Karanlıkların Masum Prensesi
Bugünkü yazımın konusu beni çok heyecanlandıran bir müzikal keşif sayın postdaşım. Hatta öyle heyecanlandırdı ki, 90’lı yıllara takılı dururken, 2000’li yıllardaki bu tip müzisyenleri geç keşfettiğim için hayıflandım kendi kendime. Bugünkü yazımın konusu bu müzik kakafonisi içinde kulaklarımın yeni bir tarz arayışını sonlandıran sounduyla Ayşe Ertuğrul.
Canım arkadaşım, Menofirem vokalisti (ki onlar da ayrı bir yazının konusu olacak) İrem Ezgimen’in ‘dinlemelisin’ diyerek verdiği link, beni bambaşka müzikal diyarlara götürdü. Tarzı alternatif elektronik müzik olan Ayşe Ertuğrul’un “NASIL” teklisini kaç kere dinledim ve dinlerken kafamda nerelere gittim bilmiyorum… Tekliye ve klibe değinicem ama öncesinde Ayşe Ertuğrul’dan bahsetmem gerek. Küçük çaplı bir araştırma yaptım ve yaptıkça daha da ilgimi çekti.
1985 Antalya doğumlu bu çıtıpıtı kız, aslında ‘boyundan büyük’ bir dünyanın altından çok büyük ustalıkla kalkabilmiş bir müzisyen. Zira karşımızda komple bir müzisyen duruyor. Geçmişine baktığımda, daha on yılda neler başarabildiğini görmek ipucu olacaktır. 2002 yılında Antalya Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Gitar Bölümü, ardından Dokuz Eylül Üni. Eğitim Fakültesi Müzik öğretmenliği Şan bölümünden mezun olmuş. 2003-2004 yılında Rengim Gökmen ve Caner Ruhselman şefliğinde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve Korosu ile (Korist olarak) sahne almış, 2002-2005 yılları arasında, İzmir'de kurduğu ; "Dolls" ve "Carnival" adlı gruplarla sahne almış. 2006’da "Pin-UP" a dahil oldu. 2009 Zeytinli Rock Fest.'te "Ayşe Ertuğrul" adıyla (solo projesi) sahne aldı. 2009 yılında Telepotik'i kurdu. 2010 yılında Pin-UP ile "Üretim Hatası" isimli tekliyi çıkardı. Sahne aldığı festivallerden bazıları, Hacettepe Üni Hürock Fest 2007, Koü Fest 2007, Zeytinli Rock Fest 2009 / 2010, İTÜ Rock Fest 2010, Hacettepe Üni ProFest, Hatay Mustafa Kemal Üni 16. Bahar Şenlikleri…
Benim gibi müzikle yanıp tutuşan, kendini yeni tarzları keşfetmeye adamış konser manyağı biri için bu veriler Ayşe Ertuğrul adını aklıma yazmama yetti de arttı. Pin-UP grubunun adını Taksim’de İstiklal’de yürürken hep görürdüm de, bir kere girip de dinleme fırsatı olmamıştı. Geç olsun güç olmasın, Ayşe Ertuğrul yeni keşfettiğim, alternatif elektronik müziğin genç temsilcilerinden. Ancak hayli deneyimlilerinden. Zira bar programlarının yanı sıra festivallerin de aranan isimlerinden.
Klibinde Ayşe’yi iki ayrı Ayşe olarak görürüz. Yatakta bedeninden ayrılan bir ikinci beden… Biri beyaz, biri siyah… Aynada, iyi ve kötünün, çocukluk ve erişkinliğin çarpışması. Bu şarkı da birine yazılmıştan çok, kişinin kendisi dünü ve bugünü ile hesaplaşması gibi, hiçbir yan diğerinden ayrı yaşamıyor, dün bugünün içinde, bugün dünün veya iyilik kötünün, kötülük iyinin… Büyürken o beyaz saflığı da kaybediyoruz galiba, her gün bir önceki bizden daha da uzağa gidiyoruz, kendimize dönmeye çalışırken… her seçim bizi aynadaki siyaha da yaklaştırıyor, beyaza da… Geri dönüş mümkün değilse de önümüzdeki yolu şekillendirmek bizim elimizde. Kafes içindeyiz aslında, tüm masumiyetimizle, etrafımızı sarmış telden bir kafes ve biz bir avuç havada nefes almaya çalışıyoruz, kötü yanımızı bastırmaya çalışarak ama bu gittikçe zor oluyor. Bir yanda büyümeye direnerek, belki büyümenin acısını yaşayarak direnen mutsuz bir barbi bebek, diğer yanda büyüdüğü için mutsuz ve beyaz haline bakarak bakarak ağlayan barbi kız… İkisi de birbirine hem çok yakın hem de birbirlerinden ışık yılı uzakta… birbirlerine bakarken bile, ikisi de birbirinin yerine özlemli… ve ikisi de aslında aynı kişi. İçsel boşlukların, gözyaşıyla dolduğu bu beden, haykırıyor:
Zaman da gördüklerim gibi akıyor
Bembeyaz dünyamın esiriyim
Çok geç artık yeniden başlamak
O benim nefesim..
Gözlerimi kapatsam da hayal edemedim..
Ayna da gördüğüm bu değersiz kız kim?
Zamanla solmuş ne kadar değişmişim
Ayşe yaşından beklenmeyecek bir olgunluk ve karamsarlıkla bakıyor hayata. Müziğinde travmatik tınılar ve bol melankoli var. Neşeli ve toz pembe hayallerin olduğu sözlerin aksine, bu şarkıda pembesi gidip tozu kalan hayaller ve gerçek hayat var aslında. Ayşe, müziği neşeli cıstaklar olarak bilen ve bunu bekleyenler için doğru adres olmayabilir, ancak sounduyla çok üst düzey bir müzik yapıyor. Anlayana! Ayşe’ye sormak isterdim. Motivin neydi diye? Nasıl bir iç dünya, nasıl yaşanmışlıklar bu sözleri kaleminden akıttı acaba? Tabi ki bu yazdıklarım benim klibi izleyince aklımdan geçenler. Gerçek çıkış noktası Ayşe’de bitiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder