Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Ekim 2015 Çarşamba

YAZ KONSERLERİM - 3 : GÖKSEL (İZMİR ALSANCAK TARİHİ HAVAGAZI FABRİKASI - 20.08.2015)

GÖKSEL... SEN ORDA VARSIN... SEN HEP VARSIN...

Göksel Çim Konserleri kapsamında İzmir Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası sahnesindeydi... Tabii, ben de...


Yaz konserlerim 20 Ağustos’ta İzmir Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası bahçesinde yapılan Göksel konseriyle devam etti. Göksel’i ne kadar sevdiğimi daha önceki yazılarımda okumuşsunuzdur. Bence sesiyle, sözüyle, hissiyle çok özel bir kadın Göksel. Pamuklara sarılası cinsten. Şarkılarında hep hüzünlü ama dik duran o kadındır. Aşkı için savaşmayı da bilir, git demeyi de bilir, bir yerde pes edip gel özledim diyerek özlemini itiraf etmeyi de… Hayatın şarkılarıdır Göksel’in şarkıları, hepimizin yaşayabileceği, bu yüzden kendimizi yakın hissettiğimiz şarkılardır.

Bu düşüncelerle kimbilir kaçıncı kere izlemek üzere canım arkadaşım Dudu Aydın ile yollara düştüm. Göksel bir önceki yazıda bahsettiğim, kendisi evimin salonunda misafirmiş de biz bize şarkılar söylermiş gibi hissettiren sanatçılardan. Bu konserde de öyle oldu, hatta fazlası.

Konserin konseptinden de bahsetmek istiyorum, çünkü yaygınlaşmasını çok istediğim konserlerden. Konser mekanı tarihi havagazı fabrikası ve konsepti çimenlerin üzerinde, armut koltuklarda, belediyenin düzenlediği ücretsiz konserler serisinin bir tanesiydi. İnsan gerek konserle gerekse ayaklarının altında bütün elektriği stresi ve kötü enerjiyi alan çimenlerle pamuk gibi olup çıkıyor oradan.

Konserler 21.00 gibi başlıyor, ama ücretsiz olduğu için insanlar akın eder deyip, en önde izleme konusunda benimle hemfikir olan arkadaşım Dudu ile saat beş buçukta biz armutlarımızı alıp sahne önünde yerimizi almıştık bile. Sound check yapılırken, biz de çalan şarkılara eşlik ediyorduk. Hava güzel, sıcak, ortam hoştu.

Evde geçirdiği kaza nedeniyle kolunda kol bandıyla sahneye çıkan Göksel, “Sen Orda Yoksun” diyerek sahneye girdikten sonra, kolunun neden bağlı olduğunu açıkladı: "Ben de çok heyecanla bekliyordum bu konserde daha hareketli olayım diye, ama evde bir kaza geçirdiğim için böyle söylemek zorundayım" dese de konserin ilerleyen saatlerinde çıkarıp attı kol bandını. Şimdi düşünüyorum da, aslında tüm bu açıklama ve ifadeler bile Göksel'in sahnede değil sanki evimizde misafirmiş gibi hissettiren bir detaydı. O sahneye girip arka arkaya şarkılarını söylerken, gözlerimde her Göksel konserinde olduğu gibi bir Yeşilçam sahnesi canlandı. Göksel’in tavrını ve duruşunu o dönemlere çok yakıştırıyorum.
Bu fotoğraf Merve Çavuşoğlu'na ait.
Konser başlamasına yakın yaşlı bir amca armut koltuğunu sürükleyerek önümüze geldi, ne oluyor derken, bize 5 yıldır dansçı olduğunu, her Perşembe bu konserlere gelip dans ettiğini, sanatçıların da ilgisini çektiğini anlattı. Güldük, alkışladık,  muhabbet ettik filan, Göksel konserine başlayınca amca da ayağa kalkıp dans etmeye başladı. Göksel’in de hoşuna gitmiş olacak ki, sahneye davet etti amcayı. Konserin hoş anlarından olan bu dans ve amca, gördüğü ilgiyi abartıp sahneden indiğinde de bir türlü yerine oturmayıp herkesin görüşünü kapatacak şekilde dans etmeye devam ettiğinde tatsızlaştı. Konserin tek nazarlığı buydu diyelim, bir süre sonra güvenlik de adama oturmasını “rica edince” adam bağırdı çağırdı ve bir süre oturduktan sonra kalkıp gitti. Biz de yeniden Göksel’e odaklanabildik.

1,5 saat kadar süren konserde Göksel hemen her albümünden en öne çıkanları söyledi. Her konserde olduğu gibi şarkı listesi konsepte göre belirlenmişti ve Göksel'in ilk dönem şarkılarından sonra yapmış olduğu nostalji albümleri dönemini potburilerle olabildiğince çok şarkıyla doldurdu. Ve tabi bilhassa benim için 2015 yılının en iyi albümü olan Sen Orda Yoksun’dan şarkılara sesimi uydurmaya çalışırken, kimbilir Göksel’in zavallı kulakları nasıl isyan etmiştir :). (Özür dilerim Göksel :))

Konserde Göksel Fanları da kendilerini gösterdiler. Posterleri, defterleri ve çığlıklarıyla Göksel’e seslerini duyurmayı başaran iki hayranı Göksel’in davetiyle sahneye çıkıp Göksel’le birlikte Depresyondayım şarkısını söyledi. Bir sanatçının sevenlerine verdiği bu değer müthişti. Orada Göksel sanatçı, biz dinleyici gibi değildik, Göksel evimizin misafiri gibiydi derken bundan bahsediyorum işte. Biz bizeydik, öyle bir hava vardı. Arkalarda armut koltuklarda gruplanmış kümelenmiş, içeceğini yemişini alıp gelmiş insanlar bir yandan konser dinleyip bir yandan kendi hallerinde muhabbetlerine devam ederken, benim gibi bir kısım oturduğu yerden Göksel şarkıları ile havasını buluyordu. Benim albümdeki favorim olan Bin Parça gene söylenmedi ama bir gün dinleyeceğime eminim.

Çıkışta Göksel bis yapmadı. Hemen gitti. Dolayısıyla görüşemedik, ama güzel bir konseri daha aklımızda güzel anlarla geride bırakmış olduk. Şimdi bir sonraki Göksel konserini bekliyorum…


Hiç yorum yok: