Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Ağustos 2017 Çarşamba

GİTTİM, GÖRDÜM İZLEDİM - SERTAB ERENER/EMRE KULA - ENKA KÜLTÜR BULUŞMALARI

TEMMUZ KONSERLERİ VOL. 3

SERTAB ERENER&EMRE KULA @ ENKA EŞREF DENİZHAN AÇIKHAVA TİYATROSU

[06.07.2017]


Temmuz ayının yazmaya değer bulduğum 3. konser, dostum Mehmet Akif Delibaş sayesinde gittiğim, 6 Temmuz’da Enka Kültür Sanat Buluşmaları çerçevesinde yapılan Sertab Erener & Emre Kula konseri oldu. Konser izlenimlerimi yazmadan önce ortamdan bahsetmem lazım, zira içine girince o yeşilliği, o ferah kampüsü görünce yeniden öğrenci olasım geldi.
Enka şirketler grubunun İstinye’deki yerleşkesinde bulunan amfi tiyatroda yapıldı konser ve daha içeri girer girmez ilk önce alanın yeşilliği gözümü aldı. Enka Vakfı haftada bir ‘Kültür Buluşmaları’ adıyla burada konserler düzenliyor ve şahane bir amfi tiyatroda, açıkhavada keyifli bir 2 saat vaat ediyor. Amfi tiyatro nerde oturursanız oturun sahneyi net görebileceğiniz bir açıda ve sesi net duyabileceğiniz bir akustiğe sahip. Ben bile Sertab Erener sahnede duyacağından emin olmayarak birkaç şarkı isteğinde bulundum, birkaç tezahüratta bulundum, duydu valla. :) Enka vakfına bu konser mekanı için teşekkür etmeli. Konser öncesi Mehmet Akif ve arkadaşı Hazar ile birlikte kulis kapısında bekliyoruz bir poster alabilmek için, amacımız konser sonrası imkan olursa imzalatabilmek. Bizi çok güzel karşılıyorlar, ay herkes nasıl güleryüzlü, bize az bekleyin posterleriniz gelecek diyorlar. Ağzımız kulaklarımızda. Posterlerimiz gelene kadar etrafı seyrediyoruz. Burası İstanbul içinde ayrı bir dünya. Hava da lokum. Posterlerimiz geliyor ve biz de kapıların açılmasıyla yerimize geçiyoruz.

Gelelim konsere. Posterde yazdığı üzere konser Sertab Erener & Emre Kula çiftinin akustik konseri bu. 2 gitar bir Sertab konsepti. Seyirciler merdivenlere kadar doldurmuş, tek tük boş koltuk seçiliyor. Çok dolu ve nezih bir konser dinleyicisi var.

Ve Sertab o içlerimizi ısıtan Yalnızlık Senfonisinin ilk namelerini seslendirerek içeri giriyor. Öyle sade ve öyle büyüleyici ki… Çıplak sesle söylüyor, hayır söylemiyor, yaşıyor: Anladım sonu yok yalnızlığın, her gün çoğalacak… Dakka bir gol bir, biz daha konserin başında mestten dağılmış haldeyiz, sonra biz de eşlik etmeye başlıyoruz: Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte, acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette… Sertab dinleyicinin eşliğinden çok memnun, nakaratı bize söyletiyor, şarkı bittiğinde alkış kıyamet… ve konserin esas adamları yerlerini alıyor, bir tarafta Emre Kula, bir tarafta Gültekin Kaçar…

Konser ekibi bu kadar. İki gitar bir Sertab. Öyle bir ortam oldu ki, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, sanki biz Sertab’ın evine misafir gitmişiz ve muhabbet arası şarkılıyoruz. Sertab pek keyifli, yeni albümden Aşk Beni ile devam ederken, soruyor: “Yeni albümü alanlar kimler?” El kaldırıyoruz, ama sayısı çok değil, bunu da şakaya vuruyor, “Hemen yarın gidip alınıyor o CD, konserin sonuna kadar hatırlatıcam bunu”.

Sertab çok keyifli, her şarkı arasında bir hikaye anlatıyor ya da dinleyicilerle veya Emre Kula ile paslaşıyor, o güzelim şarkılar akustik düzenleme ile bambaşka bir forma bürünürken, ekstra hiçbir enstrüman, efekt ya da ses oyununa gerek kalmadan Sertab sesinin tüm renklerini kulaklarımıza işliyor. Yeni albümü benim için 2016’nın en şahane albümlerinden, bazı şarkıların suygusu Turuncu albümünü andırıyor. Mesela Kime Diyorum muzip ve matrak bir aşka davet şarkısı Kime Diyorum, Turuncu’da olsaydı da hiç de sırıtmazmış. Bilhassa Kar Beyaz, Tek Başıma, Olsun, akustik formda albümdekinden bile daha güzel tınladı.

Sertab konserlerinin geleneği bozulmadı ve Mecbursun şarkısının akabinde Sertab’ın gırtlak maharetini sergilediği boşluk doldurmacayı bir kez de Enka Açıkhava’da yaptık. Dinleyicilere bu aktiviteyi daha önceden bilenler var mı diye yoklama yaptı. Hemen el kaldırdık, sonra Sertab alamet-i farikası o aktiviteyi başlattı. Buna göre biz dinleyiciler “Sen Yeter Ki Sev” diyeceğiz ve boşlukları Sertab ses ve gırtlak efektleriyle, yer yer caz tınılarıyla dolduracak. Daha önce Kanyon’daki konserinde gördüğüm için biliyordum bunu, keyifle katıldık. Sertab sesinin tüm renklerini gösterdi bu üç dakikalık aktivitede.

Konserde repertuar dengeli dağılmıştı. Yeni albüm kadar eski albümlerden de çok sevdiğim Yolun Başı, Lal, kişisel favorilerimden Aslolan Aşktır, İncelikler Yüzünden, Yanarım, Hani Kimi Zaman gibi şarkılarla Sertab şarkıları geçidi yaparken keşke “Yüz yüzeyim”, “Rüya” ve “Vurulduk” şarkılarını da söylese diye geçirdim içimden.

Konserin en güzel yanı, Sertab’ın dinleyicisiyle olan diyalogu oldu, önce herkesten yoklama aldı daha önce konserine kimler geldi kimler gelmedi diye ve seyircilerden gelen paslara, mesela “Lal”i isteyen bir dinleyiciye “Aaa aşk olsun Lal’siz olur mu, o artık benim her yerimde, yapıştı, bacaklarımı kaldırsam orda” diyerek esprili bir yanıt verdi. “Şimdi bu konserden çıktıktan sonra gidip tıpış tıpış albümü alıyosunuz”, diyerek espriyle karışık dinleyiciye takıldı ve gecenin esprisi oldu albüm mevzusu, arada bir “bakın hatırlatıyorum, albüm alınacak,” diyerek. Hafif bir serzeniş de sezdim Sertab bunu söylerken.

Gecede Sertab’ın dinleyiciyi konsere dahil etme yolları çok iyiydi, şarkılardan oyunlar buluyor, oylamalar yapıyor, bir şarkıyı önce kızlara sonra erkeklere söyletiyor, hülasa seyircinin bir an bile konserden kopmasına fırsat vermeden dinamizmi hep sürdürüyor. Ben Sertab’ın bu kadar esprili yanına bu kadar şahit olmamıştım. Mesela Zor Kadın şarkısının nakaratını önce kızlara söyletti, kızlar geçer not aldı, sonra erkeklere söyletti ama erkekler sınıfta kaldı, ta ki Sertab onları “hadi bakalım erkekler, bir futbol maçında tezahürat eder gibi söyleyin, tamam Zor Adamdım diyebilirsiniz” diyerek davet edene kadar. Futbol sanırım erkeklerin kilitlerini açmada temel anahtar, velakin amfi tiyatrodan öyle bir yüksek Zor Adamdım çıktı ki Sertab bile şaşırdı: “işte böyle, şimdi oldu” diyerek.

Günün ve konserin en güzel anlarından biri, o günün Sertab Erener ile Emre Kula’nın 2. evlilik yıldönümleri olması oldu. İkili bunu da dillerine doladılar ve Sertab’ın sürekli evlilik yıl dönümü olduğunu unutup Fatma Turgut’tan teyit almasını anlattığı anekdotla gülümsettiler. Emre Kula “Hatırlıyor musun Sertab, geçen sene de bugün bir konsere denk gelmişti, bu sene de böyle” deyince ben de bağırdım: “Buradan güzel kutlama mı olur” diye, Emre Kula da doğrularcasına tekrarladı: “Buradan güzel kutlama olamaz”. O an ruh eşi diye bir şey varsa Emre ve Sertab da olduğunu çok net gördüm, o birbirlerine bakarak şarkı söylemeleri, ortak bir yaşamla birlikte güzel müzikleri paylaşmaları ve birbirlerini ne kadar güzel tamamladıklarına şahit olmak çok güzel ve özeldi.

Gecenin sürpriz konukları da vardı, Sertab bunun ipuçlarını Emre Kula ile evlilik üzerine paslaşırken verdi: “nikah şahidimiz Fatma Turgut da aramızda, gelsene Fatma” diye sahneye davet edince sevincim ikiye katlandı. Zira Fatma’yı çok severim, tanışıklığımız da var ve o gece aşağıda videosunu izleyeceğiniz bu özel ana da tanıklık ettik. Sahnede Sertab ve Fatma’dan Aldırma Deli Gönlüm düeti her zaman yakalanmayacak bir andı. Fatma’nın da sahneye gelmesiyle “Evin Salonu” konseptli konser tam anlamını buldu. Adeta Sertab, dostlarıyla bizi de evinde ağırlıyor gibiydi. İzmir’den İstanbul’a albüm yapma tutkusuyla gelip Sertab’la tanışması ve nikah şahidi olmasına kadar geçen sürecin bir özetini yaptı Fatma kısa bir konuşmayla.

Konser hayli interaktifti. Dinleyiciler bir laf atıyor, Sertab bir şey anlatıyor, ordan hadi şunu söyleyelim’e bağlıyor, hatta bir ara şarkı sıralamasını şaşırıp başka bir şarkıya girecekken, Gültekin Açar’ın uyarmasıyla “dans etmeye çağırdığı” şarkıyı değil, başka bir şarkıyı söylediler. Bu da ortamın çok doğal ve doğaçlama anlarından biriydi.

Sürprizler bununla bitmedi, Sertab’ın albümüne Olsun şarkısını veren Can Bonomo da seyirciler arasındaydı ve onun da sahneye çıkmasıyla okey dörtlüsü tamamlandı. Kızlar geride ayakta dururken Can’ı sandalyeye oturttular, uzun boylu Can da hemen işi şakaya vurdu: “Anca boyunuza ulaştım.” Sonra iki gitar eşliğinde kendi şarkılarından birini söyledi. Konser ve müzikseverler için arşivlik bir andı.

2 gitar ve efektsiz çıplak sesle ara vermeden ve iki saat bizlerin heyecanını bir an olsun hafifletmeden şarkı söylemek herkesin harcı değildir. Sertab bunu başararak bizlere sadece iki saatlik bir mest yaşatmadı, ayrıca benim diyen popçuya şarkı öyle söylenmez, böyle söylenir dersi verdi. Ayrıca bazı şarkılar vardır ki akustik düzenlemesi yapıldığında etkisini kaybetme tehlikesi getirir, bu şarkılarda ise içimden keşke bu konserin bir albüm kaydı çıksa diye geçiriyordum. Öyle bir güzel olmuştu. Lal gibi şarkılar zaten akustiğe yatkın şarkılar olduğu için sorun yok da Mesela Aslolan Aşktır bangır bangır bir rock şarkısı olarak akustik düzenlemesi nasıl olacak dediğim, zor bir şarkı gibi gelir bana. Aslolan Aşktır’ın akustik düzenlemesi de pek keyifli olmuştu. Sertab’ın şarkıya girmeden önce “Rumeli Hisarı’nda beni hep tüller, hanım hanımcık kıyafetler içinde görmeye alışmış dinleyiciler birden bire postallar, kargo pantolonlar içinde görünce “hooooouraa” diye bir ses yükseldi, hiç unutmam” diye gülerek anlattığı anı ise hepimizi güldürdü. Tertemiz, albüm kaydı gibi cayır cayır okudu şarkıyı.

2 saatlik konser biterken gelen yoğun tezahüratlar üzerine Sertab bir kere daha sahneye geliyor ve gece boyunca beklediğimiz “Aşk” şarkısını söylüyor. Bu şarkı söylenmeden gece bitmezdi zaten. Sahneden ayrılırken Sertab hem seyircilerin ilgisinden hem de gecenin özelliğinden dolayı mutlulukla gözleri parlamış halde ayrılıyor.

Çıkışta, evlilik yıldönümü nedeniyle kutlama yapacakları için görme ihtimalimiz olmayabilir düşüncesiyle birlikte şansımızı denemek üzere kulis kapısına yollanıyoruz. Sertab ile Mehmet Akif daha önceden tanışıyorlar, arada yazışıyorlar filan ama ben ilk kez geçen ay yüzyüze görüşme imkanı bulmuştum Sertab Erener’le. Hep mesafelidir izlenimi aldığım Sertab’ın canayakın ve samimi hali beni mutlu etmişti. Zira sevdiğim sanatçılardan gördüğüm bir güler yüz ya da bir ters hareket beni çok etkiler. Buna göre o sanatçıyla ilgim ya konserlerini hep takip etmek şeklinde gider ya da sadece albümden dinleyeyim daha iyi derim. Sertab şükür ki birinci kategorideki sanatçılardan olduğunu gösterdi, mütevaziliği, candanlığı, bize vakit ayırması, foto ve imza isteklerimizi kırmaması ile benim için tanışmaktan mutlu olduğum sanatçılardan oldu. İnsan boş yere büyük bir isme kavuşmuyor. Sanatı kadar kişiliği ve insanlığı Sertab benim nerde olsa konserine denk geldikçe gitmek görmek isteyeceğim büyük bir sestir. Bu akustik konser de hem bayıldığım akustik konser yeni bir halka hem de konser seyirciliği hayatımda izlediğim en güzel konserlerden oldu.




Hiç yorum yok: