Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Ekim 2012 Cuma

GİTTİM GÖRDÜM İZLEDİM... NİLÜFER KURUÇEŞME ARENA KONSERİ [13.09.2012]

HER DEVİRDE NİLÜFER - GEÇ KALMIŞ BİR KONSER YAZISI

 Nilüfer benim için hep o kırılgan görünümlü dev sesli sanatçıdır. Bir yanı insana mesafeli ve uzak öbür yanı sıcak ve samimi gelir bana hep. Nilüfer’i ilk beynime sokan albüm Esmer Günler’den bu yana hep benim için hep başka bir yerde olmuştur. Belki şarkıları çok hissettirmesinden, belki ona ulaşamamanın büyüsünden, ne derseniz deyiniz, Nilüfer bu toprakların gelmiş geçmiş en muhteşem seslerindendir. Kaset arşivime başladığım 1990 yılında aldığım iki albümden birinin Esmer Günler olması, (diğeri canım Zerrin Özer’in Dünya Tatlısı albümüdür) CD arşivime başladığım 1993-94 yıllarında ilk aldığım CD’nin Geceler olması evrenin bir işareti olsa gerek. Müzikal bilincim geliştikçe, Nilüfer’e hayranlığım daha da arttı. Zamanla kimler geldi kimler geçti, ama Nilüfer hep vardı benim için.

Nilüfer’le ilk tanışma şansı içinse, 2011 yılındaki 12 Düetler albüm lansman konseri oldu. Çok sevdiğim 4x4 Deniz Tuzcuoğlu’nun yardımlarıyla kulise girebilmiş, konser sonrası partisine kalabilmiş ve Nilüfer’le ayak üstü muhabbet edebilmiştim. Açıkçası ilk gördüğümde yanına gitmeye çekinmiştim. Zira ortak kanı Nilüfer’in normalde fazla mesafeli olduğu ve herkesle “konuşmadığı” yönündeydi. Gene de cesaretimi toplayıp ona bendeki yerini ve albümlerinden bahsedebildim. Nilüfer’in yüzündeki gülümseme –o anlıktı, belki de nezakettendi sadece- ve konuşmaya devam etmesi (hani sıkılma belirtileri vardır, anlarsınız bir bakışta) tüm endişelerimi silip attı ve Nilüfer’i boş yere yıllardır sevmediğimi anlamak beni daha çok sevindirdi. Gülmeyiniz sayın postdaş, ben böyle şeylere çok değer veririm. Şarkılarında dostluktan sevgiden bahsedip, bir yerde karşılaşınca nezaket icabı bile bir selamı çok gören kimler geldi bu fakirin müzikal yaşantısından.

Sonra o meşum haber geldi. Canım Nilüfer’im çok şükür geçip giden o hastalığa yakalanmış. Ama neyse ki daha yaşayacağı günler, söyleyeceği şarkılar varmış. Nilüfer, o küçük dev kadın, bunu da atlattı ve ben sevgili sanatdaşım Onur Karamercan’dan müjdemi aldım. Nilüfer tedavi süresince ara verdiği sahnelere 13 Eylül günü Kuruçeşme Arena konseri ile geri dönecekti. Tabi ki hemeeeen en önden biletler alındı ertesi gün. Bir de tüm albümlerini bastırttığım bir de tişört yaptırdım.

Tam iki ay çantamda taşıdım bileti, her an yanımda olması sanki zamanı daha da yaklaştıracakmış gibi….

Ve 13 Eylül gelip çattı, işten çıkıp Onur’la Kuruçeşme’ye doğru yollara düştük. Onur’u sakinleştirmeye çalışıyordum ama kendimi nasıl sakinleştirecektim? Konsere sayılı dakikalar kala, acaba hangi şarkılar söylenecek oyunu bile oynadık.

Ve konser, bembeyaz-cam göbeği mavisi bir fonda canım Nilüfer’in hepimizi yere serdiği Göreceksin Kendini ile başladığında Kuruçeşme Arena alkıştan yıkıldı resmen. (Abartmıyorum sayın postdaş, hakkaten insanlar özlemiş Nilüfer’i).

Konsere gerçekten çok özenildiği, dansçılarıyla, görselleriyle, videolarıyla, repertuarıyla çok büyük bir projeksiyon olduğu belliydi.

Nilüfer Göreceksin Kendini’yi beyaz fonda söylerken, aklımdan bu aranın Nilüfer’e ne kadar yaradığını geçiriyordum. Zira birkaç sene önce gittiğim bir konserinde sanıyorum Nilüfer hayatının en kötü performansını göstermişti. Oysa şimdi adeta sanat hayatının başındaymış gibi bir sesle gürlüyordu Kuruçeşme Arena’da, zira böyle düşünmeye kalmadan, Nilüfer’in ağzından da şunlar döküldü: “Bu gece burada olmaktan, sizlerle yeniden bir araya gelmekten dolayı çok mutluyum. Kendimi sanat hayatımın başında gibi hissediyorum, yeniden hoşgeldiniz” Veee derken perde açılıyor, arkasından büyük senfoni orkestrası ve Nilüfer’in orkestrası kişisel favorim olan Sensiz Olmaz’a giriyor. 12 Düet’te  çok mutsuz olduğum şarkıydı. Teomanla düeti bu şarkı ancak bu kadar ruhsuz söylenirdi dediğim için bir daha dinlemeye tahammül edemediğim tek şarkıydı. Nerde o gümbür gümbür “Yok sensiz olmaaaaaazzz” diye gürleyen Nilüfer, nerde 12 düet albümündeki mıymıy yorum diye düşünüyorum. Neyse ki konserde ilk halini söyledi de mutlu oldum. Sonrasında Dünya Dönüyor’a girdi. Bu gece Nilüfer resmen bütün sanat hayatını anlatan şarkılardan bir repertuvar hazırlamış. Nilüfer sahnede yine yeni yeniden şarkıcılığın kitabını yazıyordu, müthişti!

Bu arada saçmasapan bir olay da yaşadım ki sayın postdaş anlatmasam, bu blog ağlar! Şimdi bu konser değil mi sayın postdaş, yani eşlik edilmesi, ne bileyim en azından bir alkış filan beklenir değil mi? Her zamanki gibi bu fakir kulunuz, en hafif tabirle saçma sapan insanların arkasına düşmüş. Ben şarkılara eşlik ediyorum orda, alkış kıyamet, öndeki yaşlı amca ne dese beğenirsiniz! “Evladım, ben 50 yıldır Nilüfer dinlerim, buraya da onu dinlemeye geldim seni değil!” Ben de dilimde söylemeye zor tuttuğum kelimelerle olanca usturubumu takınıp “Şaka yapıyosunuz heralde, konserdeyiz, farkında değilsiniz galiba, tabi ki eşlik edicem” dedim. Adam bütün konser boyunca bırakın eşliği tek bir alkışlama bile yapmadı üstelik! Konserin ikinci yarısında bir de bana laf sokmaz mı?? Ben orda Nilüfer’e “Sensiz bi gün bile geçer mi?” ye bağırdım, adam ordan “ama sesi de pek bet!” demez mi? Saçı olsaydı saçını başını yolucaktım! Her yerde beni bulur böyleleri!

Neyse devam edelim. Nilüfer Böyle Ayrılık Olmaz ve Yolcu Yolunda Gerek’ten sonra Benim için şahsi olarak en bana özel şarkısı Karar Verdim’e girdi.

Konserdeki şarkıların sırası şu an net olarak aklımda olmadığı için satırbaşları vermek daha güzel olacak.
- Görseller çok ama çok başarılıydı. Nilüfer Kavak Yelleri’ni şeffaf bir perde arkasından ve perdeye yaprak döken kavak ağaçları görseli yansıtılarak kavak ağaçları altında söylüyormuş havası veren mizansen olağanüstüydü. Hele şarkı sonunda Nilüfer’in uzun yıllar müzikal yol arkadaşı olan rahmetli Buğra Uğur’un yansıtılan görseliyle anılması gecenin dokunaklı anlarındandı.
- Bu görseller daha sonra da kullanıldı. Birinde Nilüfer günden geceye dönen ve sonrasında Dolunay önünde söylüyormuş havası veren bir mizansenle söyledi şarkılarını.
- Bir Bilseydin (ki Sinan Akçıl böyle şarkı da mı yapıyormuş dedirten bir şarkıydı, çok beğendim) şarkısında, beyaz şeffaf perdenin bir tarafında Nilüfer, bir tarafında sanal dansçılar enfes bir görünüm oluşturdu.
- Gece boyunca Nilüfer 4 kere kıyafet değiştirdi. İlk kıyafet cam göbeği renginde ilk şarkı Göreceksin Kendini fonuna uygun muhteşem bir kıyafetti. İkincisi tek şarkı için giyilen ilk yarının sonunda Yaşamak Ne Güzel Şey şarkısına kullanılan spor tarzı bir kıyafet, Rock formu için Siyah deri ve Sil Baştan, İspanyol Meyhanesi gibi şarkıları için giydiği Kırmızı tuvaleti...
- Nilüfer “Sanat hayatımın başında hissediyorum” dediği konseri bölümlere ayırmıştı. 90’lı yıllar, 70’li yıllar, Disko dönemi ve 12 düet dönemi şeklinde. Hepsinde dansçılar göz doldurdu.
- Nilüfer sahneyi çok özlemiş, çok özenmiş bu konsere belli. Her şey mükemmel bir düzende, sorunsuz işledi. Bu konserin muhakkak DVD’si çıkmalı dedirtti yani.
- Nilüfer Yine Yeni Yeniden şarkıcılığın kitabını yazdı. O kadar sorunsuz ve detone olmadan okudu ki, resmen bu ara yaramış dedirtti bana.
- 2.yarı erkekler ağlamaz ile başlar. Bu yarı Rock tarzı şarkıların yorumlandığı yarı. Sırasıyla İntizar, Ara sıra bazı bazı, Kim arardan sonra, haram geceler, Şahane dans görselli Bir bilseydin geldi.
-Nilüfer bir ara kostüm değiştirmek için sahneyi vokalistleri Onur ve Melis’e bıraktı. Onur tizleri çok başarılı ancak peslerde pek tutmadığım bir performans sergiledi. Gene de Fatih Erdemci yorumu “Ben Ölmeden Önce” çok başarılıydı. Ama esas Melis’i dinleyince dumur oldum bildiğiniz. Kızın insanı korkutacak kadar güzel bi sesi vardı resmen! Müthiş! Rolling in the Deep patlattı, kendimi Adele’i canlı izlerken buldum!
- Nilüfer’den gecenin sürprizi “Prensesim” diye hitap ettiği Şebnem Ferah’ın “Beni çok anlatan şarkı” dediği şarkısı “Sil Baştan”ı söylemesi oldu. Şahsen ben bu yürek ortaklığına şapka çıkardım arkadaş! Nilüfer’in Şebnem, ki bayıldığım ilk 3’ten biridir bilen bilir, şarkısına getirdiği yorum gözlerimi yaşarttı.
- Konserde sanat camiasından hiç kimsenin olmaması, hiçbir sanatçı olmaması düşündürücüydü. Egolar gene devredeydi sanırım günahlarını almıyım ama, insan bir kişiyi görmek istiyor. Nerdeydi Sezen Aksu veya di onları geçtim, 12 düet albümünde sayesinde adını parlatan tayfa? Hadi gelemediniz, mesela barkovizyonla da mı bir mesaj iletemediniz?
- Konserde konsepte göre bazı şarkılar potbori olarak söylendi. 70’li yıllar daha çok böyle söylendi.
- Arada Nilüfer’in konsere hazırlık süreci gösterildi, dansçıların benim yaptığım gibi tişörte albüm kapaklarını bastırarak jest yapmışlar (fikrimi çalmış hainler J J).
- Nilüfer “Hoşuna Gider Mi”yi bitirdikten sonra, bu fakir “Sensiz bir gün bile geçer mi” diye bağırdı, Nilüfer’im buna “ayyy, Latif bak duyuyo musun, ona göre” dedi, hoş bir enstantaneydi.
- Nilüfer son olarak Hey Gidi Günlerle final yaptı ve Bis şarkısı olarak Seni Beklerim Öptüğün Yerde ile geceyi bitirdi.
- Konser sonrası kulis için beklemeye başladık. Lakin oradaki görevliler gerçekten nazik bir biçimde Nilüfer’in sağlık sorunları nedeniyle kimseyi kabul edemeyeceğini söyledi, biz de oradan gittik. Böyle yaklaşsa her görevli belki onlar hakkındaki olumsuz görüşüm değişecek ama böylesi binde bir.
- Nilüfer ahh şu da söylense keşke dediğim tüm şarkıları söyledi. Ama gece sonunda hala yaaa şunu da söyleseydi bunu da söyleseydi diye konuşmadık değil. Mesela Son Arzum, mesela Dokunsalar Ağlarım, mesela Ağlarım Gizlice, mesela Ne Olur, mesela Çarem Benim…
Muhteşem bir Nilüfer konseri sonrası, Onur’la konserden konuşmaya  şarkılara öyle dalmışız ki şarkılı eğlenceli yürüyüşle, Kuruçeşme'den Taksim'e varmışız...

Sonuç olarak sevgili postdaş. Hep derim, insan sevgiyi saygıyı boşa hak etmiyor. Nilüfer bu toprakların yetiştirdiği en verimli çiçeğimiz, kıymetini bilmeli, bu gece bunu daha iyi anladım.
Konserin üzerinden epey zaman geçti, belki daha yazılacak neler vardı ama bu notları alırken bile o geceye geri gittim. Dilerim siz de okurken bi parça orada hissetmiş veya gittiyseniz o geceyi yeniden yaşamışsınızdır...



Hiç yorum yok: