Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Haziran 2014 Pazartesi

DUYGULARDAN BİR ÇELENK...

ÇOCUK KALBİM SENİ SÖYLER KOROSU 
AYSEL GÜREL ŞARKILARI SÖYLÜYOR...

Bu gece ben pek mesuttum sayın okuyucum. Benim için dünya üzerinde en özel ve tanışamadan gittiğine en üzüldüğüm kişilerden Aysel Gürel’i anmak için Çocuk Kalbim Seni Söyler çocuk korosu etkinliğinde idim. Şişli Belediyesinin katkıları ve müzik dünyasının önde gelen isimlerinden Hakan Eren'in desteğiyle düzenlenen gecenin mimarı Çocuk Kalbim Seni Söyler korosu ve hocaları Saide Feray Kesim'di. Bu güzel koro kendini "İstanbul’da yaşayıp Boğaz köprüsünü hiç görmemiş, şehrin en ücra köşelerinde her tür maddi imkandan yoksun ama çok yetenekli çocukların kahramanı olduğu bir hikayedir, ÇOCUK KALBİM SENİ SÖYLER korosu" olarak anlatıyor.


Aysel Gürel dendiğinde boğazım düğümleniyor, söylemek istediğim kelimelerin yetersizliği, söylediğim kelimelerin Aysel’e hissettiklerimi tarif etmedeki aczi ile birleşiyor. Neyse ki yazmak diye bir şey var. Bu gece onun anısına, birbirinden can üstatlar ve güzel müzisyenler, yeni nesil konusunda yeniden umutlanmamı sağlayan pırıl pırıl çocuklarla Aysel Gürel şarkıları söylediler.

Kimler yoktu ki gece de?... Seyyal Taner’den, Baha Boduroğlu’na, Jale’den, İlker Özdemir’e, Niran Ünsal’dan, Buket Bengisu’ya, yolu Aysel’le kesişmiş her müzisyen kendi anılarını anlatırken birbirinden güzel düetlerle Aysel’e selamlarını gönderdiler. Bunun dışında Turhan Yükseler ve orkestrası ile Atilla Özdemiroğlu gibi üstatlarla da aynı salonda olmak ayrı bir keyifliydi.


Çocuk Kalbim Seni Söyler korosu, özel yetenekle alınan, kulak, ses, müzik yeteneği ve aile desteği gibi kriterler göz önüne alınarak seçme yapılan bir oluşum. Bugüne kadar Zülfü Livaneli’den, Sezen Aksu’ya, Ajda Pekkan’a kadar pek çok stara eşlik etmişler. Tabi bu noktada koroyu oluşturan ve çalıştıran güzeller güzeli hocası Saide Feray Kesim'in de emeklerini takdir etmek gerekiyor. Feray hanım, "Ben sadece şanslı bir hocayım, çocuklarım yetenekli" diyecek kadar da mütevazi. Bu çalışmalar süresince, çocuklarla tek tek ilgilenmiş, hatta evinde yemekler bile vermiş. cocukkalbimsenisoyler.com adresinden gerekli bilgiler alınıyormuş, bunu da belirtmek isterim.

Gece Aysel Gürel’in Erdal Eren için yazdığı Son Bakış şarkısıyla başlarken, çocuklar başlarında madenci kaskıyla çıkmaları gecenin en dokunaklı anlarından biriydi. Mehtap Ar güzelliği ve zerafetiyle kah sahneden kah oturduğu yerden Aysel’i anlattı ya da sahnedeki müzisyenle anılarını paylaştı. Bir nevi Aysel’in evindeymişiz gibi samimi bir ortamdı. Hepimiz Aysel’i hissettik bu gece.


Geceyi izlerken keşke bu gecenin bir DVD’si ya da albümü çıksa diye düşünmeden edemedim. Keşke, mesela aynen böyle çocuk ve sanatçı düetleriyle bir üçüncü Aysel albümü yapılsa, ne güzel olurdu. Çocuklar çok yetenekli, pırıl pırıl çocuklardı. En küçüğü 7 yaşında en büyüğü üniversiteye hazırlanan bu çocuklar şarkı yorumları kadar danslarıyla da müthiş bir iş çıkardılar.

Gecede sahne alan çocuklar şu şarkıları söyledi:
1) Son Bakış - Elif Adısönmez/Fahri Tabur
2) 1945 - Esra Erkut/Irmak Vural/Gökberk Sevim (e.e. Seyyal Taner)
3) Firuze - Fahri Tabur (e.e. Niran Ünsal)
4) Sen Ağlama - Ecem Öner
5) Aşk - İrem Büşra Bayır (O tizlere çıkışı enfesti)
6) Ateş Böceği - Buse Sevim (e.e. Baha)
7) Vur Yüreğim - Oğuzhan Kot
8) Ünzile - Elif Adısönmez (e.e. Özgün)
9) Show Yapma (Koro) dans: Funda Kılıç
10) Sürgün - Yaren Top (e.e. Betül Demir)
11) Gün Olur Ya - Ahmet Pehlivanoğlu (e.e. Attila Atasoy) 
12) O Ye - Zülal Delioğlu (e.e. Buket Bengisu)
13) Çiçeksiz Bahçe Sokağı (seslendiren: İlker Özdemir)
14) Zor Kadın - Esra Erkut (e.e. Jale)
15) Vurgun Yedim - Görkem Ateş/İrem Büşra Bayır
16) Sultan Süleyman - Mustafa Gürkanlı (e.e. İlker Özdemir)
17) Sitem - Ahmet Pehlivanoğlu (e.e. Jale)
18) Sevda - Kerem Sarıtaş
19) Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam - Yonca Emerle (e.e. Jale)
20) Haydi Gel Benimle Ol - Mustafa Gürkanlı (e.e. Niran Ünsal)
21) Değer Mi Hiç (Bütün Sanatçılar)

Bu gece çocuklardan Aysel Gürel şarkıları gecesiydi, bu yüzden onlar sahnenin yıldızları, ünlü şarkıcılar eşlikçileri oldu. Şarkılar iyi seçilmişti, zira Sezen Aksu’nun vitrini olduğu şarkılar ağırlıkta olmakla birlikte Aysel şarkıları arasında diğer sanatçılardan duyduğumuz şarkılarla da dengeli bir dağılım vardı gibi: Sertab’dan Zor Kadın, Aşk, Oye, Vur Yüreğim, Nilüfer’den Şov Yapma, MFÖ'den Vurgun Yedim, Atilla Atasoy'dan Gün Olur Ya…

İlker Özdemir'den ayrıca bahsetmek istiyorum. Aysel Gürel'in sağlığında da hastalığında da en yakınlarından olan, hatta manevi oğlu olan müzisyen İlker Özdemir, seslendirdiği 2 şarkı ve yaptığı konuşma ile gecenin en dikkat çekici ismi oldu. Müziğini kendisinin yaptığı Çiçeksiz Bahçe Sokağı (hit-alert) şarkısının hikayesini anlatırken aklımda onun 17 yaşından beri Aysel Gürel'in yanında yamacında bulunurken yaşamış olabileceği bütün o muhteşem anları kafamda canladırdım. Kısaca Aysel'le tanışma hikayesini anlattı İlker Özdemir, nasıl 17 yaşındayken tanıştığını ve ondan sonra 5 ev değiştirirken birlikte olmasından bir simidi bölüp çayı yudumlarkenki asistanlık günlerinden, şarkıların ortaya çıkışına şahit oluşundan... Konuşması aslında bu gecenin neden yapıldığının özeti gibiydi. Bunu doğrudan yaşayan İlker Özdemir'den birinci ağızdan dinlemek ise bambaşkaydı. İlker Özdemir uzun zamandır Zerrin Özer ile çalışıyor ayrıca sahne programları yapıyor. Albümü ise yeni bitti, sanırım Eylül gibi çıkacak. Bu isme dikkat edin derim.


Bu gece gerçekten yaşanası bir geceydi. Çıkışta hepsi birbirinden büyük isimlerle selamlaşıp muhabbet ettik azıcık. Telefonumun şarjı bitmeyeydi, siz de görebilecektiniz. :)



AYSEL GÜREL ile ilgili diğer yazılarım için:

ALDIM, DİNLEDİM, YAZDIM - AYSEL'İN - AYSEL GÜREL SAYGI ALBÜMÜ

AYSEL'SİZ 5. YIL

...AYSEL GÜREL'E...

RÜYA GİBİ HER HATIRA...

AŞKIN NUR YENGİ İLE SAHNE TOZU

Sözü fazla uzatmadan konuya geçicem sayın postdaşım. Bu hafta benim için süper olağanüstü geçti.  Bir hafta içinde, katılmaktan mutluluk duyduğum iki etkinlik oldu. Bu yazıda bunlardan ilkini, diğer yazıda ikincisini okuyacaksınız.

Katıldığım ilk etkinlik 26 Mayıs’ta Aşkın Nur Yengi ile Sahne Tozu programı oldu. Bu sezon 5. Defa gerçekleşen programın sezon finaline, kanıma giren Mehmet Akif’le birlikte gittik. Aşkın Nur Yengi benim için hep özel insanlardan olmuştur. Onu ilk kez 1990 yılında Erkan Yolaç’ın sunduğu Bizden Size programında görmüştüm. Yarım kol bir bluz, saçları arkadan albüm kapağındaki gibi toplu, Ayrılmam’ı söylüyordu. Onu izlerken büyülendiğimi hatırlıyorum, öyle içime işlemişti ki o sahne, kafasını iki yana sallayışı bile yıllardır gözümün önünden silinmeyen bir kare olarak bunca yıl benimle geldi. O şarkıyı ne zaman dinlesem kafamı istemsizce o şekilde sallamam bundan.

Bir gün Sivas’ta çok büyük bir fırtına kopmuştu. Öyle büyük bir fırtınaydı ki, evlerin çatıları uçmuştu. Göz gözü görmüyor derler ya, işte öyle bir şey. Ben 7 yaşında saf, okul servisi bekliyordum o fırtınada. Annemin balkondan bana bağırıp içeri koşuşumu hatırlıyorum. Diyeceksiniz ki ne alakası var şimdi Aşkın’dan bahsediyordu yazı. Bekleyiniz azıcık. Eve geldim ve teypte bilin bakalım kimin kaseti vardı. Aşkın Nur Yengi – Sevgiliye tabi ki ve kaset sanki o güne özel bekliyormuş gibi Öyle Bakma şarkısında kalmıştı: Esiyorken rüzgarlar çılgınca başımda… Bu şarkıyı her dinlediğimde o kare gelir aklıma ve aklıma eskiye dair bir kare getiren şarkılar hep benim için ayrı bir özel olur.

Sevişmek kelimesini de ilk defa o albümde duyduğumu da burada parantez içinde belirteyim.
Burada kendimi rezil edecek bir çocukluk anekdotumu da anlatmadan geçemiycem. 1990 ya da 1991, Hesap Ver çıkmış mıydı emin değilim, bir aile meclisinde, tesadüfen Süheyla hanım ve Zeynep de vardı. Bunu hatırlıyorum, çünkü içinde bir şarkıcı adı geçen hiçbir anımı unutmam. Aşkın Nur Yengi’nin ablası ve yeğeni olarak tanışmıştım, tabi ki çocuklar ayrı bir yerde oynuyordu, ben de gidip Zeynep’e (şu anda zinhar hatırlamaz tabi) “Sen hiç Aşkın Nur Yengi’yi gördün mü?” diye gerzekçe bir soru sormuştum ki, hala anlatırken salaklığıma yanaklarım kızarır :)

Sonra Hesap Ver günleri… Ellerimde şişe, her o dönemki yeniyetme müzikle ilgili çocuk gibi şişeyle o Nazlanma sesini yapmaya çalışırdım: Yubaaa bu, Yubaa bu, Yep yepi bau Yubaa bu… :) O dönemde şarkıcıların 900lü hatları modaydı, ben de magazine ve müziğe aşırı ilgili bir çocuk olarak hepsini aramıştım. O hatlarda banda kaydedilmiş şarkıcılar saçma sapan hikayeler veya o gün ne yaptıklarını anlatırdı, ben de sevinirdim, “ahahah Aşkın Nur Yengi bugün pazardan iki kilo patates almııış” bu sevinmeler, gelen telefon faturası sonrası acı tecrübelere dönüştü, ama bunu burda anlatmıyım şimdi.

Sonra Sıramı Bekliyorum… 1993 yılında çıkan bu albüm arşivcilik yaşamımın ilk CDsi olarak arşivime girdi. (Kayahan – Siyah Işıklar ve Nilüfer – Geceler CD’si ile birlikte aynı anda almıştım) Aşkın daha bir güzelleşmişti bu albümde, o kıvır kıvır saçlarını çok seviyordum. Benim için kişisel olarak da Türk popüler müziğinin tepe noktası dediğim albümlerden biridir.
Sonraki yılları bir sürü güzel albüm izledi, Kara Çiçeğim, Haberci, Aşk Kazası, Rafet El Roman Düeti Peşindeyim, Aşkın Nur Yengi 2002, Yasemin Yağmurları, Aşkın Şarkıları ve Gözümün Bebeği… Hepsi kaliteli, şahane albümlerdi.

İşte bu yukarıda yazdıklarım bu muhteşem geceyi izlerken beynimden geçenlerin kısa bir özetiydi. Geceyi özetleyecek olursam, Aşkın Nur Yengi’nin herhangi bir konser programı gibi de biz bize olduğumuz bir gece gibi planladığı ve Aşkın’la beraber şarkı bile söyleyeceğiniz, anekdot anlatabileceğiniz bir gece olarak tasarlanmış. Tabi ki gecenin mimarı Hakan Eren’i de anmak lazım burda. İdolüm nokta com resmen! Osmantan Erkır’ın sunduğu gece Aşkın’ın vokalistlerinin İspanyolca Flamenko şarkılarından bir derlemesiyle başladı. Birkaç şarkı sonra, Aşkın hoş bir konuşmayla programa başladı, kâh sahne üzerinde seyircilere laf attı, kâh sahneden inip müzisyenlere laf attı ve tabi ki yılların eskitemediği şarkılarını seslendirdi.
Programdan konuşurken şarkıları sıralıyordu, bizim de Mehmet Akif’le resmen totem yaptığımız bir şarkısı var Aşkın’ın İmkansızım. Sesimizi duyurabildik ve Mehmet Akif’i hatırlayarak onore etti. Bu bence bir müziksever için müthiş anlardan biri. Velakin gecenin sonlarına doğru (en azından bizim için) İmkansızım’ı küçük bir konuşma eşliğinde Mehmet Akif için söyledi.
 Çok enerjik ve farklı bir atmosferdi. Onu izlerken, 18 yaşında tanıdığım Aşkın’ı ve nereden nerelere geldiğini/geldiğimizi düşündüm. O şarkıları dinlerken çocukluğuma gittim, sanki o zamanlardan kalma bir program ya da konserde gibiydim. Bir an zaman 1990’a gitti geldi. Aşkın Yalancı Baharla başladığı programa, arka arkaya hitlerini sıralayarak devam etti: Başka Bir Şey, Karanfil, Susma, Sevgilim, Hesap Ver, Zehir Gibisin, İmkansızım… O duygu Aşkın’ı çocukken kasetten dinlediğim duyguydu. Karşımdaki de 18 yaşındaki Aşkın’dı. Buydu yıllardır hasret kaldığım Aşkın sahnesi. O gece orada bulunmak bir şanstı benim için.

Sezon finali olduğu için ünlü sanatçı konuk kategorisi hayli genişti. Selçuk Ural, Semiha Yankı, Zeliha Sunal ve Serhat Kılıç da Aşkın’ın sahnesinin tozunu yutanlar oldu.

Aşkın’ı bir ara sahneden indiği vakti kollayıp, Mehmet Akif’le soluğu Aşkın’ın yanında aldık ve bir fotoğraf çektirdik. Sonrası Mehmet Akif’in yetişmesi gereken uçağı nedeniyle göremediğimiz ama duyumlarımıza göre enfes geçen bir Alaturka faslı, göbekler ve muhabbet şeklinde geçmiş. Kaçırdığıma üzüldüm ama benim zaten görmek istediğim Aşkın’ı eskimeyen şarkılarını yıllar sonra sahnede söylerken görmekti ve bu olmuştu.

Aşkın’la o gece dilim tutulmayıp da konuşabilseydim, diyeceklerim yukarıda yazanlar olacaktı. Olsun belki bir gün bu satırları okur da, biri için ne kadar özel olduğunu bilir. Yeni sezonda inşallah bir daha olur ve tekrarlanır bu geceler. Zira daha söylenecek çok Aşkın Nur Yengi şarkısı var.

Gecenin videosu ve diğer fotoğraflar da burada:

(Sesim için özür diliyorum kulaklarınızdan, azıcık fazla çıkmış :))