Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Şubat 2014 Pazar

PAZAR SÖYLEŞİLERİ - UZAY

UZAY: Bana sahte gelen bir şeyi bünyem kabul etmiyor

90lı yıllar müzik açısından bereketli yıllardı. Pek çok isim bugünkü müzik sektörünü bugünkü haline getiren ilk örnekler oldular. Bu yazıya, 1996 yılında çıkardığı "Yarın" albümü ile hatrı sayılır ilgi çeken ve bugünlerde yaşamını fotoğrafçılıkla sürdüren o isimlerden Uzay ile dünlerden bugünlere keyifli bir söyleşi gerçekleştirdim. “Az Giden Uz Gider" deyip hemen geçmek istiyorum söyleşimize. 
1996 yılından bir albüm karesi
Ona ilk olarak “nasıl bulaştınız bu müzik işlerine, albüm çıkarma hayaliniz var mıydı" diye soruyorum. Albüm çıkarma fikrinin aslında ona ait olmadığını söyleyerek başlıyor konuşmaya: “Zeki Aköz ve Ahmet San ortaklığı vardı o sıralarda. Tarkan, Kenan Doğulu, Mustafa Sandal, Burak Kut fırtınası Serdar Ortaç, Çelik, Kerim Tekin (Allah rahmet etsin) rüzgarı, acayip bir dönemdi,” diyor. Zeki Aköz prodüktör olarak besteleri dinlemiş ve yaklaşık 9 aylık çalışma ile albüm hazırlanmış. “Biraz beni bu işe ittiler de denebilir,” diye ekliyor. “Heyecan kısmına gelince Sibel Alaş ile yeni bir beste bitince heyecanlanırdık çok. Gitarı alıp ertesi gün Zeki'ye dinletirdik hemen. Ofiste çalışanların diline dolanırsa şarkı sınıfı geçerdi” diye anlatıyor o dönemi. (Bu arada Türk pop müziğinin en cesur ve kalburüstü şarkı sözü-yazarı ve yorumcularından Sibel Alaş’a da buradan selamlar olsun…) Sibel Alaş ile yolları daha çocukluktan kesişmiş. “Yazlıktan komşuyduk, 14-15 yaşlarından beri tanışıyorum, çocukluk arkadaşım" diyor anlatırken, "hala görüşüyor musunuz,” dediğimde “arada sırada telefonda” diye yanıtlıyor. 

 “O dönem bayağı çalınıyordu “Az Giden Uz Gider”, herkes ikinci albüm beklerken, siz tabiri caizse ortadan kayboldunuz, neden devamı gelmedi?” diye soruyorum. Bunu biraz sitemkarane bir şekilde “Bana sahte gelen bir şeyi bünyem kabul etmiyor sanırım,” diye yanıtlıyor. “Şan şöhret geçici şeyler bu ülkede. Kimler silindi ... Her şey yolunda giderken yüzümüze gülen insanlar, gerçekten onlara ihtiyaç duyduğunuzda sizi tanımazdan gelebiliyor,” deyip ekliyor: “Bildiğim tek şey var, o da insanın karakteri varsa parayla pulla, şöhretle onu değiştiremezsin. Karakter yoksa her yola girer çıkarsın zaten”. 

2000 yılında askere gidiyor ve dönüşte müzik devam ederken turizm-organizasyon, reklam ve fotoğrafçılıkla ilgileniyor. 2002 yılında Antalya'ya yerleşip fotoğrafçılık yapmaya başlıyor. “Arada müzik işlerim oluyordu 2-3 sene öncesine kadar. Ancak artık sadece keyif için gitarı elime alıyorum maalesef,” diyerek müziğe aktif olarak dönmesini bekleyenleri üzecek bir haber veriyor. Sanatçının çalışmadığı zaman üretime vakit ayırması gerektiğini, üretemiyorsa da takip edip kendini geliştirmesi, değiştirmedi gerektiğini söyleyerek, “Zamanımız sanatçılarının magazin programlarından ve gazetecilerden kaçıyor gibi yapıp Çeşme ya da Bodrum'a tatile gitmesini ciddiyetsiz buluyorum,” diye ekliyor. 

“Peki ya bugünün müzik ortamı?” diyorum, umutsuz yanıtlıyor: "Teknoloji insanı biraz solladı sanırım. Artık dilediğiniz şarkıyı 5- 10 dakikalık bir aramayla bilgisayarınıza indirebiliyorsunuz. Sadece sahne ve konserler ile bir sektörü ayakta tutup insanları doyuramazsınız,” diyor ve ekliyor: “Yeni bir şarkı ya da şarkıcı en fazla 1 hafta gündemde kalabilirken bunun üretimi ve satışından para kazanacak insanlara yaşama şansı vermek gerek. Dinlediğiniz herhangi bir şarkıda en az 10 kişinin emeği vardır”. Bu kadar insanın emeğinin bu kadar kolay çalınabildiği nadir ülkelerden birinde yaşadığımızı söyleyerek sektör konusunda umutsuzluğunu dile getiriyor. Bununla birlikte günümüzde de iyi işlere imza atan insanlar ve kaliteli işler çıktığını da ifade ediyor. 

Son olarak sevenlerine ve dinleyenlerine seslenip "Hala dinleyen ve hatırlayan varsa Allah razı olsun” diyor. Şu anda bir projesi olmadığını ama müzik insanın içinde olunca ne olacağı belli olmadığını söyleyerek açık kapı bırakıyor. “Belki tek şarkı bile insanı bir anda dünya çapında ünlü yapabiliyor zamanımızda. Mazbut bir hayat sürüyor olsam da belki birgün bir şeyler yaparız yeniden,” diyerek içimize bir küçük de umut ışığı yollamayı unutmuyor. Herkese teşekkürlerini ve sevgilerini gönderirken, ben de ona “Az giden uz gider, daha yolun var” Uzay diyorum… Sen unutulmayanlardansın…


HATIRLAMAK İSTEYEN UZAY'LILARA...

AZ GİDEN UZ GİDER


YARIN


1 yorum:

Atakan Atasoy dedi ki...

eski video kaset listemde rastladım az önce, ne oldu bu çocuk derken de sayfanıza ulaştım, keyifle okudum. teşekkürler.