Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Kasım 2014 Pazar

ALDIM, DİNLEDİM, YAZDIM... BORA AYANOĞLU – SÖZ MÜZİK BORA AYANOĞLU

HÜZNÜN DE NEŞENİN DE YANINDA BİR BÜYÜK İYİ GİDER, O BÜYÜK DE TABİ Kİ BORA AYANOĞLU…

Bu senenin beni en çok heyecanlandıran albümlerinden birini elimde tutuyorum şu anda a dostlar. En son albümünü 1994 yılında çıkarmış olan müziğin en kadife sesli ve üretken üstatlarından Bora Ayanoğlu 2014 yılında yani en son albümünden 20 sene sonra arşivlerin raflarını şenlendirdi.

Bora Ayanoğlu’nu ilk kez 7 yaşımda Zerrin Özer ile ilgili bir televizyon programında görmüştüm, o programda Ayanoğlu’nun daha sonraları hayatımın şarkılarından olacak O Yaz ve Her Sonbahar’ı keşfetmiştim yedi yaşımın bilmezliğiyle. Yıllar içinde müziğe ilgim ve bilgim geliştikçe, Ayanoğlu’nun adına sevdiğim bir sürü şarkının söz müzik kısımlarında rastlamıştım. Müzikle ilgili –internetin bile bulunmadığı yıllarda- el yordamıyla yaptığım araştırmalar ve keşiflerde de birçok şarkının Bora Ayanoğlu şarkısı olduğunu görünce ilgim ve heyecanım artmıştı.

Bora Ayanoğlu’nun en sevdiğim yönlerinden biri, bu kadar büyük şarkılara imza atan adamın mütevazılıği asla elden bırakmaması ve sanatçı dostlarına vefası oldu. Zira 1994 yılında çıkardığı Aklım Sende albümünün kapağında bile Zerrin Özer’e teşekkür etmişti mesela. Onu hala müzisyen dostlarının konserlerinde görebilir, hatta onlar için organizasyonlar yaparken bulabilirsiniz. (Bu organizasyonlardan biri hakkındaki yazım: İŞİMİZ MÜZİK GECESİ )

Yıllar geçti, internet çıktı, artık sanatçılara erişim bariyerleri ortadan kalktığında Bora Ayanoğlu’nun adı ilk aradığım sanatçılar arasındaydı. Benim için onun ve şarkılarının ne kadar önemli ve özel olduğunu ifade etmeye çalıştığım bir mesaj attım, yanıt verdi, birkaç mesaj sonrasında bir gece, İşimiz Müzik organizasyonunda bu kadar çok sevdiğim Bora Ayanoğlu ile tanışabilme şansına eriştim ve şarkılarının hayatım ekrandan yansıyan duygulu sıcak sesin sahibinin gerçekten de göründüğü kadar sıcak ve samimi yanıtıyla bir kez daha mutlu oldum.

Bu albüm benim için yıllardır bildiğim eski dostlarla yeniden kavuşmak gibi. Her bir şarkının benim için ayrı bir önemde olduğu albümde, Ayanoğlu yıllardan kopup gelmiş ve kimini başka seslerden kimini kendi sesinden duyduğumuz 13 şarkısını bugünkü duygularla ve sesle yorumluyor. Albümü ilk dinlediğimde, ilk dikkatimi çeken Ayanoğlu’nun sesinin plak dönemlerinden kalmışçasına canlı ve bozulmamış ve şarkıların sanki yıllar sonra yeniden söylenmemiş de plak kaydı yeniden basılmış hissi verircesine aynı duyguları yaşatarak söylenmiş olmasıydı. Tek fark bu şarkılar yazılırkenki gençlik heyecanının ve coşkusunun yerine, şimdi yaşanmışlıklarla dolu bir hayat ve kariyerden sonra tatlı bir anı olarak hatırlama duygusu ile vermesi. Yani o zaman birebir yaşanan ve öyle söylenen duyguların, artık olgunluk yaşında çok geride kalmış zamanları hatırlayarak biraz buruk çokça da tebessümle anılması hissi. (İfade edebildim mi bilmiyorum) Bora Ayanoğlu’nun stüdyoya girip yeniden söylediğini bilmesem yeniden basılmış bir en iyiler albümü sanabilirdim kolaylıkla.

Açılış şarkısı O Yaz ilk olarak Zerrin Özer’in 1980 tarihli Sevgiler albümünde yer almış ve o dönem henüz kariyerinin başlarında olan Zerrin Özer’in patlama yapmasını sağlayan şarkı olmuştu. Sevgiler albümünden bir sene sonra 1981 yılında Bora Ayanoğlu Her Şey Bahane albümünde seslendirdi bu şarkıyı. Bir yaz aşkının konu edildiği şarkı nice sonu bile bile girilen yaz aşklarının marşı olarak hala bugün bile içler aynı şekilde çekilerek dinleniliyor, zaman değişse bile duygular değişmiyor. Bu şarkıyı yıllar sonra Teoman da seslendirdi. Şimdi 2014 yılında Ayanoğlu ilk gençlik yıllarındaki duygusunu özlüyor gibi. Belki bir kare fotoğraf veya o zamandan kalma bir notun çağrıştırdığı duyguyu hissettiriyor şimdiki yorumunda.

Arkasından gelen Yunus şarkısı, pek çok TV programının ve filmin müziği olmuş, Yedi Karanfil albümlerinde yer almış ve en son Murat Göğebakan tarafından başka sözlerle söylenmiş bir klasik. Yunus Emre’nin dizeleri üzerine yazılan bu melodi hepimizin aşina olduğu o sözsüz melodiyi sözlü olarak kulaklarımızı şenlendiriyor. Bu şarkı Ayanoğlu’nun 1979 tarihli Beyaz Güvercin albümünde de yer alıyor.

Üçüncü şarkı sosyal mesajlı bir şarkı olarak kitlelerin ortak duygusu haline gelmiş olan Fabrika Kızı. Bir sigara fabrikasında üç kuruş paraya çalışan fabrika kızının hayallerinin, yaşamının, özlemlerinin anlatıldığı şarkı, işçi sınıfının Türkçe pop müziğine girdiği ilk şarkı aynı zamanda. 1969 yılında Bora Ayanoğlu’nun evinin yolu üzerinde gördüğü Cibali Tütün fabrikası işçilerinden aldığı ilhamla yazdığı şarkı, yazıldığı dönemin şartları düşünüldüğünde ortak duygu olmuş ve bugün bile bu kadar teknolojiye rağmen o şartları aşağı yukarı aynı şekilde yaşadığımız için güncelliğini ve gerçekliğini asla yitirmeyen bir klasik. Bu şarkı aynı zamanda Alpay ile de özdeşleşmiş bir şarkıydı.

Dördüncü şarkı, şimdiye kadar Özdemir Erdoğan’dan Zuhal Olcay’a çeşitli sanatçılar tarafından seslendirilmiş, nice dostane ayrılıklara fon müziği olmuş “Güller ve Dudaklar”. İnsan bir sitem bu kadar naif ve nezaketle dile getirebilir mi diye düşünmekten kendini alamıyor. Sevgilisinin dudaklarını güle benzetirken, ayrılığın üzerinden yıllar geçse de güllere baktıkça sevgilisinin dudaklarını hatırlayan bir adamın sitemi bu şarkı… Güller ve dudaklar şimdi eski bir aşkı anlatırken siz de sanki ordaymışsınız gibi tanık oluyorsunuz bu aşkın büyüklüğüne ve ayrılığın acısına… Bu şarkı da 1981 yılı çıkışlı Her Şey Bahane albümünden.

Sıradaki şarkı Küçüğüm bir film müziği ancak 1979 yılı çıkışlı Beyaz Güvercin albümünde de yer alıyor. Bu tür slov şarkılar Bora Ayanoğlu’na gerçekten çok yakışıyor. Hele bu zamanda Ayanoğlu’nun şimdiki yorumunun duygusu çok daha sahici tınlıyor şimdi. Çünkü yaşanan aşkın üzerinden yıllar geçmiş, şimdi Küçüğüm unutma beni derken, olgun bir adamın ayrılık sonrası duygusunu daha içimizde hissediyoruz.

Ne Zaman Uzak Kalsam Senden yarattığı his ve kulağımdaki tınısı ile Gurur Duyarım şarkısının kardeşi diye düşünmüştüm, derken biraz araştırma yaptığımda bu şarkının 1975' te sadece Evcilik Oyunu adlı film için Bora Ayanoğlu tarafından yapıldığını ve hiçbir albümünde yer almadığını öğrendim. Daha sonra Esin Engin tarafından yeni sözler yazılıp, düzenlenerek 1977' de "Gurur Duyarım" olarak yayınlanmış, ben de melodi ne kadar benziyor demiştim içimden zaten :). "Gurur Duyarım" 1982' de Zerrin Özer tarafından da yorumlanmıştı.

Kırık Aynalar, kendini yapayalnız hisseden bir adamın hayata, eşine dostuna, kendine bir sitemi gibi. Beyaz Güvercin albümünde. Kırılmış, gücenmiş, beklediklerini bulamamış, verdiklerinin karşılığını alamamış bir insanın kendine, içine dönüşünü aynada kendisiyle yüzleşme olarak anlatıyor. Şarkıyı Zerrin Özer 1997 yılında da seslendirilmişti.

Penceresi Önünde 1981 yılı çıkışlı Her Şey Bahane albümünden modern bir türkü. Daha önce Zerrin Özer ve Rengin tarafından seslendirilen şarkıda sevdiğinden haber bekleyen çaresiz bir âşık ve bu sevgiyi ciddiye almayan, umursamayan bir sevgiliye sitem var. Kimbilir aklında kim var ama azıcık kafanı kaldır bana bak, ben buradayım diye sesini sevgiliye duyurmaya çalışıyor. En sevdiğim sözü de: “Zalim olma sevdiğim kalpsiz değilim/Batmam elin üstüne diken değilim” Acıtmam, incitmem seni diyor, gene kıyamıyor yani sevdiğinin bütün umursamazlığına karşı.


1978 yılından Sevgi Var Ya, bir adamın aşkı iliklerine kadar, tüm coşkusuyla, hırçınlığıyla, heyecanıyla yaşamasını anlatıyor. Sözü Gürkal Aylan’a ait bu şarkının. Şarkı albümün hızlı tempolu şarkılarından ve Ayanoğlu’nun şahsında bir adamın içindeki sevgiyi haykırma isteğini, bunu bir türlü tanımlayamamasını ve bu duyguyla yerinde duramamasını anlatıyor.
Rose-Marie de gurbette bir aşk hikayesini anlatır. Almanya-Türkiye hattında yaşanan bu aşk, Almanya’ya çalışmaya giden bir gurbetçinin hayatlarına da ayna tutuyor aslında. Adam oturup sevgilisine kavuşacağı trenleri sayıyor, ancak tren bir türlü gelmiyor, sevdiğine kavuşamıyor. Bir yandan da kendi Almanya’daki gurbetçi hayatından dem vuruyor. Bu anlamda bir aşk şarkısı olması yanında toplumsal içerikli de bir şarkı aslında.

Bir Gün Tekrar, geri dönmeyen sevgilinin hala yolunu bekleyen, döneceğine dair ümidini kesmeyen, o karşılaşma anını kafasında canlandıran ve ne kadar kırılmış olursa olsun sevgisinin büyüklüğünden yeniden affedeceğini bilen bir adamın özlemi ve beklentisini içimize işletiyor. Bir bilgi olarak bu şarkının 50. İzmir Fuarı beste yarışmasında Nükhet Duru tarafından seslendirilip 4. olduğunu vereyim.

Hadi Çılgınım ve O Deniz Şehrinde albümün en tempolu iki şarkısı ve yıllar sonra ilk kez Ayanoğlu’ndan yepyeni şarkılar olarak albümde yer alıyor. Hadi Çılgınım’daki 90lar tınısı ve O Deniz Şehrinde’de 60lı yılların modernize edilmiş soundu çok keyifli olmuş. Temposu yüksek, melodisi kulağa yerleşen, sözleri adeta bir hikaye anlatan bu yepyeni Ayanoğlu şarkıları, hem yıllanmış hem de yepyeni bir havaya sahip. O Deniz Şehrinde çıkış şarkısı ve klibi olarak düşünülebilir.

Albüm We Play-We Pop yapımcılığında Zeynep Göktürk, Haluk Polat ve Barış Bahçeci ortaklığında çıkmış. Kapak tasarımı son zamanlarda pek çok albümde adını gördüğümüz Özlem Semiz’e ait. Orman, klasik araba, gitar ve takım elbiseler içinde bir Bora Ayanoğlu konsepti ile albüm fotoğrafları nostaljik bir dönem zamanlarına atıfta bulunuyor ve konsepte de çok uyuyor bu şekilde. Zaten albümdeki tını da plak dönemlerini çağrıştırıyor. Bora Ayanoğlu’nun gitara dayanmış gülümsemesi artık büyükbaba olmuş bir adamın tüm sevimliliğini yansıtıyor. Albümü torunlarına ithaf etmesi bunu doğruluyor. Bu yazıyı yazarken eski kliplerini izledim dinledim de, her şey değişse de gözlerindeki ışık ve tatlı tebessümü hiç değişmiyor Ayanoğlu’nun. Dilerim torunları Arya ve Bora Ayanoğlu bu şarkıların yeni sahipleri olarak ne kadar büyük bir hazineye sahip olduklarını bilerek büyürler.

Bu şarkılar hepimizin geçmişi, tarihi, aşkları, çocukluğu, gençliği, duyguları, neşeleri, hüzünleri, hasreti, sitemi, vuslatı ve sılası… Her biri bir hikaye anlatır ve gereksiz nakarat tekrarları yoktur. Uzun uzundur şarkıların sözleri ve her biri bir hikaye kitabı gibi başlar biter, siz o hikayelerde Bora Ayanoğlu’nun duygularında kendi yaşadıklarınızı duyumsayıp eksik parçaları tamamlarsınız. Böylece ortaya bütünüyle bir uzun metraj film çıkar…

Bu şarkıları bugün bile aynı keyifle dinlememizi sağlayan, samimiliği ve sahiciliği yanında, bize kim olduğumuzu ve yaşadıklarımızı aynı saflık ve canlılıkla hatırlatmasıdır belki de. Ya da bu şarkıları dinlerken mutlaka bir kelimede ya da bir melodide yaşadığımız zamanlara götüren bir zaman makinesi etkisi... Evet evet, bu şarkıları yıllarca yıkılmaz bir kale gibi tutan da bu etki bence. Bora Ayanoğlu’nu büyük yapan, çoğumuzun ifade edemediği bu duyguları söze ve müziğe dönüştürebilmesi, “hah tam da hissettiğim, ama dile getiremediğim şey buydu işte” dedirtebilen eserler yazması.

Gönül, Zerrin klasikleri arasına girmiş Her Sonbahar, Gurur Duyarım, canım Hümeyra’nın yorumuyla lezzetlendirdiği Ne Olur, gene Zerrin Özer düeti Aklım Sende, en son Göksel’den dinlediğimiz Deli Etme Beni Aşk ve Varmayın Üstüme gibi nice şarkıları da bu albümde görmek isterdi, ama umutları bu albümün devamı olacak ikinci bir Söz-Müzik albümüne saklayalım diyor, kendimi Güller ve Dudaklar’a bırakıyorum…