Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ekim 2015 Perşembe

GİTTİM, GÖRDÜM, YAZDIM - LARA FABIAN (17.10.2015)

HAYAT VE SEVGİNİN MİSTİSİZMİNDE 

BİR LARA FABIAN GECESİ…

15-16 Ekim'deki konserleri yoğun ilgi ve bilet biletler şeklinde karşılanan Lara Fabian 17 Ekim'de bir kez daha Zorlu PSM'deydi.

Geçen Cumartesi hayallerimin rüya konserlerinden birine gitme şansı buldum. Afişini gördüğümden beri yana yana gitmeye çareler aradığım ve evrenin de yüzüme gülmesiyle son dakika sürprizi olarak gidebildiğim bir konserdi bu. Dünya müziğinde bayıldığım kadın vokallerden biri olan Belçika asıllı diva Lara Fabian, cumartesi günü Zorlu PSM’deydi. Ben de arkadaşım Yusuf Pişkin sayesinde ve EMI MUSIC TÜRKİYE davetiyle tabi ki ordaydım…

Bilen bilir, Lara Fabian dünya üzerinde ölmeden görmek istediğim 6 kare asımdan biriydi. Dolasıyla benim için büyük önem taşıyordu orada olabilmek. Saat 8 gibi Zorlu PSM’ye vardığımda elimde yarım kilo tulumba tatlısı (anlatacağım yazıda) ve oradan aldığım Best Of albümüyle konser saatini beklemeye başladım. Yusuf da geldikten sonra yerlerimize geçtik. Yerlerimiz gerideydi biraz, o yüzden çok fotoğraf çekemedim. Olan fotoğrafların kötü kalitesi nedeniyle özür dilemeyi de bir borç bilirim. :)


Konser siyah parlak tayt üzeri kırmızı bluzuyla son derece sade ve şık Lara Fabian’ın klasiği Je T’aime ile başladı. Lara Fabian Je T’aime şarkısını akustik olarak seslendirip gecenin startını verdiğinde biz de büyünün etkisine girmeye hazırdık. Biz hazırdık da, salondaki ışık o kadar kötü ve direkt gözümüze gözümüze girecek şekilde ayarlanmıştı ki, Lara sahnede Je T’aime derken biz ışıklar arasında onu seçmeye çalıştık bir süre (bunu söylemek istedim, daha önceki günlerde yaptığı performanslarda da bu can sıkıcı ışık meselesi olmuş, bunu da yapılan yorumlardan gördüm).

Konser bilindik albüm konserlerinden çok Unplugged konserler gibi durağan ve akustik geçti. En hareketli şarkılar bile slov düzenlemelerle yeniden biçimlendirilmişti ancak kesinlikle sıkıcı değildi. Bir piyano, bir gitar, bir davul ve bir viyolonselden oluşan ekibi ile sahnede son derece şık ve sade bir Lara Fabian vardı. Yumruğunu öpüp kalbine çarpı koyarak seyirciye fırlattığı selamı gece boyunca birkaç kere yaptı. Gece boyunca kah sahnenin solundaki piyanonun yanında, kah zaman zaman sahneye getirilen sandalyede, kah ayakta duran Lara Fabian, sahnede 25. Yılı olduğunu söylerken sahneden alkışlara “voooov” sesleri eşlik ediyordu. Son derece içten teşekkürler etti Lara Fabian.

Konserin en dikkat çekici tarafı, yazının başlığında da yazdığım, Lara Fabian’ın şarkılar arasında, o şarkının duygusunu anlatan konuşmalar yapması oldu. Lara şarkıdan şarkıya geçerken hayat, sevgi, yeniden doğuş, ilham, yaratıcılık, sanatın ve sanatçının yaratımı, günlük yaşamı gibi konularda yaptığı konuşmalarla seyircileri şarkıların içine çekerken, Sarah McLachan’a ait Angel şarkısını söylemeden önce Ankara’ya da selam ve dualarını göndermeyi unutmadı. Bu arada her fırsatta Türkiye’yi ve Türkleri ne kadar sevdiğinden de bahsetti.

Son derece samimi ve sıcak bir ortamda geçen ve yarı yapılmayan konserde, Lara Fabian duymayı dileğim bütün şarkılarını söyledi hemen hemen.  Je T’aime, Immortel, Angel, Caruso (ki Caruso’yu ilk kez bir kadın vokalden dinledim), Make Me Yours Tonight ve I Will Love Again şarkılarını arka arkaya patlattıktan sonra “Ben sahnede Lara Fabian’ım ancak günlük yaşamımda ben de herkes gibiyim, fırına gidip ekmek alan, kocası ve çocuklarıyla ilgilenen bir kadınım, bunlar beni gündelik yaşamda yaptıklarımla ilgili düşünmeye itti ve bu şarkıyı yazdım” diyerek yeni şarkısı “Quand je ne chante pas”I seslendirdi. Şarkıyı çok beğendim. Genel olarak şarkılarda yerimde duramadığım da doğrudur.

Konserin dikkat çekici performanslarından birinin davulcunun (adları aklımda tutamadım ne yazık ki) su ile yaptığı vurmalı performansıydı. Su dolu bir düzenek, zil ve genişçe tasa benzeyen bir aletle yaptığı beş altı dakikalık performansta suyun nasıl müzik aleti olarak kullanılacağını gördük hayranlıkla.

Konserde İngilizce, İtalyanca, İspanyolca ve tabii ki Fransızca şarkılardan oluşan repertuarında Lara Fabian, Mustafa Ceceli ile yaptığı şarkıyı söylemeden geçmedi (o şarkı da talihsiz bir şekilde bizim ülkede pek duyulmadı, şahsi düşüncem keşke Ceceli yerine başka bir isim olsaydı) ve şarkının hikayesini anlattı.

Şarkı arası konuşmalarında Lara Fabian hayata geliş amacımız, başka bir evren mümkün olabilir mi, sanat nasıl yaratılır, müzik nasıl evrensel olur, bir daha dünyaya geliş mümkün müdür, ilham aldığımız kişiler bizi nasıl etkiler, o kimlerden ve nasıl etkilenmiş, şarkılarını nasıl yazıyor, gibi konularda birkaç söz söyleyip, en nihayetinde konuyu seviye getirerek geceyi hayatın ve sevginin mistisizminin doruklarına çıkardı. Zaten gece bütün bu ambiyansa uygun bir şarkı düzenlemesiyle gerçekleşti.

Gecede seyirciyle diyalogu ve seyirciyi de şarkılara çekme becerisi çok yüksekti ve zaman zaman yaptığı esprilerle salonda gülüşmeler yarattı. Nakaratını seyircilere söylettiği I Will Love Again’de mesela, salondan sadece kadınların sesleri yükselince kadın erkek ilişkileri konusunda yaptığı espri çok hoştu mesela. (Her gece böyle oluyor, ne zaman bu şarkı gelse erkekler kaçıyor, demesi salonda epey gülüşmelere yol açtı.) Tabi bu arada ben bağırsam da arkada olduğum için sesimi duyuramadım. :) Fransızca şarkılarından birine salondaki büyükçe grup Fransızca olarak eşlik etmesi ise harika oldu.

Son şarkı geldiğinde hala Adagio’yu söylememiş olması karşısında “AAaaaAA” sesleri yükseldi ve Lara selam verip sahneyi terk ettikten kısa süre sonra Adagio şarkısıyla gecenin damar vuruşunu yaptı. Konseri en arkada izlemiş olan ben daha fazla duramayıp Yusuf’la kendimi attım sahnenin önüne. Adagio bitip sahneden inerken “Je T’aime” deyişimi duyup “Merci” demesi benim için gecenin en güzel anlarındandı.

Yazının başında elimde yarım kilo tulumba tatlısı ile gittiğimi yazmıştım. O tulumba tatlısı, Lara Fabian’ın favori tatlısıymış ve ben de canım arkadaşım Begüm Örnek’in ricasıyla Lara’ya yarım kilo tulumba tatlısı götürdüm, konser sonrasında yalvarmalarımıza rağmen, tatlıyı alıp bizi içeri almadılar ne yazık ki. Biz de içeri girebilen şanslı kişilere biletlerimizi imzalattırdık.

Konser gümbür gümbür değildi, ama coşkuluydu, Lara’nın enerjisi hepimizi şarkıların içine çekme becerisi ve müthişti ve en önemlisi samimiyeti ve sıcaklığıyla hayallerimdeki Lara’yı izlemenin mutluluğunu yaşadım. Bir de söylemeliyim ki sayın okuyucu, kadın yakından çok çok ama çok fazla güzel. Sesi ise efsane gerçekten, albüm kaydı gibi söyledi şarkıları resmen, pürüzsüz ve pırıl pırıl. Rüya gibi bir konser aklımda güzel anılar ve bir daha gitme isteğiyle son buldu, bu defa Lara ile yüz yüze konuşma imkanı bulma umudumu canlı tutarak tabi ki.

Lara Fabian'ın bahsettiği yeni şarkısını şurdan dinleyebilirsiniz: Quand Je Ne Chanta Pas


Hiç yorum yok: