Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Eylül 2013 Pazartesi

GİTTİM, İZLEDİM, YAZDIM – YAŞAR @ JOLLYJOKER İSTANBUL [28 EYLÜL 2013]

BEŞ AYLIK BİR ARANIN ARDINDAN 
RÜYA GİBİ BİR GECE…

 
Bu ülkenin en nevi şahsına münhasır sanatçılarından biridir Yaşar. Sesi, yorumu, şarkıları, duruşu  bir yana, standart popüler şarkıcıların aksine, magazinin alacasına bulaşmamayı yıllardır başaran –hatta kendini aslında biraz fazla gizlediğini düşündüğüm derecede bulaşmayan- buna gerek duymayan, çünkü esas işi olan şarkıları ve müziğiyle yıllardır konuşulan bir isim Yaşar. Hatta müzik dünyasının basına muhalif isimlerinden oldu hep. Düşüncesine, tarzına uygun olmayan hiçbir programa çıkmadı. onu magazin programlarında yeni albüm haberleri dışında görmedik. Öyle ki başkalarının gözümüze gözümüze sokarcasına kameraların karşısında yaşadığı evlilik, doğum, aile ilişkileri vs. gibi haberlerin hiçbiri Yaşar için yapılamadı. Evlilik haberi bile 20 saniyelik bir haber olarak, bir magazinin “teaser”ı kadar yer aldı medyada. Buna rağmen “televizyonda görünmeyen şarkıcı bitmiştir” düşüncesini yıkarcasına konserlerini hala dolduran biri olarak bence çok büyük bir başarıya imza atan bir sanatçı benim gözümde.


















En son albümü Eski Yazlar’ı 2010’da çıkardı (2011 Ocak ayında Denizin Tuzu şarkısı eklenmiş “Revised” versiyonu saymıyorum), ancak bu süreyi de boş geçirmedi tabi ki. Saygı albümlerinin de en çok aranılan isimlerinden oldu hep. Üç senedir, ondan albüm bekleyen hayranlarına katkıda bulunduğu albümlerde seslendi. Şöyle bir bakıyorum da, üç senede yorumuyla katkıda bulunduğu albümler:

- Emir Ersoy – Projecto Cubano – “Masal” (2010)
- Kürşat Başar – Keşke Burada Olsaydın – “Kimse Bilmez” (2012)
- Orhan Gencebay ile Bir Ömür – Saygı Albümü – “Yorgun Gözler” (2012)
- Emir Ersoy – Karnaval – “Maskeli Balo” (2013)
- Onur Akın – Onurlu 25 Yıl Saygı albümü – “Firari” (2013)
- Ayça Varlıer – Elif – “Beni Benimle Bırak” Düeti (2013)
- Aysel’in – Aysel Gürel Saygı albümü – “Yine Yeni Yeniden” (2013)
- Ayhan Günyıl – Rengarenk – “Gitme Sana Muhtacım” (2013)

Yeni albümüne geri sayım hızla devam ederken, dün gece Jolly Joker’de sezonun açılış konseri vardı Yaşar’ın. Bu yazıda bu konserin izlenimlerini yazacağım, zira öyle bir gece oldu ki yazmasam yazık…

Yaşar’ın azılı hayranlarından biri olarak, en sonuncusu Mayıs ayında gerçekleştiği ve Haziran ile Temmuz konserleri ülkenin içinden geçtiği koşullarda iptal edildiği için uzun süredir konserine hasret kaldığım Yaşar'ın sezon açılışı konserini iple çektim desem yeridir. Saatleri sayarken, zamanında Yaşar’la iddialaştığımız ve onun “bulamazsın” dediği, benim bulduğum Queen Müzikalinin “We Will Rock You” tişörtü ve Yaşar’ın kapak olduğu ilk Top Pop dergisi ve ilk dönemlerinden kapak olduğu bir Top Pop dergisini de yanıma aldım. Saat 21.00 gibi dış kapıdaydık. Çok geçmeden içeri gidip masamıza yerleştik.

Konser saat 23.15 gibi başladı. Bu arada Yaşar'ın tivitlerinden repertuar değişikliği olduğunu öğrenmiştik. Bu bence gerekliydi. Arada böyle sürprizler konserin heyecanını diri tutmasının yanı sıra, klasikleşmiş şarkıların yanında gündeme gelememiş bazı gizli hitlerin de ortaya çıkmasını sağlaması bakımından önemli bence. Salon kalabalık, insanlar ayaktaydı. Çaktırmadan klavyenin üzerinden repertuara baktım şöyle bir… Ayyy ne şarkılar vardıııı… Konser klasik konser açılış parçası Deniz Yoksulu ile başlarken, üzerinize afiyet ben de dayanamayıp başladım bağırmaya. Yaşar siyah bir gömlek-ceket ile yeşil bir pantolon giymişti. Nasıl özlemişim sahnesini. Konser selamlaşmalarımız ve Hoş geldiniz mesajları eşliğinde sezonun ilk Yaşar konseri de başlamış oldu.

Bilen bilir, Yaşar'ın konserlerde ilk üçü ve son beşi hiç değişmez, aralardaki şarkılar oynar arada, Ama bu konserde ezber bozuldu. İlk şarkının ardından önce Sevda Sinemalarda geldi, sonra Masal ve klasik 3 numaralı konser şarkısı Gel Benimle... Bu sırada elimde tuttuğum Top Pop dergilerini görünce gülüp eliyle yüzünü kapaması çok keyifli bir andı. (Bu şekilde bir kez Bodrum'daki konserde eski bir posterini açtığımda gülüp şarkının sözlerini karıştırmasına neden olmuştum :) ). Arkasından slovlarını peş peşe dizdi, Yaz Bitti, Bela Sevdan, Onun Vedası, Sebepsiz Fırtına, Hasret Ayazları… Masal şarkısına sıra geldiğinde, birlikte olduğumuz dostlarımızdan Ece’nin doğum günü pastasını kesiyorduk. Yaşar'ın en sevdiğim yönlerinden biri vefası ve sahneden zaman zaman isimleri anons ederek bizleri onore etmesi. Ece’nin doğumgününü Yaşar konserinde kutlamayı bu yüzden istemiştim, velakin Yaşar da sahneden Ece’nin doğumgününü kutlamayı ihmal etmedi. Gecenin sürprizlerinden biri Benim Bütün Rüyalarım Seninle oldu, Sevdiğim Şarkılar albümünde yer alan bu şarkıyı Yaşar uzun süredir neredeyse hiçbir konserinde söylememişti -en azından hatırlayamadığım kadar uzak bir tarihte söylemiştir heralde. Ve Denizin Tuzu…

Hayırdır İnşallah şarkısı, bu konserde gitar dehasını konuşturan İlter Kurcala’nın enfes gitar “şovu” ile başladı. Adam öyle bir çalıyor ki, parmaklarını takip edemiyorsunuz. Hayırdır İnşallah şarkısına yepyeni bir soluk geldi İlter Kurcala’nın ekibe dahil olmasıyla. Arkasından ilk yarının son şarkısı Sevda Yükleri geldi. İkinci yarı, Beni Koyup Gitme ile başladı. Her konserin vazgeçilmezi Aldanırım da repertuardaki yerini aldı.

Konserin benim için en anlamlı yanlarından biri, benim tivitırdan birer kuple de olsa söylemesini rica ettiğim, konserlerde çok sık söylemediği Cumartesi, Selvi ve özellikle Devinim şarkılarını ve özellikle Osman kardeşime gittiğine emin olduğum Yaprağın Kaderi şarkılarını birer kuple olarak değil, tamamını söylemesiydi. (Keşke yanız bunun için sevseydim onu :))

Gecenin hoşluklarından biri Yaşar’ın kendi albümünde söylemediği, hiçbir konserinde söylemediği, 2004 tarihli Aynı Mahallenin Çocukları albümünde seslendirdiği Grup Merdiven imzalı "Ara Beni Ara Yar" şarkısına –ki bu gecenin en şok şok şok şarkısıydı-, epeydir sahnede söylemediği İşte Öyle Bir Şey, Ebruli, Seni Severdim gibi albüm dışı şarkılarına da yer vermesiydi.

Divane şarkısının başlamasıyla, Yaşar konserlerinin tanınan isimlerinden Can Özgül’ü sahneye vokale aldı Yaşar. Can Özgül adına Yaşar konserlerinde sık rastlanıyor, Can en sağlam arkadaşlarımdan biri olmasının yanı sıra, müzik çabası ve yeteneğiyle hep destekçisi olacağım bir müzisyen. Allah yolunu açık etsin. Can’la beraber dört şarkı söylediler.

Son şarkılar, On Bir Ay, Vakit Yok Gemi Kalkıyor (ki bu da çok söylenen şarkılardan değildi), Beni Unutma ve –kulis uzak olduğundan, bis olarak Kuşlar- ile gece nasıl olduğunu anlamadan bitiverdi... Yaşar konserleri mantı yapmak gibidir zaten, beklemesi heyecan dolu aylar sürer, bitmesi beş dakika gibi gelir... (Teşbihe gel :))

Özellikle gelen isteklere yer vermeye çalıştığını belirttiği zengin bir repertuar ile başladı yeni sezon ve gerçekten dolu dolu bir sezon açılış konseri oldu. Şimdi önümüzde 5 Ekim Ankara Jolly Joker konseri var, sonrasındaki ilk konser –inşallah- yeni albümün tanıtım konseri olacak ve o da bu sayfalarda yer alacak. Ben ertesi gün boyunca hala bu konserin etkisindeydim. Dilerim size de o duyguyu biraz geçirebilmişimdir. Geçiremediysem, şu videolarda o anları bi nebze de olsa yaşamanızı dilerim...

(Not: Hemen her konserine beraber gittiğimiz A. (41) ve Bircan ile bu konserde de beraberdik tabi ki, yanımızda dostlarımız Soner, Yeşim (a.k.a. @ojeliparmaklar), Ece (a.k.a. @ecceycee) ile birlikte Can, Birgül, Ersen, Eralp’e de bu gece için çok teşekkürler… Dostlarla her konser ayrı bir keyif...)

23 Eylül 2013 Pazartesi

GİTTİM, İZLEDİM, YAZDIM - Işık ve Sevgiyle dolu bir gecenin ardından...

İLHAN İREM 40. YIL KONSERİ


Ona dair aklıma gelen ilk görüntü, o zamanlardan kalan nadir bir video kasetlerden birine çektiğim video kliplerinden birinde “Yel değirmenlerine karşı Don Kişot muyum?/Uçuyorum durmadan ben pilot muyum?” diye seslenmesiydi. O şarkı o günlerden bugüne içime doğan İlhan İrem sevgisinin başlangıcı olmuştu. Tabi o zamanlar 7-8 yaşlarımın anlamazlığıyla, şarkının içeriğinden çok müziğiyle ve o zamanlarda ilk kez duyduğum "idiot muyum?" sözünün beni güldürebilmesinin payı büyüktü. Yıllar içinde şarkının sözlerinin aslında ne kadar derin olduğunu anlayarak dinlediğimde keşfettim şarkının esas güzelliğini.


İlhan İrem çocukluğumun önemli figürlerindendi. Ablamla İlhan İrem TV'ye çıkınca televizyonun sesini kısıp kulağımızı Blaupunkt televizyonumuzun hoparlörüne dayardık. İlhan İrem'in sesinin böyle daha "buğulu" geldiğine dair saçma bir düşüncemiz vardı, ama hatırlarım, yıllarca yaptık bunu. J


Sonra benim kişisel İlhan İrem Özel albümüm olan İlhan-ı Aşk çıktı ve bu albümden çıkan Hayatın Üçüncü Gözü şarkısı benim İlhan diskografisindeki özel şarkılarımdan biri oldu. Yazılarımı daha önce okuma lütfunda bulunan müzikdaşlar, benim için “aklımda o şarkının çaldığı andan bir karenin canlandığı şarkılara” ayrı bir önem verdiğimi bilir. Hayatın Üçüncü Gözü şarkısı böyle bir şarkıydı. Klibin her karesi, ilk izlediğim zamanki ayrıntılarıyla aklımdadır ve çocukluğumda bir kareyi canlandırır.

İlhan İrem’in 40. yıl konseri haberini aldığımda bütün bu yukarıda yazdığım anılar, kulağımdan hiç gitmeyen şarkıların melodisiyle birleşti. Hani ölmeden önce görmeniz gerekenler listesi yapılır ya, benim için öyle bir şeydi İlhan İrem konseri görmek. Tabi ki tek başına olmazdı bu ve ben de kadim dostlarım “A. (41)” (aramızda espiridir bu, okuyunca anlar kendini) ve Bircan’la aylar öncesinden biletimizi cebimize attık ve geri sayıma başladık.

Şimdi bir yandan dün gecenin tüm ihtişamını yansıtacak kelimeleri seçmenin zorluğu ve CD çalarımdan yayılan İlhan-ı Aşk albümünün nağmeleriyle aylar sonraki ilk yazımı dün gittiğim İlhan İrem konseri hakkında yazacak olmanın mutluluğuyla yazıyorum. Dilerim siz de bu yazıyı okuyunca o geceyi yaşamış kadar olursunuz ve 8 Mart’taki yeni İlhan İrem konseri müjdesine en az benim kadar sevinirsiniz.

21 Eylül tarihi geldiğinde dilimizde İlhan İrem şarkıları ve “acaba bunu söyler mi, şunu da söyler mi, acaba sesi bozulmuş mudur” meraklarıyla Harbiye Açıkhava’nın yolunu tuttuk. Benim için tarihi anlardan biriydi, zira ilk kez izlemek daha düne kadar mümkün olmamıştı. Aslında çok da iyi oldu. Şimdiki aklımla ve tüm sevgimle İlhan İrem'in keyfine daha bir vardım.

Yerimize geçtiğimizde gözlerimle etrafı gözlemliyorum. Koskoca Harbiye Açıkhava daha şimdiden dolmuş durumda. İlhan İrem'in en parlak çağına yetişememiş ancak gene de müziğinin büyüsünü keşfetmiş “şanslı” gençlerden, 1975 yılından beri İlhan İrem'i takip eden "sevecenler"e ve bittabi İrembağı'na kadar herkes yerini almış. Fonda piyano ile şarkıların akustik potborisi çalarken, gözüm Metin Uca, Nükhet Duru ve Enver Aysever gibi tanınmış kişileri seçiyor, lakin “ünlü camiasından” çok fazla kişi yok.


Gecenin en büyük güzelliklerinden biri Stutgart’tan gelen İrembağı üyerinin açtığı Pankart oluyor. Pankartta Stutgart’tan Işık ve Sevgiyle yazıyor ve bütün Harbiye’de alkış yağmuru kopuyor. İnsanlar İlhan İrem’i özlemiş. Eh adam kolay kolay konser de vermiyor. Sık röportaj yapmıyor, televizyona da çıkmıyor, buna rağmen İlhan-ı Aşk büyüyor da büyüyor… Bu adam sihirbaz… Aklımdan bu geçiyor. Nerden yayılırsa yayılsın sesi, insanı hipnotize ediyor sanki.bir şehir efsanesine göre bir akıl hastalıkları hastanesinde bile İlhan İrem şarkıları çalınıyormuş tedavi niyetine.

Ve konfetiler, ateş şelaleleri ve ışıklar eşliğinde İlhan İrem orkestrası ilk melodilerle geceyi başlatıyor. İlhan İrem “Giderken bıraktığım asmalar üzüm olmuş/Yerlerde bütün kollar bütün bağlar bozulmuş/ Ben mi geç kaldım yoksa mevsimler mi soğumuş/Görmeyeli buralara olanlar olmuş olanlar olmuş” diyerek başlıyor ve bu sırada arka fonda barkovizyonda İlhan İrem “felsefesini”, diyeceğim, anlatan resimler ve görseller dönmeye başlıyor.
 
Bircan Çalışkan'ın kamerasından
Olanlar Olmuş, İlhan İrem’in 1989 yılında çıkan Uçun Kuşlar Uçun albümünün açılış şarkısıydı. Bu konser içinde çok başarılı bir açılış parçası oldu, zira İlhan İrem'in konser boyunca sık sık dile getirdiği barış mesajları ve içinde bulunduğumuz durumlara dair İlhanca değinmelerine çok uyan bir mesajı vardı.

Velakin ilk şarkı bittikten sonra konuşmasında “Hiçbir şey buluşmalarımız kadar büyülü olamaz, dedikten sonra, karanlıklara inat aydınlık taraftayız“ diyor ve yarınlardan bahsederken yazık olmayacağına değindikten sonra “Yazık Oldu Yarınlara”ya giriyor. İzleyicilere bakıyorum, herkes ayakta ve herkes İlhan’ına kendince sesleniyor... İlhan İrem sahnede bir o tarafa gidiyor, bir bu tarafa gidiyor, bütün seyircilere hitap ediyor. Belli ki çok özlemiş ve biz yerlerimizde hop oturup hop kalkarken, o da sahneden taşıyor. Bu arada yıllara inat, sesinde en ufak bir bozulma olmadığını fark ediyorum. Albüm kaydı gibi okurken şarkıları, sesi aynı berraklıkta... Şarkı arası konuşmalarında izleyenlerine "asi ruhlar, sevecenler" diyor.


Son Selam şarkısıyla devam ediyor gece. Şarkıdaki “Selam Selam Selam sana” derken izleyiciye bir merhaba diyor. Repertuar İlhan İrem’in bir otobiyografisi gibi, seçilen şarkılar hem İlhan İrem’in bir daha bizleri bu kadar özletmeyeceğine dair ipuçları taşıyor, hem de bu kadar ara vermenin özlemini yansıtıyor. Selam Sana dedikten sonra sıla temalı Dua şarkısı bana bunu çağrıştırdı.

Şarkıların arasında gene barış vermeye devam ediyor: “Karanlığa teslim olmayacağız” sonra Ninni Sevgilim geliyor: “Dağıt, bitir herşeyi yine karşındayım/Bütün kaçışlarında arkandayım” Bu şarkıya bir balerinin performansı eşlik ediyor.

Bundan sonra bütün klasiklerini arka arkaya sıralıyor: Kızım İçin, Ben Değilim (ahh bu şarkının bendeki yerini nasıl anlatsam, gözlerimi dolduran nadir şarkılardan), Şartlı Refleks, İşte Hayat, Bezgin, Aşk Değil Nefret Değil, Uçun Kuşlar Uçun, Sevginin O Gelmez Yazları, Komedi...

İşte Hayat’ta ‘Zaman her şeyi siliyor' kısmını bizlere söyletiyor ve en sonunda ‘Zaman her şeyi ‘biliyor’ olarak değiştiriyor, bu arada bütün konser alanında hep bir ağızdan söyletiyor, bunu bir de Ben Değilim’de yapıyoruz. Bir ağızdan “Eski resimlerdeki sevgilinin yanındakinin ben olmadığını” haykırıyoruz.

Dinleyiciler tezahürat yapıyor bol bol. Biz de ayaktayız, oturmak istiyorum arkadakiler rahat izleyemez diye ama ne mümkün? Yerimde duramıyorum, oturunca “şartlı refleks" olarak yerimden fırlayasım geliyor. Her boşlukta, fırsat buldukça “Don Kişooooot” diye bağırıyorum, ama tabisi duymuyor. :) Bir an “adamın dibisin dibi” diye bağıracağım geliyor sonra Bircan’ın bir bakışıyla bu isteğimi(!) bastırıyorum :)

Ara olduğunda adeta bir büyüden veya hipnozdan uyanmış gibi çevremize bakınıyoruz, zaman ne çabuk geçmiş, neyse ki daha ikinci yarı var.

2. Bölümün en hoş kısmı, İlhan İrem'in kendisine gelen bir mektuptan bahsettiği anlar oluyor. Sahibinden izin alarak açıkladığı mektupta, 5 aylık bir anne adayının çocuğunun duymaya başladığı ilk anda ilk kez İlhan İrem konserine getireceğini yazdığını söylüyor İlhan İrem. Seyirciler arasında bu anne adayını soruyor ve evet gerçekten gelmişler, bütün Harbiye'ye el sallıyor genç anne adayı, gecenin en dokunaklı ve güzel anlarından birini yaşatıyor.

2. bölümde Sürgün Gibi Masallarda, Yeraltında Fısıltılar, Ruh Gibi, Ali Veri Maria, Konuşamıyorum, Anlasana ve son şarkı olarak Boşver Boşver Arkadaş ile geceyi noktalıyor. Şarkılarına barışçıl mesajları eşlik ederken, ney performansı ve dans gösterisi de konserin eşlikçisi oluyor.

Sahneden Boşver Boşver Arkadaşla inen İlhan İrem, bis için sahneye yanında iki semazenle dönüyor. Bis kısmı konserin en can alıcı kısmı oluyor. “Hu” şarkısıyla dönmeye başlıyor semazenler ve büyülenmiş gibi bakıyoruz bu görsel şölene… Biraz ruhani, soyutsal İlhan İrem şarkılarından -ki aslında birçok şarkısında bu yönünü görmek mümkün- olan “Hayat mucize/Rahmani nefes/Şah damarımdan daha yakınsın/Hayra alamet lütuflar eyle/Hiç hiç diye hıçkırıyor, iç çekiyorum/Hu hu hu... Sallan hu/Hu hu hu... Deja vu” ve ikinci bis şarkısı, Yılan Isırığı ise kelimenin tam anlamıyla etkileyici, o semazen gösterisiyle birlikte tam bir final şarkısı oldu. Işıklar açıldığında yerimizden kalkamadık bir süre...

Konserde söylemesini beklediğim Don Kişot, Hayatın Üçüncü Gözü, Gemiler Döner Geriye şarkılarını söylemiyor ama olsun onları evde dinlerim deyip, bir sonraki konser haberini duyana kadar beklemeye karar veriyorum. 8 Mart’ta Kadınlar Günü için sadece aşk şarkılarından oluşacak konserin müjdesini bir daha vererek yazımı bitireyim.

İlhan İrem'in barış mesajı gecenin en önemli ve değerli anlarındandı: "“Yaşadığımız dünyaya olanlar oldu. Ama biz aydınlık tarafındayız.
Yok edilen, kurutulan, unutturulmak istenen her şeye karşın, binlerce çiçekle yeniden doğacağız. Asla karanlıklara teslim olmayacağız. Türkiye’nin dünya politikası ‘Yurtta savaş, dünyada savaş’ değildir! ‘Yurtta barış, dünyada barış’tır.”

Bu gece anlatılmaz yaşanırdı bir geceydi ve dilerim siz de bu gecelerden birinden nasibinizi alırsınız. İlhan İrem’i sevin, çünkü gerçekten hayatı zenginleştiren nadir kişilerden... Harbiye'de dakikalarca ayakta alkışların, ıslıkların gösterdiği o ki, insanlar İlhan İrem'e çok büyük saygı, sevgi ve muhabbet duyuyorlar, binlerce insanı bir selamı ile ayağa kaldırmak kaç kişiye nasip olur? Yazılarıma İlhan İrem gibi bir üstadın konseriyle dönmek benim için ayrı bir mutluluk. Sen çok yaşa İlhan İrem.. Daha nice 40 yıllarda hep bizimle ol...

Yeni yazılarımla buluşuncaya kadar -üstadın dediği üzere- “ışık ve sevgiyle kalın”


Konserden bis videosu (Bircan Çalışkan'a çok teşekkürlerimle...)

HU / YILAN ISIRIĞI


Bu şarkılar da söylenmeyenlerden:

DON KİŞOT


HAYATIN ÜÇÜNCÜ GÖZÜ


GEMİLER DÖNER GERİYE


(Not: Fotoğraflar ve Video için Bircan Çalışkan'a bir kez daha teşekkür ederim)