TEMMUZ KONSERLERİ VOL. 3
SERTAB ERENER&EMRE KULA @ ENKA EŞREF DENİZHAN AÇIKHAVA TİYATROSU
[06.07.2017]
Temmuz ayının yazmaya değer bulduğum 3. konser, dostum
Mehmet Akif Delibaş sayesinde gittiğim, 6 Temmuz’da Enka Kültür Sanat
Buluşmaları çerçevesinde yapılan Sertab Erener & Emre Kula konseri oldu.
Konser izlenimlerimi yazmadan önce ortamdan bahsetmem lazım, zira içine girince
o yeşilliği, o ferah kampüsü görünce yeniden öğrenci olasım geldi.
Enka şirketler grubunun İstinye’deki yerleşkesinde bulunan amfi tiyatroda yapıldı konser ve daha içeri girer girmez ilk önce alanın yeşilliği gözümü aldı. Enka Vakfı haftada bir ‘Kültür Buluşmaları’ adıyla burada konserler düzenliyor ve şahane bir amfi tiyatroda, açıkhavada keyifli bir 2 saat vaat ediyor. Amfi tiyatro nerde oturursanız oturun sahneyi net görebileceğiniz bir açıda ve sesi net duyabileceğiniz bir akustiğe sahip. Ben bile Sertab Erener sahnede duyacağından emin olmayarak birkaç şarkı isteğinde bulundum, birkaç tezahüratta bulundum, duydu valla. :) Enka vakfına bu konser mekanı için teşekkür etmeli. Konser öncesi Mehmet Akif ve arkadaşı Hazar ile birlikte kulis kapısında bekliyoruz bir poster alabilmek için, amacımız konser sonrası imkan olursa imzalatabilmek. Bizi çok güzel karşılıyorlar, ay herkes nasıl güleryüzlü, bize az bekleyin posterleriniz gelecek diyorlar. Ağzımız kulaklarımızda. Posterlerimiz gelene kadar etrafı seyrediyoruz. Burası İstanbul içinde ayrı bir dünya. Hava da lokum. Posterlerimiz geliyor ve biz de kapıların açılmasıyla yerimize geçiyoruz.
Enka şirketler grubunun İstinye’deki yerleşkesinde bulunan amfi tiyatroda yapıldı konser ve daha içeri girer girmez ilk önce alanın yeşilliği gözümü aldı. Enka Vakfı haftada bir ‘Kültür Buluşmaları’ adıyla burada konserler düzenliyor ve şahane bir amfi tiyatroda, açıkhavada keyifli bir 2 saat vaat ediyor. Amfi tiyatro nerde oturursanız oturun sahneyi net görebileceğiniz bir açıda ve sesi net duyabileceğiniz bir akustiğe sahip. Ben bile Sertab Erener sahnede duyacağından emin olmayarak birkaç şarkı isteğinde bulundum, birkaç tezahüratta bulundum, duydu valla. :) Enka vakfına bu konser mekanı için teşekkür etmeli. Konser öncesi Mehmet Akif ve arkadaşı Hazar ile birlikte kulis kapısında bekliyoruz bir poster alabilmek için, amacımız konser sonrası imkan olursa imzalatabilmek. Bizi çok güzel karşılıyorlar, ay herkes nasıl güleryüzlü, bize az bekleyin posterleriniz gelecek diyorlar. Ağzımız kulaklarımızda. Posterlerimiz gelene kadar etrafı seyrediyoruz. Burası İstanbul içinde ayrı bir dünya. Hava da lokum. Posterlerimiz geliyor ve biz de kapıların açılmasıyla yerimize geçiyoruz.
Gelelim konsere. Posterde yazdığı üzere konser Sertab Erener
& Emre Kula çiftinin akustik konseri bu. 2 gitar bir Sertab konsepti.
Seyirciler merdivenlere kadar doldurmuş, tek tük boş koltuk seçiliyor. Çok dolu
ve nezih bir konser dinleyicisi var.
Ve Sertab o içlerimizi ısıtan Yalnızlık Senfonisinin ilk
namelerini seslendirerek içeri giriyor. Öyle sade ve öyle büyüleyici ki… Çıplak
sesle söylüyor, hayır söylemiyor, yaşıyor: Anladım sonu yok yalnızlığın, her
gün çoğalacak… Dakka bir gol bir, biz daha konserin başında mestten dağılmış haldeyiz,
sonra biz de eşlik etmeye başlıyoruz: Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş
beklemekte, acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette… Sertab dinleyicinin
eşliğinden çok memnun, nakaratı bize söyletiyor, şarkı bittiğinde alkış
kıyamet… ve konserin esas adamları yerlerini alıyor, bir tarafta Emre Kula, bir
tarafta Gültekin Kaçar…
Konser ekibi bu kadar. İki gitar bir Sertab. Öyle bir ortam
oldu ki, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, sanki biz Sertab’ın evine
misafir gitmişiz ve muhabbet arası şarkılıyoruz. Sertab pek keyifli, yeni
albümden Aşk Beni ile devam ederken, soruyor: “Yeni albümü alanlar kimler?” El
kaldırıyoruz, ama sayısı çok değil, bunu da şakaya vuruyor, “Hemen yarın gidip
alınıyor o CD, konserin sonuna kadar hatırlatıcam bunu”.
Sertab çok keyifli, her şarkı arasında bir hikaye anlatıyor
ya da dinleyicilerle veya Emre Kula ile paslaşıyor, o güzelim şarkılar akustik
düzenleme ile bambaşka bir forma bürünürken, ekstra hiçbir enstrüman, efekt ya
da ses oyununa gerek kalmadan Sertab sesinin tüm renklerini kulaklarımıza
işliyor. Yeni albümü benim için 2016’nın en şahane albümlerinden, bazı
şarkıların suygusu Turuncu albümünü andırıyor. Mesela Kime Diyorum muzip ve
matrak bir aşka davet şarkısı Kime Diyorum, Turuncu’da olsaydı da hiç de
sırıtmazmış. Bilhassa Kar Beyaz, Tek Başıma, Olsun, akustik formda
albümdekinden bile daha güzel tınladı.
Sertab konserlerinin geleneği bozulmadı ve Mecbursun
şarkısının akabinde Sertab’ın gırtlak maharetini sergilediği boşluk
doldurmacayı bir kez de Enka Açıkhava’da yaptık. Dinleyicilere bu aktiviteyi
daha önceden bilenler var mı diye yoklama yaptı. Hemen el kaldırdık, sonra
Sertab alamet-i farikası o aktiviteyi başlattı. Buna göre biz dinleyiciler “Sen
Yeter Ki Sev” diyeceğiz ve boşlukları Sertab ses ve gırtlak efektleriyle, yer
yer caz tınılarıyla dolduracak. Daha önce Kanyon’daki konserinde gördüğüm için
biliyordum bunu, keyifle katıldık. Sertab sesinin tüm renklerini gösterdi bu üç
dakikalık aktivitede.
Konserde repertuar dengeli dağılmıştı. Yeni albüm kadar eski
albümlerden de çok sevdiğim Yolun Başı, Lal, kişisel favorilerimden Aslolan
Aşktır, İncelikler Yüzünden, Yanarım, Hani Kimi Zaman gibi şarkılarla Sertab
şarkıları geçidi yaparken keşke “Yüz yüzeyim”, “Rüya” ve “Vurulduk” şarkılarını
da söylese diye geçirdim içimden.
Konserin en güzel yanı, Sertab’ın dinleyicisiyle olan
diyalogu oldu, önce herkesten yoklama aldı daha önce konserine kimler geldi
kimler gelmedi diye ve seyircilerden gelen paslara, mesela “Lal”i isteyen bir
dinleyiciye “Aaa aşk olsun Lal’siz olur mu, o artık benim her yerimde, yapıştı,
bacaklarımı kaldırsam orda” diyerek esprili bir yanıt verdi. “Şimdi bu
konserden çıktıktan sonra gidip tıpış tıpış albümü alıyosunuz”, diyerek
espriyle karışık dinleyiciye takıldı ve gecenin esprisi oldu albüm mevzusu,
arada bir “bakın hatırlatıyorum, albüm alınacak,” diyerek. Hafif bir serzeniş
de sezdim Sertab bunu söylerken.
Gecede Sertab’ın dinleyiciyi konsere dahil etme yolları çok
iyiydi, şarkılardan oyunlar buluyor, oylamalar yapıyor, bir şarkıyı önce
kızlara sonra erkeklere söyletiyor, hülasa seyircinin bir an bile konserden
kopmasına fırsat vermeden dinamizmi hep sürdürüyor. Ben Sertab’ın bu kadar
esprili yanına bu kadar şahit olmamıştım. Mesela Zor Kadın şarkısının
nakaratını önce kızlara söyletti, kızlar geçer not aldı, sonra erkeklere
söyletti ama erkekler sınıfta kaldı, ta ki Sertab onları “hadi bakalım
erkekler, bir futbol maçında tezahürat eder gibi söyleyin, tamam Zor Adamdım
diyebilirsiniz” diyerek davet edene kadar. Futbol sanırım erkeklerin
kilitlerini açmada temel anahtar, velakin amfi tiyatrodan öyle bir yüksek Zor
Adamdım çıktı ki Sertab bile şaşırdı: “işte böyle, şimdi oldu” diyerek.
Günün ve konserin en güzel anlarından biri, o günün Sertab
Erener ile Emre Kula’nın 2. evlilik yıldönümleri olması oldu. İkili bunu da
dillerine doladılar ve Sertab’ın sürekli evlilik yıl dönümü olduğunu unutup
Fatma Turgut’tan teyit almasını anlattığı anekdotla gülümsettiler. Emre Kula
“Hatırlıyor musun Sertab, geçen sene de bugün bir konsere denk gelmişti, bu
sene de böyle” deyince ben de bağırdım: “Buradan güzel kutlama mı olur” diye,
Emre Kula da doğrularcasına tekrarladı: “Buradan güzel kutlama olamaz”. O an
ruh eşi diye bir şey varsa Emre ve Sertab da olduğunu çok net gördüm, o
birbirlerine bakarak şarkı söylemeleri, ortak bir yaşamla birlikte güzel
müzikleri paylaşmaları ve birbirlerini ne kadar güzel tamamladıklarına şahit
olmak çok güzel ve özeldi.
Gecenin sürpriz konukları da vardı, Sertab bunun ipuçlarını
Emre Kula ile evlilik üzerine paslaşırken verdi: “nikah şahidimiz Fatma Turgut
da aramızda, gelsene Fatma” diye sahneye davet edince sevincim ikiye katlandı.
Zira Fatma’yı çok severim, tanışıklığımız da var ve o gece aşağıda videosunu
izleyeceğiniz bu özel ana da tanıklık ettik. Sahnede Sertab ve Fatma’dan
Aldırma Deli Gönlüm düeti her zaman yakalanmayacak bir andı. Fatma’nın da
sahneye gelmesiyle “Evin Salonu” konseptli konser tam anlamını buldu. Adeta
Sertab, dostlarıyla bizi de evinde ağırlıyor gibiydi. İzmir’den İstanbul’a
albüm yapma tutkusuyla gelip Sertab’la tanışması ve nikah şahidi olmasına kadar
geçen sürecin bir özetini yaptı Fatma kısa bir konuşmayla.
Konser hayli interaktifti. Dinleyiciler bir laf atıyor,
Sertab bir şey anlatıyor, ordan hadi şunu söyleyelim’e bağlıyor, hatta bir ara
şarkı sıralamasını şaşırıp başka bir şarkıya girecekken, Gültekin Açar’ın
uyarmasıyla “dans etmeye çağırdığı” şarkıyı değil, başka bir şarkıyı
söylediler. Bu da ortamın çok doğal ve doğaçlama anlarından biriydi.
Sürprizler bununla bitmedi, Sertab’ın albümüne Olsun
şarkısını veren Can Bonomo da seyirciler arasındaydı ve onun da sahneye
çıkmasıyla okey dörtlüsü tamamlandı. Kızlar geride ayakta dururken Can’ı
sandalyeye oturttular, uzun boylu Can da hemen işi şakaya vurdu: “Anca boyunuza
ulaştım.” Sonra iki gitar eşliğinde kendi şarkılarından birini söyledi. Konser
ve müzikseverler için arşivlik bir andı.
2 gitar ve efektsiz çıplak sesle ara vermeden ve iki saat
bizlerin heyecanını bir an olsun hafifletmeden şarkı söylemek herkesin harcı
değildir. Sertab bunu başararak bizlere sadece iki saatlik bir mest yaşatmadı,
ayrıca benim diyen popçuya şarkı öyle söylenmez, böyle söylenir dersi verdi.
Ayrıca bazı şarkılar vardır ki akustik düzenlemesi yapıldığında etkisini
kaybetme tehlikesi getirir, bu şarkılarda ise içimden keşke bu konserin bir
albüm kaydı çıksa diye geçiriyordum. Öyle bir güzel olmuştu. Lal gibi şarkılar
zaten akustiğe yatkın şarkılar olduğu için sorun yok da Mesela Aslolan Aşktır
bangır bangır bir rock şarkısı olarak akustik düzenlemesi nasıl olacak dediğim,
zor bir şarkı gibi gelir bana. Aslolan Aşktır’ın akustik düzenlemesi de pek
keyifli olmuştu. Sertab’ın şarkıya girmeden önce “Rumeli Hisarı’nda beni hep
tüller, hanım hanımcık kıyafetler içinde görmeye alışmış dinleyiciler birden
bire postallar, kargo pantolonlar içinde görünce “hooooouraa” diye bir ses
yükseldi, hiç unutmam” diye gülerek anlattığı anı ise hepimizi güldürdü.
Tertemiz, albüm kaydı gibi cayır cayır okudu şarkıyı.
2 saatlik konser biterken gelen yoğun tezahüratlar üzerine
Sertab bir kere daha sahneye geliyor ve gece boyunca beklediğimiz “Aşk”
şarkısını söylüyor. Bu şarkı söylenmeden gece bitmezdi zaten. Sahneden
ayrılırken Sertab hem seyircilerin ilgisinden hem de gecenin özelliğinden
dolayı mutlulukla gözleri parlamış halde ayrılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder