Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Mart 2018 Perşembe

GİTTİM, GÖRDÜM, İZLEDİM... POPSTAR 2018


15 SENE SONRA İLK POPSTAR - NE UMDUM NE BULDUM

Dün 15 sene sonra yeniden yapılmaya başlanan ilk Popstar’ın canlı yayınındaydım. Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim, ilk Popstar’dan bu yana durum ileri gitmek şöyle dursun, geri geri gitmiş ve ilk yarışmanın bir iki konsept haftasının konusu olan arabesk-fantezi yarışmayı ele geçirmiş durumda.

Ben bir milyon güzel pop şarkı arasında hangileri söylenecek acaba diye heyecanla beklerken, ne güzel eşlik edicem, eğlenicem, 1 milyon pop şarkısından seçilmiş güzel şarkılarla coşucam diye düşünürken, kendimi jilet arar buldum. 13 yarışmacıdan sadece ikisinin Pop söylediği, diğerlerinin arabesk, hem de 80lerin ağdalı arabesklerinden oluştuğu bir platformda Allahım sana geliyorum oldum. Nerde o Evren’lerin Abidin’lerin Barış’ların, Aydan’ların şıkır şıkır pop şarkılarla coşturduğu PopStar, nerde bu? Ülke zaten acılar içinde kavrulurken, bari şarkılara sığınalım dedik, iyice jilet aşamasına dönmüşüz ülke olarak onu anladım.

Bir kere adı POPstar! Arabeskstar değil ki? Bu yarışmada POP sadece İstanbul’da bir semt adı olmuş, PoprabeskStar deselermiş daha uygun bir tanım olurmuş, hem o zaman ne dinleyeceğimizi bilir, ona göre gardımızı alırdık. Bu yarışmacıların hiçbiri bir sahneye çıkıp büyük konser salonlarında POPSTAR olarak sahne alacak nitelikte değil. Ağlamanın, bağırıp çağırmanın, manasız gırtlak yapmanın ayakta alkışlandığı programda içim kıyıldı, zaten ekrana da yansımış. Hele o güzeller güzeli Seden Gürel’in Devlerin Aşkı şarkısı gözümün önünde delik deşik edilirken, şarkı bizatihi ağlarken ve bir de üstüne o yorum birincilik alırken benim de müzik adına umutlarım püfff diye uçtu gitti.

Yarışmada Pop namına anca iki buçuk şarkı söylendi. Hiçbiri de yarışma şarkısı değildi, en azından yarışmada solisti parlatacak şarkılar değildi. Birini çok sevdim, fena değildi, öyle ki Nihal adlı yarışmacı Mercy şarkısını söyleyecek diye anons edildiğinde gözlerim parladı, oyuncağını bulmuş çocuk gibi oldum. Benim ne beklediğimi göstermesi açısından en çok ve var gücümle onu alkışladım mesela. O da kıyafet mağduruydu gerçi, o şarkıya o kalem etek ve puantiyeli gömlek biraz abesti o konuda jürilere hak veriyorum. Kız “60ların Retro havasını yaratmak istedim” dedi ama daha çok 80’lerin Hülya Avşarlı sekreter filmlerindeki sekreterlere benziyordu. Ben şey bekledim, hani böyle mürebbiye gibi girecek, şarkının patlama noktasında birden kılığından sıyrılıp sahnede fışırrtt diye altından çıkan başka bir kostümle şarkısını seslendirecek… Ama bunlar hep American Idol gibi yabancı türevleri izlemekten oluyor. Bizde de o vizyon var sanıyorum her seferinde yere çakılıyorum.

Jürinin henüz olaya aymadığını ve çok donuk, tutuk olduğunu ve çok yüzeysel, altını dolduramadıkları yorumlar yaptığını düşünüyorum. Bu insanlar bu kadar üstat ve deneyimliyken, yaptıkları eleştirilerin klişe cümlelerden ibaret oluşu ve beğenilerini “çok kalbime dokundu”dan başka bir şeyle gerekçelendirmemeleri çok acaipti. Neler neler söyleyebilirler, ne güzel yol gösterebilirlerdi halbuki. Evet, bu yarışmacılar bir umut gelmiş ve hepsi istekli hevesli ve heveslerini kırmamak gerek ama bir şeyin yetersiz olduğunu söylemezsen de en büyük kötülüğü yaparsın onlara. İstisnasız her yarışmacıyı göklere çıkardıkları gibi, böyle bir mıymıy yorumlar, bir arabesk güzellemeler, bütün negatifliği çıkan iki kız arkadaş üzerine yolladılar, ki bence onlar bu kadar ağır yorumları da hak etmemişlerdi. Ne yani ağlak nağmeler yapmaları mı gerekiyordu? Sadece şarkıları yanlıştı. Klişelerle eleştirip altını dolduramadılar bir türlü, bir tutuklardı, aman o üzülmesin, aman bu kırılmasın, yer yer dostlar alışverişte görsün diye bir iki farklı eleştiri cümlesi. Bir kişi de demedi mi bunlara, “bu POPSTAR yarışması adı üstünde POP, siz nereye geldiniz?” diye. İlk yarışmacıyı “şarkıyı fazla eğip büktün, o gırtlakları fazla yaptın ama böyle olmaz, tek bir yerde yap imzan olsun” diyen Bülent Ersoy’un, kendini yerlerden yerlere ata dövüne Devlerin Aşkı’nı söyleyen adama notaları, cep telefon kılıflarını fırlatarak huşu içinde yaptığı övgülerine ne demeli? Gördüğümde “ee bu adam o ilk yarışmacının yaptığı gırtlaklardan farklı ne yaptı ki” dedirtti, daha fenaydı? İlk yarışmacıya fazla gırtlak yaptı diye şarkıyı bir daha söyletirken, bu her bir notaya ayrı ayrı gırtlak yapıp bir de üstüne safi bağıran adamın ayrıcalığı ya da özelliği neydi? Hülasa 1. oldu, öteki bağıran çocuk da 2.

Can Bonomo Bülent Ersoy’a karşı sürekli tetikteydi ve açıkçası jüriler arasında en çok ışığı parlayan, en eğlendireni oydu, üstelik “hiç konuş-a-mamasına” rağmen! arada bir lafla espiri patlatıp güldürüyor ve geri çekiliyor. Bülent Ersoy’un söyledikleri espri mi, gerçek mi diye diken üstünde oturmaktan yorum bile yapamadı çocuk doğru düzgün. Alimallah Bülent Ersoy’un beğendiğini beğenmemek gibi gaflete düşerse başına geleceklerden mi çekindi nedir? Gene de esprileriyle gecede güzel bir şarkı dinleyemediysek de azıcık gülerek eğlendik. Jürinin kendi arasındaki şakalaşması, bütün bu müzik konseptinden daha ilgi çekiciydi. Bu arada hakkını verelim Selçuk Tekay orkestrası çok iyiydi.

Osmantan Erkır bir yandan sunuculuğu kotarırken, bir yandan Bülent Ersoy’u iyi idare etti doğrusu. Bıkmadan usanmadan oylama sistemini anlattı Bülent Ersoy’a ve Bülent Ersoy anlamamakta ısrar etti. Yarışma sırasında tuşlara basması gerektiğini bir türlü anlamaması mizansen miydi ona emin değilim. Şarkı sırasında aşağı ya da yukarı tuşlara basıyorsun yahu bu kadar işte.

Arabesk kültür hayatımızı kuşatmış ve tam içine girmiş artık, keyifli bir POPstar seyredemeyeceğim ben kendi adıma. Burdaki yarışmacılardan değil popstar, bar şarkıcısı bile olmaz, kiminin sesi fena değildi gerçi, gerçekten temiz okudular şarkıları, mesela en aklımda kalan yorumlardan biri TSM eseri Çaresizim’di. Söyleyen kız çok güzel söyledi, zaten eğitimliymiş, sesini, yorumunu sevdim. ama nerde söyledi? POPSTAR yarışmasında. Ya da Karadeniz türküsüyle PopStar olma ideali ne menem bi şeydir mesela? Sesler iyi ama POPSTAR titri başka. POPSTAR deniliyorsa hiçbirinde yok bu kalite. Anca düğünlerde, eş dost meclislerinde şarkı söyletirler, bir de havaları olur Popstar’a katıldıydım zamanında diye. Acı ama gerçek. Gene de ilk gecenin günahı olmaz, belki bu eksiklikler giderilir, jüri birbirine iyice alışır ilerleyen zamanlarda, daha POP parçalarla daha akıcı bir program izleriz belki, ama bu acılı şarkılarla bu yarışma bir popstar çıkaramaz. İnsan biraz da kendinin farkında olması gerek. Hiçbirinde de öyle bir duruş ve istek de yok gibi zaten. Açık ve net!