Çıktı çıkacak, geldi geliyor, bu
hafta değil haftaya, haftaya değil sonraki haftaya derken, beklenen albüm çıktı
ve beklendiği gibi büyük bir ilgiyle karşılandı. “Büyük Usta” (aman bunu da
yazayım da mahkemeye filan vermesin) Kayahan’ın albümü bu yazının konusudur
canım blogdaşlarım.
Benim için iki Kayahan vardır,
biri 90lı yıllarda sözleriyle müziğiyle içimizi içimizi yakan ya da yüzümüze
kocaman bir gülümseme yerleştiren sahici şarkıların sahibi sempatik ve babacan
Kayahan, biri de 2000’li yıllarda müziğini arabesk soslu bayık melodilere
döndürmesinin yanı sıra; yaptıklarıyla, söyledikleriyle, tavırlarıyla iyice
sevimsizleşen ve bir kesimin artık ciddi olarak en hafif tabirle
“sevmediği” Kayahan (şahsen ben mesela
bir Yağmur’u, Her Şeyden Çok’u, Sensiz Olmaz Ki’yi, Esmer Günler’i, Geceler’i
ve daha birçok hiti çıkaran Kayahan nerde, bu 2000’li yılların Kayahan’ı nerde,
gerçek Kayahan buysa, o samimi babacan Kayahan hangi gezegenin Kayahan’ıydı
diye düşünürüm her seferinde)! Bu albüm de beni destekler nitelikte zira, Gönül
Sayfam dışındaki bütün şarkılar 80’li, 90lı yılların albümlerinden çıkan
hitler.
Albümdeki şarkıcıları ve
yorumcuları tek tek irdelemeden birkaç noktadan bahsetmek istiyorum albümün
geneliyle ilgili. Albümü genel olarak beğenmekle birlikte, öncelikle bir saygı
albümü olarak –belki de çıta çok yüksek olduğu için- bazı beklediğim şarkıları
ve yorumları bulamamanın üzüntüsünü yaşadım. Genel olarak şimdiye kadar çıkan saygı
albümlerinin birçoğunda (hepsinde değil, bu da ayrı bi yazı konusu) görülen eksiklik
(belki kulakların beklediği vurguları başka seslerden duymaya alışkın olmamanın
da neticesi olarak), o oldu bitti havası, bu albümde de karşımıza çıkıyor. Bu
albüm, adındaki 1’den anlaşılacağı gibi, iki(?) albüm olarak düşünülmüş
olmasına rağmen, en baba şarkıların bu albümde olmaması neden dedirtti, öyle
ya, bir sanatçıya saygı albümü yapılacaksa devamı gelse bile ilk albüme en baba
şarkılar konulması beklenir.
Bazı şarkıları ve bazı
şarkıcıları bu albümde çok gereksiz bulduğumu da belirtmek isterim. Mesela
yorumlamaya gerek bile görmediğim Öykü Berk’in alakasızlığı ve o şarkıyı flamenko
yapayım derken garip hecelerle tırtamento’ya çevirmeleri gibi ya da bazı
şarkıcıların bazı şarkılara duygu, ses ve duruş olarak oturmaması gibi şeyler
ister istemez keşke biraz daha bekleselerdi ya da daha iyi planlama yapılsaydı
düşüncesi yaratıyor.
Öte yandan bazı seslerin bazı
şarkıları, orijinalinin yarattığı duyguya yakın hatta üzerinde bir duyguyla
uçurması gibi diğer uçta örnekler de yok değil… İşte bu yazıda bunları
okuyacaksınız canım blogdaşlarım.
Son dönemlerde saygı albümleri
yapmak pek moda haline geldi, geldi gelmesine de hepsinde aynı oldu bitticilik,
satsın diye aynı isimleri görmek bir süre sonra insanda hakkıyla
yapamayacaksanız hiç yapmayın dedirtiyor. Mesela bir bakıyorsunuz hepsinin ilk sırası
aynı şarkıcıya ait (kim olduğunu tahmin etmezseniz ayıp), bu durum sizi bilmem
ama ben de bir sıkkınlık ve bıkkınlık yarattı yoğun halde, bir starın kariyeri
bu kadar yorulmamalı, üstelik artık yorum aynı, vurgu aynı, aalama uulama bile
aynı. Bir tane saygı albümünde olmasa dişimi kırıcam, ama albümün satması için
de onu şart görüyorlar ya, aslında o star için dezavantaj aslında.
Sonuç olarak eksiğiyle fazlasıyla
raflarımızda gıcır gıcır eski Kayahan şarkıları kulaklarımızı gene epey bir
süre şenlendirecek. O halde şarkılara ve yorumlara geçebiliriz.
TARKAN – YEMİN ETTİM
1991 tarihli bu Kayahan klasiği
elbette ilk sırada olması kaçınılmaz şarkılardan biri. Türkiye’de slogan şarkı
denince ilk akla gelen örneklerden, zira artık şarkının nakaratında geçen “sana
sevdanın yolları, bana kurşunlar” günlük konuşmalara bile girmiş bir söz kalıbı
oldu artık. Kayahan’ın (ve Nilüfer’in de tabi) klasiği olan bu şarkı Tarkan’ın
sesinde bir yorgun savaşçıya dönüyor ne yazık ki. Aysel’de olduğu gibi bu
albümde de Tarkan görevini yerine getirmiş bir tribüt memuru gibi şarkıyı
söylüyor, maaşını alıyor ve gidiyor, yenilik yok, eski altyapıya bir karaoke
yorumu var. Ama bu yorum da tutacak mı, tutacak, çünkü Tarkan’ın adı var! Bana
bir şey hissettirmedi, özellikle Kayahan’ın coşkun bir sahicilikle “bir ara bir
sor Allah aşkınahahaha” deyişi, Tarkan’ın standart vurgularında kaybolmuş
gitmiş. Usulüne uygun söylemiş, söylemiş, ama hepsi bu işte, söylemiş! (Not:
Tarkan başka ne yapaydı derseniz, Orhan Gencebay albümünde ‘Hatasız Kul Olmaz’ı
nasıl uçurduğuna bakın derim). Belki de şarkıyla doku uyuşmazlığı oldu bu
şarkıda. Şarkının aranjesi İskender Paydaş’ın elinden çıkmış.
İPEK TÜTER – MOR MENEKŞE
Albüme aile kategorisinden olması
hasebiyle ikinci sıradan giriş yapabilen (çünkü ilk sıra Tarkan’a parselli)
İpek Tüter, albümdeki en dinlenir yorumlardan birini yapıyor aslında. 1989
çıkışlı Benim şarkılarım-2/Siyah Işıklar’da yer alan şarkı zor bir değil, İpek
Tüter de bu tip şarkılara sesi, yorumu giden bir solist. Yıllardır bu
şarkıların içinde kala kala özdeşleşmiş.
Bu yüzden riske girmeden, zorlanmadan söyleyip bitiriyor, sesi yormuyor
(Bu arada aklıma Beni Azat Et albümündeki “Her An Sevdan” şarkısındaki yorumu
geliyor. Ne güzel şarkı ve yorumdu o). Bilgisayar yerine canlı enstrümanlarla
çalınsaymış veya daha daha akustik düzenlenseymiş, daha iyi olabilirmiş sanki.
Şarkının aranjesi Kayahan-İskender Paydaş’a ait. (Şimdi kafama terliği yiycem,
az kaldı).
SEZEN AKSU – ODALARDA IŞIKSIZIM
Sezen Aksu’nun yolu Kayahan’la
1988 yılında seslendirdiği Bir Kuş Uçur (ya da herkesin bildiği adıyla Hep
Karanlık) şarkısında kesişmişti ve Sezen’e çok yakışmıştı. Şimdi o yorumdan 27
yıl sonra Sezen Aksu ilk kez bir Kayahan şarkısı söylüyor. 1992 yılı çıkışlı bu parçada albümün harikalar
yaratan isimlerinden biri (her ne kadar bazı kelimeleri ağzının içinde
yuvarlasa da). Kadında doğal bir söylediğini hissetme güdüsü var, bu şarkıda
iliklerine kadar gümbür gümbür hissediyor (ama nedense kafamdan Sezen’i bu
şarkı yerine başka bir şarkıda görmek isterdim düşüncesini atamıyorum, çünkü bu şarkı ayrıntısını Gülşen’de
anlatacağım üzere “erkek” bir şarkı). Gene de albümün en çarpıcı yorumlarından
biri, çünkü Sezen duygusunu biliyoruz ki aşkı da hüznü de keyfi de en dibine
kadar, en sarsıla sarsıla yaşatan ve yaşatan bir duygu. Bu yüzden bu
umutsuzluğun, yalnızlığın, isyanın, kavganın en dibine vuran şarkıya gümbür
gümbür bir Sezen yakışırdı, öyle de olmuş. Bu ‘erkek’ şarkıyı kadın vokal
olarak sadece Sezen söyleyebilirdi. (Bu şarkıyı söylemeseydi, en uygun şarkı,
lakabına da atıfta bulunurcasına, Bir Garip Serçe olurdu, hatta keşke öyle
olsaydı Sezen’i “yandı mı bu postaneler, yıkıldı mı yoksa?” derken
düşündüğümde) Şarkıyı Ozan Bayraşa düzenlemiş.
SILA – CANIM SIKILIYOR CANIM
1989 yılı çıkışlı Siyah Işıklar
albümünde yer alan şarkının Sıla yorumu albümün kesin ve açık ara en iyisi. Kayahan'ın
en iyileri albümünde şarkıya en çok yakışan solist ya da soliste en çok yakışan
şarkı. Sadece bir piyano, çello ve gitar eşliğinde su gibi akan bir yorumla, o
yalnızlık ve canının sıkılmasını taa içinden hissettiriyor insana. Çok fazla
yoldan sapmadan, çok fazla yorum katmadan, şarkıyı özüne sadık ama SILACA
söylüyor, ki bu benim yeniden yorumdan anladığım bir husus. Sıla bu albümün
yıldızı ve albümü çok güzel parlatıyor. Bir klip gelecekse, kesinlikle bu şarkı
olmalı. Çok etkilendim, bu albümü bir daha dinlemeyecek olsaydım bile, bu
şarkıyı ayrı bir yere koyardım. Şarkı Sıla söylesin diye yazılmış sanki. Sıla
yeni neslin sözü ve müziğini kendisi yazan, eğlencelisi de hüzünlüsü de kendini
dinleten, müzik piyasasına canlılık getiren en üst düzey solistlerinden biri
(her ne kadar bazı şarkılarını biraz arabesk bulsam da) ve müzikteki iyi
konumunu bu muhteşem yorumla taçlandırmış. Şarkının hakkını vermiş. Düzenleme
İskender Paydaş’a ait. On numara beş yıldız.
CANDAN ERÇETİN – BÜYÜK AŞKIM
İyi ellerde yapılan bir
estetiğin, bir görünüşü nasıl değiştirip güzelleştirdiğini şarkılar yoluyla
anlatacak olsaydık, bu şarkıyı örnek verebilirdim. Nilüfer’in 2001 yılında
çıkan Büyük Aşkım albümüne de ismini veren şarkı, Candan’la resmen metamorfoz
geçirerek bambaşka bir görünüme bürünmüş. Şarkının Nilüfer hali ne kadar ağır
aksak ve bir türlü sonu gelmiyorsa, bu versiyonu o kadar canlı ve kendini
dinletiyor. Başka bir şarkı mı dinliyorum dedim hatta. Candan’ın yorumculuğu
zaten tartışılmazken, Balkan ezgilerine büründürdüğü bu düzenleme, şarkıyı
orijinalinin bile üzerine çıkarmış. Şarkıya renk gelmiş, ruh gelmiş, balo
salonundan halkın arasına inmiş şarkı ve bence bu haliyle özünü bulmuş. Şarkıda
“uçur beni büyük aşkım” diyor ya, işte uçurmuş Candan şarkıyı. Nilüfer
yorumunda “kucağını aç bana, kollarına al beni” yorumu ne kadar “snob”
duruyorsa, Candan’da o kadar içten (Bu arada yanlış anlaşılmasın Nilüfer’in
yorumu ve sesi güzeldi, ancak şarkı düzenlemesi çok çok çok ağır olduğu için
bir süre sonra bit artık dedirtiyordu.) Candan’la bu şarkıyı sanırım daha
birçok defa dinleyebilicem. Canlı enstrümanlarla müziğe doyabildiğimiz şarkının
düzenlemesi Alper Erinç’e ait.
GÜLŞEN – EMRİN OLUR
İşte geldik yanlış sese yanlış
şarkı düşüncemin kahramanına. Gülşen, Kayahan’ın 1998 tarihli albümüne de adını
veren benim üç favori Kayahan şarkımdan biri olan Emrin Olur’a Ozan Çolakoğlu
düzenlemesi ile hayat veriyor. Yorumu epey de ilgi çekti. Bunda Gülşen’in hık
dese dinleyecek büyük bir dinleyici kitlesi olmasının da payı var tabi. Ama
bence bu şarkı tam bir yanlış eşleşme. Sayın blogdaşım, bilirsiniz ki bazı şarkıların
cinsiyeti vardır: söylemi, içerdiği sözlerin bağlamı, duruşu vs vs. nedeniyle
bir kadın solist ya da bir erkek solist ile eşleşemeyecek şarkılar. Mesela Nil
Karaibrahimgil şarkıları dişi şarkılardır, genellikle kadınları, kadınlık
hallerini konu eder ya da kadın söylemli şarkılardır, erkek solist şarkıları
değildir (Murat Boz’a verdiği Aşkı Bulamam Ben’i saymıyorum, zira o Nil’in
yazdığı bir ‘erkek’ şarkı) ya da Ahmet Kaya’nın şarkıları genelde “erkek”
söylemli şarkılardır genelde, kadın söylemine uymaz mesela. Anlatabildim mi? Bu
şarkı da böyle bir şarkı işte. Bir ‘erkek’ şarkı, zira “emrin olur gülüm, baş
üstüne” gibi söylemler erkeğe has söylemler. Bu açıdan Gülşen’in bu yorumu çok
ilgi çekmekle birlikte, duygusunun içine giremediğim, çünkü Gülşen’i düşününce
ne duruş olarak ne de söylem olarak bağdaştırabildiğim bir şarkı seçimi olmuş
Gülşen için. Bakın Gülşen’e hangi şarkı giderdi biliyor musunuz? “Aman” Hem
Gülşen’in cıvıl cıvıl neşeli tarafını öne çıkartacak, hem de Gülşen’in tarzı
ile daha iyi eşleşecek bir seçim olurdu. O yüzden bu şarkıya maalesef puan
veremiyor ve bizımla deyilsın demek istiyorum.
AJDA PEKKAN – GÖNÜL SAYFAM
Ajda Pekkan saygı albümleri
geleneğini bozmadı ve bu albümde de yerini aldı. Bu şarkı bence Kayahan’ın
kariyerindeki en sıkıcı şarkısı. Kayahan Beni Azad Et albümünden itibaren
tercih ettiği ağdalı arabeskimsi Kayahan şarkılarına 2000 yılı çıkışlı bu albüm
ve şarkıyla tüy dikmişti. Neyse sadede gelelim. Ajda’nın yorumculuğunu
tartışacak değilim. Ama bu şarkıyı söylerken o Ajda duyguya giremedim,
bağdaştıramadım diyelim. Zaten şarkıya karşı bi antipatim varken, Ajda aynı
sıkıcılığı sürdürüyor maalesef. Bütün seslere tam basıyor ve söylüyor, tamam
ama o kadar işte. İlk yarıda söylediği yorumu aynen ikinci tekrarda aynı ton ve
vurgularla söylüyor, ne bir yorum katıyor, ne de bir farklılık getiriyor.
Görevini yapıp iniyor, sadece söylüyor, hissetmiyor. Geçelim. Düzenlemesi Cem İyibardakçı’ya emanet edilmiş.
FUNDA ARAR – VE MELANKOLİ
Albümdeki iyi yorumlardan biri,
üstelik Funda Arar’ın yer yer yoran yorumuna rağmen. Başka daha sakin bir
şarkıda olsaydı keşke dedim aslında, ama bu şarkıda da Funda Arar 80’lerdeki
Kayahan’ın sitemkar naifliği 2000’lerin metropol kadını yorumu katmış, daha
asabi ve vurucu bir ton vermiş yorumu bu şarkıya. Bu da şarkıyı aslına sadık
ama Funda tarzını ortaya koyan bir yoruma bürümüş. Kulaklarım hep “Dört yanımda
uçurumlar”dan sonra Demet’in “naram naram”larını arasa da, albümün en eli yüzü
düzgün yorumlarından biri olduğu için sineye çektim ben de bu durumu. 2000’leri
melankolisi böyle oluyor demek ki. Düzenlemesi tabi ki Febyo Taşel’e ait.
MİNE KOŞAN – ALLAHIM NEYDİ GÜNAHIM
Albümün parlayan yıldızlarından
bu yorum. Doğru şarkı-şarkıcı eşleşmesine örnek. 1993 çıkışlı Benim
Pencerem’den albümünün hiti olmuştu bu şarkı. Mine Koşan’ı yıllar sonra bir
albümde görmek, hem de gümbür gümbür bir yorumla albümün en yakışan
yorumlarından birinde görmek çok güzel oldu. Allahım Neydi Günahım derkenki
isyanını hissediyorsunuz, yer yer çok fazla gırtlak yapsa da, arabeskin
şanındandır deyip yıldızlı onu yapıştırıyorum. Bu şarkı Mine Koşan’ın sahne
çalışmalarında da repertuarına alabileceği bir şarkı. Düzenleme Yıldıray
Gürgen’e ait.
ÖYKÜ&BERK – BENİ ANLAMADIN YA
Bir ara ayrı yollara gitmişken bu
albüm için yeniden bir araya gelen ikilinin yorumu malesef albümün en zayıf
performansı. Üstelik bu kadar hareketli bir şarkıyla yapılabilecek şeyler bu
kadar fazlayken. Flamenko yapayım derken tırtamento olmuş, hele o “la fa la sol
la fa la sol” derkenki vurgular, ritim kaçırmalar, zaten pek de matah olmayan
bu şarkıya geçiniz bir kalem dedirtiyor. Halbuki benim beklediğim, madem
Flamenko yapılacak bu şarkı, böyle Flamenko gitarlarla bir intro, yavaş
tempoyla başlayıp hızlanarak ve yer yer temposu düşerek ve hızlanarak, yani
sürprizli, şaşırtıcı ve özgün bir Flamenko performansıydı, şarkı çok uygun
çünkü. Flamenko taklidi gibi olmuş maalesef bu yorum. Maalesef sizin
flamenkonuzu anlamadık hiçbirimiz… Siz ona yanın. :)
MUSTAFA CECELİ – SARI SAÇLARINDAN SEN SUÇLUSUN
Mustafa Ceceli son yılların en
yükselen erkek seslerinden biri. Bu şarkıda da düzenleme konusundaki ustalığını
konuşturuyor. Şarkı hem tempolu hem de mistik bir ritmi var, Kayahan
şarkılarındaki o mistisizm var. Albümdeki dinlenir yorumlar olmuş, zaten bu
şarkılara iyi giden hoş bir tonu var sesinin. Bilhassa tizlere çıktığında
Mustafa Ceceli tarzı diyorsunuz. Enbe orkestrasındaki Unutmadım ya da ilk
albümden Dön gibi. Kendi tarzını yaratabilmiş ve bunu özellikle slov şarkılarda
daha iyi ifade eden bir ses Mustafa Ceceli, radyoda çıksa dinlerim bu yorumunu
da.
AŞKIN NUR YENGİ – ATIN BENİ DENİZLERE
Dinlemeden önce başta Aşkın’la
bağdaştıramadığım ama dinleyince şaşırıp, ‘aa ne kadar güzel olmuş’ dediğim bir
yorum. Aşkın albümün parlayan yıldızlarından olmuş bu yorumla. Aşkın bu şarkıyı
Sahne Tozu programında da seslendirmişti ve aynı keyfi orda da yaşamıştım.
Canlısı da albüm kadar dinletiyor, tekrar tekrar istetiyor. Sözüyle, yorumuyla,
düzenlemesiyle fıkır fıkır bir yorumla, Aşkın çok yakıştırmış bu şarkıyı. Tabi
ki düzenleme kısmına baktığımızda İskender Paydaş adını gördüğümde taşlar daha
da yerine oturdu. Aslında biten bir aşkın ardından yaşanan hüznünü, bu kadar
güzel bir tempoyla kıpır kıpır hale getirebilen çok az örnek vardır. İnsan
dinlerken, ‘gözlerim yollarda geçti bir gün daha, ağlamak geliyor içimden’ gibi
bir sözü duyunca bile ‘amaaaan giden gitmiş, sen bak dalgana’ diyesi geliyor.
Aaaa atın beni denizleereee… :)
SUAT SUNA – YOKSUN SEN
Bu albüm haberini aldığımda en
heyecanlandığım şeylerden biriydi Suat Suna’nın sesini yıllar sonra bir albümde
duyabilecek olmaktı. Onun naif titrek sesi, kimbilir hangi Kayahan şarkısından
içimizi ağlatacaktı. Suat Suna’nın yıllardır Kayahan’ın kanatları altında
(Kayahan öyle kabul etmez ya çok kimseyi) olduğunu bildiğimden, albümde olması
kaçınılmazdı zaten, iş hangi şarkıyı söyleyeceğiydi. İşte bu noktada Yoksun Sen adını gördüğümde,
‘tamam’ dedim, ‘Suat Suna uçurur bu şarkıyı’. Zira duygusu ‘Yoksun Sen, yoksun
ya akşamlarda’ haykırışındaki sahiciliği doğal olarak sesinin hüznünde taşıyan
bir adam. Daha önce Yalan Değil’lerde, Hasret Fenerleri’nde, Aramızda
Uçurumlar’da, ‘Sensiz Kaldım’larda örneğini çok kere gördük, o hüzünlü ve güzel
tonu. 25 yıl önce bu şarkıyı Kayahan’dan önce Zerrin Özer söylemişti Dünya
Tatlısı albümünde, sonrasında Kayahan 1989 Siyah Işıklar albümünde seslendirmiş
sonra rafa kalkan bir Kayahan klasiği olarak beklemeye başlamıştı. Lakin evdeki
hesap çarsıya uymadı. Suat Suna ile parlar dediğim bu yorum, ağdalı ve bir
türlü bitmiyor dediğim bir sıkıcılıkla albümdeki yerini almış. Suat Suna’nın
güzel sesi bile kurtarmıyor, şarkıyı dinlerken can çekişiyorum. Sıkıcılığın
dibine vurmuş resmen malesef. Düzenlemesi Gökçer Turan’a ait bu şarkıyı
metronomun bir tık daha üstünden olsaydı tadından yenmezdi. Ya da acaba başka
bir şarkı mı olsaydı.
YONCA LODİ – GÖZLERİNİN HAPSİNDEYİM
Yonca Lodi sesiyle, yorumuyla,
müzikteki duruşuyla, zerafetiyle müziğin en kalbur üstü isimlerinden biri. Bu
albümde yer aldığı şarkı, Kayahan’ın 1990 yılı Türkiye eurovizyon yarı
finalleri için yazdığı ve o sene kazanarak ülkemizi temsil ettiği, benim için
ilk üç Eurovizyon şarkımızdan biri. Yonca Lodi o tatlı vibrasyonlu sesiyle,
“haaayy lallla lalayy” dedikçe, o zamanlar geldi aklıma. Kayahan’ın erkek
açısından “kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler” dediği yere, Yonca
Lodi kadın açısını getiriyor. 25 yıl öncesinde şarkının sözlerinde erkeğin bir
kadına “ah ben yine gözlerinin hapsindeyim” deyişini, Lodi yorumunda bir
metropol kadının bakış açısından bir erkeğe söylendiğini hissediyorsunuz ve
erkekten kadına söylenen bu sözler, kadından erkeğe söylendiğinde sırıtmıyor.
(gene önceki konuya dönecek olursak, ordaki eksik buydu işte. Gülşen maskülen
söylemli bir kadın olsa da, Emrin Olur’da bir kadının bir erkeğe seslenişini
hissedemiyorum.) Yonca Lodi şarkıya tam hakim bir şekilde ve hafif cilveli bir
yorumla Gözlerinin Hapsinde olduğuna inandırıyor.
DEMET – NAR TANEM
Kayahan albümü projesi haberini
aldığımda gözlerim ilk onun adını aramıştı, zira bu saygı albümünde Kayahan’ın müzik
yolculuğunda çok önemli bir yeri olan, yıllarca birlikte yol aldığı Demet
olmayacaktı da kim olacaktı? Kayahan’ın yolculuğunda da Nilüfer’le birlikte en
önemli iki yol arkadaşından biriydi Demet. Sonrasında yaşanan birkaç olayla
müzikal açıdan yolları ayrılsa da, Kayahan denilince akla ilk gelen isimlerden
biri oldu hep. Melankoli’yi Funda Arar’dan dinlerken bile kulaklarımda hep
Demet’in “narannaran”ları çınlıyor mesela. Bu yüzden Kayahan albümünde Demet’i
yıllar sonra bir Kayahan şarkısında, hem de kendi tercihiyle daha önce
seslendirmediği bir Kayahan şarkısında dinleyecek olmanın heyecanını hiçbir
kelime anlatamazdı benim için. Derken şarkısı belli olunca, heyecan daha da
arttı, “Nar Tanem” ya da Odalarda Işıksızım albümündeki adıyla “Ve Senin
Sevgin” aklımda daha dinlemeden Demet’in sesiyle çalmaya başladı. Düzenlemesini İskender Paydaş’ın yaptığı şarkı,
Demet’in ruhuna çok uymuş, Demet “Güneşin ışıkları ısıtmıyor artık, geceler her
gün daha uzuyor nar tanem, dışarda sonbahar, gönlümde sonbahar, göçüyor kuşlar”
derken insan sonbahar rüzgarında kalmışçasına üşüyor… Kafasında o duyguyu, o
hüznü canlandırabiliyor. Bunu Demet’in yorumu sağlıyor. Albümün içime en
dokunan yorumlarından biri oldu bu yüzden. Hele “ne zaman ne zaman geleceksin
sen, ne zaman kavuşmak sana nar tanem” derkenki sabırsızlık ve isyan… Bu
‘erkek’ şarkıyı bir anda hasretini dışa vuran bir kadın şarkısına çeviriyor.
Demet albüme –her nedense- çok geç girdi, ama bildiğim tek şey var, Demet
olmasaydı bu albüm bir Kayahan albümü olmazdı!
GÜLBEN ERGEN – DEVAMI VAR
Gülben Ergen, bu albümde olmasına
şaşırdığım isimlerden oldu, zira Kayahan ve Gülben tarzı bağdaştırdığım bir
birliktelik değil, ayrıca şimdiye kadar Kayahan’la yolları kesişen isimlerden
değildi. Gülben 90’larda fantezi kulvarında başladığı müzik yolculuğuna özellikle
2000’li yıllardan itibaren birbirinden güzel Şehrazat şarkılarıyla yeni bir
ivme kazandırdı ve bugünün en sevilen ve aranan şarkıcılarından oldu. Ultra
şahane bir sesi var diyemem ama Türkçeyi en güzel konuşan, şarkıları kelimeleri
tane tane söyleyerek anlaşılır kılan başarılı bir yorumcu tarafı olduğunu da
inkar edemem. Bunda güzel şarkı seçmesinin, herkese örnek olması gereken PR
çalışmasının ve krizleri iyi yönetmesinin payı var. Bu şarkı Gülben Ergen’in
riske girmeden, düzgün başlayıp düzgün bitirdiği bir şarkı olmuş, çok tizlere
ya da peslere inmesine gerek kalmadan, ses aralığına uygun tonda seslendirdiği
eli yüzü düzgün bir yorum olmuş. Sesini tanıdığı için en uygun şarkıyı seçmiş.
Zira hem pop hem de Gülben’in bıcır bıcır şarkılarının havasına da uygun bir
seçim olmuş. Düzenlemesini Gülben’in tüm albümlerinin düzenlemelerine imzasını
atan Taşkın Sabah yapmış. Bu yorumu sevdim, kendi çapında, albümdeki benim
diyen pek çok yorumdan iyi ve yerinde olmuş. Doğru şarkı ve şarkıcı eşleşmesi.
NİLÜFER – BİR GARİP SERÇE
Kayahan albümünün en heyecan
verici isimlerinden biri, şüphesiz Kayahan şarkılarının en güzel vitrini olup
da sonrasında bu şarkıları söylemesi yasaklanan Nilüfer’di. Zira araya giren
dargınlıklar, küslükler ve kötü olaylar sonucunda, ikilinin yolları ayrılmıştı.
İkisinin yaşadığı rahatsızlık yollarını yeniden birleştirdi ve Nilüfer bu
albümde yeniden bir Kayahan şarkısına hayat verdi. Nilüfer gümbür gümbür
yorumuyla 1993 çıkışlı Benim Penceremden albümünün en gümbür gümbür şarkılarından
biri olan Bir Garip Serçe’nin hakkını veriyor, hatta adeta bilerek bu şarkı
verilmiş gibi “Çok sebebim oldu, çok kırıldım söylemedim, gözyaşımı göstermedim
sana” derken sitemini gönderiyor, ancak “Ne seninle ne de sensiz olmuyor işte”
diyerek zeytin dalını uzatıyor. Bu yüzden bu şarkı sadece bir yorumdan ötesi
Nilüfer için. Kayahan şarkılarının tonu ve duygusu Nilüfer’in yorumuna çok
uyuyor, bunca yıllık dayanışmayı sürdüren bu uyumdu zaten. Lakin ben bu şarkıya
Nilüfer olmasaydı kim olurdu diye düşündüğümde, Sezen’i seçerdim, zira lakabı
Minik Serçe olan Sezen’le daha fazla bağdaşabilirdi. Nilüfer’i de Odalarda
Işıksızım yorumuyla dinlemeyi hayal ederdim (yıllar önce bir konserde
söylemişti, hala izlerim videosunu zaman zaman). Sonuç ne olursa olsun, Nilüfer’i
yıllar sonra daha önce söylemediği bir Kayahan şarkısıyla yeniden dinlemek çok
güzel oldu. Sonuçta aynı Demet gibi Nilüfer de Kayahan şarkılarının olmazsa
olmazı ve eğer bu küslükler galip gelip de Nilüfer yer almasaydı bu albümde, bu
albüm eksik oğlu eksik olurdu. Neyse ki kötü günler geride kaldı. Belki artık
iki sanatçı inadından vazgeçer de Nilüfer’i konserlerinde yeniden Kayahan
şarkılarını söylerken dinleriz. Şarkının düzenlemesi İskender Paydaş’ın.
LALE MEMMEDOVA – KAR TANELERİ
Albümün sürpriz yorumlarından
biri Azerbaycanlı diva Lale Memmedova’yı 1987 Benim Şarkılarım albümünün en
klasik şarkılarından olan Kar Taneleri’nde dinlemek oldu. Memmedova Azerbaycan
ile Türkiye’nin dostluk köprülerinden biri. Zira Azerbaycan ve Türkiye konulu
şarkıları ile her iki ülkenin elçiliğini yapıyor. Bu şarkıdaki yorumuna gelecek
olursak, Memmedova’nın sesindeki kırılganlık şarkıyı öyle bambaşka bir hale
getirmiş ki, adeta Memmedova’nın üzerine dikilmiş bir elbise gibi. “Yollar
benim umudumdur, yolları kapatmayın, yağmayın yollarıma, durun kar taneleri”
derken penceresinden hasretle sevdiğinin yolunu gözleyen kadının hissettiklerini
içinizde hissediyorsunuz. Defalarca dinleme isteği uyandıran bir yorumda Memmedova
sesinde hem hüznü, hem hayal kırıklığını, hem özleyişi, hem sitemi, hem de
umudu yaşıyor ve yaşatıyor. Şarkı biraz caz sosuna da batırılarak lezzetli bir
müzikaliteye kavuşturulmuş. On numara beş yıldız bir düzenleme olmuş. Albümde
Sıla ile birlikte en parlayan ve başarılı yorumlardan biri. Düzenlemesi Samir
Shirinov’a ait.
EMRE AYDIN – HER ŞEYDEN ÇOK
Doğru şarkı eşleşmesine bir örnek
daha. Depresif, mutsuz ve umutsuz şarkıların prensi Emre Aydın, gene bir terk
edilme şarkısında harikalar yaratıyor. Böyle şarkılar Emre Aydın’a çok yakışıyor,
o da bildiği sularda yüzmenin rahatlığıyla şarkıyı alıp götürüyor. “Bugün
uyandığımda yoktun yanımda, canım bugün ilaçlarımı almadım” derken her ne kadar
olgun bir adamın duygularını anlatsa da, şarkı Emre Aydın diskografisinin çok
uzağında durmuyor. “Bugün ne kadar alışmışım anladım, canım bugün ilk defa
sensiz kaldım”. Acı çeken ve bundan zevk alan bir adam duygusu var şarkıda. Sanki
mutlu olsa dünya yıkılacakmış, ama bazen hüzün de güzel olabiliyor bazı
yorumlarda. Bu duyguyu başkası bu kadar iyi yansıtamazdı bence. Çünkü adamın
duygusu zaten şarkıdaki duygu ve Kayahan’ın yazdığını bilmesem, rahatlıkla bir
Emre Aydın şarkısı diyebilirdim. Bu yüzden çok içselleştirmiş ve rahatlıkla
konserlerinde söyleyebileceği, yabancılamadığım bir yorum olmuş. Albümün en iyi
performanslarından biri. Düzenlemesi Çağatay Şen’e ait.
MEHMET ERDEM – İLK DEĞİL
Mehmet Erdem, 1999 çıkışlı Beni
Azat Et albümünün gizli hitlerinden olan İlk Değil ile şarkının duygusuna uygun
bir yorum sunuyor. Mehmet Erdem’in sesi de şarkıları da benim hiç tarzım değil,
hatta şakayla karışık “boğazını temizlese sanat hayatı biter” dediğim bir ses,
lakin Hakim Bey şarkısında olduğu gibi, bu şarkıyı o boğuk ses tonuyla
söylemesi gerçekten çok etkileyici olmuş. Doğru şarkıya doğru eşleşme olunca
sonuç da böyle başarılı olur. Şarkı zaten karanlık, usulca boğuk sesle
söylenmesi kişinin kendi kendine küskünlükle yıllara sitemini çok güzel
yansıtıyor. Düzenleme ise Alper Atakan’a ait.
Şarkılar hakkındaki –tamamen öznel-
yorumlarım bu şekilde. Albüm bu haliyle, esas baba Kayahan şarkılarını
içermemesiyle 1. Değil 2. Saygı albümü önce çıkarılmış gibi. Zira Esmer Günler,
Geceler, Seni Seviyorum, Yağmur gibi en temel Kayahan şarkıları 2. Albüme bırakılmış.
Albümün EN İYİLERİ VE EN KÖTÜLERİ’ni
de özetleyeyim:
EN İYİLER:
SILA – CANIM SIKILIYOR CANIM
LALE MEMMEDOVA – KAR TANELERİ
EMRE AYDIN – HER ŞEYDEN ÇOK
DEMET SAĞIROĞLU – NAR TANEM
MİNE KOŞAN – ALLAHIM NEYDİ
GÜNAHIM
EN KÖTÜLER:
ÖYKÜ&BERK – BENİ ANLAMADIN YA
TARKAN – YEMİN ETTİM
AJDA PEKKAN – GÖNÜL SAYFAM
SUAT SUNA – YOKSUN SEN
GÜLŞEN – EMRİN OLUR
Albüm kartonetinde tek bir
fotoğraf bile yok, daha çok internet üzerinden bulunan illüstrasyonlar
şarkılara serpiştirilmiş, keşke en azından sanatçıların küçük fotoğrafları ya
da ufak anıları olsaydı, Kayahan’ın saygı albümünde yazarlardan Kayahan yazıları
görseydik, albüm diskografisini bulsaydık, albüm kapaklarını bulsaydık, hangi
albümden alındığını belirten yazılar görseydik ya da daha önce görülmemiş
Kayahan fotoğraflarını görseydik, böylece bu albüm sadece Kayahan şarkılarından
oluşan bir toplama CD olmaz, gerçek bir saygı albümü olurdu. Logo ise katkıda
bulunan sanatçıların adları ve seslendirdikleri şarkılardan oluşan bir gitar
figürü olarak çok başarılı. İç kapakta, Kayahan'la özdeşleşen kaptan şapkası ve gemi dümeni tasarımı ve Kayahan'ın alamet-i farikası sözü "Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz" sözü ise çok hoş bir ayrıntı olmuş. Albümün renklli tek sayfası da o zaten. DMC’den çıkan, Kayahan’ın
müzik direktörü olduğu albümün koordinatörü Murat Yıldırım.
Yazıyı bitirmeden önce, son söz
olarak müzikdaşım @popelestiri ile 2. Albümde kim neyi söylerdi diye kafa
patlattık biraz. Sonuçta ne kadar ciddiye alınır bilinmez ama, şöyle bir liste
çıktı:
1) FERİDUN DÜZAĞAÇ – ALINMA
AĞLIYORSAM (O şarkı aklımda hep Feridun yorumuyla çalar)
2) MİRKELAM – YAĞMUR (MAVİLİM de
OLABİLİR)
3) ÜMİT SAYIN – KAÇ KERE
4) YAŞAR – SENİ SEVİYORUM
5) DENİZ SEKİ – ŞİKAYETİM VAR
6) MODEL – GECELER
7) LEMAN SAM – SANA KALDI
8) YELİZ – ACIKMIŞIM SEVGİNE
9) YASMIN LEVY – SABAHLAR UZAK
10) İZEL – ÇOK UZAKLARDA
11) GÖKSEL – SOKAK KEDİSİ
12) ZERRİN ÖZER – BİN PARÇAYIM
HASRETİNLE
13) SERTAB ERENER – SEN MÜHİMSİN
14) ZİYNET SALİ – ESMER GÜNLER
15) BETÜL DEMİR – MAVİLİM
16) YALIN – SARI ŞEKERİM
17) KENAN DOĞULU – KARA SAPLANTIM
18) MURAT BOZ – BU GECE SEN DAHA
GÜZELSİN (Keşke bu şarkıyı Tarkan’dan dinleseydik, seksapeline çok uygun
olurdu)
19) ZUHAL OLCAY – TUTAMIYORUM KENDİMİ
20) AYŞEGÜL ALDİNÇ – ANLA HALİMDEN
21) HANDE YENER – AMAN (Gönül
Gülşen’den dinlemek isterdi bu şarkıyı)
4 yorum:
yazını keyifle okudum albümü tekrar dinlerken ve kendi kritiğimi yaptım:
EN İYİLER:
Demet Sağıroğlu,Emre Aydın,Suat Suna,kayıtsız şartsız Ajda,Aşkın Nur Yengi ve Funda Arar EN SIKICILAR: Candan Erçetin,Nilüfer,Sezen,Tarkan. EN KÖTÜLER: Sıla,Mehmet Erdem,Mine Koşan,Öykü/Berk,Gülşen
Yazınız gerçekten çok isabetli krtiklerin yapıldığı bir yazı olmuş kaleminize sağlık. Bende albümü alınca ilk önce "Seni Seviyorum" adlı şarkıyı aradım ilk önce fakat olmadığını görünce direk yuh çektim, "Geceler"e baktım o da yok albümü rafda ki yerine bırakıp üstadın kendisinden dinlemeye devam etmenin daha keyifli olacağına kanat getirdim.
Hoş bir yazı olmuş. Fakat düzeltmekte fayda var: İki yerde, Benim Penceremden albümünün 1993'te çıktığını yazmışsınız. Oysa 1993'te çıkan albüm Son Şarkılarım; Benim Penceremden'in tarihi ise 1995 idi. Kolay gelsin.
Yorum Gönder