"ÇUKURCUMA BAHAR"DA
MÜZİK BLOG YAZARLARI VE MÜZİSYENLER BULUŞTU...
Geçen Çarşamba günü benim için rüya gecelerden biri
gerçekleşti. Tolga Akyıldız öncülüğünde, 27 Ağustos Çarşamba günü müzik blog
yazarları olarak Çukurcuma Bahar Meyhane'sinde bir araya geldik.
Blog yazarlığının en iyi yanlarından biri, bence, bir süre
sonra seninle aynı frekanslarda olan insanlar olduğunu görüp sevinmek, bundan
da ötesi, o insanların bulunduğu ortamlarda bulunabilmek. Bundan birkaç sene
önce, blogsuz ve kendi halinde bir müzik dinleyicisi iken, evrenin,
çabalarımın, kurduğum iletişimlerin bir karması bana geçen Çarşamba günkü müzik
blogları buluşmasına katılma şansı olarak geri döndü. Bu yazının konusu olan
müzik blog yazarları buluşması benim ikinci defa katılma şansı bulduğum bir gece
oldu. (dip notumsu: Hatırlarsanız, (ya da hatırlamayanlar için, aşağıda link de
mevcut efenim :)) geçen defa Harun Tekin’li enfes bir gece yaşamış ve bir hafta
kendime gelememiştim. Şuradan okuyabilirsiniz: HARUN TEKİN'Lİ MÜZİK BLOG YAZARLARI BULUŞMASI)
Bu gece ile ilgili Tolga Akyıldız’ın e-postası ulaştığında
da benzer bir şey yaşadım. E-postada gecenin ayrıntıları ve konuk olacak
müzisyenleri. Bu buluşmanın müzisyen konukları CEYL’AN ERTEM, PORTECHO
grubundan TAN TUNÇAĞ ve ESİN İRİS. Buluşma öncesinde hazırlık babında tüm
müzisyenlerin albümlerini yeniden dinleyerek tekrar keşfettim ve bazı notlar
aldım onlarla paylaşmak için. (Hoş orada pek paylaşma imkanı bulamadıysam da,
sonrası için cebimde hazır tutuyorum onları)
Biraz meşakkatli olsa da buluşma mekanını bulmam, sonunda
bulduğumda çoktan koyu bir sohbete dalmış olan müzisyenler, Tolga abi ve tüm
masanın yanı sıra, çok sevdiğim müzik yazarı dostlarım Ahmet Erten, Olcay
Tanberken ve Ahmet Kamil Taşkın’ı da orada görmek fazladan mutluluk vesilesi
oldu benim için. (Üçü de müzikle ilgili ne kadar kafalarını şişirsem de, aynı
frekanslarda buluştuğumuz için halimden anlayan ve yolumu açan can dostlar.)
Ceyl'an Ertem ile masa düzeninden dolayı çok fazla muhabbet
etme imkanı bulamasam da, uzaktan gördüğüm kadarıyla ilk izlenimim bilhassa ilk
albümdeki karanlık vokalin aksine çok eğlenceli ve matrak bir insan olduğuydu.
Nitekim geceden erken ayrılması gerektiği için masadan kalktığında, bunu ona da
söylediğimde güldü. Elimde soramadığım sorularımla, bir küçük söyleşi sözü
kopararak yanından ayrıldım. Gece boyu kulak misafiri olduğum kadarıyla Ceyl'an
Ertem genel olarak bir caz şarkıcısı kategorisine sokulmaktan ve sürekli
yaptığı müzik tarzından ve vokalinden dolayı Björk’e benzetilmekten duyduğu
sıkıntıyı anlattı. Aynı dönemde ya da aynı duyguları yaşayan kadınların
tınılarındaki benzerliklerden bahsedildi. Daha sonra müzik yazarlığına geldi
konu ve kimler müzik yazarı olmalı konusu tartışıldı.
Bence, sevgili okuyucu,
müzik yazarlığı/eleştirmenliği için çok ciddi bir dinleme süreci ve
yazdığın eleştiri ya da düşüncenin altını doldurabilme becerisi gerekir. Bir
albümü neden beğendiğini ya da neden beğenmediğini “çünkü öyle”den öte şu şu
nedenlerle eksik buldum ya da şu yönleri nedeniyle çok başarılı buldum
diyebilmeli müzik yazıyorum diyen kişi, ki görüşler de bu yöndeydi dikkat
ettiğim kadarıyla. Tabi ki, her yazılan şeyin sonuçta içinde öznellik
barındırdığını da unutulmaması gerektiği de ifade edildi. Sonuçta dinlenilen
şeyden alınan veya alınmayan haz kişiseldir.
Gecenin benim açımdan en büyük kazançlarından biri Esin İris
oldu. Yeni albümü bir iki haftaya kadar çıkacak olan Esin İris’i ilk gördüğümde
“ay ne cıvıl cıvıl biri” dedimdi içimden. Ceylan Ertem’in yanında oturuyordu ve
ben daha tanımıyordum. Sonra yanımıza geldi ve sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz
gibi bir sıcaklık oldu. Kız hakkaten çok içten, o, ben ve Ahmet Kamil müzikten,
hayattan ve albümünden bahsederken, birden Alanis Morissette’in çok büyük
hayranlarından biri olduğunu söylemesiyle beni canevimden vurdu. Bilen bilir,
bu hayatta dünya üzerinde en fazla konserine gidip en fazla tanışmayı istediğim
iki kadından biridir Morissette benim için ama bu başka bir yazının konusu
olur. Neyse biz kaptırdık gittik Alanis’ten ve şarkılarından baya bir süre.
Sonra kendi albümünden ve reklamcı olduğu için hakim olduğu müzikte slogan
şarkının öneminden bahsetti. Bir şarkının tutması için en önemli formülün artık
gelenekselleşmiş ve insanların her dinleyişte ister istemez eşlik ettiği
melodiler bulmanın gerektiğinden, ki bundan Gökçe’nin Tuttu Fırlattı örneğini
verdi, ve böyle bir formülün tutmamasının imkansız olduğundan bahsetti. Sonra
albümüne geldi konu ve “benimle özdeşleşti” dediği Oh Yine Mavi’nin hikayesini anlattı.
Meğer arkadaşlarıyla ve dostlarıyla muhabbet dolu gecelerin sonunda gece güne varınca
“oh yine mavi” demeyi alışkanlık haline getirmiş ve bunu da bir arkadaşı fark
etmiş, düşününce bunun albümünün temasına da çok uyacağını ve umut dolu
şarkılar yazarak, bak gene sabah oldu, umudu kaybetmemek gerek mesajını vermek
istediğini anlattı. Bu muhabbetle hem albümünü merakla beklediğim bir müzisyen,
hem de iyi bir arkadaş kazandım galba. Alanis konseri için şimdiden sözümü
aldım bile.
Gece benim için sona ererken, bütün gece fırsat kollayıp da
bir yalnız yakalayamadığım Tan Tunçağ’a (ki o sırada kendilerine “Romantik Elektronik”
dendiğini anlatıyordu gülerek) da giderayak müziği hakkındaki düşüncelerimi
söylüyorum. Bütün gün çeviri yaparken bir yandan dinlediğim Portecho
albümlerinde, ki remiks albümleri dahil 4 tane var, dikkat ettiğim şey, ilk
albümlerinde 80’lerin soundunu 2000’lere adapte etmiş bir sound varken (hatta
klavyelerle filan Depeche Mode’un 80’ler versiyonunu çağrıştırdı bende), son
albümlerde daha dans, daha “Faithless ya da Moby” tarzına yakın bir tarz geldi
kulağıma. “Normalde bu tarz dans müzikleri çeviri yaparken dikkat dağıtıcı olur
ancak sizin albümleriniz bir yandan alttan alta akarken ben çok rahat çeviri
yapabildim, tonu, temposu su gibi aktı” dediğimde, “duyduğum en güzel
yorumlardan biri” diyerek teşekkür etti, mutlu oldum.
Kahkahalar havada uçuşurken, ben de Olcay, Ahmet, Ahmet
Kamil ve orada tanıştığım Harun ile müzik dünyasını kurtarıyor, ne olacak şu
şarkıcının hali ne olacak bu albümün akıbeti muhabbetlerinden muhabbet
beğeniyordum.
Gece sona ererken,
kulağımda melodiler aklımda geceden kareler vardı ve tabi bu geceyi
sizlerle paylaşmak için içimde duyduğum inanılmaz istek… Umarım okurken siz de
benim o geceyi yaşadığım kadar keyif alırsınız. Nice müzikli gecelerde buluşmak
üzere…
Yazıyı bitirmeden geceye katılan birbirinden değerli
müzisyenlerden de kısa kısa bahsetmek isterim. Kimbilir belki tanıyorsunuz,
belki de tanımıyorsunuz ama ilginizi çeker de dinlemek istersiniz.
CEYL’AN ERTEM
Ceylan Ertem Sakarya’da doğdu, adapazarı belediye korosunda
yer aldı ve gitar dersleri aldı. 1999′da müzik eğitimine devam etmek için
İstanbul’a taşındı ve Akademi İstanbul’ da 1 yıl müzikal şarkıcılığı eğitimi
aldı. Ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ ne girdi ve Batı Müziği bölümünde 2
yıl eğitimine devam etti. 2000 yılında Tunçay Korkmaz ile birlikte ‘anima’yı
kurdu. Ardından 2004 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım
Fakültesi’nde Duysal Sanatlar bölümünde müzikoloji eğitimi aldı. Bu zamana
kadar film müzikleri, radyoculuk, müzik/araştırma programı, konserler, albümler
yaptı. Albümleri: 2010 – Soluk, 2012 – Xenopolis, 2013 – Ütopyalar Güzeldir,
2014 – Kör Heves (e.e. Mabel Matiz) Ceylan Ertem Türkiye’nin önde gelen ,
yetenekli müzisyenlerinden oluşan ekibi ile konserlerine devam ediyor. Ceylan
Ertem’ in konser haberlerini http://www.facebook.com/CeylanErtemOfficial
ve@ceylan_ertem twitter adreslerinden takip edebilirsiniz. (kaynak:
ceylanertem.com)
NE OLURSAN OL GELME (ALBÜM: ÜTOPYALAR GÜZELDİR)
PORTECHO
Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan’dan oluşan "Portecho”, 2005
yılında kuruldu. Elektronikayı rock müzikle buluşturan grup, dans müziğine
farklı bir yorum getirdi. Sıcak gitar melodilerini İngilizce vokalle bir araya
getiren Portecho, müzikal kimliğinde 80’lere de göndermeler yapıyor. Albümleri
: 2006 – Undertone, 2009 – Studio Plastico, 2012 – Motherboy, 2014 – Elektronic
Storm (kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Portecho)
STUDIO PLASTICO (ALBÜM: STUDIO PLASTICO)
2002 yılında söz yazmaya başladı. 2003 yılının ortasında ilk
amatör kaydını gerçekleştirdi. Rap ve R&B ağırlıklı olan ilk amatör
undergorund EP'si Ekran'ı 2006 yılında çıkardı. Mor ve Ötesi, Stuka, Fairuz
Derin Bulut gibi birçok müzisyenin ve müzik grubunun sahnelerine konuk oldu.
Çeşitli albümlerde düet ve söz yazarı olarak katkıda bulundu. Şarkı sözü yazarlığı ile de aktif olarak
projelerde yer alan Esin İris, Gökçe'nin "Tuttu Fırlattı", "Ne
Yapardım" ve "Oh Olsun" şarkılarının, Kolpa'nın "Hiç Bitmez
Bu Masal" isimli şarkısının, Ayhan Sicimoğlu'nun En Estambul albümünde
"En Estambul", "Arkana Bakma" ve "Nadie Como Tu"
şarkılarının sözlerinin yazımını sanatçılarla birlikte gerçekleştirdi. Müzik
kariyerinin yanı sıra 2008 yılından beri reklam yazarı olarak da faaliyet
gösteren Esin İris, reklamcılığın müzikle kesiştiği jinglelar ve kurumsal
müzikler, jenerik müzikleri dallarında da aktif olarak yayınlanan birçok işe
imza atmıştır. (Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Esin_%C4%B0ris)
BU GECE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder