Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Eylül 2014 Pazartesi

BEN DE ORDAYDIM : MÜZİK BLOG YAZARLARI BULUŞMASI...

"ÇUKURCUMA BAHAR"DA 
MÜZİK BLOG YAZARLARI VE MÜZİSYENLER BULUŞTU...
Geçen Çarşamba günü benim için rüya gecelerden biri gerçekleşti. Tolga Akyıldız öncülüğünde, 27 Ağustos Çarşamba günü müzik blog yazarları olarak Çukurcuma Bahar Meyhane'sinde bir araya geldik.

Blog yazarlığının en iyi yanlarından biri, bence, bir süre sonra seninle aynı frekanslarda olan insanlar olduğunu görüp sevinmek, bundan da ötesi, o insanların bulunduğu ortamlarda bulunabilmek. Bundan birkaç sene önce, blogsuz ve kendi halinde bir müzik dinleyicisi iken, evrenin, çabalarımın, kurduğum iletişimlerin bir karması bana geçen Çarşamba günkü müzik blogları buluşmasına katılma şansı olarak geri döndü. Bu yazının konusu olan müzik blog yazarları buluşması benim ikinci defa katılma şansı bulduğum bir gece oldu. (dip notumsu: Hatırlarsanız, (ya da hatırlamayanlar için, aşağıda link de mevcut efenim :)) geçen defa Harun Tekin’li enfes bir gece yaşamış ve bir hafta kendime gelememiştim. Şuradan okuyabilirsiniz: HARUN TEKİN'Lİ MÜZİK BLOG YAZARLARI BULUŞMASI)

Bu gece ile ilgili Tolga Akyıldız’ın e-postası ulaştığında da benzer bir şey yaşadım. E-postada gecenin ayrıntıları ve konuk olacak müzisyenleri. Bu buluşmanın müzisyen konukları CEYL’AN ERTEM, PORTECHO grubundan TAN TUNÇAĞ ve ESİN İRİS. Buluşma öncesinde hazırlık babında tüm müzisyenlerin albümlerini yeniden dinleyerek tekrar keşfettim ve bazı notlar aldım onlarla paylaşmak için. (Hoş orada pek paylaşma imkanı bulamadıysam da, sonrası için cebimde hazır tutuyorum onları)

Biraz meşakkatli olsa da buluşma mekanını bulmam, sonunda bulduğumda çoktan koyu bir sohbete dalmış olan müzisyenler, Tolga abi ve tüm masanın yanı sıra, çok sevdiğim müzik yazarı dostlarım Ahmet Erten, Olcay Tanberken ve Ahmet Kamil Taşkın’ı da orada görmek fazladan mutluluk vesilesi oldu benim için. (Üçü de müzikle ilgili ne kadar kafalarını şişirsem de, aynı frekanslarda buluştuğumuz için halimden anlayan ve yolumu açan can dostlar.)

Ceyl'an Ertem ile masa düzeninden dolayı çok fazla muhabbet etme imkanı bulamasam da, uzaktan gördüğüm kadarıyla ilk izlenimim bilhassa ilk albümdeki karanlık vokalin aksine çok eğlenceli ve matrak bir insan olduğuydu. Nitekim geceden erken ayrılması gerektiği için masadan kalktığında, bunu ona da söylediğimde güldü. Elimde soramadığım sorularımla, bir küçük söyleşi sözü kopararak yanından ayrıldım. Gece boyu kulak misafiri olduğum kadarıyla Ceyl'an Ertem genel olarak bir caz şarkıcısı kategorisine sokulmaktan ve sürekli yaptığı müzik tarzından ve vokalinden dolayı Björk’e benzetilmekten duyduğu sıkıntıyı anlattı. Aynı dönemde ya da aynı duyguları yaşayan kadınların tınılarındaki benzerliklerden bahsedildi. Daha sonra müzik yazarlığına geldi konu ve kimler müzik yazarı olmalı konusu tartışıldı.

Bence, sevgili okuyucu,  müzik yazarlığı/eleştirmenliği için çok ciddi bir dinleme süreci ve yazdığın eleştiri ya da düşüncenin altını doldurabilme becerisi gerekir. Bir albümü neden beğendiğini ya da neden beğenmediğini “çünkü öyle”den öte şu şu nedenlerle eksik buldum ya da şu yönleri nedeniyle çok başarılı buldum diyebilmeli müzik yazıyorum diyen kişi, ki görüşler de bu yöndeydi dikkat ettiğim kadarıyla. Tabi ki, her yazılan şeyin sonuçta içinde öznellik barındırdığını da unutulmaması gerektiği de ifade edildi. Sonuçta dinlenilen şeyden alınan veya alınmayan haz kişiseldir.

Gecenin benim açımdan en büyük kazançlarından biri Esin İris oldu. Yeni albümü bir iki haftaya kadar çıkacak olan Esin İris’i ilk gördüğümde “ay ne cıvıl cıvıl biri” dedimdi içimden. Ceylan Ertem’in yanında oturuyordu ve ben daha tanımıyordum. Sonra yanımıza geldi ve sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz gibi bir sıcaklık oldu. Kız hakkaten çok içten, o, ben ve Ahmet Kamil müzikten, hayattan ve albümünden bahsederken, birden Alanis Morissette’in çok büyük hayranlarından biri olduğunu söylemesiyle beni canevimden vurdu. Bilen bilir, bu hayatta dünya üzerinde en fazla konserine gidip en fazla tanışmayı istediğim iki kadından biridir Morissette benim için ama bu başka bir yazının konusu olur. Neyse biz kaptırdık gittik Alanis’ten ve şarkılarından baya bir süre. Sonra kendi albümünden ve reklamcı olduğu için hakim olduğu müzikte slogan şarkının öneminden bahsetti. Bir şarkının tutması için en önemli formülün artık gelenekselleşmiş ve insanların her dinleyişte ister istemez eşlik ettiği melodiler bulmanın gerektiğinden, ki bundan Gökçe’nin Tuttu Fırlattı örneğini verdi, ve böyle bir formülün tutmamasının imkansız olduğundan bahsetti. Sonra albümüne geldi konu ve “benimle özdeşleşti” dediği Oh Yine Mavi’nin hikayesini anlattı. Meğer arkadaşlarıyla ve dostlarıyla muhabbet dolu gecelerin sonunda gece güne varınca “oh yine mavi” demeyi alışkanlık haline getirmiş ve bunu da bir arkadaşı fark etmiş, düşününce bunun albümünün temasına da çok uyacağını ve umut dolu şarkılar yazarak, bak gene sabah oldu, umudu kaybetmemek gerek mesajını vermek istediğini anlattı. Bu muhabbetle hem albümünü merakla beklediğim bir müzisyen, hem de iyi bir arkadaş kazandım galba. Alanis konseri için şimdiden sözümü aldım bile.

Gece benim için sona ererken, bütün gece fırsat kollayıp da bir yalnız yakalayamadığım Tan Tunçağ’a (ki o sırada kendilerine “Romantik Elektronik” dendiğini anlatıyordu gülerek) da giderayak müziği hakkındaki düşüncelerimi söylüyorum. Bütün gün çeviri yaparken bir yandan dinlediğim Portecho albümlerinde, ki remiks albümleri dahil 4 tane var, dikkat ettiğim şey, ilk albümlerinde 80’lerin soundunu 2000’lere adapte etmiş bir sound varken (hatta klavyelerle filan Depeche Mode’un 80’ler versiyonunu çağrıştırdı bende), son albümlerde daha dans, daha “Faithless ya da Moby” tarzına yakın bir tarz geldi kulağıma. “Normalde bu tarz dans müzikleri çeviri yaparken dikkat dağıtıcı olur ancak sizin albümleriniz bir yandan alttan alta akarken ben çok rahat çeviri yapabildim, tonu, temposu su gibi aktı” dediğimde, “duyduğum en güzel yorumlardan biri” diyerek teşekkür etti, mutlu oldum.

Kahkahalar havada uçuşurken, ben de Olcay, Ahmet, Ahmet Kamil ve orada tanıştığım Harun ile müzik dünyasını kurtarıyor, ne olacak şu şarkıcının hali ne olacak bu albümün akıbeti muhabbetlerinden muhabbet beğeniyordum.

Gece sona ererken,  kulağımda melodiler aklımda geceden kareler vardı ve tabi bu geceyi sizlerle paylaşmak için içimde duyduğum inanılmaz istek… Umarım okurken siz de benim o geceyi yaşadığım kadar keyif alırsınız. Nice müzikli gecelerde buluşmak üzere…

Yazıyı bitirmeden geceye katılan birbirinden değerli müzisyenlerden de kısa kısa bahsetmek isterim. Kimbilir belki tanıyorsunuz, belki de tanımıyorsunuz ama ilginizi çeker de dinlemek istersiniz.

CEYL’AN ERTEM 

Ceylan Ertem Sakarya’da doğdu, adapazarı belediye korosunda yer aldı ve gitar dersleri aldı. 1999′da müzik eğitimine devam etmek için İstanbul’a taşındı ve Akademi İstanbul’ da 1 yıl müzikal şarkıcılığı eğitimi aldı. Ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ ne girdi ve Batı Müziği bölümünde 2 yıl eğitimine devam etti. 2000 yılında Tunçay Korkmaz ile birlikte ‘anima’yı kurdu. Ardından 2004 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi’nde Duysal Sanatlar bölümünde müzikoloji eğitimi aldı. Bu zamana kadar film müzikleri, radyoculuk,  müzik/araştırma programı, konserler, albümler yaptı. Albümleri: 2010 – Soluk, 2012 – Xenopolis, 2013 – Ütopyalar Güzeldir, 2014 – Kör Heves (e.e. Mabel Matiz) Ceylan Ertem Türkiye’nin önde gelen , yetenekli müzisyenlerinden oluşan ekibi ile konserlerine devam ediyor. Ceylan Ertem’ in konser haberlerini http://www.facebook.com/CeylanErtemOfficial ve@ceylan_ertem twitter adreslerinden takip edebilirsiniz. (kaynak: ceylanertem.com)

NE OLURSAN OL GELME (ALBÜM: ÜTOPYALAR GÜZELDİR)

PORTECHO

Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan’dan oluşan "Portecho”, 2005 yılında kuruldu. Elektronikayı rock müzikle buluşturan grup, dans müziğine farklı bir yorum getirdi. Sıcak gitar melodilerini İngilizce vokalle bir araya getiren Portecho, müzikal kimliğinde 80’lere de göndermeler yapıyor. Albümleri : 2006 – Undertone, 2009 – Studio Plastico, 2012 – Motherboy, 2014 – Elektronic Storm (kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Portecho)

STUDIO PLASTICO (ALBÜM: STUDIO PLASTICO)

 ESİN İRİS

2002 yılında söz yazmaya başladı. 2003 yılının ortasında ilk amatör kaydını gerçekleştirdi. Rap ve R&B ağırlıklı olan ilk amatör undergorund EP'si Ekran'ı 2006 yılında çıkardı. Mor ve Ötesi, Stuka, Fairuz Derin Bulut gibi birçok müzisyenin ve müzik grubunun sahnelerine konuk oldu. Çeşitli albümlerde düet ve söz yazarı olarak katkıda bulundu.  Şarkı sözü yazarlığı ile de aktif olarak projelerde yer alan Esin İris, Gökçe'nin "Tuttu Fırlattı", "Ne Yapardım" ve "Oh Olsun" şarkılarının, Kolpa'nın "Hiç Bitmez Bu Masal" isimli şarkısının, Ayhan Sicimoğlu'nun En Estambul albümünde "En Estambul", "Arkana Bakma" ve "Nadie Como Tu" şarkılarının sözlerinin yazımını sanatçılarla birlikte gerçekleştirdi. Müzik kariyerinin yanı sıra 2008 yılından beri reklam yazarı olarak da faaliyet gösteren Esin İris, reklamcılığın müzikle kesiştiği jinglelar ve kurumsal müzikler, jenerik müzikleri dallarında da aktif olarak yayınlanan birçok işe imza atmıştır. (Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Esin_%C4%B0ris)

BU GECE


Hiç yorum yok: