Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2015 Perşembe

GİTTİM, GÖRDÜM, YAZDIM - TOLGA AKYILDIZ'LA %100 AÇIK SAHNE

TOLGA AKYILDIZ'LA %100 AÇIK SAHNE, %100 GARANTİLİ EĞLENCE

Tolga Akyıldız Garaj İstanbul'da 8. defa müzikseverleri buluşturdu 

Yeni yılın son yazısı, yılın son günü olan bugün bu sene müzik açısından beni fazlasıyla doyuran Tolga Akyıldız’la %100 Açık Sahne’ye nasip oldu. 18 Aralık günü gene Garaj İstanbul'da 8.si düzenlenen ve üstat müzik yazarı Tolga Akyıldız’ın bize erken bir yılbaşı festivali yaşattığı gece, önceki 7 Açık Sahne’den farklı olarak tüm Açık Sahnelerin en kalabalığı ve en sürprizlisi oldu.

Hala haberdar olmayanlar için tekrarlayayım, Tolga Akyıldız’la %100 Açık Sahne, müziğin yeni isimleri ile gediklilerini aynı sahnede buluşturan, müzikseverleri sevdikleri dev isimlerle buluştururken yeni sanatçı, grup ve müzikleri tanımalarını sağlayan festival gibi bir müzik etkinliği. Bu açıdan müzikal misyonu büyük bir etkinlik.

Gelelim 18 Aralık’ta 8.si yapılan geceye. Sunuculuğunu bu geceyi onsuz düşünemeyeceğimiz İpek Atcan'ın yaptığı geceye 20 sanatçı/grup katıldı, ki bu şimdiye kadar yaşanmış Açık Sahneler’in en kalabalığı oldu. Gene rock’tan pop’a, rap’ten rock’n’roll’a chill’den senfonik tınılara her türden müzik ve müziğin efsanelerinin yıllar sonra ilk kez sahne aldığı bir şölen oldu. Müzik sanatçılarının yanı sıra, çok sevdiğimiz oyuncular Sevinç Erbulak ve Özge Borak’ın da sürpriz performanslarla renklendirdiği gece beş saat boyunca bizi saatleri anlamadan yeni müzik diyarlarına götürdü. Kendi adıma Nuri Harun Ateş gibi bir güzelliği keşfettiğim bir gece oldu.

Yeni gruplara tek eleştirimi de burada belirteyim, siz kendinizi ve müziğinizi tanıtmak için ordasınız, ama sahneye çıktığınızda, hemen çalayım gideyim gibi bir havanız oluyor, ne adlarınızı öğrenebiliyoruz, ne şarkılarınızın adlarını. Bu sizin için geniş kitlelere kendinizi çok iyi bir tanıtma fırsatı ama birkaç grup hariç kimse kendinden bahsedip bize tanıma imkanı vermiyor. Şimdi ayrıntılara ve izlenimlere geçeyim…

Gecenin ilk konuğu Kuytu grubu idi. Yeniden Doğsam ve Ada şarkıları ile performans gösteren Kuytu’nun müziği çok dinamik. Kurban-Duman karışımı bir tarzları olmakla birlikte, özgün bir yorum ve şarkı armonisi var. Solistin sesi de dinletiyor. Bu tür performanslarda hep bir yerden sonra dağılırım, sıkılırım normalde ve bir süre sonra kulaklarım yorulur, ama bu grupta sonuna kadar ilgiyle dinledim. İlk grup olmalarının dezavantajını yaşadılar biraz, insanlar yeni yeni geliyordu ve ortam yeni yeni kalabalıklaşıyordu. Kuytu’nun müziğini çok sevdim, siz de KUYTU Facebook Şarkısı adresinden bilgi alabilirsiniz.

Gecenin ikinci ismi, müzik dünyası dışındandı ve bu gecenin sürprizlerindendi. Penguen yazarı ve stand up sanatçısı Alpay Erdem sayesinde müziğe kısa bir ara verip anlattığı anekdotlarla hoş bir ortam yaşadık. Geceyi ısıtan ve ortamı kaynatan anekdotlarla Erdem hepimizin yüzüne tebessümler kondurdu. Ayazma (yazarların futbol oluşumu imiş), Hayko Cepkin, Alman dostluk maçı gibi başlıklarda komik anlardan bahseden Erdem, futbol ağırlıklı bir stand up şovu sundu. Tek eleştirim sahnede Alpay Erdem konuşurken seyircilerin bir türlü konuşmayı kesmeyip ortama bir uğultunun hakim olmasıydı. Seyircilerin saygısızlığı gecenin tatsız yanıydı. Alpay Erdem çok sempatik ve sevimliydi. Salondaki gürültüye rağmen hiç fire vermeden anlattığı anekdotlarla çok güldürdü beni. Bilhassa Alman Dostluk Maçında yedikleri 7-1 gol olayı şova damgasını vurdu.

Erdem’in arkasından gevşemiş bünyeler bir efsane ile kendine geldi. Whisky grubu yıllar sonra ilk kez Açık Sahne’de sahne alarak rock’n’roll türünü sevenlere nostalji yaşatırken dinamizminden hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi.  Aslında müziklerine çok hakim olmadığım ve ilk kez dinlediğim (bununla birlikte tabi ki müzikteki önemlerini bildiğim) grup Yak Bizi ve Babaanne şarkılarıyla ve yaptıkları gitar sololarıyla dinleyenleri 80lerden 2000lere giden bir köprüden geçirdiler. O dönemlere yetişememiş benim gibi müzisyenler için üç boyutlu bir zaman tünelinden geçmek gibiydi o kemancı zamanlarını yaşamak. Whisky grubu, Açık Sahne’nin kendi kendine alamet-i farikalarından biri olan Efsane Gruplar kategorisindeki yerini aldı. Daha önce Mavi Sakal, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi gibi önemli grupların yer aldığı kategorinin bu Açık Sahne’deki temsilcisi oldular.



Arkalarından 90ları kasıp kavurmuş gruplardan Kargo sahneye çıktı. Şahsen benim için Kargo Koray’dan sonra dinleyemediğim bir grup olmuştu, sonraki solist Ozan’la bir single ve bir cover albüm yapmışlar ve sonra haber alınamamıştı, meğer solist gene değişmiş. Bu yeni Kargo’nun müziği bana çok uzak geldi. Soundlar sertleşmiş, solistin tavrının Koray ya da Ozan’la uzaktan yakından alakası yok, ısınamadım. Pek keyifli değildi yani bu yeni Kargo benim için. Yeni çıkaracakları albümden şarkılar söylediler, hiçbiri beni çarpmadı, 3. bir derece dinlenebilir ama adlarını bile öğrenemedim. ben Şairin Elinde, Kalamış Parkı, Yüzleşme gibi zengin armonik yapıları olan şarkılar bekliyordum. Zaman değişir, insanlar değişir, müzik değişir, sound değişir elbette ama Kargo benim için bu değildi. Fazla underground benim için. Bunu da sitem defterine geçireyim.

Kargo’nun ardından sahneyi Gece Yolcuları aldı. Gece Yolcuları yıllardır müzik piyasası içinde eli yüzü düzgün işler yapan, hayli hatrı sayılır bir kitleye sahip gruplardan, gene de daha da büyüyecekken oldukları yerde sayıyorlar gibi geliyor bana. Ne uzuyor ne kısalıyor gibiler. Gecede Çok Aşığın var Diyorlar cover’ı son zamanlarda çıkardıkları en iyi şarkı Meyhaneler Sen ile sahne aldılar. Seyirciler ile iletişimleri çok iyi ve kitlesi de tutkulu bir kitle. Meyhaneler Sen’i bütün bir salona söyletebildiler ve çok keyifliler. Böyle grupları albümden dinlemek yerinde canlı performanslarını izlemeyi daha çok sevdiğime karar verdim. Albümden alamadığım hazzı sahne performanslarından alıyorum çoğu zaman.

Gece Yolcuları sahneden inerken yerlerini Redd’e bıraktılar. Daha önceki Açık Sahnelerden birinde daha sahne alan Redd de albümden çok canlı performansta izlediğimde daha keyif aldığım bir grup. İki şarkı söylediler, bilhassa benim de favorim olan Falan Filan ile coşturdular. Doğan Duru’nun çok cool bir duruşu ve şahane tınlayan bir sesi var ve bunu sahnede daha iyi yansıtıyor.

Gecenin bir sonraki yeni grubu Neyse oldu. Aslında birkaç yıllık bir geçmişle çok yeni bir grup sayılmasa da, diğer gruplar arasında yenilerden biriydi. Neyse grubu geçen Açık Sahne’de yer alacaktı ancak bu Açık Sahne’ye nasip oldu. Performansları pek beni çarpmadı doğrusu. Solisti çok sempatikti, ama ses tonu ve şarkı söyleyişiyle bizi avcunun içine alamadı. Bana sadece bağırıyor gibi geldi. Radyoda duysam ayırt edebileceğim bir ses rengi yoktu. Ben öyle karakteristik sesleri olan solistleri dinlemeyi seviyorum. Mesela geçen Açık Sahnede The Away Days, bunda Kuytu böyle bir keşif olmuştu benim için. Neyse’nin şarkıları iyi olsa da solistin sesi zayıf. Moda sokamadı. Ama internette haklarında biraz araştırma yaptım ve aslında nitelik itibariyle çok övgü alan bir grup olduğunu okudum. Ben de bir kez daha dinlemeden net bir şey söylememeye karar verdim. Albümlerini dinlemek lazım.

Arkasından daha önce duymadığım isimlerden Derin Sarıyer, müzik ortağı Oğuz Kaplangı ile birlikte gitar akustik bir performans sergiledi. Esasen iş adamı olduğunu ve müziği hobi olarak yaptığını öğrendiğim Derin Sarıyer, yorulan kulaklarımıza güzel bir akustik mola oldu. Çok özel bir ses rengi olmamakla birlikte, şarkıları kendini dinletiyor. Şarkı sözleri de derinlikli, ilk olarak 2015 yılında çıkardığı Yazılamayanlar Aklımda teklisini seslendirdi Sarıyer. Bülent Ortaçgil akustiği vardı performasta. Keyifliydi. Bir de Törensiz Gömülen Hayaller diye bir şarkısını seslendirdi. Oğuz Kaplangı zaten yılların müzik üstadı, daha önce geçen Açık Sahne’ye Ters Takla grubuyla konuk olmuştu.


Derin Sarıyer’den sonra sahneye bence gecenin ENNNNNNNNN muhteşem, en ağzımı açık bırakan, en bitmesin dediğim Murat İlkan performans grubu çıktı. Eski Pentagram üyesi Murat İlkan, yanında Şebnem Ferah band’in kendi hayran kitlesi olan gitaristi Metin-Metoboy-Türkcan, kemanda Melisa Uzunarslan ve bas gitarda Alper İlkan ilk olarak 1993 yılında birlikte kurdukları Akustik projeyi Açık Sahne’de hayata geçirdiler, Metallica’dan girdiler, Pentagram’dan çıktılar, Murat İlkan şarkılarını es geçmediler ve senfonik düzenlemelerle ve performanslarla şu an düşününce bile tüylerimi diken diken eden enfes bir performans gösterdiler. Senfonik rock son zamanlarda çok ilgimi çeken bir tür. Şebnem ferah bunu 2007 yılında bir konserle örneklemişti. O zamandan beri işte tam sevdiğim bir müzik türü buldum dediğim bir tür oldu. Zaten keman/yaylı geçişleri olan akustik gitar performansları kalp bendir :). Ortamı resmen büyülü bir atmosfere çevirdi dörtlü. Murat İlkan’ın vokali, sürükleyicilik, akıcılık, dinlenirlik her şey on numaraydı. Konserlerine tam gaz devam ediyorlar, mutlaka biletix’ten veya facebook sayfalarından öğrenip gidin derim.


Bu müzik şöleninin arkasından yeni isimlerden Selin Sümbültepe isimli çıtıpıtı bir solist çıktı. 2015 yılında Renk Vermez Sana ve Çocukluğuma teklilerini çıkaran Sümbültepe, duru sesi ve caz tonlarında müzik tarzıyla gecenin renklerinden oldu. Dinlendirici vir ses tonu vardı, ama sürükleyici bulmadım, ateşleyici bir şey yoktu, halbuki ne kadar da tatlı duruyor sahnede. Sesi pürüzsüz ve caz tınıları severleri memnun edecek bir solist. Zaten sık sık konserleri oluyormuş ve şimdiden sosyal ağlarda hatrı sayılır bir popülerliği yakalamış durumda. Daha sonra sahneye davet ettiği Aslı Demirer’le birlikte sahne canlandı biraz. Aslı Demirer önce Güneşin Kızları dizisinde dinlediğimiz Binsem Gitsem ile moda soktu, daha bu sene çıkardığı teklisi Saat 12’yi seslendirdi. Polifonik olarak grupça seslendirdikleri şarkıyı sevdim. Daha sonra Gökhan Türkmen’le düet yaptığı Korkak ile giderayak iyi ce toparlandılar, tam alıştılar ve bizi de müziklerine alıştırdılar derken sahneden inmek zorunda kaldılar. Bir iki şarkı daha söyleselerdi daha da açılacaklardı. Gökhan Türkmen Aslı Demirer ile düetinin ardından 2015 yılında çıkardığı Yoluna Taş Koydum teklisini seslendirdi v gayet güzel bir reaksiyon aldı. Bu şarkıyı Kemal Doğulu söylüyor sanıyodum, meğer Gökhan Türkmenmiş, bunu da öğrenmiş oldum.



Arkasından gene rock sularına daldık ve rock müziğin en üst düzey isimlerinden Ogün Sanlısoy ortamı coşturmaya geldi. Çal’la başladı, Avunmak Zor’a girdi, oradan Anma Arkadaş diyerek hep birlikte eski sevgiliye çemkirdik. Adrenalinli bir adam Ogün Sanlısoy ve sahnede seyirciye samimiyetini geçiren insanlardan, birkaç kere izledim Ogün Sanlısoy’u, o klasik seyirci şarkıcı duvarı olmaz Ogün’de, arkadaşlar der, yer yer konuşur, hatta şimdi ne çalalım diye seyirciyi de sahneye dahil eder. Bu yüzden haklı bir sıkı hayran kitlesi vardır. Sahnesi de iyi. Gürültülü müzikte de, akustik de dinletir kendini. Etkileşimi iyidir. Açık Sahne de bir istisna olmadı bu anlamda. Benim de aralarında bulunduğum seyircilerin bağıra çağıra eşlik etmesi boşuna değil.

Gece tür değiştirdi ve rap müzik şarkıcısı Sansar Salvo sahneye çıktığında salondaki rap dinleyicileri de kendilerini göstermeye başladı. Rap müzik benim tarzım değil hiç ama güzel bir rap performansı izlemek her zaman keyiflidir. Bu anlamda en beğendiğim isim Ceza, ki geçen Açık Sahne’nin yıldızı olmuştu performansıyla. Sansar Salvo bu anlamda pek hitap etmedi bana. Şarkılarında neden bahsettiğini anlayamıyorum. Gene de benim ağzını takip edemediğim şarkıları tek bir sektirme olmadan söyleyen sıkı takipçilerini memnun eden bir performans gösterdi.

Arkasından rock’ın çılgın kadınlarından, benim de bütün gece izlemeyi beklediği Pamela, çılgın lakabını veren bir performansla Muhabbet Bağı’na girdi, önce ağır tonlarda yavaş yavaş söylediği şarkının ikinci yarısından itibaren bizi baş döndürücü bir performansla fırtınaya tuttu. Kah kendini yerlerden yerlere attı, kah seyircilerle muhabbet etti, kah seksi performanslarla hepimize vaaauuv dedirtti ve Muhabbet Bağı ile birlikte söylediği İstanbul ve Ayrılamayız Biz ile gecenin en coşan ve coşturan şarkıcısı oldu.

Gece sona yaklaşırken, benim bütün gece çıkmasını beklediğim, sesini şarkılarını çok sevdiğim Çiğdem Erken sürprizler yaşatan performanslarıyla sahneye geldi. Gece artık bitmeye yakın olduğu için ve insanlar teker teker gitmeye yol almışken, daha rahattık ve Çiğdem Erken ikisi solo ikisi sürpriz isimlerle olmak üzere 4 şarkı seslendirdi. Önce çakmak takıntısından bahsedip Çakmak şarkısını seslendirdi, sonra gecenin ilk sürprizi olarak oyuncu Sevinç Erbulak’ı sahneye çağırdı ve Erbulak tüm sıcaklığı, tatlılığı ve sevimliliğiyle Çiğdem Erken’e Çakmak gibi şarkısında eşlik etti. Artık biz bize kalmış gibiydik, Sevinç Erbulak’ın ardından bir diğer sevdiğim oyuncu Özge Borak sahneye çıktı. Onu sahnede görmek çok mutlu etti. Ajda klasiği Düşünme Hiç şarkısında çok güzel bir performans gösterdi. O gece buna tanık olmak çok güzeldi. Derken konseri beraber izlediğimiz ve muhabbet ettiğim kişinin Özge Fışkın olduğunu anlamamla sevincim arttı. Özge Fışkın da çok iyi seslerden ama günümüz müzik piyasası içinde yeterince kıymet verilmediğini düşündüğüm değerli bir ses. Çiğdem Erken de fark etti Özge Fışkın’ı seyircilerin arasında ve onunla sürpriz bir Dünyayı Durduran Şarkı düeti yaptı. Sonra Sevinç, Özge B ve Özge F beraber şarkı söyledi.

Gecenin son performansı geldiğinde ben de kapıya yönelmiştim, Tolga Abi’nin “Olm, nereye Nuri Harun Ateş’i de izle’ demesiyle geri döndüm ve ne kadar isabetli olduğunu Nuri Harun Ateş’i izleyince anladım. Bütün gecenin en güzel noktası ve gecenin en güzel keşfi Nuri Harun Ateş oldu. Kontrtenor olan Nuri Harun Ateş, operamsı etnik şarkılarıyla geceyi büyüledi resmen. Benim için gecenin en iyi performansçısı ve yıldızı oldu. Cem Adrian’ın dinlenebilir olanı, artısı sıcak ve samimi olması. Bizi kostümü, şarkıları, havası, mütevaziliğiyle ağzımı hayranlıkla açık bırakarak iki şarkı söyledi. Keşke sona kalmasaymış, salonda çok fazla insan kalmamıştı o çıktığında. Ama benim için böyle bir performansa tanık olmak gerçekten mutluluk verici bir keşif oldu. Tolga abi iyi ki izlememi söylemiş.

21.30’da başlayan gece, böylece saat 03.00 gibi sona erdi. Müziğin her türünden en iyi örnekleri ve sanatçıları dinlediğimiz festivalde sürpriz izleyicileri de vardı. Şebnem Ferah, Aylin Aslım ve Murat İlkan bir masaya oturmuşlar programı izliyor, muhabbet ediyorlardı. Onları izlerken gözümün önüne gene yaşayamadığım Kemancı dönemleri geldi, zira o masadakiler benim için Zeytin, Volvox ve Pentagram masasıydı. Velakin bunu onlara söylediğimde keyifle güldüler. Keyifli o dostları birlikte görmek.

Bu festival seneye de tam gaz devam edecek, ben de orada olup sizlere izlenimlerimi anlatacağım. Dilerim bir nebze olsun orda hissettirebilmişimdir. Yılın son yazısı böyle biterken, hepinize müzikli, sağlıklı, mutlu yıllar dilerim, yeni yıl size gönlünüzden geçenleri getiren bir yıl olsun… Mutlu yıllar…


18 Aralık 2015 Cuma

2015 YILINDA DİNLEDİKLERİM - TEKLİLER/MAKSİLER, PROJE ALBÜMLER, HAYAL KIRIKLIKLARI VE DİNLEMEDİKLERİM...

2015 YILININ EN İYİLERİ (DEVAM)


Bir önceki yazımın devamı olarak, bu yazıda bu sene kulak verdiğim, bazılarını alıp arşivime koyduğum Teklileri/Maksileri, Proje albümlerini, Hayalkırıklıklarımı ve dinleme fırsatı bulamadığım albümleri yazdım.

PROJE ALBÜMLER:

1) EDA-METİN ÖZÜLKÜ – BİZİM ŞARKILAR : Müziğin en tatlı çiftlerinden Eda-Metin Özülkü’nün yıllarca kulaklarımıza dolmuş şarkıları yeni seslerden kulaklarımıza ulaşıyor. Hande Subaşı’nın Saymadım Yılları ve Yaşar’ın Sen Daha Dur yorumları bilhassa çok çok iyi. Yazısını şuradan okuyabilirsiniz: EDA-METİN ÖZÜLKÜ - PROJECT-BİZİM ŞARKILAR Albüm Yazısı

2) BAHA'NIN 40 YILLIK ŞARKILARI : Müziğin kült gruplarından Güzin ile Baha’nın Baha’sının 40 yıllık şarkılarının yeni seslerle yeniden hayat bulduğu bir toplama saygı albümü. Yeliz’den Büyümsün ve Jale’den Bitti Ama İz Bıraktı yorumları aklımda kaldı.


3) SELDA – 40 YILIN 40 ŞARKISI : Bir dev sesin 40 yıllık zamansız şarkılarını iki CD’de toplayan nefis bir toplama albüm. Selda Bağcan kıymeti bilinesi sanatçılardan. Tüm albüm favori.

4) VOLGA TAMÖZ – NO. 2 : Albüm yapan aranjörler modası gereğince albümlenen aranjörlerden Volga Tamöz bu üçüncü albümünde gene müziğin özel ve güzel isimleriyle keyifli bir toplama hazırlamış. Benim aslında çok sevdiğim bir tarz değil bu tür aranjör albümleri, çünkü çok disko kulüp tarzı bir insan değilim, ama 2 cd’lik albümde yer alan isimler, bilhassa İzel gibi sesine hasret olduğum sanatçıları duymak babında kulak verdim. Bir de albümde yer alan ve Hande Yener’in en iyi şarkılarından olduğunu düşündüğüm Sebastian’ı nereye koyacağımı bilemediğim için bunu da listeye ekledim.

5) MELİKE DEMİRAĞ – YETER ARTIK! :
Aslında bir proje albümü değil bu, ancak Melike Demirağ’ın 1978 yılında çıkardığı bu plak, bu defa CD formatında bizlerle buluştuğu için bu listeye aldım. Melike Demirağ’ın sıcacık ses ve şarkılarını bizlerle buluşturduğu için en büyük teşekkürleri Hakan Eren’e göndermek gerek.

TEKLİLER/MAKSİLER

1) AYŞEGÜL ALDİNÇ – BİR TEK GÖRDÜĞÜM :
Bu senenin en heyecanlandıran teklisi Ayşegül Aldinç’ten geldi. Nisan ayında çıkan teklide, Ayşegül Aldinç bir Mabel Matiz şarkısında hissettiren yorumculuk dersi verirken, 2015’in en iyi şarkılarından birine ses veriyor.

2) SEVİNGÜL BAHADIR – SUSTUM : Benim için Sevingül Bahadır denince akan sular durur, bu yüzden Sevingül Bahadır’ın bir Efe Bahadır-Sıla ortaklığında Ocak ayında çıkardığı teklinin haberini alınca bir süre ağzımı kapatamadım. Zamana direnen bir ses onunki, farklı, sıcak, bizden. Yunan melodilerine yazılan güzel Türkçe sözlere bu Sevingül dokunuşuyla Sevingül Bahadır, bunca zaman içine attıklarını da dışa vurduğu bir şarkıda bizlere ulaşıyor. Kesinlikle 2015’in en iyi şarkılarından.

3) REYHAN KARACA – SOBE : Bu sene Reyhan Karaca’nın dönüşüm yılı oldu. Daha önce çıkardığı ancak pek başarılı olmayan teklilerin ardından, Ocak ayında yayınlanan bu şarkı Reyhan Karaca’nın insanları ters köşe yaptığı bir şarkı oldu. Soundundan imajına tam bir dönüşüm geçiren Reyhan Karaca “işte beklediğimiz Reyhan bu” dedirten ve beklentileri yükselten bir tekliyle 2015’te en beğendiklerim arasına girdi. Öyle yüksek bir şarkıydı ki, sonrasında çıkardığı Şans biraz altında kaldı bu soundun. Bu yola girmeli bence yeni teklilerinde de. Bence 2015’in en başarılı teklilerinden.

4) GÜLÇİN – BİR TANECİK AŞKIM : Gruptan ayrıldıktan sonra müzik çevrelerince iyi bulunan işler yapan ancak –bence– yeterince patlama yaratmayan Gülçin şirketini değiştirdikten sonra Şubat ayında bir maksi ile döndü. Bir Tanecik Aşkım adlı parça kulağı hemen saran melodisi, yeni nesle hitap eden sözleri ile keyifli bir dinlemelik sunuyor. Benim dilime dolanan şarkılardan.

5) İLKER ÖZDEMİR (e.e. ZERRİN ÖZER) – YAĞMURLAR : Aysel Gürel’in manevi oğlu İlker Özdemir, yıllardır beklediğim albüm çalışmasının habercisi olarak gene yıllardır beklediğim bu tekli ile 2015’in sonlarında bir sürpriz yaptı. Dev ses Zerrin Özer’le yaptığı bu şarkı 2015 biterken aralık ayında ucundan yetişti. 2016 yılında daha fazla yayılacaktır diye umuyorum, çünkü İlker Özdemir yıllardır tırnaklarıyla kazıya kazıya çalışıyor, hak ediyor müzikte üst düzey bir yeri. Bu şarkı 2015’in giderayak en güzel sürprizlerinden oldu benim için, sıra 2016’da albümle taçlandırmada.

6) SİMGE – MİŞ MİŞ : Yazın en büyük hitlerinden bir Riff Cohen coverı olan Miş Miş Simge’yi biden spot ışıklarının altına çekti. Yıllardır sahnede olan ve akla gelebilecek bütün büyük isimlerle çalışan Simge kendi kanatlarıyla uçmaya başladığından beri müziğin sefasından çok cefasını çekti, ilk albümü Yeni Çıktı tanıtım kurbanı olarak bilinmeyen albümler arasında kayboldu gitti ama Simge uğraşıyor didiniyor ve bunun karşılığını bu yıl gördü. Bu yaz Haziran ayından başlayarak hepimizi değişik müzik akışıyla başımızı döndüren Miş Miş’le salladı durdu. Sırada yeni tekliler var.

7) AYŞE HATUN ÖNAL – GÜM GÜM :
Ayşe Hatun Önal müziğe bir döndü pir döndü. Geçen seneki Çak Bir Selam fırtınası dinmeye yakın Ocak ayında Güm Güm’le yelkenlerini gene şişirdi. Şarkı slogan yaratan bir tekli oldu ve “Göğsümden ama kalbimi, kalbimi, kalbimi söküyor” diye diye gezdik durduk bu yıl.

8) YEŞİM SALKIM – UNUTURSUN GÖNLÜM :
Temmuz çıkışlı bu makside Yeşim Salkım önce Şehrin Işıkları isimli şapşahane bir tekliyi, ardından 1995 yılının en dikkat çekici şarkılarından Uhde Seçil klasiği Unutursun Gönlüm’ü yayınladı. Şehrin Işıkları bu sene en çok etkilendiğim şarkılardan oldu.

9) SONER ARICA – YAP BOZ : Soner Arıca’nın rock dokunuşlarla yorumladığı ve bence Soner Arıca’nın tüm diskografisindeki en sağlam şarkılardan biri olduğunu düşündüğüm Yap Boz parçası Nisan ayında yayınlandı. Klasik Soner Arıca şarkılarından farklı havası ve tonu var.

10) EDİS – OLMAMIŞ MI : Geçen sene Benim Ol ile hayatımıza bodoslama dalan Edis Görgülü, içinde bu şarkıyla birlikte Olmamış Mı isimli teklisiyle 2015 yılında da konuşuldu.

Ve diğerleri: 

İlk 10'umda olmayan ama kulağımı çeken diğer tekliler de şöyle efenim:

KENAN DOĞULU – AŞK İLE YAP : Kenan Doğulu 2015 Temmuz’unda gene önceki şarkılarının izinden giden bir şarkı çıkardı ve slogan/hashtag haline gelen bu şarkı ile yüzü epey güldü.

MUSTAFA SANDAL – BEN OLSAYDIM : Mustafa Sandal bu seneyi boş geçmedi ve yıllar süren güzel Mustafa Sandal şarkıları hasretine nihayet dinlenebilir Haziran’da çıkardığı iki şarkı ile son verdi.

SERTAB ERENER – TESADÜF AŞK : Sertab’ın Nisan’da çıkardığı tekli çok ses getirmedi, çok tanıtımı da dönmedi ama melodik yapısını sevdim şarkısının.

YALIN – BİR BAHAR AKŞAMI : Yalın 2015’i teklilerle geçirdi ama aklımda bir tek Ocak ayında çıkardığı bu ilk teklisi kaldı. Alaturka formlarda slov bir şarkı olan Bir Bahar Akşamı klasik Yalın şarkılarının izinden gidiyor.

BURAK KUT – OLDUĞU KADAR OLMADIĞI KADER :
Burak Kut da 2015 yılını tekli ile geçirenlerden. Değişik bir ritmi olan şarkıyı, Burak Kut’un yüzü suyu hürmetine dinledim. Fena değil.

AYNUR AYDIN  GÜNAH SEVAP : Aynur Aydın'ın çıktığından beri dilime en çok dolanan şarkısı bu oldu. Şarkı Aynur Aydın'ın yüzünü güldürdü, istediği popülerliği de sağladı, ama ben hala mesafeli duruşundan dolayı sıcaklık duyamıyorum. Şarkısı ise dinlemesi keyifli şarkılardan.

ECE SEÇKİN  AMAN AMAN : Ece Seçkin saçlarını pembeye boyayarak Hadise'ye benzeme ithamlarından kurtulduktan sonra, bu sene Aman Aman ve Follow Me isimli iki şarkı çıkardı. Yeni neslin en dikkat çekici genç isimlerinden. Her yerde çok çaldı, popüler oldu ama şarkıları beni pek açmadı. Daha çok teenage grubun hislerine tecüman olan şarkılar barda, kulüpte filan iyi gidiyor, ayrıca dinlemem ama. Follow Me daha iyi bir ritme sahip.

HAYAL KIRIKLIĞI:

1) NAZAN ÖNCEL – AŞKİTOM : Nazan Öncel’in sırf canının istediği ya da para kazanmak için yaptığına inanmak istediğim ve bir an önce tarihin derinliklerine gömülmesini istediğim, boş zamanına gelmiş bir şarkısı.

2) HANDE YENER – KIŞ KIŞ : Kesinlikle bu sene bundan daha kötü bir şarkı gelmiyor aklıma.

3) SİBEL CAN – BİR PARMAK BAL :
Tarkan’a rağmen kötü bir şarkı. Sanki Tarkan “öff şarkı şarkı, al da kurtulayım senden” der gibi yazmış. Tarkan adının bile iş yapmadığı bir tekli olarak geçip gitti. Melodi yok, söz yok, ritim yok, hiçbir dinlenirliği yok.

4) AJDA PEKKAN – YAKARIM CANINI : Ajda’nın yılların divası lakabıyla saçmalama hakkını kullandığı, gereksiz, saçma sapan, çok anti-Ajda bir şarkı. Tarihin çöp sepetindeki yeri hazır.

DAHA DİNLEME FIRSATI BULAMADIKLARIM: Bunlar da yıl biterken henüz dinleme ve fikir edinme şansı bulamadığım albümler olarak geçip gittiler.

1) CANDAN ERÇETİN – AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN

2) GÜLBEN ERGEN – KALBİMİ KOYDUM

3) FUNDA ARAR – HOŞ GELDİN

4) ATİYE – ABRAKADABRA

5) TEOMAN 
 ESKİ BİR RÜYA UĞRUNA

YILIN FENOMENİ ÖDÜLÜ: 2015 model Küçük Ceylan olan Merve Özbey, deli bir pr çalışmasıyla yükseltilen şarkısı Yaş Hikayesi’nin “vurur yüze ifadesi …. Bitanesi” satırından yola çıkan bir furya yaratarak sosyal medyada fenomen olup çıktı. Sıradan insanlardan bakanlara kadar herkes bir durumu anlatmak için bu tümceyi kullandı. Bu durum albümün, Merve Özbey’in ve albümdeki diğer şarkıların bile üzerine çıktı hatta. Bu yüzden albüm hakkında bir fikrim yok, Özbey’in sesi sevdiğim bir ses rengi değil, şarkılar hakkında hiçbir fikrim yok ama sağlam bir PR ile yılın fenomeni ödülünü verdim naçizane.

Bu seneki listem bu şekilde, bu sene çok güzel şeyler dinledik, seneye çok güzel işlerin çıkacağı bir yıl olacak. Bu seneden haberci olan nice güzel albümlerin hazırlık haberleri geldikçe ben de merakla bekliyorum. Seneye görüşene kadar müzikle kalın, korsana prim vermeyin ve beni takipte kalın. Sizi 2015'in en iyi albümüyle başbaşa bırakayım şimdi. SEN ORDA YOKSUN albümünü resmi olarak aşağıdan dinleyebilirsiniz.


17 Aralık 2015 Perşembe

2015 YILINDA BUNLARI DİNLEDİM...

2015 YILI EN İYİ ALBÜMLERİ LİSTEM HUZURLARINIZDA...

Bu sene bizi neşelendiren, hüzünlendiren, sevincimize ya da yalnız gecelerimize, dostlarla keyifli anlarımıza, coşkularımıza, ayrılıklarımıza, kavuşmalarımıza, barışmalarımıza eşlik eden birçok güzel albüm çıktı. Bir sene daha biterken, her sene yaptığım gibi Aralık ayının ikinci haftasında, ben de sizlerle bu yukarıda saydığım duyguları yaşadığım, almaya değer bulduğum albümleri yazdım. Bu liste öznel bir liste, o yüzden “şu neden yok, bu da olmalıydı” diyecekler kendi 2015 en iyi albümlerini paylaşırlarsa çok sevinirim.

İşte benim bu sene almaya değer bulduğum albümler ve tekliler/maksiler:

1) GÖKSEL – SEN ORDA YOKSUN
Göksel bu seneye, iki sene önceki Bende Bi Aşk Var şahanesinin tamamlayıcısı, kardeşi olan ve aklın yolu bir dercesine dinleyiciler kadar profesyonel müzik yazarlarının da en iyileri listesine giren Sen Orda Yoksun ile girdi. Şarkılarındaki kırılgan ama gururlu kadın portresi Göksel’e çok yakışıyor. Ocak 2015 yılında çıkan bu albüm, bu şarkıların bende hissettirdikleri, Göksel’in sesinin tınısı, sözleri, müziği, düzenlemeleri, samimiliği ve sahiciliğiyle 2015 yılının en iyi albümü benim için. yazısını şuradan okuyabilirsiniz: GÖKSEL - SEN ORDA YOKSUN Albüm Yazısı

Albüm favorilerim: Sen Orda Yoksun, Açık Yara, Bin Parça, Denize Bıraksam

2) NÜKHET DURU – AŞKIN ‘N’ HALİ
Yılların zamansız divası Nükhet Duru 2015 yılı Nisan ayında yenilerden ve eskilerden dinlemeyi ve seslendirmeyi en sevdiği şarkıları bir albümde topladı ve 2015 yılının en şık albümlerinden birine imza attı. Nükhet Duru gibi büyük isimlerin yeni nesil müzisyenlere ve müziklere destek vermesi gerçekten çok önemli. Genelde sürekli eski zamanlar övülüp yeni müzikler en hafif tabirle “yerin dibine batırılır” ya, işte Nükhet Duru halen müzikal zenginliklerin peşinde bir sanatçı olarak yeni nesilden sevdiği müzisyenlerin şarkılarını Nükhetçe yorumlayarak hem güzel bir ders veriyor, hem de geçmişe ve şimdiki nesle erişiyor. Yazısını şuradan okuyabilirsiniz: NÜKHET DURU - AŞKIN N HALİ Albüm Yazısı

Albüm favorilerim: Sonbahar, Ben Seni Çok Sevdim, Söyleyemedim

3) NİLÜFER – KENDİ CENNETİM
Mayıs ayı canımın içi Nilüfer’imin yepyeni şarkılarla kulaklarıma ve arşivime dolduğu bir ay oldu. Şahsen benim için en iyi albümlerinden biri olan Karar Verdim’den sonra, Kendi Cennetim ile Şehrazat, Sezen Aksu, Nazan Öncel gibi devlerin parmaklarının dokunuşu ve yeni isimler ve kendisine ait şarkılar ile yıllardır dinlediğim en iyi Nilüfer albümü ortaya çıktı. Yazısını şuradan okuyabilirsiniz: NİLÜFER - KENDİ CENNETİM Albüm Yazısı

Albüm favorilerim: Elimden Gelen Bu Kadardı, Aylar Geçti, Haziran Vakti, Havalandı Ruhum, Seninim

4) MABEL MATİZ – GÖK NEREDE
İlk iki albümüyle sesine ve yorumuna ısınamadığım Mabel Matiz, Şubat 2015’te çıkardığı Gök Nerede ile sadece benim değil, amatör/profesyonel müzik dinleyicilerinin de gönül tahtına kuruldu. Gerek sözlerin, gerek müziklerin, gerekse yorumun olgunlaşıp güzelleştiği, keyifle dinlenen, güçlü şarkıların olduğu bir albümümüz oldu. Nazan Öncel’in Bir Hadise Var’ına getirdiği enfes yorum da Mabel’in sesine ve duygusuna yakışan şarkıyı seçmekteki başarısını gösteriyor.

Albüm favorilerim: Tuzla Buz, Sarışın, Gel, Vals, Bir Hadise Var

5) CİHAN GÜÇLÜ – KİM ANLIYOR Kİ
2015 yılının sonlarına yaklaşılırken 5 yıldır kulaklarımın yollarını gözlediği Cihan Güçlü’nün ikinci albümü Ekim ayında raflardaki yerini aldı. Cihan Güçlü ilk albümü Ama’nın çizgisindeki bu yeni albümünde gene güçlü sözler, güzel müzik yürüyüşleri, hikaye anlatan şarkılarla beni mestlerden mest beğendirdi. Cihan Güçlü duygusunu Yaşar’ın ilk zamanlarındaki coşkun haline benzetiyorum. Bu şarkılar da günlük yaşamdan öğeleri ve söyleyişleri de barındırması ve size “aaa ben bunu yaşamıştım” duygusunu veren hikayeleriyle içine alıyor, şarkılardaki kişi siz oluyorsunuz ve bunları birilerine söylediğiniz zamanlara gidiyorsunuz. “Ayrılsak da Beraberiz”ci duygu diyorum ben Cihan Güçlü’nün duygularına.

Albüm favorilerim: Bihaber, Ayırmıştı Hayat, Biz İkimiz, Yalandır Güldüğüm, Korkuyorum

6) ÇİĞDEM ERKEN – MANİTA

Nisan ayı müziğine aşık olduğum Çiğdem Erken’in albümü Manita’yı getirdi. İlk iki albümüne göre gerek yorumculuk (zira sahne yorumculuğu ile albüm yorumculuğu farklıdır) gerekse söz-müziklerdeki matematikte en yüksek müzikaliteye ulaşan Çiğdem Erken, bu albümde adeta bizimle sırlarını paylaşıyor, kendini anlatıyor, içini döküyor, çocukluğuna da uzanıyor, düşlerinden de bahsediyor, zaman zaman eskiyi anıp efkarlanıyor, onu dinlerken bir arkadaşınızla keyifli bir gecede, muhabbetin dibine vurmuş gibi oluyorsunuz, gülüyorsunuz, ağlıyorsunuz, kıkırdıyorsunuz, dedikodunun dibine vuruyorsunuz, rahatlıyorsunuz, tabi ki bir kadeh akşam rakısı eşliğinde…

Albüm favorilerim: Bir Kadeh Akşam Rakısı, Kelebek, Dünyayı Durduran Şarkı, Cesaretinden Bir Can Kazan

7) ZUHAL OLCAY – BAŞUCU ŞARKILARI 3
Zuhal Olcay Şubat 2015 yılında çıkardığı albümde, gene önceki serinin devamı olarak sevdiği şarkıları Zuhalce seslendirerek kulaklarımızı şenlendiriyor. Albümde Zuhal Olcay hiti İyisin’in blues-caz türü düzenlemesi ayrı bir hoşluk katmış şarkıya, o ilk şarkıdaki orta halli kadının yerine bu defa ekonomik durumu iyi, yüksek sosyeteden bir kadının duygusunu hissediyorsunuz mesela. Zuhal Olcay söylediği her şarkıyı kendine yakıştırmayı biliyor ve tiyatrocu olduğu için her yorumunda ayrı bir Zuhal kılığına bürünüyor. Bu yüzden dinlemesi çok keyiflidir Zuhal Olcay’ın sesinden hüznü de, mutluluğu da. Zuhal Olcay Tual grubuna ait Pencere şarkısı ile çıkış yaptı. Seçilen şarkılar hepimizin çeşitli dönemlerine eşlik etmiş şarkılar, keşke daha fazla bilinseydi bu albümün kıymeti. Benim için 2015 yılının en iyilerinden. Yazısını şuaradan okuyabilirsiniz: ZUHAL OLCAY - BAŞUCU ŞARKILARI 3 Albüm Yazısı

Albüm favorilerim: Eksik Bir Şey, Pencere, Söyleyemedim

8) ECE DORSAY – DÜNYAMIN HARİTASI
Ece Dorsay 2015 yılı bitmeden ucundan yetişen müzisyenlerden ve nihayet yıllardır onca dertleşmelerin, hazırlıkların, heyecanların, pes etmelerin, sonra yeniden umutlanmaların ardından 2015 Aralık’ında şapşahane albümü Dünyamın Haritası’nı çıkardı. Bu albümde, albümün adından da anlayacağınız gibi Ece sizi kendi dünyasına davet ediyor ve o yukarıda saydığım süreçlerde yaşadıklarını sizlerle paylaşıyor. Ece’yi tanıyanlar onu ne kadar can bir dost olduğunu bilir, bu albüm onu –henüz– tanımayanlara (neden?) Ece’nin dünyasına girme fırsatı veriyor. Albümün çıkış şarkısı da bu temelde çok doğru seçilmiş bir cover şarkısı olan, yeni bir düzenlemeyle adeta baştan yaratılan Vitrin. Zira tamamen beni anlatıyor dediği şarkı, Dünyamın Haritası’nın genel bir özeti aslında.

Albüm favorilerim: Bar Taburesi, Dünyamın Haritası, Seninle, Belki Bir Gün

9) KAAN TANGÖZE – GÖLGE ETME
2015 yılının ikinci yarısında sürpriz bir albüm raflara çıktı. Duman grubunun nev-i şahsına münhasır solisti Kaan Tangöze tek gitar ve mızıka ile solo olarak karşımıza çıktı. Heyecan verici bir albüm nereden bakarsanız, çünkü alışılmadık, çünkü hiçbir elektronik müdahale olmadan sadece bir gitar ve mızıka ile çalınan şarkılar var, sanki Kaan Tangöze ile oturmuş müzik yapıyorsunuz gibi. Kendi salonunda dostlarıyla yaptığı müzik muhabbetlerini bizlerle paylaşmış gibi. Şarkıları yabancılamıyorsunuz, yorumlarda da bilinen Kaan yorumun aksine daha sakin, daha pesten bir Kaan duyuyorsunuz. Bu albüm akustik müziğe geri dönüşün umutlu bir habercisi gibi. Şarkılarda hayat ve ilişkilerin yanı sıra, toplumsal olaylara ve yöneticilere göndermeler de yoğun, çünkü Kaan’ın toplumsal konularda ne kadar duyarlı ve ses çıkaran bir adam olduğu malum. Son zamanlarda yaşadığımız olayların da bir andacı gibi albüm Kaan tarzında ve sözleriyle.

Albüm favorilerim: Bekle Dedi Gitti, Gölge Etme

10) FERİDUN DÜZAĞAÇ – BAŞKA
Kasım ayı her albümü ayrı kıymetli Feridun Düzağaç’ın 9. Albümünün çıkış ayı oldu. Bazı müzisyenler vardır, hep bir-sıfır öndedir, her zaman kredileri vardır, ne zaman albüm çıkarsalar, otomatik olarak en iyi listesine alınır, çünkü bilirsiniz ki o isimlerden boş iş çıkmaz, müzikal zenginlik, duygusal genişlik, söz-müzik-düzenleme-müzikal yürüyüş uyumunun zaten olabilecek en üst düzey olduğunu bilirsiniz. Feridun Düzağaç o isimlerin başında geliyor. Onun şarkılarında bolca hüzün ama aynı zamanda umut da vardır. Bu albümün hikayesini de daha kapağından anlıyoruz. Ortada ifadesiz bir yüz, sağında dişleri sıkılmış bir acı ifadesi, solda umutlu bekleyiş bakışı görüyoruz. Acı içinde umut, umut içinde acı misali bir ifade bu. Feridun Düzağaç bu albümde bu kapakta anlattığı üzere hepimiz gibi hüzünleri ve sevinçli olduğu anlar olduğunu ifade ediyor. Şarkıları da bu duyguların hepsini ayrı ayrı taşıyor. Feridun Düzağaç iyi ki var insanlardan…

Albüm favorilerim: Biçare, Olmaz, Kül

11) GÜLŞEN – BANGIR BANGIR
1996’da çıkardığı Be Adam’la büyük çıkış yakalayıp ikinci albümü Erkeksen ile gümleyen, arada çok iz bırakmayan Şimdi isimli bir albüm çıkaran Gülşen 2000’li yılların ortasında çıkardığı 4. albümü Of Of’la hayatımızın orta yerine çöktüğünden beri çıkardığı şarkılarla yeni dönemin ilk üç büyük isminden biri oldu. Yeni nesil şarkıcıların şarkıları için peşinden koştuğu bir isim ve trend belirleyici olmasının yanı sıra, slogan şarkı yaratmaktaki ustalığı 2015 yılında Bangır Bangır albümü ile taçlandı. Kolayca kulağa yerleşen melodiler, çok derin olmasa da yeni neslin duygularına tercüman olan sözlerle müzik dinleyicileri ve profesyonel müzik yazarlarından epey övgü aldı. Ben de şarkıları dinlediğimde keyif aldım. Şarkı yürüyüşleri hoşuma gitti, kafiyeler, anlatılan hikayelerin modern zamanları çok iyi anlatması, Gülşen’in farklı yorumculuğu ve bu albüme özel imajı ile bu albüm 2015’in en iyi ve en dikkat çekici albümlerinden biri oldu benim için.

Albüm favorilerim: Bangır Bangır, Bir Fırt Çek, Ellerinden Öper, Parti Kur Oy Vereyim

12) OZAN EKİCİ – RÜZGARIN RENGİ VAR
Yeni nesil müzisyenlerden Ozan Ekici bu sene çok sevdiğim bir dostumun önerisiyle dikkatimi çekti. Nisan ayında çıkan albümde şarkıların tamamı Ozan Ekici’ye ait. İlk dinlediğimde Bülent Ortaçgil havası hissettiğim Ozan Ekici’yi bir de canlı olarak izleyince çok yönlü bir müzisyen olduğunu gördüm, şarkıları genelde hayatı anlatıyor, her biri ortalama bir şarkının üzerinde bir uzunluğa sahip şarkılar iyi bir başucu albümü gibi. Akustik tonlar, usul usul akan melodiler ve yorumuyla yormadan dinlendiriyor kendini. Çok eğlence ve kıpır kıpır müzik insanıysanız size hitap etmeyebilir, ama biraz dinginliğe ihtiyacınız varsa, bu albüm tavsiyedir. Eğlence ve kıpır kıpır kısımları içinse canlı sahnesini izlemeniz gerek.

Albüm favorilerim: Neredeyim Ben, Yolculuğa Çıkarken, Sen Gel Ben Hep Baharım, Düş

13) YASEMİN MORİ - "FİNNARİ KAKARASKA"
Müziğin en teatral yorumcularından Yasemin Mori, Mart 2015’te çıkardığı 3. albümünde gene ters köşe bir müzik ziyafeti sunuyor. Gene alışıldık şarkı kalıplarını yıkan, A’sı B’si olmayan, belli bir melodik yapısı olmayan ama kulağı saran, merakla şarkının gerisinin gelmesini ve sıradaki şarkıda ne anlatacak diye bekleten bir macera sunuyor Yasemin Mori bu albümde. Hikayelerden örülü bir müzik kitabı gibidir Yasemin Mori’nin müziği. Ya da müziklerle örülü bir hikayeler derlemesi. Metaforlar da var bolca. Sesler ve ses efektleri ile zenginleşen şarkılarla dolu bir albüm bu. Bir de bu albümde hastası olduğum ilk albümüne daha yakın bir sound var.

Albüm favorilerim: Ellerimin Karası, Elim Tetikte, Oyna, Çınar

14) HÜSNÜ ARKAN – KIRIK HAVA
Ekim ayını albümle taçlandıran Hüsnü Arkan gene benzersiz yorumu ve her bir sözü çok anlamlı şarkılarıyla keyifli bir albüme imza atıyor. Hüznünde ağlatan, keyfinde tebessüm ettiren şarkılar bunlar. Rahat rahat dinletiyor kendini, hayattan ve bizlerden hikayelerini anlatmaya devam ediyor Arkan. Gürültülü müziklerden kulağı yorulanların kulak yastığı olacak şarkılar bunlar. Gece gece güzel gidiyor bilhassa.

Albüm favorilerim: Kırık Hava, Aşk Ayazı, Uzak Ufkun Yolcusu, Keder, Aşkı Gördüm

15) YILDIZ USMONOVA – HAYAT BANA AŞK BORCUN VAR
Daha önce Nükhet Duru, Candan Erçetin gibi sanatçılara verdiği şarkılarda adını gördüğümüz Özbek asıllı şarkıcı ülkemizde özellikle Yaşar’la yaptığı Seni Severdim parçasıyla büyük bir çıkış yakalamış ve dikkat çekmişti. Sonrasında çıkan albümü ile çıkışını sürdüren Usmonova, şimdi bu albümüyle bir kez daha Yaşar’la bir araya geliyor. Gene özgün şarkılarla dolu bir albüm olan bu albüm, adından anlaşılacağı gibi hayat üzerine şarkılarla kulağı yakalıyor.

Albüm favorilerim: Tek Seni Sevdim, Vur Vur, Aşıklar

Bu seneki albümlerim bunlardı. Yarın bu sene benim için güzel ve özel olan tekliler/maksiler, proje albümler ve hayal kırıklıklarını yazacağım. İzlemede kalın.