15 SENE SONRA İLK POPSTAR - NE UMDUM NE BULDUM
Dün 15 sene sonra yeniden yapılmaya başlanan ilk Popstar’ın
canlı yayınındaydım. Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim, ilk Popstar’dan bu
yana durum ileri gitmek şöyle dursun, geri geri gitmiş ve ilk yarışmanın bir
iki konsept haftasının konusu olan arabesk-fantezi yarışmayı ele geçirmiş
durumda.
Ben bir milyon güzel pop şarkı arasında hangileri söylenecek
acaba diye heyecanla beklerken, ne güzel eşlik edicem, eğlenicem, 1 milyon pop
şarkısından seçilmiş güzel şarkılarla coşucam diye düşünürken, kendimi jilet
arar buldum. 13 yarışmacıdan sadece ikisinin Pop söylediği, diğerlerinin
arabesk, hem de 80lerin ağdalı arabesklerinden oluştuğu bir platformda Allahım
sana geliyorum oldum. Nerde o Evren’lerin Abidin’lerin Barış’ların, Aydan’ların
şıkır şıkır pop şarkılarla coşturduğu PopStar, nerde bu? Ülke zaten acılar
içinde kavrulurken, bari şarkılara sığınalım dedik, iyice jilet aşamasına dönmüşüz
ülke olarak onu anladım.
Bir kere adı POPstar! Arabeskstar değil ki? Bu yarışmada POP
sadece İstanbul’da bir semt adı olmuş, PoprabeskStar deselermiş daha uygun bir
tanım olurmuş, hem o zaman ne dinleyeceğimizi bilir, ona göre gardımızı alırdık.
Bu yarışmacıların hiçbiri bir sahneye çıkıp büyük konser salonlarında POPSTAR
olarak sahne alacak nitelikte değil. Ağlamanın, bağırıp çağırmanın, manasız
gırtlak yapmanın ayakta alkışlandığı programda içim kıyıldı, zaten ekrana da
yansımış. Hele o güzeller güzeli Seden Gürel’in Devlerin Aşkı şarkısı gözümün
önünde delik deşik edilirken, şarkı bizatihi ağlarken ve bir de üstüne o
yorum birincilik alırken benim de müzik adına umutlarım püfff diye uçtu gitti.
Yarışmada Pop namına anca iki buçuk şarkı söylendi. Hiçbiri de yarışma şarkısı değildi, en azından yarışmada solisti parlatacak şarkılar değildi. Birini
çok sevdim, fena değildi, öyle ki Nihal adlı yarışmacı Mercy şarkısını
söyleyecek diye anons edildiğinde gözlerim parladı, oyuncağını bulmuş çocuk
gibi oldum. Benim ne beklediğimi göstermesi açısından en çok ve var gücümle onu
alkışladım mesela. O da kıyafet mağduruydu gerçi, o şarkıya o kalem etek ve
puantiyeli gömlek biraz abesti o konuda jürilere hak veriyorum. Kız “60ların Retro
havasını yaratmak istedim” dedi ama daha çok 80’lerin Hülya Avşarlı sekreter
filmlerindeki sekreterlere benziyordu. Ben şey bekledim, hani böyle mürebbiye
gibi girecek, şarkının patlama noktasında birden kılığından sıyrılıp sahnede
fışırrtt diye altından çıkan başka bir kostümle şarkısını seslendirecek… Ama
bunlar hep American Idol gibi yabancı türevleri izlemekten oluyor. Bizde de o
vizyon var sanıyorum her seferinde yere çakılıyorum.
Jürinin henüz olaya aymadığını ve çok donuk, tutuk olduğunu
ve çok yüzeysel, altını dolduramadıkları yorumlar yaptığını düşünüyorum. Bu
insanlar bu kadar üstat ve deneyimliyken, yaptıkları eleştirilerin klişe
cümlelerden ibaret oluşu ve beğenilerini “çok kalbime dokundu”dan başka bir
şeyle gerekçelendirmemeleri çok acaipti. Neler neler söyleyebilirler, ne güzel
yol gösterebilirlerdi halbuki. Evet, bu yarışmacılar bir umut gelmiş ve hepsi
istekli hevesli ve heveslerini kırmamak gerek ama bir şeyin yetersiz olduğunu
söylemezsen de en büyük kötülüğü yaparsın onlara. İstisnasız her yarışmacıyı
göklere çıkardıkları gibi, böyle bir mıymıy yorumlar, bir arabesk güzellemeler,
bütün negatifliği çıkan iki kız arkadaş üzerine yolladılar, ki bence onlar bu
kadar ağır yorumları da hak etmemişlerdi. Ne yani ağlak nağmeler yapmaları mı
gerekiyordu? Sadece şarkıları yanlıştı. Klişelerle eleştirip altını
dolduramadılar bir türlü, bir tutuklardı, aman o üzülmesin, aman bu kırılmasın,
yer yer dostlar alışverişte görsün diye bir iki farklı eleştiri cümlesi. Bir kişi
de demedi mi bunlara, “bu POPSTAR yarışması adı üstünde POP, siz nereye
geldiniz?” diye. İlk yarışmacıyı “şarkıyı fazla eğip büktün, o gırtlakları
fazla yaptın ama böyle olmaz, tek bir yerde yap imzan olsun” diyen Bülent Ersoy’un,
kendini yerlerden yerlere ata dövüne Devlerin Aşkı’nı söyleyen adama notaları,
cep telefon kılıflarını fırlatarak huşu içinde yaptığı övgülerine ne demeli? Gördüğümde
“ee bu adam o ilk yarışmacının yaptığı gırtlaklardan farklı ne yaptı ki”
dedirtti, daha fenaydı? İlk yarışmacıya fazla gırtlak yaptı diye şarkıyı bir
daha söyletirken, bu her bir notaya ayrı ayrı gırtlak yapıp bir de üstüne safi
bağıran adamın ayrıcalığı ya da özelliği neydi? Hülasa 1. oldu, öteki bağıran
çocuk da 2.
Can Bonomo Bülent Ersoy’a karşı sürekli tetikteydi ve açıkçası
jüriler arasında en çok ışığı parlayan, en eğlendireni oydu, üstelik “hiç konuş-a-mamasına”
rağmen! arada bir lafla espiri patlatıp güldürüyor ve geri çekiliyor. Bülent Ersoy’un
söyledikleri espri mi, gerçek mi diye diken üstünde oturmaktan yorum bile yapamadı
çocuk doğru düzgün. Alimallah Bülent Ersoy’un beğendiğini beğenmemek gibi
gaflete düşerse başına geleceklerden mi çekindi nedir? Gene de esprileriyle
gecede güzel bir şarkı dinleyemediysek de azıcık gülerek eğlendik. Jürinin
kendi arasındaki şakalaşması, bütün bu müzik konseptinden daha ilgi çekiciydi.
Bu arada hakkını verelim Selçuk Tekay orkestrası çok iyiydi.
Osmantan Erkır bir yandan sunuculuğu kotarırken, bir yandan
Bülent Ersoy’u iyi idare etti doğrusu. Bıkmadan usanmadan oylama sistemini
anlattı Bülent Ersoy’a ve Bülent Ersoy anlamamakta ısrar etti. Yarışma
sırasında tuşlara basması gerektiğini bir türlü anlamaması mizansen miydi ona
emin değilim. Şarkı sırasında aşağı ya da yukarı tuşlara basıyorsun yahu bu
kadar işte.
Arabesk kültür hayatımızı kuşatmış ve tam içine girmiş
artık, keyifli bir POPstar seyredemeyeceğim ben kendi adıma. Burdaki
yarışmacılardan değil popstar, bar şarkıcısı bile olmaz, kiminin sesi fena
değildi gerçi, gerçekten temiz okudular şarkıları, mesela en aklımda kalan
yorumlardan biri TSM eseri Çaresizim’di. Söyleyen kız çok güzel söyledi, zaten
eğitimliymiş, sesini, yorumunu sevdim. ama nerde söyledi? POPSTAR yarışmasında.
Ya da Karadeniz türküsüyle PopStar olma ideali ne menem bi şeydir mesela? Sesler
iyi ama POPSTAR titri başka. POPSTAR deniliyorsa hiçbirinde yok bu kalite. Anca
düğünlerde, eş dost meclislerinde şarkı söyletirler, bir de havaları olur
Popstar’a katıldıydım zamanında diye. Acı ama gerçek. Gene de ilk gecenin
günahı olmaz, belki bu eksiklikler giderilir, jüri birbirine iyice alışır
ilerleyen zamanlarda, daha POP parçalarla daha akıcı bir program izleriz belki,
ama bu acılı şarkılarla bu yarışma bir popstar çıkaramaz. İnsan biraz da kendinin
farkında olması gerek. Hiçbirinde de öyle bir duruş ve istek de yok gibi zaten.
Açık ve net!
1 yorum:
moto kurye
moto vale
ilaç kurye
motor vale
acil ilaç
Yorum Gönder