GİTTİM, GÖRDÜM, İZLEDİM...
ARKADAŞIM HOŞ GELDİN, ŞEBNEM FERAH, HARUN KOLÇAK, KAAN ÖZTÜRK-ONUR METE, AŞKIN NUR YENGİ, MELİS SÖKMEN, AYLİN ASLIM, YAŞAR
Aralık ayı benim için gidemediğim konserleri telafi
edebildiğim ve çok güzel performanslar izlediğim bir ay oldu. İlk olarak 11
Aralık’ta Arkadaşım Hoş geldin’ programının çekimleriyle başlamalı. O program başladığından beri konukları
gördükçe hep Yaşar da çıkar mı acaba diye içimden geçiriyordum. Nihayet o
hayaller gerçek oldu ve gelen bir telefonla mucizevi bir şekilde Arkadaşım Hoş
geldin programına Yaşar kontenjanından iki kişilik yer bulabildim. Bilen bilir
o programın biletleri aylar öncesinden tükeniyor, işte bu yüzden bu programa
–hem de Yaşar’lı bölümde- gidebilmek
benim için çifte mutluluk oldu. Yanımda dostum Arzu ile izlemek ayrıca
keyifliydi. Ben bu satırları yazarken, biz oradayken aynı zamanda çekimleri
yapılan Mete Horozoğlu ve Yaşar’lı
bölümler yayınlandı bile. Bir programda iki bölüm çekiliyor ve aynı gün çekilen
bölümler birer hafta arayla yayınlanıyor. Yaşar’ı
daha önce birkaç reklamda, dizide ve filmde izlemiş biri olarak bu doğaçlama
programdaki performansını merak ediyordum doğrusu. Otel müşterisine aşık olan
konuk sanatçı rolünde çok keyifli bir Yaşar izledim. Hele yönetmenin konuyu
aşka ve şiire getirmesi ile çok da zorlanmadı Yaşar, bildiği sularda olunca bahsettiği heyecanı hissedilmedi
bile. Tek eleştirim altın sarısı ceket, ama onun da bu program için özel kostüm
olduğunu düşünerek boş verdim. Sizlere en az bir Arkadaşım Hoş Geldin
gösterisine gitmenizi tavsiye ederim, gülme garantili….
Ertesi günü, tüm çocukluğum ve gençliğimi oluşturan Şebnem Ferah’ı izlemek için bu defa
Bostancı Gösteri Merkezi’ndeydim. Sevgili arkadaşım Mehmet Akif ta Ankaralardan
kalkıp gelmiş ve bana birlikte gitmemizi teklif etmişti. İnsan konserleri aynı
frekansta olduğu insanlarla izleyince daha bir keyifli oluyor. Bir Şebo
konserine gitmeyeli 7 yıl olmuş, en son askerdeyken gene Bostancı Gösteri
Merkezi’ndeki Senfoni konserinde izlemiştim. Şebnem Ferah’ın yeri müzik dünyası
içinde ayrıdır. Seyircileriyle diyalogu, şarkılara kattığı yorumlar, ışık ve
efektler, arka fonda videolarla konserin ne ara sonuna geldiğinizi bile fark
etmezsiniz. Gerçi ben artık şarkıları için çok yaşlı hissetsem de kendimi (Son
iki albümde şarkıların içine giremedim bir türlü, ezberleyemedim, bir kelimeler
yetse kadar iz bırakmadı vs.) Şebo konserleri hep coşkulu geçer ve sırada şimdi
ne söyleyecek dedirtir, sürprizlidir. Konser alanı yaş ortalaması 13 olması,
kendimi daha da yaşlı hissettirdi ve o an düşündüm, ben de Şebo çıktığında 13
yaşındaydım, şu anki kitlesi de 13 14 yaşlarında daha çok, demek Şebo ilk
gençlik duygularına daha çok hitap ediyor, biz artık gençlikten orta yaşlılığa
geçen grup bize o dönemi çağrıştırdığı, hatırlattığı için seviyoruz Şebo’yu.
Konserde çoğunluğu son albümünden olmak üzere, dengeli bir dağılım vardı
denebilir şarkılarda, daha çok şarkıya yer vermek için şarkıları potbori yapma,
bir şarkının ilk kısmını söyleyip devamında benzer başka bir şarkıya geçiş
yapma, iki şarkıyı birleştirme gibi yöntemlerle her dönem dinleyicisine uygun
bir performans gösterdi. Şahsen benim için Bugün, Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler,
Ben Şarkımı Söylerken, Can Kırıkları, Bu Aşk Fazla Sana, Fırtına’yı dinlemek
bile bu konsere değdi dedirtti. Çok istediğim Okyanus’u ya da Vazgeçtim
Dünyadan’ı ise söylememesine üzüldüm. Konser çok coşkulu geçti ve her konserini
takip eden ve bazılarını da Şebo’nun bizzat tanıdığı fanlarının coşkusu da
görülmeye değerdi. Konser bittiğinde çıktığında yoğun ilgi üzerine üç kere bis
yaptı. Şebnemin tüm dinleyicilerine hitaben yaptığı konuşma ise çok
dokunaklıydı gerçekten.
Gecelerdeki durağım, ertesi günkü Harun Kolçak konseriyle
devam etti. Hem sesini hem yorumunu hem de şarkılarını çok sevdiğim Harun
Kolçak’ın Caddebostan Hayal Kahvesi’nde programı olduğunu öğrenince Mehmet
Akif’le üçümüz gideriz derken, Mehmet Akif’in işi çıkınca, Müge’yle yola koyulduk.
Gece benim için sürpriz üstüne sürpriz doluydu. Harun Kolçak’ın menejerliğini
Elif Hanım’ın yaptığını öğrenmek ve Harun Kolçak’ın grubunda eski arkadaşım
Barış Benice’yi görmek gecemi daha da keyifli hale getirdi doğrusu. Harun
Kolçak kendi klasikleşmiş Gir Kanıma, Müptelayım, Korkuyorum, Deli Et Beni,
Karşıyım gibi şarkılarının rock formatında düzenlenmiş versiyonlarının yanı
sıra, ustalara saygı babında Barış Manço, Onno Tunç, Sezen Aksu şarkılarına da
yer verdi programında. Bir ara mikrofonu vokalisti Sibel’e devretti Kolçak,
güzel bir performans yaptı Ajda’dan Düşünme Hiç şarkısıyla ve akabinde Harun Kolçak ile Aşkın Nur Yengi'nin klasikleşmiş düeti Bile Bile'yi yorumlamaları enfesti. Gece için Vurgun ve
Kal Benimle şarkılarını istediğimde repertuarda olmaması beni üzse de, bir
sonraki konserde olacağının sözünü alarak mutlu oldum. Konser çok keyifli ve
beklediğim müzikal doygunlukla geçti. Daha devam edecekmiş programlara. Harun
Kolçak sahnesini görmediyseniz görün derim.
Harun Kolçak’tan sonra Müge’yle bu gece burda bitmez deyip daha yeni başlamış olan Kaan Öztürk-Onur Mete ikilisini dinlemek üzere yan taraftaki Cadde Nispet’e geçtik. Kaan Öztürk’ün yıllarca Bora Öztoprak’la yaptığı sahne ortaklığı sona erince, bayrağı bir diğer güzel ses aldı ve Onur Mete ile sahne böylece başladı. Kaan Öztürk tam bir sahne adamı, seyirciyi avcunun içine almayı biliyor, istekleri seslendiriyor, güldürüyor, laf atıyor, gelen sözlere enfes karşı paslar atıyor, bu arada Onur Mete ile aralarındaki kimya da çok uyumlu. Onur Mete benim için Bitmesin ve Adaletsiz Yar’lardan Haberim Yok’lara hep o güzel çizgisini koruyan ve sesi içime akan bir adam. Birkaç kere gene Kaan Öztürklü sahnelerde izlemiştim, bu programda neşeli ve keyifli sahne adamı yönünü daha iyi görebildim. Gece 12 civarı başlayan program 4’e kadar sürüyor ve bu sürede şarkı sınırı yok, arabesk klasiklerden birden Komançeroya da geçebilirsiniz, Onur Mete şarkılarından Sezen’e geçiş yapabilirsiniz, ya da son zamanların popüler müziklerini de dinleyebilirsiniz bu ikiliden. Onur Mete’den dinlemek istediğim Haberim Yok, Işın Karaca’ya verdiği ve Işın'ın sesinden sonuna kadar dinleyebildiğim nadir şarkılardan Bırakma, Bitmesin, Adaletsiz Yar gibi klasikleri de ricam üzerine söylemesi ile beni mest etti. Bir de sürpriz yapıp çok sevdiğim Yaşar'ın iki şarkısını hediye etmeleri çok duygulandırdı. Çok dans ettik, çok söyledik, biz coştukça Kaan-Onur ikilisi de coştu, onlar coştukça biz de coştuk ve bir baktık, sonuna gelmişiz bile. Cadde Nispet’in ortamı –biraz yoğun sigara dumanına rağmen- eğlenmeye çok güzel imkan veriyor. Sahnede de sahne üstatları olunca eğlenme kaçınılmaz oluyor. Üstelik de ortalama bir meblağa.
Harun Kolçak’tan sonra Müge’yle bu gece burda bitmez deyip daha yeni başlamış olan Kaan Öztürk-Onur Mete ikilisini dinlemek üzere yan taraftaki Cadde Nispet’e geçtik. Kaan Öztürk’ün yıllarca Bora Öztoprak’la yaptığı sahne ortaklığı sona erince, bayrağı bir diğer güzel ses aldı ve Onur Mete ile sahne böylece başladı. Kaan Öztürk tam bir sahne adamı, seyirciyi avcunun içine almayı biliyor, istekleri seslendiriyor, güldürüyor, laf atıyor, gelen sözlere enfes karşı paslar atıyor, bu arada Onur Mete ile aralarındaki kimya da çok uyumlu. Onur Mete benim için Bitmesin ve Adaletsiz Yar’lardan Haberim Yok’lara hep o güzel çizgisini koruyan ve sesi içime akan bir adam. Birkaç kere gene Kaan Öztürklü sahnelerde izlemiştim, bu programda neşeli ve keyifli sahne adamı yönünü daha iyi görebildim. Gece 12 civarı başlayan program 4’e kadar sürüyor ve bu sürede şarkı sınırı yok, arabesk klasiklerden birden Komançeroya da geçebilirsiniz, Onur Mete şarkılarından Sezen’e geçiş yapabilirsiniz, ya da son zamanların popüler müziklerini de dinleyebilirsiniz bu ikiliden. Onur Mete’den dinlemek istediğim Haberim Yok, Işın Karaca’ya verdiği ve Işın'ın sesinden sonuna kadar dinleyebildiğim nadir şarkılardan Bırakma, Bitmesin, Adaletsiz Yar gibi klasikleri de ricam üzerine söylemesi ile beni mest etti. Bir de sürpriz yapıp çok sevdiğim Yaşar'ın iki şarkısını hediye etmeleri çok duygulandırdı. Çok dans ettik, çok söyledik, biz coştukça Kaan-Onur ikilisi de coştu, onlar coştukça biz de coştuk ve bir baktık, sonuna gelmişiz bile. Cadde Nispet’in ortamı –biraz yoğun sigara dumanına rağmen- eğlenmeye çok güzel imkan veriyor. Sahnede de sahne üstatları olunca eğlenme kaçınılmaz oluyor. Üstelik de ortalama bir meblağa.
Pazar gününü dinlenmekle geçirdikten sonra, Pazartesi gecesi
Beşiktaş Sahne’de Aşkın Nur Yengi’nin yeni sezon Sahne Tozu’nda alıyorum
soluğu. Daha önceki yazılarımdan okumuş olabilirsiniz. (Okumamışsanız, bu
linkten okuyabilirsiniz: AŞKIN NUR YENGİ ile SAHNE TOZU) Program Aşkın Nur Yengi’nin kah sahnede her zaman
söylemediği şarkılarını söylemesiyle kah sahne arkadaşlarıyla aralarında tatlı
sataşmalar ve laf atışmalarıyla, kah doğaçlama oyuncuların renk katan
performanslarıyla, kah konuk sanatçıların performanslarıyla dört saat kadar
keyifli bir şekilde akıp gidiyor. (Programın içeriği gereği isteyen sahneye
çıkıp belki bir anekdot anlatabileceği ya da Aşkınla şarkı söyleyebileceği
anons edilmesine rağmen, bu olmadı. Bence olmayacaksa gerek de yok öyle bir
anonsa, madem kimse sahneye çıkamayacak) Bu performansa gene Mehmet Akif’le
gittik ve Aşkın Fan Kulübünden arkadaşlarımızla birlikte gene keyifli bir Aşkın
gecesi yaşadık. Sefalar getirdiniz TSM şarkısında ablası ve dostlarıyla açılış
yapan Aşkın kendi şarkılarının dışında Sezen ve Ajda şarkılarıyla nostalji
yaptı ve konuğu Burhan Şeşen’le Ellerimde Çiçekler'i seslendirdi. Aşkın’ın salsa
performansını izlemek gecenin ayrı bir güzelliğiydi. Aşkın bir ara bana bile
mikrofon tuttu. Konserde Öyle Bakma’yı isteyip benim için anlamını söylemek
istedim ama vakit yetmedi. Bir dahakine söz aldım. Programın en keyifli
anlarından biri, Aşkın’ın bizler ona eşlik ederken bizimle fotoğraf çektirmek
istemesi oldu ve kendi makinasıyla bir kare fotoğraf çektirdik (daha alamadım o
fotoyu). En son kuliste ayak üstü bir fotoğraf ve muhabbet edebildik. Tatlı
kadın.
Sonraki birkaç gün bünyemi dinlendirdim ve Perşembe günü
geldiğinde benim için özel bir diğer sesin konserine gittim. Melis Sökmen 18
Aralık’ta Nan Şişhane’deydi. Ben de canım arkadaşım Uras’la soluğu orda aldım. Benim
için hep özel kadınlardan olmuştur Melis Sökmen. Sonradan Zerrin Özer’den
Teoman’a birçok kişi tarafından seslendirilen, Orhan Atasoy hiti Gemiler’i de onun sesiyle tanımıştım. Onun maskülen
tarzı hep ilgimi çekmiş, hareketli şarkılarındaki deli doluluğun slow
şarkılarda bir içli caz blues etkisine dönüşebildiği nadir seslerden. 2014
yılının bence en güzel albümlerinden olan, ama hakim müzik piyasası içinde ne
yazık ki kendine yer bulamayan, Melis Sökmen’in daha durgun sularda seyrettiği
bir albüm olan Hediyem’in performanslarından biriydi bu gece. Tabi hepsi bu
kadarla sınırlı değil. Melis Sökmen bir caz şarkıcısı olarak Fransız sularına
da daldı, Ella Fitzgerald’la özdeşleşen scat singing örneklemelerinden de
yaptı. Albümden de Özlediğim, Gemiler, Deli Mavi, Hediyem gibi şarkılarını da
seslendiren Melis Sökmen’in sahne arkadaşları ve seyircilerle diyalogu kendimi
evimizin salonunda bir caz performansı izliyormuş gibi hissetmemi sağladı. Çok
keyifli olan bu geceden mecburen erken ayrılmak zorunda kaldım ama tadı
damağımda kaldı. Aldığım son haberlere göre de 15 Ocak'tan itibaren her hafta NaN Şişhane sahnesinde olacakmış.
Ertesi günkü durağım, rock müziğin benim için ilk üçünde
olan Aylin Aslım’ın Beyoğlu Hayal Kahvesi performansıydı. Hem müziğine, hem de
toplumsal olaylara ve hayata duyarlılığına, hem kişiliğine hayran olduğum
Aylin’in sahnesi hem çok coşkuludur hem de konuk sanatçı dostlarıyla yaptığı
düetlerle renklidir. Bir konsere gittim derken birkaç konser izlemiş gibi
olursunuz. Canlı performansı albümdekinden bir tık daha sert ve gürültülüdür ve
insanı fena gaza getirir. Bu konserde böyleydi. Senin Gibi, 4 Gün 4 Gece, İki
Zavallı Kuş, Gül Yabani, Ben Kalender Meşrebim, benim albümdeki kişisel
favorilerimden ve en son klip çekilmesiyle bana mutluluklardan mutluluk
beğendiren Ölünür De ve özellikle içimden geçeni okumuş gibi seslendirdiği Küçük Bey ile birlikte bir dolu şarkıyla şenlenen performansın bu defaki
konukları Özge Fışkın, Melis Danişment ve Koray Candemir’di. Üçü önce Koray
Candemir’in Renklerin İçinde şarkısını üçlü seslendirdikten sonra önce Özge
Fışkın ile Senin Gibi ve Melis Danişment ile Aşk Geri Gelir şarkılarını seslendirdi ve bu düetler fevkaladenin
fevkindeydi. Aylin Aslım her ay Hayal
Kahvesi’nde çıkıyor. Her konseri de birbirinden farklı oluyor. Ben Kalender
Meşrebim’de ıslık çalabilen bir kız seyirci seçip onunla söylemesi Aylin’in
sahne klasiği oldu artık. Bunun dışında seyirciyle diyalogu ve özellikle iki
şarkıda davul şovunu görmek için bile bu performans tavsiye üstü
tavsiyedir.
Yılın Son Büyük Konseri olan Ali Kocatepe 50. Sanat Yılı Gecesi ise ayrı bir yazının konusu. Takipte kalın sayın blogdaşım. Bu satırları yazarken Yaşar’ın yılbaşı gecesi Edition Hotel’deki konserine katılma durumum %90 olumsuz olmakla birlikte hala belirsiz.
(Not: Bir mucize oldu ve ben Yaşar'ın yılbaşı programına gidebildim. Yaşar şarkılarının, mekanın küçük ve sıcak olması ve ortamın ambiyansının yanı sıra Keremcik de dahil ailesi ve dostlarının da orda olmasıylasanki evimizin salonunda söylüyormuş gibi biz bize eğlendiğimiz, çok güldüğümüz ve yeni yıla keyifle şampanyalarla girdiğimiz bir gece oldu. Bu mutluluğu da sizlerle paylaşmak istedim :) )
Yeni yıla girerken umutları, başlangıçları, neşeyi ve ne
olursa olsun başkalarının ne dediğini umursamadan sizi mutlu eden şeylerin
peşinden gitmeyi bırakmayın, yeni dileğim budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder