2016 yılı sona ererken ben de eski yıla veda yeni yıla
–umudumu kaybetmeden- merhaba derken kendimce bu yıla dair birkaç değerlendirme
yapmak istedim. Bu yıl benim için nasıl geçti, yeni yıldan beklentilerim neler,
bırakayım burada dursun, belki evren duyar sesimi…
Kişisel açıdan çok büyük mutluluklar da yaşadım, hayatımın
en kötü anlarından birini de ve tabi ülkecek içinden geçtiğimiz terör ve
güvensizlik ortamı beni de etkiledi. Çok güzel konserlere gittim, güzel
insanlarla bir arada bulundum, bazı arkadaşlarla da yollarımız ayrıldı… 2016
genel olarak felaketler yılı oldu, çok sevdiğimiz birçok sanatçıyı bir anda
kaybettik, kitaplar, müzikler biraz daha sahipsiz kaldı. Bombalar, terör ve
güvensizlik ortamı ise yıla özelliğini veren olaylar oldu.
2016 yılının kişisel olarak en felaket olayı 18 Nisanı 19
Nisana bağlayan gece, ben uyurken evime girilip ve başucumdaki cep telefonlarım
ile birlikte, laptopumun ve birtakım ziynet eşyası çalınması oldu. Hayatımda
ilk kez kapıyı kilitlemeden uyumuştum, annem sabah erkenden gelecek diye, sabah
alarmın sesine kalkınca o manzaranın ne kadar korkunç olduğunu hayal
edemezsiniz, çekmeceler açık, kutular yatağın üzerine saçılmış, çantam salonda
yerde… Cana geleceğine mala gelsin denilse de, yerine konulmayacak şeylerin gitmesi
de can sıkıcı. Laptopumla birlikte yaptığım radyo programlarının kayıtlarının
gitmesi gibi. Ayrıca gelen hırsız sadece bir şeyleri çalıp gitmiyor, evin
ruhunu, psikolojisini de alıp gidiyor ve benim odamın kapısını kilitlemeden
uyuyamama yol açtı uzun bir süre boyunca, en sonunda alarm taktırdık. Bu olayın
en sinir bozucu başka bir yanı, hırsızın laptopumu ertesi gün internette satışa
koyması ve vakit geçirmeden hemen polise başvurduğum halde, polisin –elinde
hırsızın tüm bilgileri olmasına rağmen- hiçbir şey yapmaması ve oyalaması
(birinden şüpheleniyoruz, takipteyiz, siz bi şey yapmayın biz müşteri gibi
yaklaşıcaz vs.) Yukarıda tanıdıklarımız olsa 15 dakika içinde gelebilecek olan
laptopum ve diğer şeyler, tanıdığımız yok diye göz göre göre gitti… Bu ülkenin
gerçeği bu işte.
Öte yandan kişisel olarak en büyük mutluluğu da bu sene
yaşadım ve fikir aklıma düştüğünden beri yapılacak mı, nasıl olacak diye kafa
patlattığım ve ön kutlamasını Mersin'de organize ettiğim Yaşar’ın 20. sanat yılı gecesini organize edebilmek ve başarıyla
sonuçlandırabilmek bu senenin en büyük mutluluğu oldu. Bir sene boyunca süren
hazırlıklar, vazgeçilen veya değiştirilen aktiviteler, konuşmalar, provalar,
gösterilecek videolar, konuşma yapacak konuşmacıları ayarlama, promosyon
hazırlıklarından sonra, en sonunda tüm mekanizmalar bir araya geldi ve 25 Eylül
gecesi gerek Yaşar gerek bizler için unutulmayacak bir gece oldu. Benim için
2016 yılının en büyük mutluluğuydu. Yaşar için planlamasını yaptığım video
klibimizin gösterimi, Kardeşim Osman’ımın kardeşi Ezgi’nin konuşması, Adana’dan
dostların sahnesi, Yaşar’ın ilk yapımcısı Fatih Yıldız’ın Antalya’dan gelmesi, Yaşar’ın
ilk tanıştığımızda yaptığı gibi alnımda öpmesi, düşündükçe gözlerim yaşartan
birkaç detay. Canım Yeşim’le yaptığımız düet ise gecenin en hoş detaylarından
biriydi her ne kadar sonradan izlediğim videoda rezalet olduğunu fark etsem de.
Gecenin belki de tek talihsizliği kameraman diye tuttuğumuz gerizekalının bütün
gece hiçbir şey kaydetmemesi, sigara içmekten başka hiçbir şey yapmaması ve
daha gece bitmeden gecenin ortasında işim var deyip topuklaması oldu… Yani o
geceden elimde telefon görüntülerinden başka kayıt yok! İnşallah hiçbir işi
rast gitmez! Rastladığım yerde çok fena laflar hazırladım.
Bu sene gene yarışmalardan yana yüzüm güldü. Bu seneki
yarışma maceram sürpriz bir telefonla gelen Süper Bulmaca yarışması oldu. Biri
esas biri özel bölüm olmak üzere iki kere katıldım bu sene yarışmaya. Gerçi
hiçbir şey kazanamadım, ama ilkinde gün birinici olup haftanın finalinde,
ikincisinde 4 etabı birinci bitirip finalde elendim. Çok keyifli bir
yarışmaydı, daha önceki yarışmalardaki performanslarım göre iyi bir derece
yaptım denebilir. :) Başta kelime bulamayıp sonra arap atı gibi açılarak finale
çıktım ve gençlerin önünü açalım diye zirvede bıraktım :D :D
Kendi adıma yaptığım en hayırlı işlerden biri, nihayet kafama uygun bir koro bulup girmek oldu. Hocamız İlter Burak Kalay'ın şefliğinde Gökkuşağı 90'lar Pop Korosu ile her pazar 2 saat çalışma yapıyoruz. Sertab'ın Sevdam Ağlıyor'undan, Demet'in Arnavut Kaldırımı'na, Harun-Bendeniz'in Elimde Değil'inden Sezen'in Masum Değiliz'ine tam benim havalar. Çok da güzel bir grubumuz var, bir kere fasıla gittik, bir kere hocamızın 350bar'daki programında bir araya geldik, bir kere yeni yıl kutlaması yaptık, hatta üzerinize afiyet elmalı kurabiye yaptım. Yani sadece koro değil sosyalleşmesiyle de güzel bir topluluk olduk. Hülasa 8 Mayıs'ta Kozzy AVM'de konserimiz de var ve ben bu koroda hayatımın en keyifli saatlerini yaşıyorum. En azından şarkı söyleyerek biraz uzak kalıyorum bu ülke dertlerinden.
Bu sene 15 Temmuz’da –ki kendisi biliyorsunuz darbe girişimi gecesiydi- her sene toplanan 90lar arşivcisi dostlarla evdeydik, Kral 90’ları izleyip haftasonu planlaması yapıyorduk. Başta bu kadar ciddi bir olay olduğunu anlamamış ve 90lar gecemizi bölmemiştik, haftasonumuz da mahvoldu ama sonrasındaki halen devam eden süreçten görüyoruz ki aslında çok önemli bir dönüm noktasıymış. Uçak sesi filan duymadım ama 90lı yılların her apolitik genci gibi ne yapacağımı bilemedik. Sonuçlarını hala yaşıyoruz.
Bu sene kaybettiğimiz çok değerli sanatçıları ise, sevgili
dostum Necmi Tangay derlemiş… Onları da anarak bu yazıyı bitirip yeni yıla
başlayalım.
Black (Wonderful Life'ı söyleyen abi), David Bowie, Alaaddin
Us, İsrafil Köse, Yiğit Okur, Tahsin Yücel, Tarık Akan, Tanju Gürsu, Çetin
İpekkaya, Ülkü Erakalın, Kızılordu, Prince, Vedat Türkali, Halil İnalcık,
George Michael, Leonard Cohen, Aydın Tansel, Attila Özdemiroğlu, Müfit Bayraşa,
Gönül Ülkü, Işıl German, Halis Bütünley, Hakkı Devrim, Asım Can Gündüz, Ergüder
Yoldaş, Erdal Tosun, Umberto Eco, Oya Aydoğan, Nezih Tuncay, Naşide Göktürk,
Carrie Fisher, Debbie Reynolds
Bonus: Fidel Castro, Kamer Genç, Mustafa Koç, Turgay Şeren,
Yaşar Nuri Öztürk, Muhammed Ali
Rahmetli Asım Can Gündüz ile... |
Yıl acısıyla tatlısıyla böyle geçti. Yeni yılda da bolca konsere gitmek, arşivimdeki eksikleri tamamlamak, yeni yarışmalara katılmak, aklımdaki planlara ve projelere başlama imkanı bulmak, ülke olarak da düze çıkmak, artık iki satır yüzümüzün gülmesi gibi dileklerim var. Evrene saldım, umarım güzel bir yıl olur... Ben bu sene iyiyi tutup kötüyü unutucam...
Kadehimi iyiliklere, güzelliklere, sağlığa, barışa kaldırdım ve gelen yılın giden yılı aratmamasını diledim. Güzellikler önümüzde olsun... Iyiyi tutun kötüyü unutun yeter. :) |
(Not: bu yazının yazılması sırasında henüz yıl katliamla
başlamamıştı, birkaç gündür bunun üzüntüsüyle geçti günler, o yüzden
yayınlamadım bu yazıyı, şimdi yayınlıyorum.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder