Dinledikçe ve Dinlendikçe Demlenen Şarkılar…
Şu hayatta arabalar konusunda özendiğim bir şey varsa, o da
insanın kendini mutlu, mutsuz, heyecanlı, telaşlı, üzgün, kızgın vs. durumlarda
kendini arabaya atıp direksiyon başında caddelerde başıboş dolaşırken enerjisini boşaltma imkanı vermesidir. Bu yazımda size arabalardan bahsetmeyeceğim
tabi ki, ama en az bu tarif ettiğim duyguları yaşayabileceğiniz bir albümden
bahsedeceğim. Yaşar’ın 9. Albümü Cadde 15 Kasım’da raflardaki yerini aldı.
Geldi geliyor, çıktı çıkıyor derken 3 senelik bekleyiş,
mükemmel bir albüm ve tam yerini bulan bir ilgiyle son buldu… 3 sene Yaşar
şarkılarını özletse de bize, aslında Yaşar bu sürede bir dolu proje albümde yer
aldı ve hiç boş durmadı. Ancak gözler ve kulaklar hep yeni bir Yaşar
albümündeydi. Yaşar’ın bu anlamda bir başkalığı var sanki, yeni çıkacak albümü
hep aynı heyecanla beklenen ve gözü kapalı alınır denilen nadir
sanatçılardandır.
Bu albüm Yaşar’ın tamamen bildiği sularda yüzdüğü ve kendini
bildiği insanların eline emanet ettiği, bu açıdan başarısının kaçınılmaz olduğu
bir albüm oldu. Yaşar albümleri sonbahar albümleridir.
Sonbaharda çıkar yaza kadar demlenir ve akıllarda sedası kalır. Her ne kadar
Yaşar yaz mevsimiyle özdeşleştirse de kendini, Yaşar duygusu sonbahar
duygusudur.
Bu albümün teması adıyla müsemma: Cadde... Zira her şarkı
caddede giderken direksiyon başındaki birinin farklı ruh hallerini tasvir
ediyor gibi. En azından benim kafamda öyle bir görüntü beliriyor şarkıları
dinlerken. Anlatamıyorum derken yalnız, Gözlerinde Sabah derken
umutlu, Gamzelendi derken aşkın en saf hallerinde, Kahretsin derken
sevgilinin yokluğuna öfkeli, Neler Oluyor derken kavuşma haliyle sevinçli,
Sevmemiz
Lazım derken kafasında sorular ve kuşkularla dolu, Geliriz belki yan yana bir akşam
üstü caddede derken kavuşma beklentisiyle ümitli, Yalnızım
Hülasa’da sevgiliye özlemli, Geri Gelmez Misin derken sevgiliye
sitemkar, Yanarım Aşkın derken yeni ayrılmış bir erkeğin hayal kırıklığı
ve hüznü ile direksiyon başına geçmiş bir adamın ruh halleri var…
Geri Gelmez Misin’de sevgiliye sitemle Geri Gelmez Misin
derken, aslında iç sesinde sevgili geri gelsin –Gelme diyorum, ama gelll-
diye öldüğünü biz şarkının ta en başındaki o tek bir nefesten anlıyoruz.
Her Yaşar albümünde benim için özel, ilk dinlediğimde kanıma
giren ve benim için “işte bu benim” dediğim bir şarkı vardır. (Divane’de Gel
Benimle, Esirinim’de Hasret Ayazları, Masal’da Ah Sen, Sevdiğim Şarkılar’da
Kadınım, Hatırla’da Kıymet Bilmez Misin, Sevda Sinemalarda’da Elde Var Bir,
Eski Yazlar’da Devinim gibi) Bu albümde de gelenek değişmedi ve ben “Gözlerinde
Sabah” şarkısını ilk dinlediğim andan beri resmen bu şarkıya kitlenip
kaldım. Hani “bitmesin, bitmesin, bitmesin” istiyorum şarkı resmen.
Çok edebiyat parçalamaya girişmeyeceğim bu şarkının bende
hissettirdikleriyle ilgili, ancak şunu söyleyebilirim: bir hasret ve sevgiliye
sabrının yavaş yavaş tükenmeye başladığını anlatma ifadesi bu duyguyu ancak bu
kadar içten, vurucu, kırmadan, dökmeden, incitmeden ve aynı zamanda sevgiyi
ucuzlaştırmadan anlatır. Bir umut hep var, özellikle
Bırak biraz kendini
Bırak bulur uçurtmalar gibi
Bu gönüller gidecek yerlerini… satırlarında. Bir de çok
sevenlerin içinin acıdığı gibi bir acı hissediyorum, o Yaralar çoğalır eksilmez
derken… O yüzden saygılara şarkı duruşudur bu şarkı benim için… Bunca zaman
sonra gözlerimi dolduran bu şarkıyı yazana ve yazdırana selam olsun…
Daha şimdiden bu şarkı, birdenbire paylaşılamayan şarkı
oldu, zira daha albüm çıktığında ve ben bu albümdeki şarkımı Gözlerinde Sabah
olarak belirlediğimde, bir baktım şarkı paylaşılamayan şarkı olmuş, youtube'da
albüm kapaklı klip videosu bile 14.000 küsür kere izlenmiş. Bu tabi ki güzel
bir şey aslında. Bir yanım hep bana özel, benim gizli keşfim olarak kalsın
istiyor, bir yanım da herkes bilsin, duysun, dinlesin, söylesin istiyor.
Yaşar'ın şiirle ilişkisi bu albümde de kendini gösteriyor. Bildiğiniz gibi, Yaşar bütün albümlerinde şiirlere şarkı dokunuşları yapar: Attila İlhan'ın Ağustos Çıkmazı'nın Hatırla'da Beni Koyup Gitme olarak yer alması, ya da gene Masal albümünde yer alan Attila İlhan'ın Beş Dakika Bekle Git şiiri gibi. Bu gelenek bu albümde de değişmedi. Yaşar'ın başucu şairi Cemal Süreya'nın SAN şiirinin son dörtlüğü Sevmemiz Lazım'ın nakaratı olarak karşımıza çıkıyor:
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa,
Dört nala sevmemiz
Sevişmemiz lazım
Br Cemal Süreya hayranı olarak Yaşar'dan yıllardır beklenen ve Yaşar'a hep sorulan bir soruydu bir Cemal Süreya şiiri besteleme konusu. Bu anlamda ilk kez bir Cemal Süreya şiiri beste olarak ucundan da olsa Yaşar diskografisine girmiş oldu.
Albüme adını veren "Cadde" ise Yaşar'ı eskiden beri takip edenlerin yıllardır bir albüme girse diye bekledikleri bir şarkı aslında. Yıllar önce bir Rumeli Hisarı konserinde bir kere söylenmişti. Kaydı olmayıp sadece zihinlere yerleşmiş bir şarkının Yaşarseverlerce bu kadar yıllardır unutulmadan bugünlere ulaşması nereden baksanız şarkının gücünü gösteriyor ve o şarkı Yaşar albümlerinde ilk kez gördüğümüz ve asla son olmayacak Seçkin Özer'in enfes düzenlemesiyle nihayet kayıt altına alınarak yıllar süren bekleyişi bitirdi. (Burada parantez açıp, darısı Nilüfer'e verdiği Ölmek Var Dönmek Yok şarkısına demek istiyorum sayın ve sevgili okuyucular). Albümün ikinci klibi olmayı sırtlayacak bir şarkı.
Yaşar'ın şiirle ilişkisi bu albümde de kendini gösteriyor. Bildiğiniz gibi, Yaşar bütün albümlerinde şiirlere şarkı dokunuşları yapar: Attila İlhan'ın Ağustos Çıkmazı'nın Hatırla'da Beni Koyup Gitme olarak yer alması, ya da gene Masal albümünde yer alan Attila İlhan'ın Beş Dakika Bekle Git şiiri gibi. Bu gelenek bu albümde de değişmedi. Yaşar'ın başucu şairi Cemal Süreya'nın SAN şiirinin son dörtlüğü Sevmemiz Lazım'ın nakaratı olarak karşımıza çıkıyor:
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa,
Dört nala sevmemiz
Sevişmemiz lazım
Br Cemal Süreya hayranı olarak Yaşar'dan yıllardır beklenen ve Yaşar'a hep sorulan bir soruydu bir Cemal Süreya şiiri besteleme konusu. Bu anlamda ilk kez bir Cemal Süreya şiiri beste olarak ucundan da olsa Yaşar diskografisine girmiş oldu.
Albüme adını veren "Cadde" ise Yaşar'ı eskiden beri takip edenlerin yıllardır bir albüme girse diye bekledikleri bir şarkı aslında. Yıllar önce bir Rumeli Hisarı konserinde bir kere söylenmişti. Kaydı olmayıp sadece zihinlere yerleşmiş bir şarkının Yaşarseverlerce bu kadar yıllardır unutulmadan bugünlere ulaşması nereden baksanız şarkının gücünü gösteriyor ve o şarkı Yaşar albümlerinde ilk kez gördüğümüz ve asla son olmayacak Seçkin Özer'in enfes düzenlemesiyle nihayet kayıt altına alınarak yıllar süren bekleyişi bitirdi. (Burada parantez açıp, darısı Nilüfer'e verdiği Ölmek Var Dönmek Yok şarkısına demek istiyorum sayın ve sevgili okuyucular). Albümün ikinci klibi olmayı sırtlayacak bir şarkı.
Şarkıların hepsinde Yaşar şarkılarından bir parça
bulabiliyorsunuz, bu yüzden şarkılar yepyeniyken, sanki yıllardır
biliyormuşçasına şarkılar hemen yerleşiyor kulağınıza. Bir yandan eski(meyen)
şarkıların nostaljisini yaşarken, bir yandan o duyguların 2013 yılındaki
karşılıklarını buluyorsunuz sözlerde ve müziklerde. Bu albüm 1996 yılındaki
genç, heyecanlı ve isyankar Yaşar’ın duygularının 2013 yılındaki olgun
Yaşar’daki ağırbaşlı versiyonları gibi adeta. Aynı duyguların olgun tonlarında
şarkılar, hep tanıdık genç Yaşar şarkılarının büyümüş halleri. Bu anlamda bu
albümü ilk dinlediğimde, içimden Divane Part II demek geçti. Yıllardır Yaşar
keşke Divane gibi bir albüm yapsa diyenlere ilaç gibi gelen bu albüm şimdiden gerek
yasal indirme sitelerinde gerekse fiziksel satışlarda Yaşar’ın yüzünü güldüren
ve adeta ikinci baharını yaşatan bir albüm oldu.
Kapak tasarımında koyu renkler hakim ve genel karanlık boş
cadde konsepti ile Tamer Yılmaz'a ait fotoğraflar bu anlamda albümün genel
tonunun da pek neşeli bir albüm olmadığının ipucunu veriyor, yani ancak bu
albümün umut taşıdığını arka kartonetteki kırmızı bisikletten anlıyoruz.
Terkedilmiş gibi duran bisikletin önündeki canlı çiçekler adeta
"ayrılıkların da sonu var" dercesine taşıyor sepetten tüm
renkleriyle.
Albüm düzenlemeleri bir şarkı hariç, Yaşar'ın has ekibinin
üç ayağından biri olan Tansel Doğanay'a emanet. Tansel Doğanay’ın sihirli
parmaklarıyla dokunduğu şarkıyı uçurmak gibi özellikleri var, Yaşar’ın ilk
çıkışından bu yana, bir albümde olmazsa eksikliği hissedilen aranjörlerden. Bu
albümde –bir albüm aradan sonra- yeniden Tansel Doğanay’ın ellerine teslim
şarkıların nasıl güzel tınladığını dinlerken, işte Tansel Doğanay farkı
diyorsunuz. Cadde şarkısının aranjörü ise Seçkin Özer, ki sanırım bundan
sonraki albümlerde de adına çok sık rastlayacağız.
Albümün benim açımdan en güzel tarafı, tüm enstrümanların
canlı çalınması ve akustik bir albüm olması. Her bir enstrümanın sesini
duyabilmek ve benim albümlerde en dikkat ettiğim ve olmazsa olmazım olan arka
fondan yaylı geçişleri ile 37 dakikalık bu albüm bir rüya gibi gelip geçiyor…
Bu albümde Alper Arundar’a özel bir teşekkür paragrafı açmak
lazım tabi ki. Çünkü Yaşar dendiğinde Alper Arundar’ın yüreğinden ve kaleminden
akan satırların gücü ve duygusu es geçilemez. Alper Arundar'ın bir söz yazarı
ve besteci olarak adeta bir terzi gibi Yaşar’ın üzerine tam oturan şarkılar
yazma konusunda Allah vergisi bir yeteneği ve duygusu var. Tabi ki şarkıları
içinden geldiği gibi yazıyor ama o şarkılar Yaşar’ın duygusuna ve tonuna o
kadar uyuyor ki, hani başkası söylese bu kadar etkileyici olmaz belki. Yaşar ve
Alper Arundar çocukluk arkadaşları olsalar da, bence bu dünyaya birbirlerini
bulmaları için gönderilmiş iki benzer ruh. Alper Arundar imzasını bu albümde
Anlatamıyorum, Gamzelendi, Geri Gelmez Misin, Yalnızım Hülasa gibi hit
potansiyeli taşıyan şarkılarda görüyoruz, ki Anlatamıyorum iki haftada
400.000’e yaklaşan izlenme sayısıyla şimdiden klasikler arasına girdi bile.
O halde atlayın otomobile, direksiyon başında dökün bütün
içinizdekileri, vurun yollara... Fonda da "CADDE" olsun... (Benim gibi
araba sürmeyi bilmeyenler aynısını bisikletle de yapabilir. :))
(Dip not: Canım OSMAN
BÜGER’im… Bu şarkıların hepsi sana gitsin canım kardeşim… Beklediğin albüm
geldi… Işıklar sana getirsin bu melodileri…)
1 yorum:
Bir solukta okuyup bitirdim o kadar akıcı bi dille yazmışsın ki ve tarif etmişsin ki ...duygularımız bir... Kalemine, yüreğine,sevgine sağlık Tuncacım
Yorum Gönder