BODRUM... BODRUM...
Feribotta Yaşar’ın grubu Öner, Buğra, Barış, Mehmet, Okay,
Ender ve Oğuz ile kahkahalı, muhabbetli, kahveli filan, suratımıza çarpmakla
kalmayıp resmen dayak atan rüzgarın sersemlettiği iki saat on beş dakikalık
feribot yolculuğunun akabinde Bodrum’a vardık.
Akşama görüşmek üzere vedalaşarak yollarımıza gittik. Benim
günü değerlendirmeden önce yapacak iki önemli işim vardı, biri kalma sorununu
halletmek (zira Datça gibi şezlongta kalınacak bir durum yoktu) ikincisi ertesi
gün için Altınoluk bileti almak, (Datça deneyiminin öğrettiği üzere, işimi
garantiye almak zorundaydım). Sırtımda on kilo çantayla ve önceki geldiğimde
kaldığım pansiyonların yerini bulamadığım için aynı yolları bir aşağı bir
yukarı tekrar tekrar yürürken buharlaşıcaktım nerdeyse. Neyse otogara ulaştım,
Altınoluk sadece
iki firmada ve bana uyan sadece iki saatte vardı, biri on
buçuk biri on iki buçuk. Bu ayrıntıları neden anlattığımı ileride
anlayacaksınız. Benim üzerinize afiyet üç günlük Yaşar-Leman Sam turnesinin
akabinde Altınoluk’ta alınmış bir Anadolu Ateşi biletim vardı ve iyimser
tahminim on buçukta binersem –yazıhanenin de söylediği üzere- yedi saat sonra
Altınoluk’ta olacaktım, böylece hem dinlenmeye hem de belki denize girmeye
vaktim olacaktı. Nerdeee… Başıma gelecekleri bilmediğim için on buçuk biletini
aldım ve içim rahat pansiyon aramaya koyuldum. Nice arayıştan sonra, ucuz tek
kişilik bir oda buldum, tuvaleti banyosu dışardaydı ve özellikle tuvalet
girilecek gibi değildi ama olsun, maksat birkaç saat kalmaktı. Pansiyona yerleştim
ve üzerine afiyet günlerin yorgunluğu, bir iki saat uyuyakalmışım.
Yaşar'ın her biri birbirinden yağız ekibi... |
Uyandım ve Bodrum’da her zaman gidip denize girdiğim
Moonlight kafeye doğru yola çıktım. Orayı birkaç sene önce keşfetmiştim. Barlar
sokağında, böyle denizin kenarında
İşte ben böyle bir hal içindeydim :) |
Neyse duş muş, kıyafet seçimi derken (bu arada konserlere
giderkenki kıyafetlerimi özenle seçtiğimi belirteyim, üç konserde üç farklı
kıyafet giydim ama hepsinin ortak paydası tişörtlerin müzikle bağlantılı
olmasıydı, fotolarda dikkat edersiniz belki), Antalya’dan Bodrum’a konsere
gelen arkadaşım Tuğba’nın mesajını gördüm. Denk geldi tam çıkmaya
hazırlanırken. Yarım saat sonra kale kapısında buluştuk, fotolarımızı çekindik,
muhabbetimizi ettik ve konseri beklemeye başladık. (Bu yazı da çok yakında
burada olacak).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder