"HAYAT ŞARKILARDA" DEDİLER, HARBİYE'Yİ İNLETTİLER...
Müziğin iki dev sesi, Yaşar ve Nükhet Duru 18 Eylül günü akıllardan çıkmayacak bir gece ile İstanbul semalarına şarkılarını gönderdiler...
Dün gece (18.09.2015) aylardır beklenen buluşma gerçekleşti
ve Nükhet Duru ile Yaşar Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesinde rüya gibi
bir konsere imza attılar. Bu yazıda bu anlatılmaz yaşanır ve şimdilik tekrarı
olmayacak bu geceyi anlatmaya çalışmak boynumun borcu oldu sayın blogdaşım.
Her şey üç ay kadar önce maillere düşen bomba haberle
başladı. Nükhet Duru ile Yaşar Açıkhava’da birlikte konser verecek diyordu
haberde. Her satırı kimbilir kaç kere okudum ya da kendimi kaç kere çimdirdim bilmiyorum,
gerçekliğine emin olana kadar. Tabi ki hemen heyecanla organize olduk ve canım
arkadaşım Ceyda ile biletlerin satışa çıkmasından iki gün sonra biletlerimizi
alıp yazı geçirmeye ve o zamanı çok düşünmemeye çalıştık.
Yaşar'ın açılışta okuduğu Mevlana şiiri |
Ben daha ilk günden giyeceğim kıyafeti bile belirlemiştim.
Nükhet Duru’nun programında Nükhet Duru’nun elinden aldığım Yaşar’a ait gömlek
ve özel konserlere sakladığım Yaşarlı kıravatım… Bu süreçte aklımda hangi
şarkıların söyleneceğine, Nükhet Duru’dan hangi Yaşar şarkıları ve Yaşar’dan
hangi Nükhet Duru şarkıları dinleyeceğimize, konsepte, düet yapılacak şarkılara
ve daha bir dolu konuya dair merak vardı. Kafamda şarkıları yakıştırdıkça
tivitırdan Nükhet Duru’ya ve Yaşar’a yazma süreci ayrı tabi… Üç ay su gibi
geldi geçti ve dün gece büyük buluşma öncesi Yaşar grubundan arkadaşlarla bir
araya geldik. O sırada yayına hazırlanan Kral Pop mikrofonlarına ufak bir
röportaj verdikten sonra içeri girip yerimi bulmaya hazırdım.
“Hayat Şarkılarda” temalı konser Nükhet Duru’nun bir bacağı
transparan görünümlü pantolon-pelerin karışımı bir kıyafetle adeta süzülerek
geldiği Melankoli ile başladı ve ardından Yaşar’ın Aldanırım ile sahneye
girmesiyle salon bir ıslık yağmuruna döndü. Dakka bir gol bir arka arkaya iki
vurucu şarkıyla açılan konser gerisi hakkında ipuçları veriyordu hakkında.
Velakin Nükhet Duru birkaç şarkı sonra “Bu daha başlangıç, daha neler olacak
neler” diyerek bizi heyecandan heyecana savurdu.
Nükhet Duru’nun Melankoli, Ben Sana Vurgunum, Anılar,
Cambaz, Harp ve Sulh ile Yaşar’ın Aldanırım, Beni Koyup Gitme, Kör Bıçak, Divane,
Kumralım, Kuşlar gibi klasikleşmiş şarkılarının söylendiği, Nükhet Duru’nun Yaşar
şarkılarına, Yaşar’ın Nükhet Duru şarkılarına eşlik ettiği bir repertuardan
oluşan yaklaşık 40 şarkılık doyulmaz konserde müziğin yaşayan ve bu dünyadan
göçmüş gitmiş ilham kaynakları ile sanatçı dostlar da ihmal edilmedi. Tanju
Okan’dan Yaşar’ın enfes yorumuyla Kadınım, birlikte Hasret, Çal Çingene, Deniz
ve Mehtap, Sarhoşum Ben; Yaşar yorumuyla Büyük Usta Kayahan’dan Hep Karanlık ve
Gözlerinin Hapsindeyim ve Nükhet Duru yorumuyla Mor Menekşe; gene Yaşar
yorumuyla Barış Manço’dan Anlıyorsun Değil Mi ve Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın
yanı sıra Zülfü Livaneli’ye Sevda Değil, İskender Doğan’a Kan ve Gül ve Ezginin
Günlüğü’ne Düşler Sokağı ve Ebruli ile selam duruldu.
Bunun dışında her şarkı, anlattığı temaya uygun görsellerle
süslenmişti, Nükhet Duru son albümünden Halil Sezai şarkısı Sonbahar’ı
söylerken fonda sarı yapraklarla bir sonbahar imajı, Yaşar “Kuşlar” şarkısını
söylerken, fonda uçan kuşların görselleri çok uyumlu bir görünüm verdi. Belli
ki çok uğraşılmış ve çok emek verilmiş. Hiçbir şey aksamadan işledi. Nükhet
Duru ile Yaşar’ın sahnede birbiriyle paslaşmaları, espirileri, iletişimleri ve
enerjileri bizi de içine aldı. Bilhassa Nükhet Duru’nun Timur Selçuk’tan şarkı
için izin alma sürecini anlatırken gülümsemekten kendimizi alamadık. Yaşar’dan
çocuk diye bahsetmesi, Yaşar’ın kim çocuk ben mi demesi, gecenin hoş
espirilerindendi. İkili hep hayal ettiğim Ayrılanlar İçin ve İspanyol Meyhanesi
şarkılarında düet yaparken, ben o gece orda bulunmanın ayrıcalığını yaşıyordum.
İspanyol Meyhanesi öncesinde küçük çaplı tatlı bir gül krizi yaşanmışsa da,
gülün Nükhet Duru’ya diz çökmüş Yaşar eliyle verilmesiyle Duru’nun İspanyol Meyhanesi’ne eşlik eden kırmızı
elbisesi tamamlandı.
Yaşar’ın oğlu Kerem’in tüm sevimliliğiyle ve ağzı
kulaklarında tiyatroya el salladığı an gecenin en tatlı anlarındandı. Kuzu
nasıl alkışladı babasını. Allah babası gibi güzel bir kariyer nasip etsin her
ne iş yapacaksa, babası kadar sevilsin ömrü boyunca…
Konsere magazin deyimiyle “ünlü akını vardı”. Yaşar’ın ve
Nükhet Duru’nun yıllar içinde biriktirdiği sanat dostları da bu gece de
yerlerini almışlardı. Sanatçıların birbirlerini desteklemeyi bırak, yan yana
görünmekten çekindikleri böyle bir zamanda, bir sanatçının sanatçı dostunun
konserine gitmesi aklıma doksanların dayanışma içindeki sanatçılarını getirdi.
O zamanlarda da sanatçılar egosuzca birbirlerinin şarkılarına eşlik eder,
kliplerinde oynarlardı. Günümüzde hasret kaldığımız görüntüler bunlar. Bu gece
orada Yaşar ve Nükhet Duru’ya desteğe gelmiş –görebildiğim- Ege, Bora Duran,
Metin Uca, tabi ki Erkan Özerman, Halil Ergün, Deniz Çakır, Deniz Akkaya gibi
isimleri görmek beni mutlu etti.
Konserde Nükhet Duru her konserinde olduğu gibi işvesiyle,
muhabbetiyle, anılarıyla bizleri avcunun içine alırken, zaman zaman verdiği mesajlarla
da ayakta alkışlandı. Mesela en aklımda kalanları, “…Bizler işimizi iyi yapmaya
çalışıyoruz, ancak ülke şu anda işini iyi yapmayanlar yüzünden bu halde” ve “Atatürk
yaşasaydı konserler iptal olmazdı”. Gecede Nükhet Duru'nun mikrofonunu arkasına alarak çıplak sesle Ben Gene Sana Vurgunum parçasını tüm Harbiye'ye mikrofonsuz duyurması gecenin en çarpıcı anlarındandı.
Konserde benim için çok özel olan Yasaksa Yasak ile ateşler
yakıp, Şehrazat’ın Sürgün şarkısıyla ağlamama ramak kalmışken, Nükhet Duru’nun
tivitırdan bilhassa yazıp rica ettiğim, özellikle “Yaşar yuvada kuş gibi”
dizeleri ile mavra olacağını düşündüğüm Mahmure şarkısını söylemesi ve bir de
bir anekdot anlatması ile yüzümde gülücükler açtırdı. Mahmure’nin ardından MFÖ
klasiği Ele Güne Karşı ile salondaki heyecan doruğa çıktı. Artık yerimde
oturamazdım, arkamda oturan seyircilerden izin alıp ayağa kalktım; zira Yaşar’ı
zaten oturarak dinlemek mümkün değilken, bu ikili karşımda kişisel müzik
hayatımın en özel şarkılarını arka arkaya patlatırken oturabilmem
düşünülemezdi. Konser yer yer potburiler şeklinde devam etti. Arada
muhabbetlerine kendimi tutamayıp oturduğum yerden laf atmak suretiyle
katılmışlığım da oldu. Konserin benim için hoş bir anısı oldu.
Nükhet Duru Gülşah Saraç imzalı dört kıyafet giyerken, Yaşar
iki koyu renk takımla geceyi bitirdi. Birincisi ceket takım, ikinci yarıda
yelekli idi.
Gece bissiz Sessiz Gemi düeti ile biterken, gecenin sonunda,
başında yazdığı tüm duyguları, aşkı, hüznü, sevinci, özlemi, coşkuyu,
kavuşmayı, ayrılmayı, ağlamayı, gülmeyi bir gecede yaşamış kişilerdik. Kısaca
temasına çok uygun olarak “Hayatı şarkılarda” yaşadık o gece. Yaşar ve Nükhet
Duru bitmeyen alkışlar ve ıslıklar eşliğinde koşarak sahneden ayrıldılar….
Sonrası… Sonrası iyilik güzellik… Bu ikilinin enerjisi müthişti.
Orkestradan da bahsetmek lazım. Müzik dünyasının
duayenleriyle yeni nesil müzisyenleri müthiş bir uyum içindeydi. Yaşar’ın ekibi
ile Nükhet Duru’nun ekibi birbirlerini bloke etmeden müthiş bir uyum içinde
çaldılar. Nükhet Duru’nun orkestrasındaki gitarda Erdem Sökmen, bas gitarda Hami
Barutçu, davulda Orhan Topçuoğlu ve herkesin aranjörü Osman İşmen (diğer grup
üyelerin adını unuttum şimdi) ile Yaşar orkestrası “Kuşlar Band” gitarda Öner
Tombuloğlu, nefesli çalgılarda Mehmet Çelik, davulda Okay Aynur, klavyede Barış
Özbilgin gecenin coşkusunun artmasında çok büyük pay sahibi oldular.
Bu konser anlatılmaz yaşanır gecelerden, rüya konserlerdendi… Şurası daha iyi olsaydı dediğim yerler yok muydu? Vardı elbet, ama bu ilk konserdi diyerek, devamını umarken keşke konser DVDsi geleneği ülkemizde olsaydı da bu gece
sadece akıllarda kalmasaydı diye düşünmekten kendimi alamadım. Seçilen şarkılar ve repertuar enfesti, aklımdan geçen bütün şarkıları söylediler. Üç saat üç
sayfaya sığmayacak kadar coşkuluydu ama bazen yaşadığınız duyguları yazıya
dökecek kelimeleri bulamazsınız… Bu gece o gecelerdendi… İki dev ses, Yaşar ve
Nükhet Duru semaya yaydıkları şarkılarla herkesi mest etti. İyi ki varsınız,
yüreklerinize, seslerinize, ellerinize, hücrelerinize sağlık… Bu ülkede güzel
şeyler de oluyor dedirttiğiniz için teşekkürler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder