Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Ocak 2017 Cumartesi

2016 yılı böyle geçti...

2016 yılı sona ererken ben de eski yıla veda yeni yıla –umudumu kaybetmeden- merhaba derken kendimce bu yıla dair birkaç değerlendirme yapmak istedim. Bu yıl benim için nasıl geçti, yeni yıldan beklentilerim neler, bırakayım burada dursun, belki evren duyar sesimi…

Kişisel açıdan çok büyük mutluluklar da yaşadım, hayatımın en kötü anlarından birini de ve tabi ülkecek içinden geçtiğimiz terör ve güvensizlik ortamı beni de etkiledi. Çok güzel konserlere gittim, güzel insanlarla bir arada bulundum, bazı arkadaşlarla da yollarımız ayrıldı… 2016 genel olarak felaketler yılı oldu, çok sevdiğimiz birçok sanatçıyı bir anda kaybettik, kitaplar, müzikler biraz daha sahipsiz kaldı. Bombalar, terör ve güvensizlik ortamı ise yıla özelliğini veren olaylar oldu.

2016 yılının kişisel olarak en felaket olayı 18 Nisanı 19 Nisana bağlayan gece, ben uyurken evime girilip ve başucumdaki cep telefonlarım ile birlikte, laptopumun ve birtakım ziynet eşyası çalınması oldu. Hayatımda ilk kez kapıyı kilitlemeden uyumuştum, annem sabah erkenden gelecek diye, sabah alarmın sesine kalkınca o manzaranın ne kadar korkunç olduğunu hayal edemezsiniz, çekmeceler açık, kutular yatağın üzerine saçılmış, çantam salonda yerde… Cana geleceğine mala gelsin denilse de, yerine konulmayacak şeylerin gitmesi de can sıkıcı. Laptopumla birlikte yaptığım radyo programlarının kayıtlarının gitmesi gibi. Ayrıca gelen hırsız sadece bir şeyleri çalıp gitmiyor, evin ruhunu, psikolojisini de alıp gidiyor ve benim odamın kapısını kilitlemeden uyuyamama yol açtı uzun bir süre boyunca, en sonunda alarm taktırdık. Bu olayın en sinir bozucu başka bir yanı, hırsızın laptopumu ertesi gün internette satışa koyması ve vakit geçirmeden hemen polise başvurduğum halde, polisin –elinde hırsızın tüm bilgileri olmasına rağmen- hiçbir şey yapmaması ve oyalaması (birinden şüpheleniyoruz, takipteyiz, siz bi şey yapmayın biz müşteri gibi yaklaşıcaz vs.) Yukarıda tanıdıklarımız olsa 15 dakika içinde gelebilecek olan laptopum ve diğer şeyler, tanıdığımız yok diye göz göre göre gitti… Bu ülkenin gerçeği bu işte.
 
işte o ilan ve şerefsizin bilgileri...
Öte yandan kişisel olarak en büyük mutluluğu da bu sene yaşadım ve fikir aklıma düştüğünden beri yapılacak mı, nasıl olacak diye kafa patlattığım ve ön kutlamasını Mersin'de organize ettiğim Yaşar’ın 20. sanat yılı gecesini organize edebilmek ve başarıyla sonuçlandırabilmek bu senenin en büyük mutluluğu oldu. Bir sene boyunca süren hazırlıklar, vazgeçilen veya değiştirilen aktiviteler, konuşmalar, provalar, gösterilecek videolar, konuşma yapacak konuşmacıları ayarlama, promosyon hazırlıklarından sonra, en sonunda tüm mekanizmalar bir araya geldi ve 25 Eylül gecesi gerek Yaşar gerek bizler için unutulmayacak bir gece oldu. Benim için 2016 yılının en büyük mutluluğuydu. Yaşar için planlamasını yaptığım video klibimizin gösterimi, Kardeşim Osman’ımın kardeşi Ezgi’nin konuşması, Adana’dan dostların sahnesi, Yaşar’ın ilk yapımcısı Fatih Yıldız’ın Antalya’dan gelmesi, Yaşar’ın ilk tanıştığımızda yaptığı gibi alnımda öpmesi, düşündükçe gözlerim yaşartan birkaç detay. Canım Yeşim’le yaptığımız düet ise gecenin en hoş detaylarından biriydi her ne kadar sonradan izlediğim videoda rezalet olduğunu fark etsem de. Gecenin belki de tek talihsizliği kameraman diye tuttuğumuz gerizekalının bütün gece hiçbir şey kaydetmemesi, sigara içmekten başka hiçbir şey yapmaması ve daha gece bitmeden gecenin ortasında işim var deyip topuklaması oldu… Yani o geceden elimde telefon görüntülerinden başka kayıt yok! İnşallah hiçbir işi rast gitmez! Rastladığım yerde çok fena laflar hazırladım.
Mersin Hayal Kahvesi'nde bir tarafında fotoğraf çıktıları olan kartonların arkasında "20 Yıldır Divaneyiz" cümlesini oluşturan harfleri kaldırarak  bu sürprizi yaptık Yaşar'a. O da bu anı ölümsüzleştirdi.















Bu sene de bir sürü konsere gittim. Hepsine gidip yazılarını yazdığım Tolga Akyıldız’la %100 Açık Sahne festivali ve bittabi Yaşar konserlerinin dışında, bu senenin en unutulmaz konser gecelerinden biri 1 Aralık’ta Tarık Sezer’in 40. yılı için yapılan gece oldu. Gözümü açtığımda ilk tanıyıp sevdiğim 90lı yılların en sevdiğim bazı şarkıcıları adeta o dönemlerdeki halleriyle karşımda görmek beni zaman tüneline soktu. Sibel Can, Kenan Doğulu, Burak Kut, Fuat Güner, Yaşar, Hakan Altun, Yıldız Tilbe gibi yolları Tarık Sezer’le kesişmiş sanatçılar ikişer şarkıyla bu geceyi unutulmaz kıldılar. Bilhassa yıllardır sahnede canlı dinlemediğim Yalnız Çiçek şarkısını dinlemek tarihi bir anken, Burak Kut’a Bebeğim’de, Yaşandı Bitti’de eşlik etmek, Kenan Doğulu’yla Aşk Oyunu, Kurşun Adres Sormaz Ki demek, Fuat Güner’den Vurgun Yedim, Sakın Gelme, Yalnızlık Ömür Boyu şarkılarına eşlik ederken başparmağıyla beğeni işareti almak, Yaşar’ımın Masal’ını, Kör Bıçağı’nı, Kuşlar’ını bir ağızdan söylemek, Hakan Altun’un Telefon’unu, Sibel Can’ın Adını Dağlara Yazdım’ını, Ben Yoruldum Hayat’ını Hançer’de Kenan Doğulu düetini dinlemek çok ama çok keyifliydi. Gecenin eleştirebileceğim tek yanı, sahnesi biten herkesin gitmesiydi. Ben gecenin sonunda herkes beraber çıkar ve toplu olarak yan yana görürüz sanıyordum, en azından içimden geçen buydu ama muhteşem bir geceydi… Bu senenin açık ara en iyisiydi.















Bu sene gene yarışmalardan yana yüzüm güldü. Bu seneki yarışma maceram sürpriz bir telefonla gelen Süper Bulmaca yarışması oldu. Biri esas biri özel bölüm olmak üzere iki kere katıldım bu sene yarışmaya. Gerçi hiçbir şey kazanamadım, ama ilkinde gün birinici olup haftanın finalinde, ikincisinde 4 etabı birinci bitirip finalde elendim. Çok keyifli bir yarışmaydı, daha önceki yarışmalardaki performanslarım göre iyi bir derece yaptım denebilir. :) Başta kelime bulamayıp sonra arap atı gibi açılarak finale çıktım ve gençlerin önünü açalım diye zirvede bıraktım :D :D



Kendi adıma yaptığım en hayırlı işlerden biri, nihayet kafama uygun bir koro bulup girmek oldu. Hocamız İlter Burak Kalay'ın şefliğinde Gökkuşağı 90'lar Pop Korosu ile her pazar 2 saat çalışma yapıyoruz. Sertab'ın Sevdam Ağlıyor'undan, Demet'in Arnavut Kaldırımı'na, Harun-Bendeniz'in Elimde Değil'inden Sezen'in Masum Değiliz'ine tam benim havalar. Çok da güzel bir grubumuz var, bir kere fasıla gittik, bir kere hocamızın 350bar'daki programında bir araya geldik, bir kere yeni yıl kutlaması yaptık, hatta üzerinize afiyet elmalı kurabiye yaptım. Yani sadece koro değil sosyalleşmesiyle de güzel bir topluluk olduk. Hülasa 8 Mayıs'ta Kozzy AVM'de konserimiz de var ve ben bu koroda hayatımın en keyifli saatlerini yaşıyorum. En azından şarkı söyleyerek biraz uzak kalıyorum bu ülke dertlerinden.




Bu sene 15 Temmuz’da –ki kendisi biliyorsunuz darbe girişimi gecesiydi- her sene toplanan 90lar arşivcisi dostlarla evdeydik, Kral 90’ları izleyip haftasonu planlaması yapıyorduk. Başta bu kadar ciddi bir olay olduğunu anlamamış ve 90lar gecemizi bölmemiştik, haftasonumuz da mahvoldu ama sonrasındaki halen devam eden süreçten görüyoruz ki aslında çok önemli bir dönüm noktasıymış. Uçak sesi filan duymadım ama 90lı yılların her apolitik genci gibi ne yapacağımı bilemedik. Sonuçlarını hala yaşıyoruz.

Bu sene kaybettiğimiz çok değerli sanatçıları ise, sevgili dostum Necmi Tangay derlemiş… Onları da anarak bu yazıyı bitirip yeni yıla başlayalım.

Black (Wonderful Life'ı söyleyen abi), David Bowie, Alaaddin Us, İsrafil Köse, Yiğit Okur, Tahsin Yücel, Tarık Akan, Tanju Gürsu, Çetin İpekkaya, Ülkü Erakalın, Kızılordu, Prince, Vedat Türkali, Halil İnalcık, George Michael, Leonard Cohen, Aydın Tansel, Attila Özdemiroğlu, Müfit Bayraşa, Gönül Ülkü, Işıl German, Halis Bütünley, Hakkı Devrim, Asım Can Gündüz, Ergüder Yoldaş, Erdal Tosun, Umberto Eco, Oya Aydoğan, Nezih Tuncay, Naşide Göktürk, Carrie Fisher, Debbie Reynolds

Bonus: Fidel Castro, Kamer Genç, Mustafa Koç, Turgay Şeren, Yaşar Nuri Öztürk, Muhammed Ali
Rahmetli Asım Can Gündüz ile...
Yıl acısıyla tatlısıyla böyle geçti. Yeni yılda da bolca konsere gitmek, arşivimdeki eksikleri tamamlamak, yeni yarışmalara katılmak, aklımdaki planlara ve projelere başlama imkanı bulmak, ülke olarak da düze çıkmak, artık iki satır yüzümüzün gülmesi gibi dileklerim var. Evrene saldım, umarım güzel bir yıl olur... Ben bu sene iyiyi tutup kötüyü unutucam...
Kadehimi iyiliklere, güzelliklere, sağlığa, barışa kaldırdım ve gelen yılın giden yılı aratmamasını diledim.
Güzellikler önümüzde olsun... Iyiyi tutun kötüyü unutun yeter. :)
(Not: bu yazının yazılması sırasında henüz yıl katliamla başlamamıştı, birkaç gündür bunun üzüntüsüyle geçti günler, o yüzden yayınlamadım bu yazıyı, şimdi yayınlıyorum.)

Hiç yorum yok: