TÜRKİYE POPSTAR BİRİNCİSİ ABİDİN ÖZŞAHİN ÜZERİNDEN FANUS YARIŞMALARINA BİR BAKIŞ
2000'li yılların başı, bolca diziye ve yarışmaya boğulan
90lı yılların ardından vites değiştirip yeni bir televizyonculuk anlayışıyla
geldi. Dünya temeli Big Brother olan ve sıradan insanların yaşamlarının bir
fanus içinde gözetlenmesi konseptine dayanan yeni yarışma türleriyle tanıştı ve
Türkiye de bu furyadan çok geçmeden nasibini aldı. Biri Bizi Gözetliyor
yarışmasıyla başlayan sıradan yaşamları gözetleme yarışmaları ve içindeki
karakterler o zaman için o
kadar popüler olmuştu ki, o dönem başka konu konuşulmaz
hale gelmişti. Yarışmalar Biri Bizi Gözetliyor'da sosyal bir deneyin kobayları
gibiydiler, sevinmeleri, üzülmeleri, kavgaları, barışmaları, eğlenmeleri planlı
ancak çaktırmadandı. Hepsinde ortak nokta yarışmacıların sıradan insanlar
olması ve insanların kendilerini özdeşleştirdiği yarışmacılara oy vermesi ile
kendi zaferini ilan etmesiydi. Biri Bizi Gözetliyor ilk örneğiydi bunun ve bir
dolu şöhret yaratıp, başarısı akabinde gelecek sıradan yaşamlara mucizevi ünlü
olma şansı verecek bir dolu yarışmanın da kapısını açmış oldu. Biri Bizi
Gözetliyor’un rüzgarı konsept değiştirip evlenme programlarına dönüştü ve bu
sefer de müstakbel zevcesini bulmak isteyenlerin hayatlarına odaklandık ve
onlarla yattık kalktık bir iki sene de. Onların sevinçleriyle sevindik,
üzüntüleriyle üzüldük, evlenmeleri ve hatta çocuk doğurmalarına kendimizin gibi
sevindik (niyeyse?), ayrıldıklarında biz de onlarla karalar bağladık.
İşte tam bu fanus modeli yarışmaların tavan yaptığı
yıllarda, televizyonlar yeni yarışma mecraları keşfetmekte gecikmiyordu. Fanus
evlerde yaşayanların ne kadar yetenekli, ne kadar azimli ve hırslı olduğunu
gören yarışmacılar, bu defa konsepti gene değiştirdiler ve Türk televizyonları
2003 yılında tüm dünyada American Idol olarak bilinen yetenek yarışmasını Türk
Televizyonlarında “Popstar” adıyla vermeye başladı. Bu yarışma, müzikle
uğraşmak isteyen "ünsüz" kişilerin şarkı söylerken hayatlarını da
gözetlememizi sağlarken, onlara getirdikleri reyting kadar şöhret yolunun
kapısını açıyordu. Her açıdan karlı bir anlaşma gibiydi. Yaışmacılar milyonlara
seslerini duyuracak, onları getirdiği reytingler de jürinin ve kanal
patronlarının cebini dolduracaktı. İlk Popstar tam bir fenomen oldu, yeniydi, ilginçti, yenilikçiydi ve sonrasında yolunu açtığı diğer müzik yarışmaları gibi müzikten çok
hayata ve reytinge odaklanıyordu! Jüriler bilhassa birbiriyle ve yarışmacılarla
çatışmak üzere seçilmiş ve reyting için aşk, ihanet, hırs, müzik hepsi iç içe
yedirilmişti. Bu bol gözyaşı soslu ve acıklı öykü dolu yarışmalar birkaç sezon kendi kahramanlarını
çıkardı ama sonuçta kazanan sadece adları daha da parlayan jüri üyeleri oldu.
Yarışmacılar önceleri birkaç programda boy gösterdi, bazılarına albümler de
yapıldı, ama sonrasında birçoğu kaderine terk edildi ve medyanın görünür
yüzünden uzaklaştı.
İlk yarışma gerçekten özel sesler içeriyordu. Onlar ilkti ve bu yüzden çok sevildiler: Abidin,
Firdevs, Aydan, Barış, Evren, Eser, Bayhan, Elena, Selçuk, Serkül, Alpay, Ceyda ve
Müge ilk serinin yarışmacılarıydı ve hepsi olmasa da birçoğu gelecek vaat eden,
gerçekten güzel seslerdi. Bu yarışma o açıdan çok özeldi. Katılanların
birçoğu gerçekten iyiydi, ama bu yarışmalarda iyi olmak her zaman işe yaramıyordu işte.
Bu yarışmacılar içine düştükleri kurtlar sofrasının vehametinden bihaber
yarışmacılardı. Bu yarışma onlar için hem avantaj hem de dezavantaj oldu (Tabi
ki bu benim, yazının genelinde olduğu gibi şahsi düşüncelerim).
Yarışmadan Abidin, Firdevs, Barış, Evren, Aydan, Bayhan, Eser, Selçuk ve
Serkül albüm çıkarma şansına erişen yarışmacılar oldular. Ancak arkalarında ne
vaat edilen destek, ne pr çalışması vardı, albümler raflarda bekledi durdu. Bu
yarışmacılardan bir tek Abidin, Barış ve Aydan istikrarlı olarak sahnelere ve albüm çalışmalarına devam ediyor.
Evren'in Bodrum'da sahne aldığını biliyorum.
Bütün bunları niye yazdım, çünkü bu yazımın konusu, o
yarışmaların ilki olan ve bence en özeli olan ilk Popstar'ın hatır sayılır bir
farkla birincisi olan Abidin Özşahin’in albümünü yazmak, ancak o kadar doluyum ki bu konuda bunlardan bahsetmeden o albümün değerini yeterince iyi ifade edemem diye düşünüyorum. Yazının devamında uzun
girizgahımın nedenini anlayacağınızı umuyorum.
Abidin’in daha yarışmanın ilk başında bir havası vardı,
ancak belki de tek dezavantajı Tarkan’a benzetilme konusu Abidin’in de yakasını
bırakmadı ilk albümde. Özellikle E.S.’ye buradan selamlarımı yolluyorum
Abidin’i kariyerini neredeyse başlamadan bitirecek bir projeye dönüştürme çabası
için. Yarışma boyunca ailemizin şarkıcısı, abisi, kardeşi gibi bir imaj çizilen Abidin'e, yarışmanın son anında çakma bir aşk oyunu yapıştırıldı ve bütün imajı elbirliğiyle yerle bir edildi. Yarışma boyunca Abidin rock ağırlıklı şarkılar
söyledi, ancak yarışmadan sonra çıkan albüm kapağından Abidin’in
yarışmada çizdiği imajla uzaktan yakından alakası olmayan çok "pop" versiyonu bakıyordu. Abidin'den kötü bir
Tarkan kopyası yaratılmaya çalışılmıştı. Bütün bunlar aslında dönen kirli oyunların ve reyting savaşının bir genç azimli müzisyenin hayallerinin üzerinden acımasızca geçen buldozeriydi.
Aslına bakılırsa 2004 yılı çıkışlı Aşktan Yana albümündeki şarkıların söz-müzik
yazarlarına baktığımızda başka biri söylese çok da şık bir albüm sayılabilirdi.
Yıldız Tilbe, Fuat Güner, Aysel Gürel, Çelik ve tabi ki Ercan Saatçi gibi
isimlerin şarkılarıyla kotarılan albüm, saf bir pop albümü olmuştu ve Abidin’i
hiç mi hiç yansıtmıyordu. İlgi çekmedi mi? Tabi ki ilk çıktığında ilgi çekti. Yarışmanın
ateşi geçmemişti ve arka arkaya çekilen kliplerle biraz gazlanarak birkaç ay
konuşulmuştu. Boşuna, Zır Zır, İki Satır, Penceremde Yağmurlar şarkıları
kliplendikten sonra, tabiri caizse Abidin ortadan kayboldu! O albümde yansıtılan
Abidin sahici değildi, prodüktörlerin ve E.S’nin projesiydi sadece.
“Duy Beni” diyen “gerçek” Abidin’i "duymak” içinse 9
sene beklememiz gerekecekti!
Yazısı devam edecek…
1 yorum:
Okadar insanin umutlariyla belkide son hayat sanslariyla oynadilar.popstar yarismasinin ilki cok ozeldi.butun yarismacilar birbirinden harikaydi.yazik oldu genclere onlar boyle biranda yukselip silinmeyi haketmemislerdi.kisacasi medyanin oyunlarina esir düştükleriyle kaldilar.he kazanan juri oldu namlari şöhretleri arttı cepleri bol bol doldu taştı..
Yorum Gönder