Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Aralık 2013 Cumartesi

ALDIM, DİNLEDİM, YAZDIM... - YAŞAR – CADDE

 Dinledikçe ve Dinlendikçe Demlenen Şarkılar…

Şu hayatta arabalar konusunda özendiğim bir şey varsa, o da insanın kendini mutlu, mutsuz, heyecanlı, telaşlı, üzgün, kızgın vs. durumlarda kendini arabaya atıp direksiyon başında caddelerde başıboş dolaşırken enerjisini boşaltma imkanı vermesidir. Bu yazımda size arabalardan bahsetmeyeceğim tabi ki, ama en az bu tarif ettiğim duyguları yaşayabileceğiniz bir albümden bahsedeceğim. Yaşar’ın 9. Albümü Cadde 15 Kasım’da raflardaki yerini aldı.

Geldi geliyor, çıktı çıkıyor derken 3 senelik bekleyiş, mükemmel bir albüm ve tam yerini bulan bir ilgiyle son buldu… 3 sene Yaşar şarkılarını özletse de bize, aslında Yaşar bu sürede bir dolu proje albümde yer aldı ve hiç boş durmadı. Ancak gözler ve kulaklar hep yeni bir Yaşar albümündeydi. Yaşar’ın bu anlamda bir başkalığı var sanki, yeni çıkacak albümü hep aynı heyecanla beklenen ve gözü kapalı alınır denilen nadir sanatçılardandır.

Bu albüm Yaşar’ın tamamen bildiği sularda yüzdüğü ve kendini bildiği insanların eline emanet ettiği, bu açıdan başarısının kaçınılmaz olduğu bir albüm oldu. Yaşar albümleri sonbahar albümleridir. Sonbaharda çıkar yaza kadar demlenir ve akıllarda sedası kalır. Her ne kadar Yaşar yaz mevsimiyle özdeşleştirse de kendini, Yaşar duygusu sonbahar duygusudur.
 Bu albümün teması adıyla müsemma: Cadde... Zira her şarkı caddede giderken direksiyon başındaki birinin farklı ruh hallerini tasvir ediyor gibi. En azından benim kafamda öyle bir görüntü beliriyor şarkıları dinlerken. Anlatamıyorum derken yalnız, Gözlerinde Sabah derken umutlu, Gamzelendi derken aşkın en saf hallerinde, Kahretsin derken sevgilinin yokluğuna öfkeli, Neler Oluyor derken kavuşma haliyle sevinçli, Sevmemiz Lazım derken kafasında sorular ve kuşkularla dolu, Geliriz belki yan yana bir akşam üstü caddede derken kavuşma beklentisiyle ümitli, Yalnızım Hülasa’da sevgiliye özlemli, Geri Gelmez Misin derken sevgiliye sitemkar, Yanarım Aşkın derken yeni ayrılmış bir erkeğin hayal kırıklığı ve hüznü ile direksiyon başına geçmiş bir adamın ruh halleri var…

Geri Gelmez Misin’de sevgiliye sitemle Geri Gelmez Misin derken, aslında iç sesinde sevgili geri gelsin –Gelme diyorum, ama gelll- diye öldüğünü biz şarkının ta en başındaki o tek bir nefesten anlıyoruz.

Anlatamıyorum ezber bozan şarkılardan biri, klasik A-nakarat-B düzeni olmayan ve her bölümü kendi içinde ayrı melodilere sahip olduğu için adeta bünyesinde 3 şarkı barındırıyormuş hissi veren bir şarkı ve dinlerken tizlerden peslere ve peslerden tizlere inişler ve çıkışlarda o duygular insana adeta bir heyecan trenine binmiş hissi yaşatıyor, duygular tırmanıyor tırmanıyor tırmanıyor ve bir noktadan yokuş aşağı zembereğinden boşalmış gibi akıyor, tatlı bir baş dönmesi, bir büyü hali yaratıyor, sonra gene tırmanış başlıyor. Hızlanıp yavaşlayan temposu, değişken melodisi, sözleri ve alışılmadık akışı ile bambaşka bir şarkı…
Her Yaşar albümünde benim için özel, ilk dinlediğimde kanıma giren ve benim için “işte bu benim” dediğim bir şarkı vardır. (Divane’de Gel Benimle, Esirinim’de Hasret Ayazları, Masal’da Ah Sen, Sevdiğim Şarkılar’da Kadınım, Hatırla’da Kıymet Bilmez Misin, Sevda Sinemalarda’da Elde Var Bir, Eski Yazlar’da Devinim gibi) Bu albümde de gelenek değişmedi ve ben “Gözlerinde Sabah” şarkısını ilk dinlediğim andan beri resmen bu şarkıya kitlenip kaldım. Hani “bitmesin, bitmesin, bitmesin” istiyorum şarkı resmen.

Çok edebiyat parçalamaya girişmeyeceğim bu şarkının bende hissettirdikleriyle ilgili, ancak şunu söyleyebilirim: bir hasret ve sevgiliye sabrının yavaş yavaş tükenmeye başladığını anlatma ifadesi bu duyguyu ancak bu kadar içten, vurucu, kırmadan, dökmeden, incitmeden ve aynı zamanda sevgiyi ucuzlaştırmadan anlatır. Bir umut hep var, özellikle

Bırak biraz kendini
Bırak bulur uçurtmalar gibi
Bu gönüller gidecek yerlerini… satırlarında. Bir de çok sevenlerin içinin acıdığı gibi bir acı hissediyorum, o Yaralar çoğalır eksilmez derken… O yüzden saygılara şarkı duruşudur bu şarkı benim için… Bunca zaman sonra gözlerimi dolduran bu şarkıyı yazana ve yazdırana selam olsun…

 Daha şimdiden bu şarkı, birdenbire paylaşılamayan şarkı oldu, zira daha albüm çıktığında ve ben bu albümdeki şarkımı Gözlerinde Sabah olarak belirlediğimde, bir baktım şarkı paylaşılamayan şarkı olmuş, youtube'da albüm kapaklı klip videosu bile 14.000 küsür kere izlenmiş. Bu tabi ki güzel bir şey aslında. Bir yanım hep bana özel, benim gizli keşfim olarak kalsın istiyor, bir yanım da herkes bilsin, duysun, dinlesin, söylesin istiyor.

Yaşar'ın şiirle ilişkisi bu albümde de kendini gösteriyor. Bildiğiniz gibi, Yaşar bütün albümlerinde şiirlere şarkı dokunuşları yapar: Attila İlhan'ın Ağustos Çıkmazı'nın Hatırla'da Beni Koyup Gitme olarak yer alması, ya da gene Masal albümünde yer alan Attila İlhan'ın Beş Dakika Bekle Git şiiri gibi. Bu gelenek bu albümde de değişmedi. Yaşar'ın başucu şairi Cemal Süreya'nın SAN şiirinin son dörtlüğü Sevmemiz Lazım'ın nakaratı olarak karşımıza çıkıyor:

Yoksuluz gecelerimiz çok kısa,
Dört nala sevmemiz 
Sevişmemiz lazım

Br Cemal Süreya hayranı olarak Yaşar'dan yıllardır beklenen ve Yaşar'a hep sorulan bir soruydu bir Cemal Süreya şiiri besteleme konusu. Bu anlamda ilk kez bir Cemal Süreya şiiri beste olarak ucundan da olsa Yaşar diskografisine girmiş oldu.

Albüme adını veren "Cadde" ise Yaşar'ı eskiden beri takip edenlerin yıllardır bir albüme girse diye bekledikleri bir şarkı aslında. Yıllar önce bir Rumeli Hisarı konserinde bir kere söylenmişti. Kaydı olmayıp sadece zihinlere yerleşmiş bir şarkının Yaşarseverlerce bu kadar yıllardır unutulmadan bugünlere ulaşması nereden baksanız şarkının gücünü gösteriyor ve o şarkı Yaşar albümlerinde ilk kez gördüğümüz ve asla son olmayacak Seçkin Özer'in enfes düzenlemesiyle nihayet kayıt altına alınarak yıllar süren bekleyişi bitirdi. (Burada parantez açıp, darısı Nilüfer'e verdiği Ölmek Var Dönmek Yok şarkısına demek istiyorum sayın ve sevgili okuyucular). Albümün ikinci klibi olmayı sırtlayacak bir şarkı.

Şarkıların hepsinde Yaşar şarkılarından bir parça bulabiliyorsunuz, bu yüzden şarkılar yepyeniyken, sanki yıllardır biliyormuşçasına şarkılar hemen yerleşiyor kulağınıza. Bir yandan eski(meyen) şarkıların nostaljisini yaşarken, bir yandan o duyguların 2013 yılındaki karşılıklarını buluyorsunuz sözlerde ve müziklerde. Bu albüm 1996 yılındaki genç, heyecanlı ve isyankar Yaşar’ın duygularının 2013 yılındaki olgun Yaşar’daki ağırbaşlı versiyonları gibi adeta. Aynı duyguların olgun tonlarında şarkılar, hep tanıdık genç Yaşar şarkılarının büyümüş halleri. Bu anlamda bu albümü ilk dinlediğimde, içimden Divane Part II demek geçti. Yıllardır Yaşar keşke Divane gibi bir albüm yapsa diyenlere ilaç gibi gelen bu albüm şimdiden gerek yasal indirme sitelerinde gerekse fiziksel satışlarda Yaşar’ın yüzünü güldüren ve adeta ikinci baharını yaşatan bir albüm oldu.

Kapak tasarımında koyu renkler hakim ve genel karanlık boş cadde konsepti ile Tamer Yılmaz'a ait fotoğraflar bu anlamda albümün genel tonunun da pek neşeli bir albüm olmadığının ipucunu veriyor, yani ancak bu albümün umut taşıdığını arka kartonetteki kırmızı bisikletten anlıyoruz. Terkedilmiş gibi duran bisikletin önündeki canlı çiçekler adeta "ayrılıkların da sonu var" dercesine taşıyor sepetten tüm renkleriyle.


Albüm düzenlemeleri bir şarkı hariç, Yaşar'ın has ekibinin üç ayağından biri olan Tansel Doğanay'a emanet. Tansel Doğanay’ın sihirli parmaklarıyla dokunduğu şarkıyı uçurmak gibi özellikleri var, Yaşar’ın ilk çıkışından bu yana, bir albümde olmazsa eksikliği hissedilen aranjörlerden. Bu albümde –bir albüm aradan sonra- yeniden Tansel Doğanay’ın ellerine teslim şarkıların nasıl güzel tınladığını dinlerken, işte Tansel Doğanay farkı diyorsunuz. Cadde şarkısının aranjörü ise Seçkin Özer, ki sanırım bundan sonraki albümlerde de adına çok sık rastlayacağız.

Albümün benim açımdan en güzel tarafı, tüm enstrümanların canlı çalınması ve akustik bir albüm olması. Her bir enstrümanın sesini duyabilmek ve benim albümlerde en dikkat ettiğim ve olmazsa olmazım olan arka fondan yaylı geçişleri ile 37 dakikalık bu albüm bir rüya gibi gelip geçiyor…

Bu albümde Alper Arundar’a özel bir teşekkür paragrafı açmak lazım tabi ki. Çünkü Yaşar dendiğinde Alper Arundar’ın yüreğinden ve kaleminden akan satırların gücü ve duygusu es geçilemez. Alper Arundar'ın bir söz yazarı ve besteci olarak adeta bir terzi gibi Yaşar’ın üzerine tam oturan şarkılar yazma konusunda Allah vergisi bir yeteneği ve duygusu var. Tabi ki şarkıları içinden geldiği gibi yazıyor ama o şarkılar Yaşar’ın duygusuna ve tonuna o kadar uyuyor ki, hani başkası söylese bu kadar etkileyici olmaz belki. Yaşar ve Alper Arundar çocukluk arkadaşları olsalar da, bence bu dünyaya birbirlerini bulmaları için gönderilmiş iki benzer ruh. Alper Arundar imzasını bu albümde Anlatamıyorum, Gamzelendi, Geri Gelmez Misin, Yalnızım Hülasa gibi hit potansiyeli taşıyan şarkılarda görüyoruz, ki Anlatamıyorum iki haftada 400.000’e yaklaşan izlenme sayısıyla şimdiden klasikler arasına girdi bile.
O halde atlayın otomobile, direksiyon başında dökün bütün içinizdekileri, vurun yollara... Fonda da "CADDE" olsun... (Benim gibi araba sürmeyi bilmeyenler aynısını bisikletle de yapabilir. :))

(Dip not: Canım OSMAN BÜGER’im… Bu şarkıların hepsi sana gitsin canım kardeşim… Beklediğin albüm geldi… Işıklar sana getirsin bu melodileri…)

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Bir solukta okuyup bitirdim o kadar akıcı bi dille yazmışsın ki ve tarif etmişsin ki ...duygularımız bir... Kalemine, yüreğine,sevgine sağlık Tuncacım