Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Aralık 2011 Cumartesi

YAŞAR hakkında...

Benim gibi bir Yaşarsever'in girişten sonraki ilk blogunun Yaşar hakkında olması şaşırtıcı olmasa gerek. Bu yazıyı 15 yıldır müziğini dinlediğim, son 5 yıldır (tanışma yıldönümü 9 şubat 2012 :) :) ) bilfiil tanıma mutluluğuna eriştiğim, tezimde de adından bahsettiğim manevi abim YAŞAR GÜNAÇGÜN'e ithaf etmeyeyim de ne yapayım...


Bilen bilir, Yaşar denilince ben de akan sular duruyor, Türkiye sınırları içindeki tüm konserlerine gittiğim ve her birinde ayrı bir heyecan duyduğum bir müzisyen Yaşar. Herkes bana soruyor, hep aynı şarkılar, hep aynı konserler, sıkılmıyor musun diye. Oysa benim için Yaşar'ın her konseri keşfedilmesi hiç bitmeyen bir macera gibi. Onun sahneden şarkılarına eşlik eden kitleyi görünce yüzüne yerleşen gülümseme var ya, işte ben o gülüşün peşindeyim. Sesinin her bir tonunu, yüzünün her kıvrımını, kolunu her kaldırışını, bazen şarkı sözünü unuttuğunda bana bakıp şarkıyı hatırlamasını aklıma kazıyorum, ileride Yaşar'ı görme imkanım olmadığında hatırlayacak güzel anılarım olsun diye. Beni ancak Yaşar'ın facebook sayfasındaki HERDEMCİ arkadaşlarım anlar.


Yaşar'ı müzisyen olması dışında şairlik yönüyle de beni çok etkiliyor, şiirlerindeki, şarkılarındaki ve kliplerindeki satır araları Yaşar'ı bilen bilir, öyle özelini çok açmaz ortalara, magazin programında rezil görüntülerle hatırlamazsınız onu. O özelini şarkılarına yedirmiştir. Onu anlamak, derinlemesine anlamak isteyenin onu şarkının içinden çıkarmasını bekler. Nasıldır bu adam? Neler yaşamıştır? Hepsi şarkılarında ve kliplerinde gizlidir. Bunu anlama ayrıcalığına sahip olanlar gerçek Yaşar'a ulaşıyor (şarkıdaki gibi duvarlardan taşmak isteyenler yani).


Yaşar duygusaldır, mutlu olması için sevilmek ve anlaşılmak ister. Ammmaa... konser bitip de kulisine girebilenler Yaşar'ın pek dışarı yansımayan o espirili, muzip yanını görür. Yaşar'ın bi yanında hala büyümemiş bir çocuk vardır, bunu özellikle dikkatli gözler TV programlarında canı sıkıldığında ortaya çıktığını görür. Bir gün bir program izliyorum. Muhabbet devam ederken Yaşar bir ara koptu gitti, önündeki kağıda bi şeyler karalamaya başladı. O an o kadar sevdim ki o duruşunu. Hani okulda bazen dersten kopup hocayı dinlemek istemezsiniz, dikkatiniz dağılır kağıdı karalamaya başlarsınız, işte öyle bir naif duruştu. Hatta dürttüler bir ara Yaşar aramıza dön diye :) 


Böyle böyle ne çok anı biriktirdim 5 yıl + 10 içinde. Mesela benim kanıma ilk nüfuz eden şarkı Gel Benimle'dir. O şarkıyı çağrıştıran geçmişimden tek bi kare ben İzmit'teydim Yaşar çıktığında. Gel Benimle şarkısını şu an sular altında olan Değirmendere sahilinde dinlediğimi hatırlıyorum, kulağımda volkman. O şarkıyı ne zaman duysam o ana dönüyorum o şarkıyı dinlerkenki kare aklıma geliyor.

Sonra 1998 yılında Gölcük Donanma'da konseri vardı, ben o gece arkadaşlarımla o konsere giremedim, zira sivillere "yassah hemşerim"di. Çok üzülmüştüm, ancak o gün ve gece benim için hayatımın unutulmaz anlarını yaşamamı sağlamıştı bir şekilde. Zira oralar suların dibine gömülmeden önce, dolaylı olarak gene Yaşar sayesinde güzel anılar bıraktım orda.

Velakin Yaşar'lı dönemlerim ikiye ayrılıyor: Bir Yaşar'ı uzaktan takip ettiğim dönem (yaşım küçüktü ve her yere gidemiyordum) İki Yaşar'la tanışma (Bu ayrı bir blog konusudur).

Yaşar hakkında şöyle yazmıştım bir zamanlar:


YAŞAR kim benim için? İdolüm o benim... Sıkıldığım zamanlarda düşünüp sıkıntımı dağıtan kişi... Hayatta ünlülerle tanışayım gibi bir derdim olmasa da keşke beraber bir demlensek muhabbet etsek, ben söylesem o dinlese o söylese ben dinlesem kadar yakın olmayı istediğim, onu tanınmış bir kişiden çok, farkında olmasa da dertlerimi dinleyen bir arkadaş gibi gördüğüm, tanışmayı başarabildiğim, duruşuyla, konuşmasıyla, zaten şarkılarıyla, kulislerde yorgunluğuna rağmen gösterdiği incelikle bizi kırmayarak beş dakika görüşmeyi kabul etmesiyle beni her seferinde gene kendine hayran bırakan tek sanatçı, müzisyen ve her şey...

Beş sene geçtikten sonra, ben Yaşar'la aklımdaki gibi hayal ettiğim bir iletişim içindeyim. Dilerim daha nice güzel günlerimiz olucak. Bu blog'daki bu ilk atıf asla son değil ancak Yaşarlı yazıların başlangıcı olucak.

Son olarak: Yaşar'la tanıştığımdan beri hayatım daha zengin, daha renkli, daha çok yönlü ve ben kendimi şanslı addediyorum Yaşar'la aynı dönemde yaşamak bir yana, Yaşar'ın muhabbetinden nasiplenebildiğim için...

9 yorum:

Ceyda dedi ki...

Canım arkadaşım, ne mutlu ki YAŞAR sayesinde tanıma fırsatı bulduğum dostum uzun yol konserdaşım... Öncelikle blog için hayırlı uğurlu olsun diyeyim. Sonra yazını okurken seninle gittiğimiz tüm YAŞAR konserleri ve anılarımız da aklıma geldi emin ol. Daha nicelerine inşallah :) Takipteyim ;)

Unknown dedi ki...

Müthişsin ...Öyle güzel anlatmışsın ki içindeki Yaşar'ı duygulanmamak mümkün değil ... O bilemez içimizdeki büyüklüğünü gerçekten yaşamak gerek ... Sözcüklerin döküldükçe takibindeyim :)

Can_Ozgul dedi ki...

Güzel yazılarını takip edebileceğimiz bir alana taşımandan duyduğum mutluluğu ifade edeyim ve hayırlı olsun diyeyim.Yazdıklarını keyifle takip edecek, yeni yazılarını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Can Özgül

samanyolu dedi ki...

Okurken cok duygulandim balim benim, nasil da icinden geldigi gibi yazmissin, cok mutlu oldum, gözlerim doldu, yüregim titredi............. seviyorum seni Tuncaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

samanyolu dedi ki...

Bu arada samanyolu benim haaaaaaaaaaaaaa HALLEY-SiBEL :))))

Stil Direktoru dedi ki...

Yaşar'ı müzisyen olması dışında şairlik yönüyle de beni çok etkiliyor, şiirlerindeki, şarkılarındaki ve kliplerindeki satır araları Yaşar'ı bilen bilir, öyle özelini çok açmaz ortalara, magazin programında rezil görüntülerle hatırlamazsınız onu. O özelini şarkılarına yedirmiştir.

ve

Yaşar'ın pek dışarı yansımayan o espirili, muzip yanını görür. Yaşar'ın bi yanında hala büyümemiş bir çocuk vardır, bunu özellikle dikkatli gözler TV programlarında canı sıkıldığında ortaya çıktığını görür. Bir gün bir program izliyorum. Muhabbet devam ederken Yaşar bir ara koptu gitti, önündeki kağıda bi şeyler karalamaya başladı. O an o kadar sevdim ki o duruşunu. Hani okulda bazen dersten kopup hocayı dinlemek istemezsiniz, dikkatiniz dağılır kağıdı karalamaya başlarsınız, işte öyle bir naif duruştu. Hatta dürttüler bir ara Yaşar aramıza dön diye :)

bu 2 kısım. Evet 2.yi ben de izledim ve benzer şeyler hissettim ve o an benim gibi bir Yaşar seveni farkedecek mi acaba diye de içimden düşündüm.

Ve seni bu gece tanımam Yeşim ablanla gelmiştik Bostancı Gösteri MRK'ne @ojeliparkalar twitter anımsarsın, ben de @stildirektoru Eda Demirel Suner

neyse akabinde gelip karşıma senin bu yazının çıkması....

İşte Yaşar'la bunların ne ilgisi var dersen;

Yaşar'ın besteci,yorumcu,yazar kişiliği dışında asıl işi biz sevenlerini bir araya getirmektir.

Yaşar sevenleri kulise girmek için birbirini kırmaz,

Yaşar sevenleri arkadaşı arka sıralarda konser izlemek zorunda kalıyorsa ne yapar ne eder onlara yer bulur....

İşte YAŞAR sevgisi de; YAŞAR'ın şarkı sözleri gibi bilmece kokar .)))

Anlayabilenlere sevgiler .)

Stil Direktoru dedi ki...

Bu arada Tunca'cım pek bir eski blogger olarak; sana bir tavsiye. Bizler kolay yorum yazabilelim diye yorum alanından ayarlardan yorum panelini pop up sayfa yap ve kelime onayını hayır yap. Hadi sen ben biliriz blogumuz var ama bir sürü fan var yorum yapmayı bilmeyen. Yapamazsan gir bak benim bloga www.stildirektoru.com bir yazıda yorum yaz a bas gör aynı şekilde yaparsan dediğim gibi herkes yorum yapabilir ama sen onaya tabi tutarsan istediklerini yayınlarsın. sevgiler

Tunca Tutkun dedi ki...

Çok teşekkürler, şimdi yaptım valla ne iyi oldu bunu öğrendiğim. ben çok acemiyim daha. öğrenmeye azimliyim ama :)

Stil Direktoru dedi ki...

Olmuş bak ama kelime onayını hayır yap ok .)
Ben hep buradayım yeni yazı girince haber ver