“İçime sindire sindire, ağır ağır yol almayı tercih ettim.”
Abidin'i 2003 yılında Popstar yarışmasının, hafif mahçup, güzel bakışlı, güzel sesli, ne istediğini bilen, efendi ve istekli bir yarışmacısı olarak tanıdık. O süreci 1. Bölümde özetlemiştim. Aylar süren yarışmada ipi göğüsleyip birinci olmuş, bir albüm yapmış ve şöhret kapıları açılmıştı. Sonrasında uzuuun bir sessizlik dönemi geldi (ya da biz öyle sandık, oysa Abidin o yıllarda hiç boş durmamış, söyleşi de okuayacağınız gibi hep üretmiş, hep üretmiş). Şimdi 9 sene sonra çıkardığı "Duy Beni" albümü ile bir kez daha kulaklarımıza konuk olan Abidin'le o süreci ve bu albümle yaptığı ve yapmak istediği
şeyleri konuştuk. Öncelikle Abidin’de ilk dikkatimi çeken, sıcaklığı, hoş
sohbeti ve mütevaziliğinin yanı sıra ne istediğini bilen, hedeflerini belirlemiş
ve müzikal olarak kendini doldurmuş, nitelikli ve donanımlı bir müzisyen
olmasıydı. Ben sordum, o da nezaketle yanıtladı.
Abidin’in müzikal geçmişi yarışmaya katılmadan çok önceye
dayanıyor. “1992 yılında amatör olarak
müziğe başladım. 1994 yılında müzik öğretmenim Faik Kasapoğlundan dört sene şan
ve gitar dersleri aldım. 1998 yılında Akademisyen Ruşen Utku Özkanoğlu
gözetiminde iki sene gitar eğitimi aldım. Yine bu dönemde eğitim aldığım müzik
merkezinde 7-16 yaş gurubuna gitar eğitmenliği yaptım. 2002 yılında Türk halk
Müziği sanatçısı Abdurrahman Yağdıran gözetiminde usul ve makam dersleri aldım,”
diyerek anlatmaya başlıyor hikayesini. Böylesi bir donanımı, sadece bar
sahnesinde ya da bahar şenliklerinde müzik severler ile paylaşmak yetmeyince profesyonel
müzik hayatına atılmanın yollarını aramış. Bir yandan da edebiyata ve şiire
olan ilgisi nedeniyle kendi şarkılarını da yazmaya devam etmiş. 2003 senesinde
reklamlardan duyduğu Popstar yarışmasını bu anlamda kendini tanıtabilmek ve
sektöre girebilmek için doğru bir yol olduğunu düşünmüş. O dönemi şöyle
anlatıyor: “Yarışma süreci inanılmaz
yoğun çalışmalarla çok yorucu geçti. Canlı yayında milyonlarca insan beni
izleyecekti hem doğru şarkı seçip hatasız söylemeliydim hem de ekranda kendimi
izletmeliydim. Öncesinde aldığım tüm eğitimleri pratikte uygulamak ve kendimi
tanıtmak ilk hedefim oldu.” Nitekim aylar sonunda yarışmanın birincisi oldu
ve Türkiye gündeminde konuşulan tanınan takip edilen bir insan haline geldi. O
dönem kendini tanıtma ve müzik sektörüne girme hedeflerine ulaştığını belirten
Abidin, amaçladığının da ötesinde bir karşıl bulmuş.
İlk albümünden beklentisinin, yıllarca yaptığı ve onu en
doğru şekilde ifade edecek müziği yapmak olduğunu söyleyen Abidin, “Amatör müzik hayatım alternatif rock, pop
rock yaparak geçmişti ama ödül olarak bana yapılan albümün pop soundlu olması
çokta içime sindirdiğim bir şey değildi,” diyor. O albümle artık profesyonel
bir müzik hayatı olan Abidin, her ne kadar dinleyenler –ve kendisi- albümü
beğense de, o albümün kendisini yansıtmadığını dile getiriyor: “Bir albüm yapabilmiştim çok değerli
müzisyenlerle, bestecilerle, söz yazarlarıyla, aranjörlerle ve
prodüktörlerle çalışmıştım ama ben değildim. Dinleyen birçok insan beğendi
albümü ben de beğeniyorum ama diyorum ya o ben değildim.”
(Burada bir parantez açarak, geçen yazıda yaptığım gözlemin
Abidin tarafından da doğrulandığına dikkatinizi çekerim sevgili müzikdaşım.
Aklın yolu bir :))
Yarışma hemen ardından Abidin kendini bir promosyon
fırtınası içinde bulmuş. Albüm kayıtları ve inanılmaz yoğun geçen promosyon
dönemi, yurtiçi, yurtdışı konser turneleri, imza günleri, açılışlar, davetler,
ödül törenlerinden sonra artık yarışmanın rüzgarının da yumuşamasıyla Abidin belli
başlı konserlere çıkmaya karar vermiş. “Çünkü
yeni bir yapılanma içine girmem ve kendi ekibimi kurmam gerekiyordu,” diye
anlatıyor bu durumu. “Bir prodüksiyon
şirketi kurmak o ekipte çalışacak doğru insanları bir araya getirmek ve
ardından yeni şarkılarla yeni albüme start vermek oldukça zahmetliydi. Benim de
çok acelem yoktu, içime sindire sindire ağır ağır yol almayı tercih ettim.”
Ve sonrası 9 sene sonra “Duy Beni” albümüyle meyvesini
vermiş. Bu süre boyunca Abidin sürekli şarkı yazmış. Albüme girerken “ilk işimiz şarkı seçmekle başladı yaklaşık
30 şarkı seçtik hepsi aranje edildi pilot kayıtlar yapıldı ardından 20 şarkıya
sonrada 10 şarkıya eledik ve albüme 9 şarkı olarak girdik,” diye anlatmaya
başlıyor “Duy Beni” sürecini. Bu albümde farklı bir strateji yürütmüş. “Öncelikle Pop albüm yapmış biri olarak bu
albümün tamamı çok rock olmamalıydı. "Aman Aman" bu yüzden alaturka
tınıları içeren bir rock sound'a sahip "Duy Beni" de alternatif
pop diyebileceğimiz türden,” diyerek kısaca açıklıyor.
Şarkılarda, bu söyleşiden sonra okuyacağınız yorumlarda
yazdığım gibi, kendi hikayelerini içeriyor. Abidin’in albümde en özel bulduğu
parça, çok yakın bir arkadaşının yaşadığı depresyon, bunalım ve intihar
eğiliminden doğan “Kaos” şarkısı olmuş. Arkadaşını son anda hastaneye
yetiştiren Abidin, arkadaşının ona anlattığı sırdan etkilenerek yazmış bu
şarkıyı. Çocukluk arkadaşının eşcinselliğini ailesine açması, ailenin ve çevresinin
onu dışlaması, daha fazla dışlanmamak ve/veya daha fazla dost kaybetmemek için
ikili bir hayata sürüklenişi ve bunun onda yarattığı psikolojik baskı sonucu
intihara kalkması temelinde yazılmış bir şarkı. Aslında günümüzde pek çok
eşcinselin -malesef- maruz kaldığı bu dram, bizzat şahit olunmuş bir durumla bu
albümde bir şarkı olarak çıkıyor karşımıza. “Benim dostum nasıl böyle üzülür ve ben bu kadar duyarsız kalırım diye
çok utandım kendimden. Ben hiç kimseyi tercihlerinden, yaşam biçiminden,
renginden ya da inancından dolayı sevmedim. Ve benim ilk eşcinsel arkadaşım o
değildi son da olmayacak. Evet belki geç kalmıştım ama bundan sonrası çok
önemliydi. Dünyanın en erdemli duruşu kendin olmayı kabul etmek ve dimdik bunu
savunabilmek. Bir tabuyu karşına alacak yüreği göstermek bizim dostluğumuzdan
hiçbir şey kaybettirmedi, bir de "Kaos" diye bir şarkı çıktı,” diyerek
özetliyor şarkının hikayesini. (Ben şarkının sözlerine ilk baktığımda başka bir
şey görmüştüm, onu da aşağıda yazıcam.)
Peki geri dönüşü nasıl oldu bu albümün? Beklediğin tepkileri
alıyor musun yoksa daha zaman var mı diyorsun? Diye soruyorum, müzik sektörüne dair
serzenişte bulunuyor. Her şeyin ışık hızında tüketildiği, albüm satışı diye bir
şeyin kalmadığı, imza günlerinin bittiği, eskisi kadar konserlerin yapılmadığı,
festivallerin yok denecek kadar az olduğu, siyasetin her alanda olduğu gibi
sanatın dibine kadar karıştığı, ülke ekonomisinin vahim, herkesin borçlu olduğu
bir dönemde beklentilerin de büyük olmadığının altını çiziyor, ancak umudu bu
albümün tükenmesinin hızlı olmaması. (Albümün çıkalı aylar olmasına rağmen,
yeni yeni duyulması, biraz da çıkış zamanı ile ilgili aslında. Geçen Mayıs'ta
çıkan albüm, tahmin edeceğiniz gibi, Gezi olaylarının da patlak verdiği zamana
denk gelince, promosyon ve tanıtım da hakkıyla yapılamamış. Olsun iyi müzik her
zaman yerini bulur.)
Bu albümün önceki albüme kıyasla Abidin için anlamı, ilk
albümünde yapamadığı ne varsa bu albümde yapmaya başlaması olmuş Abidin’in ve “yeni projelerde de bir tık daha ilerleyerek
müziğini yapacağını” dile getirerek hedeflerini belirtiyor: “Müzik çok aceleye gelen bir sanat değil yukarıda
bahsettiğim unsurlara inat direnmeye devam etmek lazım. İlk hedef albümü
piyasaya sürmekti. İkinci hedef tanıtabildiğim kadar herkese ulaştırmak. Üçüncü
hedefim de tüm dinleyicilerimizle konserlerde buluşmak. Çalışmalarımız son
sürat devam ediyor.”
Sevenlerine mesaj olarak şu sözleri söylüyor:
"Duy Beni" albümünün ilk klibi "Aman Aman" burada:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder