Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ocak 2015 Cumartesi

TUNCA GECELERDE -2-

GİTTİM, GÖRDÜM, İZLEDİM... 
ARKADAŞIM HOŞ GELDİN, ŞEBNEM FERAH, HARUN KOLÇAK, KAAN ÖZTÜRK-ONUR METE, AŞKIN NUR YENGİ, MELİS SÖKMEN, AYLİN ASLIM, YAŞAR
Aralık ayı benim için gidemediğim konserleri telafi edebildiğim ve çok güzel performanslar izlediğim bir ay oldu. İlk olarak 11 Aralık’ta Arkadaşım Hoş geldin’ programının çekimleriyle başlamalı.  O program başladığından beri konukları gördükçe hep Yaşar da çıkar mı acaba diye içimden geçiriyordum. Nihayet o hayaller gerçek oldu ve gelen bir telefonla mucizevi bir şekilde Arkadaşım Hoş geldin programına Yaşar kontenjanından iki kişilik yer bulabildim. Bilen bilir o programın biletleri aylar öncesinden tükeniyor, işte bu yüzden bu programa –hem de Yaşar’lı bölümde- gidebilmek benim için çifte mutluluk oldu. Yanımda dostum Arzu ile izlemek ayrıca keyifliydi. Ben bu satırları yazarken, biz oradayken aynı zamanda çekimleri yapılan Mete Horozoğlu ve Yaşar’lı bölümler yayınlandı bile. Bir programda iki bölüm çekiliyor ve aynı gün çekilen bölümler birer hafta arayla yayınlanıyor. Yaşar’ı daha önce birkaç reklamda, dizide ve filmde izlemiş biri olarak bu doğaçlama programdaki performansını merak ediyordum doğrusu. Otel müşterisine aşık olan konuk sanatçı rolünde çok keyifli bir Yaşar izledim. Hele yönetmenin konuyu aşka ve şiire getirmesi ile çok da zorlanmadı Yaşar, bildiği sularda olunca bahsettiği heyecanı hissedilmedi bile. Tek eleştirim altın sarısı ceket, ama onun da bu program için özel kostüm olduğunu düşünerek boş verdim. Sizlere en az bir Arkadaşım Hoş Geldin gösterisine gitmenizi tavsiye ederim, gülme garantili….

Ertesi günü, tüm çocukluğum ve gençliğimi oluşturan Şebnem Ferah’ı izlemek için bu defa Bostancı Gösteri Merkezi’ndeydim. Sevgili arkadaşım Mehmet Akif ta Ankaralardan kalkıp gelmiş ve bana birlikte gitmemizi teklif etmişti. İnsan konserleri aynı frekansta olduğu insanlarla izleyince daha bir keyifli oluyor. Bir Şebo konserine gitmeyeli 7 yıl olmuş, en son askerdeyken gene Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki Senfoni konserinde izlemiştim. Şebnem Ferah’ın yeri müzik dünyası içinde ayrıdır. Seyircileriyle diyalogu, şarkılara kattığı yorumlar, ışık ve efektler, arka fonda videolarla konserin ne ara sonuna geldiğinizi bile fark etmezsiniz. Gerçi ben artık şarkıları için çok yaşlı hissetsem de kendimi (Son iki albümde şarkıların içine giremedim bir türlü, ezberleyemedim, bir kelimeler yetse kadar iz bırakmadı vs.) Şebo konserleri hep coşkulu geçer ve sırada şimdi ne söyleyecek dedirtir, sürprizlidir. Konser alanı yaş ortalaması 13 olması, kendimi daha da yaşlı hissettirdi ve o an düşündüm, ben de Şebo çıktığında 13 yaşındaydım, şu anki kitlesi de 13 14 yaşlarında daha çok, demek Şebo ilk gençlik duygularına daha çok hitap ediyor, biz artık gençlikten orta yaşlılığa geçen grup bize o dönemi çağrıştırdığı, hatırlattığı için seviyoruz Şebo’yu. Konserde çoğunluğu son albümünden olmak üzere, dengeli bir dağılım vardı denebilir şarkılarda, daha çok şarkıya yer vermek için şarkıları potbori yapma, bir şarkının ilk kısmını söyleyip devamında benzer başka bir şarkıya geçiş yapma, iki şarkıyı birleştirme gibi yöntemlerle her dönem dinleyicisine uygun bir performans gösterdi. Şahsen benim için Bugün, Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler, Ben Şarkımı Söylerken, Can Kırıkları, Bu Aşk Fazla Sana, Fırtına’yı dinlemek bile bu konsere değdi dedirtti. Çok istediğim Okyanus’u ya da Vazgeçtim Dünyadan’ı ise söylememesine üzüldüm. Konser çok coşkulu geçti ve her konserini takip eden ve bazılarını da Şebo’nun bizzat tanıdığı fanlarının coşkusu da görülmeye değerdi. Konser bittiğinde çıktığında yoğun ilgi üzerine üç kere bis yaptı. Şebnemin tüm dinleyicilerine hitaben yaptığı konuşma ise çok dokunaklıydı gerçekten.

Gecelerdeki durağım, ertesi günkü Harun Kolçak konseriyle devam etti. Hem sesini hem yorumunu hem de şarkılarını çok sevdiğim Harun Kolçak’ın Caddebostan Hayal Kahvesi’nde programı olduğunu öğrenince Mehmet Akif’le üçümüz gideriz derken, Mehmet Akif’in işi çıkınca, Müge’yle yola koyulduk. Gece benim için sürpriz üstüne sürpriz doluydu. Harun Kolçak’ın menejerliğini Elif Hanım’ın yaptığını öğrenmek ve Harun Kolçak’ın grubunda eski arkadaşım Barış Benice’yi görmek gecemi daha da keyifli hale getirdi doğrusu. Harun Kolçak kendi klasikleşmiş Gir Kanıma, Müptelayım, Korkuyorum, Deli Et Beni, Karşıyım gibi şarkılarının rock formatında düzenlenmiş versiyonlarının yanı sıra, ustalara saygı babında Barış Manço, Onno Tunç, Sezen Aksu şarkılarına da yer verdi programında. Bir ara mikrofonu vokalisti Sibel’e devretti Kolçak, güzel bir performans yaptı Ajda’dan Düşünme Hiç şarkısıyla ve akabinde Harun Kolçak ile Aşkın Nur Yengi'nin klasikleşmiş düeti Bile Bile'yi yorumlamaları enfesti. Gece için Vurgun ve Kal Benimle şarkılarını istediğimde repertuarda olmaması beni üzse de, bir sonraki konserde olacağının sözünü alarak mutlu oldum. Konser çok keyifli ve beklediğim müzikal doygunlukla geçti. Daha devam edecekmiş programlara. Harun Kolçak sahnesini görmediyseniz görün derim.
Harun Kolçak’tan sonra Müge’yle bu gece burda bitmez deyip daha yeni başlamış olan Kaan Öztürk-Onur Mete ikilisini dinlemek üzere yan taraftaki Cadde Nispet’e geçtik. Kaan Öztürk’ün yıllarca Bora Öztoprak’la yaptığı sahne ortaklığı sona erince, bayrağı bir diğer güzel ses aldı ve Onur Mete ile sahne böylece başladı. Kaan Öztürk tam bir sahne adamı, seyirciyi avcunun içine almayı biliyor, istekleri seslendiriyor, güldürüyor, laf atıyor, gelen sözlere enfes karşı paslar atıyor, bu arada Onur Mete ile aralarındaki kimya da çok uyumlu. Onur Mete benim için Bitmesin ve Adaletsiz Yar’lardan Haberim Yok’lara hep o güzel çizgisini koruyan ve sesi içime akan bir adam. Birkaç kere gene Kaan Öztürklü sahnelerde izlemiştim, bu programda neşeli ve keyifli sahne adamı yönünü daha iyi görebildim. Gece 12 civarı başlayan program 4’e kadar sürüyor ve bu sürede şarkı sınırı yok, arabesk klasiklerden birden Komançeroya da geçebilirsiniz, Onur Mete şarkılarından Sezen’e geçiş yapabilirsiniz, ya da son zamanların popüler müziklerini de dinleyebilirsiniz bu ikiliden. Onur Mete’den dinlemek istediğim Haberim Yok, Işın Karaca’ya verdiği ve Işın'ın sesinden sonuna kadar dinleyebildiğim nadir şarkılardan Bırakma, Bitmesin, Adaletsiz Yar gibi klasikleri de ricam üzerine söylemesi ile beni mest etti. Bir de sürpriz yapıp çok sevdiğim Yaşar'ın iki şarkısını hediye etmeleri çok duygulandırdı. Çok dans ettik, çok söyledik, biz coştukça Kaan-Onur ikilisi de coştu, onlar coştukça biz de coştuk ve bir baktık, sonuna gelmişiz bile. Cadde Nispet’in ortamı –biraz yoğun sigara dumanına rağmen- eğlenmeye çok güzel imkan veriyor. Sahnede de sahne üstatları olunca eğlenme kaçınılmaz oluyor. Üstelik de ortalama bir meblağa.
Pazar gününü dinlenmekle geçirdikten sonra, Pazartesi gecesi Beşiktaş Sahne’de Aşkın Nur Yengi’nin yeni sezon Sahne Tozu’nda alıyorum soluğu. Daha önceki yazılarımdan okumuş olabilirsiniz. (Okumamışsanız, bu linkten okuyabilirsiniz: AŞKIN NUR YENGİ ile SAHNE TOZU) Program Aşkın Nur Yengi’nin kah sahnede her zaman söylemediği şarkılarını söylemesiyle kah sahne arkadaşlarıyla aralarında tatlı sataşmalar ve laf atışmalarıyla, kah doğaçlama oyuncuların renk katan performanslarıyla, kah konuk sanatçıların performanslarıyla dört saat kadar keyifli bir şekilde akıp gidiyor. (Programın içeriği gereği isteyen sahneye çıkıp belki bir anekdot anlatabileceği ya da Aşkınla şarkı söyleyebileceği anons edilmesine rağmen, bu olmadı. Bence olmayacaksa gerek de yok öyle bir anonsa, madem kimse sahneye çıkamayacak) Bu performansa gene Mehmet Akif’le gittik ve Aşkın Fan Kulübünden arkadaşlarımızla birlikte gene keyifli bir Aşkın gecesi yaşadık. Sefalar getirdiniz TSM şarkısında ablası ve dostlarıyla açılış yapan Aşkın kendi şarkılarının dışında Sezen ve Ajda şarkılarıyla nostalji yaptı ve konuğu Burhan Şeşen’le Ellerimde Çiçekler'i seslendirdi. Aşkın’ın salsa performansını izlemek gecenin ayrı bir güzelliğiydi. Aşkın bir ara bana bile mikrofon tuttu. Konserde Öyle Bakma’yı isteyip benim için anlamını söylemek istedim ama vakit yetmedi. Bir dahakine söz aldım. Programın en keyifli anlarından biri, Aşkın’ın bizler ona eşlik ederken bizimle fotoğraf çektirmek istemesi oldu ve kendi makinasıyla bir kare fotoğraf çektirdik (daha alamadım o fotoyu). En son kuliste ayak üstü bir fotoğraf ve muhabbet edebildik. Tatlı kadın.

Sonraki birkaç gün bünyemi dinlendirdim ve Perşembe günü geldiğinde benim için özel bir diğer sesin konserine gittim. Melis Sökmen 18 Aralık’ta Nan Şişhane’deydi. Ben de canım arkadaşım Uras’la soluğu orda aldım. Benim için hep özel kadınlardan olmuştur Melis Sökmen. Sonradan Zerrin Özer’den Teoman’a birçok kişi tarafından seslendirilen, Orhan Atasoy hiti Gemiler’i  de onun sesiyle tanımıştım. Onun maskülen tarzı hep ilgimi çekmiş, hareketli şarkılarındaki deli doluluğun slow şarkılarda bir içli caz blues etkisine dönüşebildiği nadir seslerden. 2014 yılının bence en güzel albümlerinden olan, ama hakim müzik piyasası içinde ne yazık ki kendine yer bulamayan, Melis Sökmen’in daha durgun sularda seyrettiği bir albüm olan Hediyem’in performanslarından biriydi bu gece. Tabi hepsi bu kadarla sınırlı değil. Melis Sökmen bir caz şarkıcısı olarak Fransız sularına da daldı, Ella Fitzgerald’la özdeşleşen scat singing örneklemelerinden de yaptı. Albümden de Özlediğim, Gemiler, Deli Mavi, Hediyem gibi şarkılarını da seslendiren Melis Sökmen’in sahne arkadaşları ve seyircilerle diyalogu kendimi evimizin salonunda bir caz performansı izliyormuş gibi hissetmemi sağladı. Çok keyifli olan bu geceden mecburen erken ayrılmak zorunda kaldım ama tadı damağımda kaldı. Aldığım son haberlere göre de 15 Ocak'tan itibaren her hafta NaN Şişhane sahnesinde olacakmış.
Ertesi günkü durağım, rock müziğin benim için ilk üçünde olan Aylin Aslım’ın Beyoğlu Hayal Kahvesi performansıydı. Hem müziğine, hem de toplumsal olaylara ve hayata duyarlılığına, hem kişiliğine hayran olduğum Aylin’in sahnesi hem çok coşkuludur hem de konuk sanatçı dostlarıyla yaptığı düetlerle renklidir. Bir konsere gittim derken birkaç konser izlemiş gibi olursunuz. Canlı performansı albümdekinden bir tık daha sert ve gürültülüdür ve insanı fena gaza getirir. Bu konserde böyleydi. Senin Gibi, 4 Gün 4 Gece, İki Zavallı Kuş, Gül Yabani, Ben Kalender Meşrebim, benim albümdeki kişisel favorilerimden ve en son klip çekilmesiyle bana mutluluklardan mutluluk beğendiren Ölünür De ve özellikle içimden geçeni okumuş gibi seslendirdiği Küçük Bey ile birlikte bir dolu şarkıyla şenlenen performansın bu defaki konukları Özge Fışkın, Melis Danişment ve Koray Candemir’di. Üçü önce Koray Candemir’in Renklerin İçinde şarkısını üçlü seslendirdikten sonra önce Özge Fışkın ile Senin Gibi ve Melis Danişment ile Aşk Geri Gelir şarkılarını seslendirdi ve bu düetler fevkaladenin fevkindeydi.  Aylin Aslım her ay Hayal Kahvesi’nde çıkıyor. Her konseri de birbirinden farklı oluyor. Ben Kalender Meşrebim’de ıslık çalabilen bir kız seyirci seçip onunla söylemesi Aylin’in sahne klasiği oldu artık. Bunun dışında seyirciyle diyalogu ve özellikle iki şarkıda davul şovunu görmek için bile bu performans tavsiye üstü tavsiyedir.



Yılın Son Büyük Konseri olan Ali Kocatepe 50. Sanat Yılı Gecesi ise ayrı bir yazının konusu. Takipte kalın sayın blogdaşım. Bu satırları yazarken Yaşar’ın yılbaşı gecesi Edition Hotel’deki konserine katılma durumum %90 olumsuz olmakla birlikte hala belirsiz. 

(Not: Bir mucize oldu ve ben Yaşar'ın yılbaşı programına gidebildim. Yaşar şarkılarının, mekanın küçük ve sıcak olması ve ortamın ambiyansının yanı sıra Keremcik de dahil ailesi ve dostlarının da orda olmasıylasanki evimizin salonunda söylüyormuş gibi biz bize eğlendiğimiz, çok güldüğümüz ve yeni yıla keyifle şampanyalarla girdiğimiz bir gece oldu. Bu mutluluğu da sizlerle paylaşmak istedim :) )

Yeni yıla girerken umutları, başlangıçları, neşeyi ve ne olursa olsun başkalarının ne dediğini umursamadan sizi mutlu eden şeylerin peşinden gitmeyi bırakmayın, yeni dileğim budur.

Hiç yorum yok: