GEZDİM, GÖRDÜM, YAZDIM - 2. BÖLÜM (İŞİMİZ MÜZİK-NOSTALJİ GECESİ)
Efenim, biliyorsunuz ben müzikte mekan, zaman, tür sınırlaması
yapmadan her tür güzel müziğin hastasıyım ve özellikle 60'lı, 70'li ve 80'li
yılların müzikleri ve şarkıcılarını da en az 90'lar kadar sever, canıma
sararım. Benim için çok özeldir plaklardan kulağıma dolan sesler, her ne kadar
şu an plak dinlemeye çok imkanım olmasa da. O plakların çıtırtısından akan ses
beni bambaşka dünyalara götürür. 17 Nisan gecesi, o plaklardan süzülüp gelen
sesler tam karşımdaydı. Çok sevdiğim Bora Ayanoğlu’nun önderliğinde İşimiz
Müzik adlı bir dönemin dev seslerini – Bora Ayanoğlu, Coşkun Demir, Güzin ile
Baha, Sevda Karaca, Alagözler, Fatih Mühürdar - yeni kuşakla buluşturan gece
için annemle Roxy’deydik. Benim için cennet gecelerden biriydi. Elimi sallasam
bir efsaneye çarpıyor. Ersan Erdura, Nazan Şoray, Bilgen Bengü ve daha nice
değer dostlarını desteklemeye gelmiş. Hemen Ersan Erdura ile bir fotoğraf
çektiriyorum. Zira çoook eskilerden beri hayran olduğum seslerden biri ve geçen senelerde Gazino Show programında tanışma imkanı bulduğum kıymetli sanatçılardan. Beni
hatırladı mı bilmem ama bir daha gördüğünde artık unutmaz heralde. Sonra Bora
Ayanoğlu’na yanımda getirdiğim Aklım Sende CD’sini imzalatırken ayak üstü
sohbet etme imkanı buluyoruz. Çok centilmen ve kibar, annemin ayakta kalmaması
için işini gücünü bırakıp sandalye arıyor. Onunla da fotoğraf çektiriyoruz.
Bana eski
şarkılarının yeni düzenlemelerinin yanı sıra yeni dört şarkısını
içerecek bir albüm hazırladığı müjdesini veriyor. Set başında örnek aldığım
müzik yazarı, eleştirmeni ve DJ'lerinden Yavuz Hakan Tok var ve tabi ki neşe
küpü, enerji deryası eşi Elhan Tok’u da görmemle gece iyice neşelendiriyor. Önce
tüm sanatçılar birlikte çıkıp Bora Ayanoğlu’nun geceye özel bestelediği İşimiz
Müzik şarkısını seslendiriyor. Güzin ile Baha çıkıyor, onları sahnede
izleyince, yaşım o döneme yetişmediği için üzülüyorum ama bu devler iyi müziğin
mutlaka iyi kulaklarla zamandan öte bir bağlantıyla buluşacağını kanıtlıyor.
Güzin ile Baha hem şarkılarının hikayesini anlatıyor hem de sanki aradan bu
kadar yıl geçmemişçesine bir dinamiklikle performans yapıyorlar. En son artık
onlarla özdeşleşen Ateşböceğim ile sahneden iniyorlar. Sonrasında Bora Ayanoğlu
çıkıyor, arka arkaya şarkılarını canlı seslendiriyor. Aynalar, O Yaz, Güller ve
Dudaklar ve tabi ki Fabrika Kızı. O Yaz’da yanına Coşkun Demir’i de alıyor ve
yeni albümünde bu albümü seslendireceği müjdesini veriyor. İkisi de çok doğal,
günlük muhabbetlerini sahnede yaparken biz de onların yakınları gibiyiz.
Spordan, havalardan bahsediyorlar. Sonra sahneyi Coşkun Demir alıyor, iki
şarkıyı canlı söyledikten sonra Koca Çınar’la eskilere götürüyor. Arkasından
Sevda Karaca. Sevda Karaca ile 6-7 yaşlarımdan kalma bir anım var. O zamanlar
Pen Otel'de bir gece aralarında Sevda Karaca’nın da olduğu bir grup
eğlencesinde ben de vardım ve orada bir fotoğrafını
imzalatmıştım, bunu
söylediğimde güldü. O fotoğrafı hala saklarım, gelecek konserde götüreceğim.
Sevda Karaca Tanımazsın Beni ile giriş yapıyor ve ben de favorim olan bu
şarkıyla iyice coşuyorum. Sevda Karaca 2. şarkıda sahneden inip yanımıza geliyor
Bir Sevda Geldi Başıma diyerek. Bir şarkı daha söyleyip sahneyi Alagözlere
bırakıyor. Selçuk ve Rana Alagöz’ün onların söylediğini bilmediğim ne çok
sevdiğim şarkısı varmış meğer. Önce Rana Alagöz solo olarak çıkardığı plaklardan
şarkıları seslendiriyor sonra iki kardeş birlikte ve en sonra Selçuk Alagöz
solo olarak performanslarını sergiliyor. Sonra ailenin üyelerinden üçüncü
Alagöz’ü de yanlarına alarak bir şarkı seslendiriyorlar. Her Şey Bitmiştir Artık'la
başlayan sahneleri, Ateş Bacayı Sarmış, Aşkın Gözü Kör Mü, Malabadi Köprüsü,
Deliyim Seviyorum gibi şarkıları seslendiriyor.
Bu arada değinmeden geçemiycem, sanatçılar şarkılarını seslendirirken
arka fonda o dönem çıkmış plaklarının ve çeşitli fotoğraf ve haberlerinin
görsellerinin yansıtılması çok hoş olmuş. En son Selçuk Alagöz yaptığı yeni
iddialı şarkıyı seslendiriyor. Gecenin tüm yükünü omuzlarında taşıyan, şu ana
kadar yazmayı unuttuğum ve performansıyla çok beğendiğim Fatih Mühürdar gecenin
kapanışını yapıyor. Kendi yazdığı, taşlama türünde Toparlan Tatile Gidiyoruz
şarkısıyla, başarılı sunumlarıyla ve gece boyunca anlattığı anekdotlarla gecenin
neşesi oluyor. Her bakımdan rüya gibi geçen bu gece sona erdiğinde kulis
alanında sanatçıları gidip tebrik ediyorum ve ayaküstü sohbetler eşliğinde
fotoğraf çektiriyorum. Hepsi çok sıcak ve sahnede olmanın mutluluğu gözlerinden
okunuyor. En son Bilgen Bengü’yü görüyorum, annem çok istiyor özellikle onunla
bir fotoğraf çektirmek, gecede kazara sandalyesi annemin çok yakınına düştüğü
için endişelenmiş, yanımıza geliyor, bir şey olup olmadığını soruyor,
endişelenmiş. Biz de teşekkür ediyoruz, kulağına eğilip "neyse en azından
bizi artık unutmazsınız" diyorum, gülüyor. Bir fotoğraf daha çekildikten
sonra artık gitme vakti, kulağımda 70li yılların sesleri, aklımda gecenin
notları, güzel bir gece daha –ne yazık ki- hemencecik bitiveriyor. Ancak bu
gece daha devam edecek. Muhakkak siz de bu güzel nostalji gecelerinden birine
denk gelmelisiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder