senfonik geliyor mesela. İlk çıktığı
zamanki kırık Türkçesi de insanlara sempatik gelen bir yönüydü. Ayrıca bir
albümde “Seni Seviyorum” diğer albümde “Seni Sevmiyorum” diye şarkı yazmış
adam. Sürgün mesela, çok standart üstü bir şarkıdır. Sonrasında epey bir müddet
albüm çıkardı ama artık alıştığından mıdır nedir, o samimiyet kayboldu Rafet El
Roman’da. Uzaklaştı şarkıların duygu kısmından. Ondan sonrasını dinleyemedim.
Bu albümdeki yoruma gelince, 2. albümdeki Rafet El Roman’ı duyumsadığımı
söyleyebilirim. “Affetmem”i söyleyen Rafet yani. Piyano introsu inanılmaz
olmuş. Yaylı geçişler enfes olmuş. Düzenleme şahane. Duygu aktarımı yerinde. Bu
şarkının Orhan Gencebay’ın olduğuna inanmak için kartonete bir daha baktım. Yani
Rafet bu yorumda nihayet müzisyen kimliğini gene gün yüzüne çıkarmış. Yorumu da
özlediğim Rafet yorumu. Rafet yazmış derdim bu şarkıyı bilmesem. Dört dörtlük!
Net!
SEKSENDÖRT
– DOKUNMA
Seksendört, birkaç sene önce Ölürüm
Hasretinle ile beklenmedik bir şekilde –demo haliyle Rock müziğin acılı
çocuklarıydılar, hatta bu yönüyle tarzları rock arabesk bile denilebilir. Zira
söyleyiş tarzları, şarkı sözleri, rock’ın damardan versiyonudur. Severim
Seksendört grubunu, fazla acılıdır şarkı sözleri ama samimi gelir. Kitlesini
tanıyan ve albümden önce konserlerle zaten kitlesi hazır bir gruptur.
Bildiğimiz tabirlearabesk müziğin yanına yaklaşmayacak insanlara arabesk
dokunuşlu Rock müzik sunar. Bu yüzden ayrı bir tarzları vardır rock müzik
içinde. Bu yüzden, bu albümde zorlanmayacak gruplardan biri olacağını tahmin
etmiştim. Velakin öyle olmuş. Tam bir Seksendört şarkısı olmuş. Doğru şarkının
doğru sesle buluşması. Tuna’nın titreyen sesi ve pek bir etkili, “dokunma”
derken. Bu şarkıyı Seksendörtten dinlerken, Orhan Gencebay ruh halinden çıkıp,
bir metropol adamının ruh hali geldi gözümün önüne. Yorum budur. Şarkının
Seksendört’e mal edilmesini sağlayabilecek bir yorum. Resmen sıfır şarkı gibi
olmuş!
SERDAR
ORTAÇ – HOR GÖRME GARİBİ
Şimdi diyeceksiniz ki, sen zaten S.Ortaç
sevmiyosun, o yüzden iyi bir yorum yapmayacaksın! Alakası yok. Serdar Ortaç’ın
yorumcu olarak ciddiye almadığım isimlerden olması bi yana, şarkı seçimi başlı
başına ironik! Bir önceki yazıda belirttiğim içerik-biçem tutarsızlığı, bu
sefer şarkıcı-içerik tutarsızlığı olarak karşıma. Bu şarkıyı Serdar Ortaç’ın
söylemesi kadar ironik bir şey olabilir mi sayın postdaş? Bir şarkının içeriğine
bakıyorum, ezilen, hor görülen, dertli insanlar bir de söyleyene bakıyorum
Serdar Ortaç! Yok mümkün değil, hayatta bağdaşmıyor. Tamamen alakaya çay demle
olmuş bu seçim! Adam sefahat içinde yaşıyorken, şu ana kadar hiçbir toplumsal
çalışmada yer almamışken, “nerde boynu bükük bir garip görsen, hor görme
kimbilir ne derdi vardır” üzüntüsünde samimi olduğuna kimi nasıl inandırabilir?
İnsan şarkıyı seçerken biraz o şarkı üzerinde nasıl durur düşünmeli, ölçmeli
tartmalı! Olmuş mu bu şarkı Serdar Ortaç’ta hiç? Gerçekten hissederek söylediği
iddia edilebilir mi? Bunlar ortadayken S. Ortaç'ın "sevmiyorsan hor görme
bari"yi söylemesi tesadüf mü? ironi mi? :) :) Kısacası, Serdar Ortaç’a üç
beden büyük bu şarkı! Dikkat ederseniz daha yoruma bile gelemedim! Yorum desen
Serdar aynı Serdar, “O garip halinde ne sı-rı-lar gi-zi-li” derken, heceler
arası ünlü harf ekleme tarzı aynen devam. (Serdar’ın geliştirdiği garip bir
yöntem bu. Örnek olarak bkz. hayatından mi-ki-ro-pu-ları at! Deneyin
göreceksiniz!) (Bu arada S.Ortaç'ın "sevmiyooorsaan, hor görme barri"
demesi pek manidar olmuş :) :))
SEZEN
AKSU – AKŞAM GÜNEŞİ
Sezen Aksu bir yönüyle hep arabeske yatkın
bir yorum sergiler. Bazen şarkı sözlerinde, bazen müziğinde, bazen de yorumunda
acılı arabesk bir damar vardır. Bu Sezen Aksu’nun yorumladığı ilk Orhan
Gencebay şarkısı değil. Daha önce 1982 tarihli Firuze’de ‘Zelzele’ şarkısına
getirdiği müthiş yorumu bilen bilir. Söylediğini dibine kadar hisseder ve
hissettirir. Her ne kadar son zamanlarda artık kelimeleri ağzının içinde
yuvarlayarak şarkı söylemeyi alışkanlık haline getirdiği için artık ne
söylediği anlaşılmasa da, her tarzı başarıyla yorumlar ve farkını hissettirir.
Duyarlıdır, radarları sevgiye açıktır. Sezen Aksu kaç kuşak büyütmüştür
şarkılarıyla, daha kaç kuşak gidecektir. Dolayısıyla bu albümde Sezen’in
varlığı güçtür, olması gerekendir. Bu yorumda gene etkili Sezen yorumlarından
birine imza atmış. Tarz olarak aklıma 1998 yılında çıkardığı Adı Bende Saklı
albümü düzenlemelerini getirdi. O albüm başlı başına bir başyapıttır. Bu şarkı
bu haliyle mesela o albümde olsa o şarkılara uyum sağlayacak bir şarkı olurmuş.
Sezen’den dinlemeyi özlediğim bir yorum bu. Yaylılarda arabesk dokunuşlar
içeren, Sezen tarzı ile harmanlanmış şaşırtmayan bir yorum.
SİBEL
CAN – BİLMESİN O FELEK
Sibel Can daha gençlik yıllarında Orhan
Gencebay ile Hayat Devam Ediyor isimli bir albüm kaydetmişti. Yani Sibel Can bu
albümdeki en deneyimli Orhan Gencebay yorumcusu. Şarkıcı formu gelişirken de
Orhan Gencebay’ın ne büyük etkisi olduğunu belirtiyor zaten yazısında. Bu
yüzden Sibel Can’ın O.Gencebay şarkısına getireceği yorumun kötü olması zaten ihtimal
dışı. İnsan hakim olduğu alanda mucizeler yaratır ve bu şarkılar Sibel Can’ın
kalemi! Sibel Can tarzı müzikal tarzıma yakın olmasa da, sesi ve yorumculuğunu
beğendiğim sanatçılardan. Karakterli bir sesi vardır, Sibel Can’ın dedirtir.
Yorumu özeldir. Bir de tarzı yakın olunca, insan nasıl bir şeyle
karşılaşabileceğini kestirebiliyor. Bu orta tempolu şarkı daha introsundan
kendini belli ediyor. Sibel Can’dan başkası bu kadar iyi yorum getiremezdi bu
şarkıya. Ben dinlerken yerimde kıpraşmadan duramadım. Tam olarak olması
gereken, dinleten yorum. Dinlerken mest etti resmen. Ne bir eksik ne bir fazla.
ŞEVVAL
SAM – KAHROLAYIM
Bu şarkılar içinde Orhan Gencebay’ın
tarzını hiçbir değişikliğe uğratmadan en yakın halinde muhafaza eden isim
Şevval Sam. Şevval Sam nevi şahsına münhasır kişilerden. Oyunculuk yaptı,
yetinmedi albümler yaptı ve albümlerinde tek bir tarza bağlı kalmadı. Sanat
Müziği albümü de yaptı, Karadeniz müzikleri de söyledi (hatta Karadenizli
olmayıp Karadeniz şivesini en güzel yorumlayan kişi oldu. Annesine çekmiş belli
şive kapmada J), hatta Has
Arabesk adlı bir albüm de yaptı. Bunların hepsini de kendine yakıştırdı. Bu
çeşitliliği soran gazetecilere “İçimden geleni yaptım, çünkü hepsi içimde var”
diyerek saygı uyandırıcı, samimi cevaplar verdi. Şevval’de çok güzel bir albeni
var, bakınca insanın içini açan. Yaptığı işe saygı duyuyor, bunu her albümde
şarkıların duygusunu verme ve yorumlamada özüne sadık kalma çabasından
anlıyorum. Bu albümde de, yukarıda dediğim gibi, herhangi bir tarza veya tavra
eğip bükmeden, Orhan Gencebay ruhuna en yakın yorumu getiren tek kişi. Şarkı Has
Arabesk olmuş. Rakı yanında dinlenebilecek bir şarkı olmuş ama öte yandan çok
fazla damar arabesk olduğu için çok sık da dinleyebileceğimi sanmıyorum. Çok
başarılı bir yorum. Yalnız şarkı neden bir anda öyle kesiliyor? Dinlerken
beklemediğim bir anda Fade Out oldu şarkı! Bitişi gümbürtüye gelmiş.
TARKAN
– HATASIZ KUL OLMAZ
İşte albümdeki yıldızlı pekiyi! Enfes
olmuş! Tarkan resmen almış şarkıyıııı, böyle bulutlara çıkarmıııış, gezdirip
gezdirip iyice havalandırıp önümüze koymuş. Şarkı Tarkan yorumunda resmen
uçmuş. Nasıl bir yükselmektir, nasıl bir gaza getiriciliktir Tarkan’ın yorumu?
Bu adamın dünya starı olması boşuna değil. Adamın enerjisi CD çalardan efil
efil akıyor, taşıyor, sular seller götürüyor. Tarkan’ın hiç riske girmeden,
oturmuş ve mağrur bir yorumla söylediği bu şarkının albümün çıkış şarkısı
olması kaçınılmazdı zaten. Tarkan Allah’ın sevdiği kullarından. O kadar büyük
bir kredisi var ki, insanlar ne yapsa Tarkan’a kıyamıyor, toz konduramıyor.
Başkalarının başına gelse, o kişi silinip giderdi denilen hiçbir şey Tarkan’a
işlemiyor. Tarkan bir yönüyle içimizde, çevresel olaylarda insanlarla birlikte,
bir yönüyle erişilemez. Bu yüzden büyüsü hiç kaybolmuyor. Tarkan’ı yaşadığı
onca şeye rağmen zirvede tutan sır bu bence. O dengeyi kurmayı iyi biliyor ve
fena şeytan tüyü var. Bu şarkıdaki yorumu ise başyapıt! Net! Vakur, etkili,
güçlü, duygulu, Tarkan! Tarkan yorumculuğunun zirvesini sergilemiş.
VOLKAN
KONAK – GURBET
Volkan Konak Kazım Koyuncu ile birlikte Karadeniz
müziğinin geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan vitrinleriydi. Kazım Koyuncu
(Allah rahmet eylesin, nurlar yağsın üstüne gittiği yerde) vefatından sonra bu
bayrak Volkan Konak’a kaldı. Lakin Volkan Konak’ta bana samimi gelmeyen bir şey
var hep. Hep Kazım Koyuncu’nun kredisini yiyormuş gibi gelir, çıkışı Kazım
Koyuncu’dan çok daha eski olmasına rağmen. Ama şüphesiz iyi yorumcudur ve
Karadeniz müziğini tanıtma ve sevdirmede öncü ustalardandır. Bunda şüphesiz türkülere
ve şarkılara getirdiği Volkan Konak yorumu ve tarzının etkisi büyük. Söylediği
şarkının ya da türkünün dokusu etrafında kendi yorumunu katabilir. Bu şarkıda
gene olması gereken şekilde söylüyor şarkıyı. Makam ve tavır Orhan Gencebay
tarzı ve gene Volkan Konak klasiği şarkı arası şiir burada da karşımıza
çıkıyor. 6:11 dakikayla albümün en uzun şarkısı ama en etkililerinden biri aynı
zamanda.
YAŞAR
– YORGUN GÖZLER
Bu şarkıyı daha önce bilmiyordum ama
Yaşar’ın söyleyeceğini öğrendiğimde merakla açıp dinledim. İlk izlenimim “Aaa
ama bu tam Yaşarlık!” oldu. Zira şarkının temposu, sözlerinin Yaşar’ın genel
şarkı sözü içeriğine uygunluğu bu şarkıyı bence Yaşar için biçilmiş kaftan yapan
faktörlerdi. Aklımdan canlandırmaya çalıştım, evet yahu, bu Yaşar şarkısı
dedim. Bu şarkı esasen Yaşar’ın seçtiği bir şarkı değilmiş. Yaşar’ın aklında
“Hor Görme Garibi” varmış, ama naçizane fikrim bence bu seçim daha iyi, daha Yaşar
olmuş. Zira kafamda Yaşar’ı Hor Görme Garibi ile düşünemedim hiç. Bu şarkı Yaşar için iki açıdan avantajlı... 1) Gündemde olmayan, yani çok ortalara
çıkmamış bir şarkı olduğu için Yaşar’ın 'çıkardığı' ve ona mal edilecek bir
şarkı olacak. Hatırlarsanız daha önce Ebruli şarkısı öyle başarı kazanmıştı ki,
insanlar şarkının Ezginin Günlüğü’nün değil Yaşar’ın olduğunu sanıyordu! 2)
Yaşar böylece zaten dillere pelesenk ola ola sakız olmuş bir şarkının
sorumluluğundan kurtulmuş oldu (Zira Hor Görme Garibi İbrahim Tatlıses, Işın
Karaca, Linet, Haktan, Sertaç Ortaç ve Lara tarafından söylendi). Bence düzenleme
ve yorumuyla albümün en dinamik, kıpır kıpır ve eğlenceli şarkılarından olmuş.
Bu şarkı direkt Yaşar’ın üzerine dikilmiş bir elbise ve Yaşar bu elbiseyi
kasmadan, üzerinde sırıtmadan gayet güzel taşımış. Çok uzun intro burada da
kendini gösteriyor yalnız. İyi ki Hor Görme Garibi olmamış diye bir kez daha
tekrarlama gereği duydum niyeyse.
YILDIZ
TİLBE – AŞKIMI SAKLA
Yıldız Tilbe’nin adını albümde görmek beni
şaşırttı, zira albümle ilgili haberleri okurken, Yıldız Tilbe’nin şarkıyı albüm
yayınlanmadan önce nette yayınladığı için yapımcıyla papaz olup albümden
çıkarıldığını okumuştum. Sanırım sorun çözüldü ve beni sevindiren gelişme
olarak Yıldız Tilbe olması gereken bu albümde yerini aldı. Yıldız Tilbe bu
albümde olmalıydı, zira hem tarzının yakınlığı hem de nevi şahsına münhasır yorumuyla olmasaydı eksik olurdu. Yıldız’ın müthiş söylemesi şaşırtıcı değil. Yıllar sonra
Yıldız Tilbe’yi düzgün Türkçe ile, dinlenebilir bir şarkıda dinleyebildiğim
için mutluyum. (Manga ile düetinde Aşkperest’teki Yıldız’ı duyduğuma ekstradan
sevindim, bu da bu yazının parantezi olsun). Yorum olarak, tabi ki su götürmez
bir nefaset var. Yıldız samimidir, sahicidir, dobradır, kendine yakıştırır
başkası yapsa iğreti durabilecek her şeyi. Bu albümde, Yıldız tam anlamıyla hakim
olduğu bir alanda, tabiri caizse çalıştığı yerden çıkmış bir şarkı söylüyor. Bu
yüzden başarılı bir yorum olmaması imkansızdı. Yıldız’ın yıldızını parlatacak
bir şarkı olmuş.
YILDIZ USMONOVA – NEYİ DEĞİŞTİRDİK Kİ
Yıldız
Usmonova kendi ülkesi Özbekistan’ın divası iken birkaç sene önce yaptığı Dünya albümü
ve bu albümde özellikle Yaşar ile yaptığı Seni Severdim ile Türkiye’de ciddi
bir çıkış yakalamıştı. Bu albümün fırtınası baya etkili olmuş ancak bundan
sonra çıkardığı albümlerde rüzgarın dindiğine tanık olmuştuk. Seni Severdim
düeti halen radyoların en çok çaldığı parçalardan biri. Yıldız Usmonova yılların
getirdiği müzikal birikimini, artık iyice düzelmiş olan Türkçesi ile
birleştirip çok da tarzı olmayan bu şarkıda harmanlamış. Bence bu şarkı doğru
seçim olmuş. Çok zorlanmadan söylüyor. Riske girmiyor, zaten çok yükselen bir
şarkı değil. Vokal tekniği hoşuma gitti. Arada ses çıkışları ve nefesli çalgı
geçişleri şarkıya dinamizm getirmiş, zaten kıpır kıpır bir şarkı. Şarkının
içeriği Yıldız Usmonova şarkıları ile tutarlılık içinde. Yıldız Usmonova
şarkıları dünya meselelerine de bulaşır çünkü. Temposu ve ritminin ruhu ve
dinamizmi var, boş cıptıslar yok. Müzikal yeteneğini konuşturmuş Usmonova.
ZARA – DİLENCİ
Zara
yorumculuğunun ve bu tarza yakınlığının getirdiği rahatlık ve güvenle söylüyor
şarkıyı. Normalde zaman zaman ses rengi itici olabilse de (böyle sürekli
ağlamaklı ve titrek gelir sesi kulağıma), bu şarkıda yerini bulmuş. Riske
girmeden, sesinin tüm olanaklarını kullanıyor. Fena da değil yorumu. Birkaç
dinleme gerekti etkiye girebilmek için. Sonra birkaç kere daha dinleme isteği
doğurdu. Her dinleyişte daha fazla içine girdim. Resmen düğüm düğüm oldu
boğazım… Çok etkileyici, müthiş olmuş bildiğiniz.
ZERRİN ÖZER – SEV DEDİ GÖZLERİM
Zerrin daha Sev Dedi Gözlerim derken bir
enerji, bir gümbürdeme kopuyor. Zerrin’i ne kadar çok sevdiğimi ve bendeki
yerini önceki yazılarımdan birinde okuyabilirsiniz sevgili postdaşım. Zerrin bu
ülkenin en güçlü sanatçılarından. Bu şarkıda gene yorumculuğunun zirvesinde ve
ne yalan söyleyeyim, son zamanlarda içime sinmeyen pek çok parçadan sonra bu
yorum ilaç gibi geldi. Uzun süredir bu kadar keyifle bir Zerrin yorumu
dinlememiştim. Zerrin Özer çok vefalıdır, takip ettiğim tüm programlarında
hangi şarkıyı söylüyorsa söz yazarı ve bestecisini mutlaka anar, adını geçirir.
Orhan Gencebay’ın yeri ise ayrıdır Zerrin için, zira Gencebay Zerrin’in
sanatının ilk yıllarında Gönül şarkısını vererek Zerrin’in Zerrin olmasının
yolunu açanlardandır ve Zerrin Gönül’ü her söylediğinde muhakkak Orhan Gencebay’dan
bahseder. Bu açıdan Zerrin de bu albümün olmazsa olmazıydı. Arabesk söylediği
dönemde de arabeskin en güzelini söylemiştir. Yabancı değil yani bu tarza. Duyguları
uçlarda olduğu için direkt yaşar ve yaşadığını yaşatır. Bu şarkı Zerrin’in
kariyerinin en güçlü şarkılarından biri olacak. Zira da girişinden öyle güçlü
giriyor ki, “Allaaaaahh” diyorsunuz, sarsılıyorsunuz. Mükemmel bir yorum. Tam
makamında, yormadan, mükemmel yorumculuğunu yüzümüze vurarak ve tüm isyanını
hissettirircesine söylüyor. Belli çok sevmiş bu şarkıyı ve bu şarkı ile Zerrin
birbirlerini bulmuşlar… İnşallah albümün ses getirenlerinden olur ve Zerrinim
Özerim mutlu olur. Zerrin Özer gibi bir ses bir daha gelmez…
Toparlarsak:
- Şarkıların introları uzun uzun. Evet,
Orhan Gencebay’ın şarkılarının genel havası öyledir ama zaman zaman “eehh
başlasana artık şarkıya” oluyorsun. İntrolar uzun olsa da genelde şarkı
süreleri kısa, bu da sıkılmadan şarkının ve albümün sonuna gelinmesini
sağlıyor.
- Şarkılar genellikle doğru isimlere gitmiş.
Bu albümde şarkıları yeniden yorumlamanın ne olduğunu çözmüş müzisyenlerin
yorumladığı çok lezzetli şarkılar var (tabi aksi de var)
- Albüm kapağında 33 sanatçı, 33 eser diyor
ama 32 sanatçı saydım? Orhan Gencebay sayılmayacak heralde ona yapılan albüme
katkı yapan sanatçı diye. Baskı hatası olmuş sanırsam. CD üzerinde 32 sanatçı yazıyor çünkü :)
- 2. CD, 1. CD’den daha güzel.
- Orhan Gencebay adına yakışır bir albüm
olmuş. Lakin eksikleri de yok değil. Misal, gönül bir “Sevemedim Karagözlüm”ü
de albümde duymak isterdi. O şarkı benim için O.Gencebay şarkıları içinde ilk
üçtedir. Sadece benim için değil, adına film bile çekilmiş bir şarkıdır.
Olmalıydı bence.
- Orhan Gencebay’a da bir şarkı
söyletilebilirdi.
- Genel olarak konuşulan konu - ses teknisyeni arkadaşlarımın da dikkatini çekip söylediği üzere - ses kalitesinin çok düşük olduğu yönünde. Sound düzenlemeleri boğuk ve gümbür gümbür gelmiyor.
- Genel olarak konuşulan konu - ses teknisyeni arkadaşlarımın da dikkatini çekip söylediği üzere - ses kalitesinin çok düşük olduğu yönünde. Sound düzenlemeleri boğuk ve gümbür gümbür gelmiyor.
- Yıldızlı On’lar: Athena, Duman, Ebru Gündeş, Emel Sayın, İzel, Manga, Nilüfer,
Nükhet Duru, Rafet El Roman, Seksendört, Sibel Can, Tarkan, Volkan
Konak, Yaşar, Yıldız Tilbe, Yıldız Usmonova, Zara, Zerrin Özer
- Hiç Olmamışlar: Ajda Pekkan, Deniz Seki,
Emre Aydın, Hande Yener, Serdar Ortaç
- Arada Olanlar: Berkay, Candan Erçetin, Demet Akalın, Kutsi, Mustafa Ceceli, Mustafa Sandal, Sezen Aksu, Şevval Sam, Özcan Deniz,
- Bu albüm, ilk yazıda da belirttiğim gibi,
geçmişten bugüne, belki de bir daha hiçbir araya gelmeyecek eski/yeni
sanatçıları ve şarkıcıları bir araya getiren bir köprü, bir arşivlik albüm.
Emeği geçenlerin eline, sesine sağlık. Yüzde 85-90 çok beğendim yorumları.
Böylece albüm yazısını bitiriyoruz sevgili
postdaş. Bunlar benim tarafsızlığımı korumaya çalıştığım ama gene de benim
öznel düşüncelerimdir. Güzel müzikli paylaşımlarda görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder