HER DEVİRDE NİLÜFER - GEÇ KALMIŞ BİR KONSER YAZISI
Nilüfer’le ilk tanışma şansı içinse, 2011
yılındaki 12 Düetler albüm lansman konseri oldu. Çok sevdiğim 4x4 Deniz
Tuzcuoğlu’nun yardımlarıyla kulise girebilmiş, konser sonrası partisine
kalabilmiş ve Nilüfer’le ayak üstü muhabbet edebilmiştim. Açıkçası ilk
gördüğümde yanına gitmeye çekinmiştim. Zira ortak kanı Nilüfer’in normalde
fazla mesafeli olduğu ve herkesle “konuşmadığı” yönündeydi. Gene de cesaretimi
toplayıp ona bendeki yerini ve albümlerinden bahsedebildim. Nilüfer’in yüzündeki
gülümseme –o anlıktı, belki de nezakettendi sadece- ve konuşmaya devam etmesi
(hani sıkılma belirtileri vardır, anlarsınız bir bakışta) tüm endişelerimi
silip attı ve Nilüfer’i boş yere yıllardır sevmediğimi anlamak beni daha çok
sevindirdi. Gülmeyiniz sayın postdaş, ben böyle şeylere çok değer veririm.
Şarkılarında dostluktan sevgiden bahsedip, bir yerde karşılaşınca nezaket icabı
bile bir selamı çok gören kimler geldi bu fakirin müzikal yaşantısından.
Sonra o meşum haber geldi. Canım Nilüfer’im
çok şükür geçip giden o hastalığa yakalanmış. Ama neyse ki daha yaşayacağı
günler, söyleyeceği şarkılar varmış. Nilüfer, o küçük dev kadın, bunu da
atlattı ve ben sevgili sanatdaşım Onur Karamercan’dan müjdemi aldım. Nilüfer
tedavi süresince ara verdiği sahnelere 13 Eylül günü Kuruçeşme Arena konseri
ile geri dönecekti. Tabi ki hemeeeen en önden biletler alındı ertesi gün. Bir
de tüm albümlerini bastırttığım bir de tişört yaptırdım.
Tam iki ay çantamda taşıdım bileti, her an
yanımda olması sanki zamanı daha da yaklaştıracakmış gibi….
Ve 13 Eylül gelip çattı, işten çıkıp
Onur’la Kuruçeşme’ye doğru yollara düştük. Onur’u sakinleştirmeye çalışıyordum
ama kendimi nasıl sakinleştirecektim? Konsere sayılı dakikalar kala, acaba
hangi şarkılar söylenecek oyunu bile oynadık.
Ve konser, bembeyaz-cam göbeği mavisi bir
fonda canım Nilüfer’in hepimizi yere serdiği Göreceksin Kendini ile
başladığında Kuruçeşme Arena alkıştan yıkıldı resmen. (Abartmıyorum sayın
postdaş, hakkaten insanlar özlemiş Nilüfer’i).
Konsere gerçekten çok özenildiği,
dansçılarıyla, görselleriyle, videolarıyla, repertuarıyla çok büyük bir
projeksiyon olduğu belliydi.
Nilüfer Göreceksin Kendini’yi beyaz fonda
söylerken, aklımdan bu aranın Nilüfer’e ne kadar yaradığını geçiriyordum. Zira
birkaç sene önce gittiğim bir konserinde sanıyorum Nilüfer hayatının en kötü
performansını göstermişti. Oysa şimdi adeta sanat hayatının başındaymış gibi
bir sesle gürlüyordu Kuruçeşme Arena’da, zira böyle düşünmeye kalmadan,
Nilüfer’in ağzından da şunlar döküldü: “Bu gece burada olmaktan, sizlerle
yeniden bir araya gelmekten dolayı çok mutluyum. Kendimi sanat hayatımın
başında gibi hissediyorum, yeniden hoşgeldiniz” Veee derken perde açılıyor,
arkasından büyük senfoni orkestrası ve Nilüfer’in orkestrası kişisel favorim olan
Sensiz Olmaz’a giriyor. 12 Düet’te çok
mutsuz olduğum şarkıydı. Teomanla düeti bu şarkı ancak bu kadar ruhsuz
söylenirdi dediğim için bir daha dinlemeye tahammül edemediğim tek şarkıydı.
Nerde o gümbür gümbür “Yok sensiz olmaaaaaazzz” diye gürleyen Nilüfer, nerde 12
düet albümündeki mıymıy yorum diye düşünüyorum. Neyse ki konserde ilk halini
söyledi de mutlu oldum. Sonrasında Dünya Dönüyor’a girdi. Bu gece Nilüfer
resmen bütün sanat hayatını anlatan şarkılardan bir repertuvar hazırlamış.
Nilüfer sahnede yine yeni yeniden şarkıcılığın kitabını yazıyordu, müthişti!
Bu arada saçmasapan bir olay da yaşadım ki
sayın postdaş anlatmasam, bu blog ağlar! Şimdi bu konser değil mi sayın
postdaş, yani eşlik edilmesi, ne bileyim en azından bir alkış filan beklenir
değil mi? Her zamanki gibi bu fakir kulunuz, en hafif tabirle saçma sapan
insanların arkasına düşmüş. Ben şarkılara eşlik ediyorum orda, alkış kıyamet,
öndeki yaşlı amca ne dese beğenirsiniz! “Evladım, ben 50 yıldır Nilüfer
dinlerim, buraya da onu dinlemeye geldim seni değil!” Ben de dilimde söylemeye
zor tuttuğum kelimelerle olanca usturubumu takınıp “Şaka yapıyosunuz heralde,
konserdeyiz, farkında değilsiniz galiba, tabi ki eşlik edicem” dedim. Adam
bütün konser boyunca bırakın eşliği tek bir alkışlama bile yapmadı üstelik!
Konserin ikinci yarısında bir de bana laf sokmaz mı?? Ben orda Nilüfer’e
“Sensiz bi gün bile geçer mi?” ye bağırdım, adam ordan “ama sesi de pek bet!”
demez mi? Saçı olsaydı saçını başını yolucaktım! Her yerde beni bulur
böyleleri!
Neyse devam edelim. Nilüfer Böyle Ayrılık
Olmaz ve Yolcu Yolunda Gerek’ten sonra Benim için şahsi olarak en bana özel
şarkısı Karar Verdim’e girdi.
Konserdeki şarkıların sırası şu an net
olarak aklımda olmadığı için satırbaşları vermek daha güzel olacak.
- Görseller çok ama çok başarılıydı.
Nilüfer Kavak Yelleri’ni şeffaf bir perde arkasından ve perdeye yaprak döken
kavak ağaçları görseli yansıtılarak kavak ağaçları altında söylüyormuş havası
veren mizansen olağanüstüydü. Hele şarkı sonunda Nilüfer’in uzun yıllar müzikal
yol arkadaşı olan rahmetli Buğra Uğur’un yansıtılan görseliyle anılması gecenin
dokunaklı anlarındandı.
- Bu görseller daha sonra da kullanıldı.
Birinde Nilüfer günden geceye dönen ve sonrasında Dolunay önünde söylüyormuş
havası veren bir mizansenle söyledi şarkılarını.
- Bir Bilseydin (ki Sinan Akçıl böyle şarkı
da mı yapıyormuş dedirten bir şarkıydı, çok beğendim) şarkısında, beyaz şeffaf
perdenin bir tarafında Nilüfer, bir tarafında sanal dansçılar enfes bir görünüm
oluşturdu.
- Gece boyunca Nilüfer 4 kere kıyafet
değiştirdi. İlk kıyafet cam göbeği renginde ilk şarkı Göreceksin Kendini fonuna
uygun muhteşem bir kıyafetti. İkincisi tek şarkı için giyilen ilk yarının
sonunda Yaşamak Ne Güzel Şey şarkısına kullanılan spor tarzı bir kıyafet, Rock formu için Siyah deri ve Sil Baştan, İspanyol Meyhanesi gibi şarkıları için giydiği Kırmızı tuvaleti...
- Nilüfer “Sanat hayatımın başında
hissediyorum” dediği konseri bölümlere ayırmıştı. 90’lı yıllar, 70’li yıllar,
Disko dönemi ve 12 düet dönemi şeklinde. Hepsinde dansçılar göz doldurdu.
- Nilüfer sahneyi çok özlemiş, çok özenmiş
bu konsere belli. Her şey mükemmel bir düzende, sorunsuz işledi. Bu konserin
muhakkak DVD’si çıkmalı dedirtti yani.
- Nilüfer Yine Yeni Yeniden şarkıcılığın
kitabını yazdı. O kadar sorunsuz ve detone olmadan okudu ki, resmen bu ara
yaramış dedirtti bana.
- 2.yarı erkekler ağlamaz ile başlar. Bu
yarı Rock tarzı şarkıların yorumlandığı yarı. Sırasıyla İntizar, Ara sıra bazı
bazı, Kim arardan sonra, haram geceler, Şahane dans görselli Bir bilseydin
geldi.
-Nilüfer bir ara kostüm değiştirmek için
sahneyi vokalistleri Onur ve Melis’e bıraktı. Onur tizleri çok başarılı ancak
peslerde pek tutmadığım bir performans sergiledi. Gene de Fatih Erdemci yorumu
“Ben Ölmeden Önce” çok başarılıydı. Ama esas Melis’i dinleyince dumur oldum
bildiğiniz. Kızın insanı korkutacak kadar güzel bi sesi vardı resmen! Müthiş!
Rolling in the Deep patlattı, kendimi Adele’i canlı izlerken buldum!
- Nilüfer’den gecenin sürprizi “Prensesim”
diye hitap ettiği Şebnem Ferah’ın “Beni çok anlatan şarkı” dediği
şarkısı “Sil Baştan”ı söylemesi oldu. Şahsen ben bu yürek ortaklığına şapka
çıkardım arkadaş! Nilüfer’in Şebnem, ki bayıldığım ilk 3’ten biridir bilen
bilir, şarkısına getirdiği yorum gözlerimi yaşarttı.
- Konserde sanat camiasından hiç kimsenin
olmaması, hiçbir sanatçı olmaması düşündürücüydü. Egolar gene devredeydi
sanırım günahlarını almıyım ama, insan bir kişiyi görmek istiyor. Nerdeydi
Sezen Aksu veya di onları geçtim, 12 düet albümünde sayesinde adını parlatan
tayfa? Hadi gelemediniz, mesela barkovizyonla da mı bir mesaj iletemediniz?
- Konserde konsepte göre bazı şarkılar
potbori olarak söylendi. 70’li yıllar daha çok böyle söylendi.
- Arada Nilüfer’in konsere hazırlık süreci
gösterildi, dansçıların benim yaptığım gibi tişörte albüm kapaklarını bastırarak
jest yapmışlar (fikrimi çalmış hainler J J).
- Nilüfer “Hoşuna Gider Mi”yi bitirdikten
sonra, bu fakir “Sensiz bir gün bile geçer mi” diye bağırdı, Nilüfer’im buna
“ayyy, Latif bak duyuyo musun, ona göre” dedi, hoş bir enstantaneydi.
- Nilüfer son olarak Hey Gidi Günlerle
final yaptı ve Bis şarkısı olarak Seni Beklerim Öptüğün Yerde ile geceyi
bitirdi.
- Konser sonrası kulis için beklemeye
başladık. Lakin oradaki görevliler gerçekten nazik bir biçimde Nilüfer’in
sağlık sorunları nedeniyle kimseyi kabul edemeyeceğini söyledi, biz de oradan
gittik. Böyle yaklaşsa her görevli belki onlar hakkındaki olumsuz görüşüm
değişecek ama böylesi binde bir.
- Nilüfer ahh şu da söylense keşke dediğim
tüm şarkıları söyledi. Ama gece sonunda hala yaaa şunu da söyleseydi bunu da
söyleseydi diye konuşmadık değil. Mesela Son Arzum, mesela Dokunsalar Ağlarım,
mesela Ağlarım Gizlice, mesela Ne Olur, mesela Çarem Benim…
Muhteşem bir Nilüfer konseri sonrası, Onur’la
konserden konuşmaya şarkılara öyle
dalmışız ki şarkılı eğlenceli yürüyüşle, Kuruçeşme'den Taksim'e varmışız...
Sonuç olarak sevgili postdaş. Hep derim,
insan sevgiyi saygıyı boşa hak etmiyor. Nilüfer bu toprakların yetiştirdiği en
verimli çiçeğimiz, kıymetini bilmeli, bu gece bunu daha iyi anladım.
Konserin üzerinden epey zaman geçti, belki
daha yazılacak neler vardı ama bu notları alırken bile o geceye geri gittim. Dilerim siz de okurken bi parça orada hissetmiş veya gittiyseniz o geceyi yeniden yaşamışsınızdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder