HAYAT VE SEVGİNİN MİSTİSİZMİNDE
BİR LARA FABIAN GECESİ…
15-16 Ekim'deki konserleri yoğun ilgi ve bilet biletler şeklinde karşılanan Lara Fabian 17 Ekim'de bir kez daha Zorlu PSM'deydi.
Geçen Cumartesi hayallerimin rüya konserlerinden birine
gitme şansı buldum. Afişini gördüğümden beri yana yana gitmeye çareler aradığım
ve evrenin de yüzüme gülmesiyle son dakika sürprizi olarak gidebildiğim bir
konserdi bu. Dünya müziğinde bayıldığım kadın vokallerden biri olan Belçika
asıllı diva Lara Fabian, cumartesi günü Zorlu PSM’deydi. Ben de arkadaşım Yusuf
Pişkin sayesinde ve EMI MUSIC TÜRKİYE davetiyle tabi ki ordaydım…
Bilen bilir, Lara Fabian dünya üzerinde ölmeden görmek
istediğim 6 kare asımdan biriydi. Dolasıyla benim için büyük önem taşıyordu
orada olabilmek. Saat 8 gibi Zorlu PSM’ye vardığımda elimde yarım kilo tulumba
tatlısı (anlatacağım yazıda) ve oradan aldığım Best Of albümüyle konser saatini
beklemeye başladım. Yusuf da geldikten sonra yerlerimize geçtik. Yerlerimiz
gerideydi biraz, o yüzden çok fotoğraf çekemedim. Olan fotoğrafların kötü kalitesi nedeniyle özür dilemeyi de bir borç bilirim. :)
Konser siyah parlak tayt üzeri kırmızı bluzuyla son derece
sade ve şık Lara Fabian’ın klasiği Je T’aime ile başladı. Lara Fabian Je T’aime
şarkısını akustik olarak seslendirip gecenin startını verdiğinde biz de büyünün
etkisine girmeye hazırdık. Biz hazırdık da, salondaki ışık o kadar kötü ve
direkt gözümüze gözümüze girecek şekilde ayarlanmıştı ki, Lara sahnede Je T’aime
derken biz ışıklar arasında onu seçmeye çalıştık bir süre (bunu söylemek
istedim, daha önceki günlerde yaptığı performanslarda da bu can sıkıcı ışık
meselesi olmuş, bunu da yapılan yorumlardan gördüm).
Konser bilindik albüm konserlerinden çok Unplugged konserler
gibi durağan ve akustik geçti. En hareketli şarkılar bile slov düzenlemelerle
yeniden biçimlendirilmişti ancak kesinlikle sıkıcı değildi. Bir piyano, bir
gitar, bir davul ve bir viyolonselden oluşan ekibi ile sahnede son derece şık
ve sade bir Lara Fabian vardı. Yumruğunu öpüp kalbine çarpı koyarak seyirciye
fırlattığı selamı gece boyunca birkaç kere yaptı. Gece boyunca kah sahnenin
solundaki piyanonun yanında, kah zaman zaman sahneye getirilen sandalyede, kah
ayakta duran Lara Fabian, sahnede 25. Yılı olduğunu söylerken sahneden
alkışlara “voooov” sesleri eşlik ediyordu. Son derece içten teşekkürler etti
Lara Fabian.
Konserin en dikkat çekici tarafı, yazının başlığında da
yazdığım, Lara Fabian’ın şarkılar arasında, o şarkının duygusunu anlatan
konuşmalar yapması oldu. Lara şarkıdan şarkıya geçerken hayat, sevgi, yeniden
doğuş, ilham, yaratıcılık, sanatın ve sanatçının yaratımı, günlük yaşamı gibi
konularda yaptığı konuşmalarla seyircileri şarkıların içine çekerken, Sarah
McLachan’a ait Angel şarkısını söylemeden önce Ankara’ya da selam ve dualarını
göndermeyi unutmadı. Bu arada her fırsatta Türkiye’yi ve Türkleri ne kadar
sevdiğinden de bahsetti.
Son derece samimi ve sıcak bir ortamda geçen ve yarı
yapılmayan konserde, Lara Fabian duymayı dileğim bütün şarkılarını söyledi
hemen hemen. Je T’aime, Immortel, Angel,
Caruso (ki Caruso’yu ilk kez bir kadın vokalden dinledim), Make Me Yours
Tonight ve I Will Love Again şarkılarını arka arkaya patlattıktan sonra “Ben
sahnede Lara Fabian’ım ancak günlük yaşamımda ben de herkes gibiyim, fırına
gidip ekmek alan, kocası ve çocuklarıyla ilgilenen bir kadınım, bunlar beni
gündelik yaşamda yaptıklarımla ilgili düşünmeye itti ve bu şarkıyı yazdım”
diyerek yeni şarkısı “Quand je ne chante pas”I seslendirdi. Şarkıyı çok
beğendim. Genel olarak şarkılarda yerimde duramadığım da doğrudur.
Konserin dikkat çekici performanslarından birinin davulcunun
(adları aklımda tutamadım ne yazık ki) su ile yaptığı vurmalı performansıydı.
Su dolu bir düzenek, zil ve genişçe tasa benzeyen bir aletle yaptığı beş altı
dakikalık performansta suyun nasıl müzik aleti olarak kullanılacağını gördük
hayranlıkla.
Konserde İngilizce, İtalyanca, İspanyolca ve tabii ki
Fransızca şarkılardan oluşan repertuarında Lara Fabian, Mustafa Ceceli ile
yaptığı şarkıyı söylemeden geçmedi (o şarkı da talihsiz bir şekilde bizim
ülkede pek duyulmadı, şahsi düşüncem keşke Ceceli yerine başka bir isim olsaydı)
ve şarkının hikayesini anlattı.
Şarkı arası konuşmalarında Lara Fabian hayata geliş
amacımız, başka bir evren mümkün olabilir mi, sanat nasıl yaratılır, müzik
nasıl evrensel olur, bir daha dünyaya geliş mümkün müdür, ilham aldığımız
kişiler bizi nasıl etkiler, o kimlerden ve nasıl etkilenmiş, şarkılarını nasıl
yazıyor, gibi konularda birkaç söz söyleyip, en nihayetinde konuyu seviye
getirerek geceyi hayatın ve sevginin mistisizminin doruklarına çıkardı. Zaten
gece bütün bu ambiyansa uygun bir şarkı düzenlemesiyle gerçekleşti.
Gecede seyirciyle diyalogu ve seyirciyi de şarkılara çekme
becerisi çok yüksekti ve zaman zaman yaptığı esprilerle salonda gülüşmeler
yarattı. Nakaratını seyircilere söylettiği I Will Love Again’de mesela,
salondan sadece kadınların sesleri yükselince kadın erkek ilişkileri konusunda
yaptığı espri çok hoştu mesela. (Her gece böyle oluyor, ne zaman bu şarkı gelse
erkekler kaçıyor, demesi salonda epey gülüşmelere yol açtı.) Tabi bu arada ben
bağırsam da arkada olduğum için sesimi duyuramadım. :) Fransızca şarkılarından
birine salondaki büyükçe grup Fransızca olarak eşlik etmesi ise harika oldu.
Son şarkı geldiğinde hala Adagio’yu söylememiş olması
karşısında “AAaaaAA” sesleri yükseldi ve Lara selam verip sahneyi terk ettikten
kısa süre sonra Adagio şarkısıyla gecenin damar vuruşunu yaptı. Konseri en
arkada izlemiş olan ben daha fazla duramayıp Yusuf’la kendimi attım sahnenin
önüne. Adagio bitip sahneden inerken “Je T’aime” deyişimi duyup “Merci” demesi
benim için gecenin en güzel anlarındandı.
Yazının başında elimde yarım kilo tulumba tatlısı ile
gittiğimi yazmıştım. O tulumba tatlısı, Lara Fabian’ın favori tatlısıymış ve
ben de canım arkadaşım Begüm Örnek’in ricasıyla Lara’ya yarım kilo tulumba
tatlısı götürdüm, konser sonrasında yalvarmalarımıza rağmen, tatlıyı alıp bizi
içeri almadılar ne yazık ki. Biz de içeri girebilen şanslı kişilere
biletlerimizi imzalattırdık.
Konser gümbür gümbür değildi, ama coşkuluydu, Lara’nın
enerjisi hepimizi şarkıların içine çekme becerisi ve müthişti ve en önemlisi
samimiyeti ve sıcaklığıyla hayallerimdeki Lara’yı izlemenin mutluluğunu
yaşadım. Bir de söylemeliyim ki sayın okuyucu, kadın yakından çok çok ama çok
fazla güzel. Sesi ise efsane gerçekten, albüm kaydı gibi söyledi şarkıları resmen, pürüzsüz ve pırıl pırıl. Rüya gibi bir konser aklımda güzel anılar ve bir daha gitme
isteğiyle son buldu, bu defa Lara ile yüz yüze konuşma imkanı bulma umudumu
canlı tutarak tabi ki.
Lara Fabian'ın bahsettiği yeni şarkısını şurdan dinleyebilirsiniz: Quand Je Ne Chanta Pas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder